Ve bir buluşmanın hazin ama umutlu öyküsü

Sosyal medya mucizesi burada da devrede!“Mehmet”i arıyor, buluyor Dinos…Sosyal medya üzerinden, Facebook’ta, yıllar sonra…Bir bakıyor, ortak arkadaşları Niyazi Kızılyürek.

Cenk Mutluyakalı

 

Bir önceki buluşmaları bir esir kampında olmuştu… En son orada, “yine görüşürüz” demişlerdi. “Kitaplarımı saklar mısın” diye sorumuştu Mehmet, dostu Dino’ya… O kitaplar saklandı, 42 sene… Ve 20’li yaşların sonunda kucaklaşan dostlar, bu kez 70’lerinde buluştu.
 

Saçlarına ak düşmüş iki genç, gözleri dolup dolup boşalırken sarılıyordu, birbirine…
Tam 42 sene sonra yaşandı bu buluşma, Akdeniz’in en coşkulu kentinde…
Mehmet… Ve Dinos…
Bir önceki buluşmaları bir esir kampında olmuştu…
Bir önceki buluşmalarında endişe vardı, korkuyorlardı…
Bir önceki buluşmalarında, araya on yıllar girecek bir ayrılığı bilmiyorlardı…
Hani “zaman makinesi”nde dondurulmuş da yeniden çözülmüş gibi!
Ama aynı kalmamıştı hayat, bedenler epeyce örselenmiş, epeyce hüzünlenmişti!
Yine de gözlerde umut mevsimine gülümseyen bir mavi vardı…

Vasilidis Mihailidis Sokağı’nda, çiçeklere bezeli bir ev…
“Gece yarısı devrildi ve şafak sökmeye başladı / Ve dün gece Meclis apar topar toplandı / Kara talihiniz artık onun elindedir / Onun elinde ölüm, onun elinde hüküm” dizelerinin yazarıdır, sokağa ismini veren Mihailidis.
O sokaklar ki, her birinde, insanlık tarihinin sayfalarını kanatan da ağlatan da nice öyküler vardı…

Nereden nereye?

Biraz geriye gidelim.
Çok da uzatmadan, özetleyelim.
Limasol ya da Leymosun’da bir hayat…
60-70 bin Kıbrıslı Rum yaşıyor kentte, 4-5 bin de Kıbrıslı Türk.
Mehmet, babasının yanında bakkaliyesinde uğraşıyor.
Dinos da öyle…
Bandabuliya’da buluşuyorlar her sabah…
58’lerden sonra muhabbet eskisi gibi değil elbette.
Barikatlar olmasa da, silahlar dağıtılmış, “örgütler” alttan alttan oyuyor yarını!
Mehmet ile Dinos, 20’li yaşların sonlarında…
Ve derken savaş başlıyor…
Mehmet, esir kampında…
Dinos, kampa gidiyor, arkadaşını ziyarete…
- “Süt getirmişti, ekmek….”
….
- “Bir isteğin var mı?” diye soruyor Dinos…
- “Kitaplarımı al, sakla” diyor, Mehmet…
- “Tamam” diyor!
Esir iadesiyle kuzeye geçiyor Mehmet, Omorfo ya da Güzelyurt’a…
Sonrasında eşi Zühre, pek çok diğer kadın gibi Kıbrıslı Rum tanıdıklarından birinin aracıyla kaçıyor kuzeye…
Ada bölünmüş artık!
Hayat değişmiş…
Seneler akıyor…
O kitaplar alınıyor tabii…
Ve 42 senedir saklanıyor.
Liderler görüşüyor; Denktaş-Makarios, Kiprianu-Denktaş, Denktaş-Vasiliu, Denktaş-Kleridis, Papadopulos, Talat-Hristofyas, Eroğlu-Anastasiadis, Akıncı…
O kitaplar sahibini bekliyor.



Ve buluşma

Sosyal medya mucizesi burada da devrede!
“Mehmet”i arıyor, buluyor Dinos…
Sosyal medya üzerinden, Facebook’ta, yıllar sonra…
Bir bakıyor, ortak arkadaşları Niyazi Kızılyürek.
O’nu tanıyor.
İletişim kuruyorlar...
Ve buluşuyorlar…
Mehmet Civa anlatıyor:
“Ben aslında Dinos’u çok aradım, Limasol’a geldim aradım, ancak evini bulamadım, çünkü işaret olarak ezberimizde yer alan kimi noktalar değişmişti. Örneğin büyük bir Ford garajı vardı, Dinos’un evine oradan dönerdik. Meğer oraya Mc. Donald yapıldı, sokağın ismi farklılaştı… Bulamadım…”

Mehmet Civa, milletvekilliği yapmış arada, hep barış mücadelesi vermiş.
Çoluğa çocuğa toruna karışmış artık…
Dinos, işlerini de çocuklarını da büyütmüş.
Çocuklarının biri Singapur’da, biri Avusturya’da yaşıyor, torunlarının fotoğraflarına bakıyor, kimi sağlık sorunlarıyla boğuşuyor.
42 sene önce Leymosun esir kampında birbirlerine “görüşürüz” diyen iki arkadaş, bu sözlerini tutuyorlar…
Görüşüyorlar yeniden, 20’li yaşların sonunda dokundukları omuzlarını, bu kez 70’lerinde dimdik tutarak…

Kadehler barışa kalkıyor

Mehmet Civa ve Dinos Gilanyodis’in tanıklığı, bir coğrafyanın hüznünü, umudunu, trajedisini, duygusunu hepimize yeniden yaşattı.
Soğuk bir temmuz gününden, sıcak bir aralık gecesine aktı anılar…
Kitaplar, albümler, fotoğraflar duruyor masada….
Kıbrıslı Rum gazeteciler, televizyonlar gelmiş bu buluşma için!
Duygular anlatılıyor mikrofonlara…
“Duvarımız”dan tanıdığımız, Kıbrıslı yönetmen, dost Panicos Chrysanthou an be an görüntülüyor yaşananları…
Birlikte akşam yemeği, “barış” için kalkan kadehler…
Ve gözyaşları…
Kıbrıs, böylesi de bir hasreti büyütüyor kucağında!

Dergiler Haberleri