YABANCI DİLDE EĞİTİMİN YIKIMI

Bazılarına göre bilim dili olarak / uluslararası alan olarak… Türkçeyle toplumsal gelişme de olmazmış… Ama yine deneyimle sabittir ki anadilin desteği olmadan bilimsel yaratıcılık değil, bilimsel öykünmecilik olur yaptığınız.

Neriman Cahit

Bilim her yerde bilimdir… Ve doğa yasaları her ülkede aynıdır. Kültürel ortamın temel taşı ise her toplumun kendi dilidir… Oysa Türkiye ve bizim toplumumuzda Batı hayranlığı ve Türk alanının ikinci sınıf veya kalitesiz olduğu saplantısı sonucu… Konuşmalarda yabancı sözcükler kullanıp kendini kültürlü gösterme modası hakim…

Bundan süratle kurtulmak gerek…

Bu da ancak bizim alana sahip çıkarak, sağlam ve köklü bir Türkçe sevgi, duygu ve kültürü yaratarak olabilir… Seçilmiş, şanslı bir azınlığa yabancı dilde eğitim görme hakkını tanır… Kalana Türkçe eğitim verirseniz… Türkçenin korunması gereken iyi bir dil olduğunu nasıl savunabilirsiniz…

Bizde neredeyse anaokullarına dek yayılmıştır ingilizce eğitimi… Dünyanın hemen hemen hiçbir yerinde… Yabancı dili öğretmek için, kendi dilini kaldırıp, yerine başka bir dille eğitim yapan, dersleri başka dillerde veren bir eğitim sistemi yoktur. (Bizde maalesef Türkçe eğitim yapan okullar, İngilizce eğitim yapan okullara kıyasla daha alt düzeyde görülmektedir.)

Bazılarına göre bilim dili olarak / uluslararası alan olarak… Türkçeyle toplumsal gelişme de olmazmış… Ama yine deneyimle sabittir ki anadilin desteği olmadan bilimsel yaratıcılık değil, bilimsel öykünmecilik olur yaptığınız. Buna çok örnek var ama Hong Kong örneği yeterli sanıyorum. Orada gelişmeler bilimden çok teknolojik… Yani, yaptıkları sadece zaten bulunmuş olan teknolojiye öykünmek… Yeni buluşlar yapmak değil…

Teknolojik gelişme de bir amaç olabilir ama bunun için öğretim dilinin Türkçe olması gerekmez… (İnanmıyorsanız Hong Kong’da üretilmiş bir aygıtın tanıtımında kullanılan zavallı İngilizceye bakın…) İngilizce bilişimizin bizi Avrupa ve Dünya ülkelerine katacağı savına gelince; Batılı ülkelerle temel ilişkilerimizi belirleyecek etkenlerin siyasal ve ekonomik etkenler olduğunu sakın unutmayalım.

SON OLARAK… Türkçe Sevgiyle Kurtulur…

Konfüçyüs’e sormuşlar: Bir ulusun tüm yönetimi sana bırakılsaydı... Önce ne yapardın?” diye… Konfüçyüs: “Önce dili düzeltirdim” demiş… Sanırım öncelikle çoktandır unutulmuş olan “Dil sevgisini” yeniden canlandırmak için kolları sıvamak gerek… Bu da ancak örgün ve yaygın eğitimle… Ve bilinçli bir kadro ile olabilir…

Çocuklara bırakacağız dünyayı… O halde izin verelim dünyayı kendi gözleri ve gönüllerince tanısın, bilsin ve nasıl bir insan olacağına kendileri karar versin…

Bizim yapmamız gereken onları ana sütü kadar besleyecek güzel bir Türkçe ile eğiterek…

***

Böyle bir eğitimden geçmiş olan öğrenci, “tek doğru benim doğrumdur” diyen bağnaz ve otoriter görüşlere karşı tavır alan… Sorunları çeşitli açılardan ve çok yönlü değerlendirebilen… Aklını kullanmayı, duygularını, korkularını, kaygılarını, akıl yoluyla denetlemeyi öğrenen… Karşısındakini anlamaya özen gösteren, diyaloga açık… Bağımsız düşünmeyi ve kendi kendine karar vermeyi bilen… hangi mesleği seçerse seçsin, ona her zaman yeni ufuklar açabilecek olan… Sanata karşı duyarlı… Demagojiye, önyargılara karşı bağışıklık kazanmış… Sorgulamayı ve kuşku duymayı diyalektik bir olgu olarak benimseyen… Çatışma değil, hoşgörü ve barış kültürünü paylaşan  / çoğaltan…

Kısacası: Düşünen, uygulayan çağdaş bir insan olacaktır…

Bugün böyle insanlar yetiştirmeye her şeyden çok gereksinimimiz vardır…

Ve öğretmenler…

Böylesi nesiller sizin eseriniz olacaktır…

Sevgiyle…

 

 

İlgili Haberler

Dergiler Haberleri