"Var olan durum bölgenin potansiyeline yakışmıyor"

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman yurttaşlarla buluşmak için sürdürdüğü bölge gezilerine İskele’de devam etti.

Erhürman ve ekibi, Sanayi Bölgesi ve İskele Esnaf ve Zanaatkarlar Birliği’ni ziyaret ettikten sonra, akşam da Yedikonuk’u ziyaret ederek burada toplantı düzenledi. Erhürman, toplantılarda, İskele’de çarşının da Sanayi Bölgesi’nin de boş olduğunu, esnafın haklı olarak şikayetçi olduğunu, İskele’nin bu üzücü durumu karşısında elleri kolları bağlı oturamayacaklarını, bölgeyi kalkındırma planlarını buranın insanlarıyla birlikte hayata geçireceklerini belirtti. Erhürman, Esnaf ve Zanaatkarlar Birliği yöneticileriyle yaptığı toplantıda sorunları dinledi ve önerileri not etti. Yurttaşlar bölgeye üniversite açılması konusunu Meclis’e taşıması için CTP’den destek istedi.

 

"İskele'nin kalkınması için bir vizyon şart"

Genel Başkan Erhürman, İskele’de sokakların boş olmasının, esnafın iş yapamamasının basit bir sebebi olduğunu, bölgede ciddi bir planlamayla öğrenci ve turistleri çekecek cazibe merkezleri yaratılmadığını belirtti. “Eğer siz burada esnafla birlikte insanlar için cazibe merkezleri yaratamazsanız 10 tane üniversite de açsanız o öğrenci buradan çıkıp Mağusa’ya gidecek ve orada vakit geçirecek” dedi. Buradaki esnafın bir planlama doğrultusunda gündeme getirilecek teşviklerle hareketlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Erhürman, insanların yaratıcılıklarının, girişimciliklerinin önemli olduğunu ancak bunun tek başına yeterli olamayacağını, devletin bölgeye ilişkin bir politikası, planlaması, projeleri ve bu doğrultuda desteği olması gerektiğini kaydetti. “Bunu başarabilirsek neden turist buraya gelmesin? Buraya yeni bir üniversite değilse bile, var olan büyük üniversitelerimizin birkaç fakültesi taşınabilir. Turistleri ve öğrencileri burada tutmak için esnafla birlikte projeler planlamak gerekir. Burası şu anda turistler ve öğrenciler için cazip bir yer değil. Yabancılara ait bir sürü ev var ancak bunlar yılın sadece birkaç ayında dolu oluyor. Üniversite veya birkaç fakülte fikrini Meclis’te tartışmaya açacağız. Ancak bunun yeterli olmadığını, bununla birlikte İskele için yeni bir vizyonla, yeni bir planlamayı, projeleri ve bu yöndeki desteği gündeme getirmemiz gerektiğini bilmemiz gerekir” dedi.

 

"Neyi nasıl yapacağımızı konuşmaya başlamalıyız"

Yapılmaya çalışılan her işte, her yeni öneride, kötü, eleştirilecek bir yan arama, neyi neden yapamayacağımızı konuşma yerine, neyi nasıl yapabileceğimizi, nasıl olup da bu üretken olmayan yapıyı üretken bir vizyonla değiştirebileceğimizi konuşmayı tercih ettiklerini belirten Erhürman, “gerçekten insanların hayatına nasıl dokunuruz derdimiz bu. Kimileri bağırmadan çağırmadan, öfkelenmeden haz duyar ama bu kimsenin karnını doyurmaz. Kıbrıs sorununda kapsamlı çözüme bir an önce uğraşmak en büyük arzumuz ve bunun için çok çalışıyoruz, çalışacağız. Ama Kıbrıs Sorunu çözülse de çözülmese de İskele’de insanlar yaşıyor ve burada yaşayan insanların üretip kazanmaları lazım. Ama şimdi üretim de yok, kazanç da yok. Eğer hiçbir şey yapmadan oturup beklersek Kıbrıs Sorunu çözülse de bu durum yine değişmeyecek” dedi.

 

"Su akıyor hükümet bakıyor"

Erhürman, Türkiye’den gelen su konusunda hükümetin kılını dahi kıpırdatmadığını, “su akar hükümet bakar” durumuyla karşı karşıya olunduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ortada su ile ilgili çok yoğun tartışmalar sonucunda imzalanmış bir sözleşme var. Su geldi ve bizim bu suyu doğru biçimde kullanmayı ve onun yanı sıra ülkedeki yağmur sularını ve atık suları nasıl değerlendireceğimizi planlamamız, bu sayede akiferlerimizi nasıl zenginleştireceğimizi programlamamız lazım. UBP-DP iktidarda ama bir tık ilerleme yok bu konuda. Oysa biz hem Türkiye’den gelen suyu, hem de kendi suyumuzu ekonomiye kazandırmak istedik. Bizim CTP olarak derdimiz buydu, hala da bu. Türkiye’den gelen suyu belediyelerimize nasıl daha ucuza sağlayabiliriz, bu suyu tarımda uygun fiyatlarla nasıl kullanabiliriz ve kendi kaynaklarımızı doğru kullanarak nasıl daha da artırabiliriz mesele bu. Ama bu hükümetin böyle bir meselesi yok. Onların tek derdi adil olmayan biçimde menfaat dağıtmak. Çünkü bu zihniyetin bu ülkede kurduğu sistem bu. Artık hepimiz görmeliyiz ki bu hükümet de, temsil ettiği zihniyet de, bu zihniyetin kurduğu ve devam ettirmek istediği sistem de bitti. Şimdi yeni şeyler söyleme, konuşma ve yapma zamanı.”

 

"Yedikonuk da Eko Agro Turizmin kapasamında"

Yedikonuk’ta düzenlenen toplantıda, Yedikonuk’un Büyükkonuk’a dahil olduğunu, oysa bu köyde var olan eko-agro turizm potansiyelinin hiçbir biçimde değerlendirilmediğini, aynı şeyin yine aynı kapsamda olan Kaplıca için geçerli olduğunu söyleyen Erhürman sözlerini şöyle tamamladı:

“Büyükkonuk gibi Yedikonuk ve Kaplıca da eko-agro turizm kapsamında değerlendirilmeli. Doğru bir planlamayla bölgedeki köyler birbirini tamamlayan üretim ve turizm bölgeleri olarak ele alınmalı. Bu bölgenin harubunun, zeytininin değerlendirilmesi için yeni projeler hazırlanmalı ve özellikle zeytinle ilgili halihazırda var olan projeye Yedikonuk da dahil edilmeli. Bölgenin potansiyeli görmezden gelinecek, harcanacak bir potansiyel değil. Yapılabilecek çok iş var ve bugünden tezi yok el ele vererek bu işleri yapmaya başlamamız lazım”. 

Siyaset Haberleri