söğündürme şafgı da OKUYACAM!..

söğündürme şafgı da OKUYACAM!..

Ahmet Yıkık

Kucağında içi taze börülce dolu kocaman bir sini, televizyonun karşısındaki koltuğunda oturuyordu, siyah entarili dul kadın. Sahte sarışının programıydı izlediği. Gözü kabuklarını sıyırdığı börülcelere kaysa da kulağı televizyondaydı. Açıldığının farkına bile varmadı kapının. Oğluydu içeri giren suratı asık. Programdaki din adamının anlattıklarını onaylar gibi kafa sallıyordu sarışın.  Sanki o değildi bambaşka bir yaşam tarzı olan. “Keşke ben de oynayabilseydim böyle.  Sorgulamadan kafa sallasaydım her söylenene.” diye geçirdi içinden genç adam. “Bayıldıyollar beni a oğlum. Beytambal galsın artık. Hepsinde da din gonuşullar. Of, Allah’ım offf!.. Uzat bakayım gumandayı da biraz dolaşayım…”

Balık ve Kuş
Yürümeyi öğrettim bir balığa / yağmur ve sağanaklardan geçerek / Bir bardaydık, ıslaktık, / dönerken o geldiği denize, / mavi bir ölüm kaldı yüreğimde. / Yürümeyi öğrettim bir kuşa / çok dikkatli adımlardı / ipince telefon tellerinde. / Bakarken uçup gittiği / bulutların ötesine, kaldırımda buldum kendimi / nice zamanın aktığı yerde.
 Zeki Ali

 

---------------------------------------------

KİTAP ÖNERİSİ
 

Ceyhan Özyıldız, Yastık Altı Gül Kurusu, Öykü, 130s.
Özyıldız’ın 2012 yılında yayımladığı ilk öykü kitabında on beş adet öykü yer alıyor. Öykülere mekân olarak farklı zaman dilimlerindeki çeşitli halleriyle Kıbrıs’ı seçmiş yazar. Öyküleri okudukça, edebiyatın, tarih ve sosyolojiyle ne denli iç içe olduğu gerçeği çarpıyor gözlerinize. Bir zamanlar bu adada yaşamış ya da hâlen yaşamakta olan birçok öykü karakterinin bakış açılarından algılama şansına erişiyorsunuz, hayatı ve içinde yaşadığınız toplumu. Bazı yaşantıların yitip gidişine hüzün duyarken, kimi anlayışlarınsa hâlâ sürüp gitmesi karşısında tefekküre dalıyorsunuz. Özyıldız’ın titiz çalışması sonucu ortaya çıkan capcanlı betimlemeler, sizi kurgu dünyasının bir parçasına dönüştürüyor farkına varmadan. Öykülerde “ben”, “sen” ve “o” diliyle konuşan farklı anlatıcılar kullanılması kitaba ayrı bir zenginlik katmış. Üstelik bazı öykülerde, olay örgüsünü birden fazla anlatıcıdan aynı anda dinleyen okur, çoklu bakış açılarının tadına varma olanağı da yakalıyor. Kitabı, postmodernist oyunlara göz kırpan genç bir modernist yazarın göz dolduran ilk eseri olarak değerlendirmek yerinde olur kanısındayım. Özyıldız’dan, Kıbrıslı Türk öykücülüğünde çıtayı yükseltecek yeni eserler de bekliyoruz. Belleğinizde yer edecek öykülerle dolu bir kitap, Yastık Altı Gür Kurusu. Keyifli okumalar…

-------------------------------------------

YENİLERDEN…
(Aşağıdaki kitaplara dair bilgiler, kitapların kendi tanıtım bültenlerinden alınmıştır.)

Julian  Barnes, Hayat Düzeyleri,  Anlatı, 96 s.
Balonculuk, fotoğraf sanatı ve aşk üzerine deneme fragmanlarıyla başlayan Hayat Düzeyleri, yazarın kaleminde bir leitmotif olarak sürekli yinelenen "daha önce bir araya getirilmemiş iki şeyi bir araya getirirsiniz ve hayat değişir" düsturunun eşliğinde, "yukarılara yükselme/ aşağılara inme" metaforunun optiğinde okunarak, sonunda çok değişik ve dokunaklı kişisel bir yas anlatısına eklemleniyor. Farklı hayatlar arasındaki "ortak motifler" arayışından yola çıkan Julian Barnes, XIX. yüzyılın tanınmış fotoğraf sanatçısı Nadar'ın, aynı yüzyılın ünlü tiyatro oyuncusu Sarah Bernhardt'ın ve yine aynı yüzyıldan serüvenci bir albay olan Fred Burnaby'nin hayat hikâyelerini ilginç anekdotlar aracılığıyla bir bir katederek, kitabının son bölümünde kendi yas deneyimine varıyor: 2008'de kaybettiği ve yazdığı bütün kitapları adadığı karısının ardında bıraktığı derin boşluğu betimliyor ve ortaya çıkan "keder" duygusunun o çok katmanlı uzamını, kederin devasa boyutlarını, tek başına kalmışlığın ve yalnızlığın ıstıraplarını, bu ıstırabı dindirebileceği varsayılan kimi çözümleri çarpıcı ve düşündürücü bir dille sorguluyor.

***

Ahmad A. W. Vincenzo, Şifacı, Roman, 304 s.
Yıl 945. Bizans'ın kolları ve Roma'nın gölgesi Sicilya'nın üstündedir… Sultanının ve öz oğlunun ölümünün ardından Sami; tüm ihtişamını, hekimliğini ve kendine inancını kaybeder. Şehirden kaçar, bitkilerle ve ayla konuşur, doğayla bütünleşir. Cinlerle tedirgin edici bir dostluk kurar ve nihayet önce bedenini sonra ruhunu tedavi edecek bir keşişin eline düşer.
Zihni berraklaştıkça ölümlerin sıradan olmadığını fark eder. Şifa için kullanılan otlar artık dehşet saçmakta ve Sicilya'nın üzerindeki ihanet çemberi daralmaktadır. Gizemin peşinde Palermo'nun pazaryeri ve sokakları arasında amansız bir kovalamaca başlar. Sami ve arkadaşları, en yakınlarından dahi şüphelenmek zorundadırlar artık. Eğer bu karmaşık bilmeceyi çözemezlerse tüm şehri büyük bir felaket beklemektedir ve Sicilya'nın kaderini, Sami'nin gizemli ölümleri çözecek elleri belirleyecektir. Kurgunun bir parçası haline getirilen dönemin tıbbi yöntemlerinden ve gündelik yaşamından izlerle bambaşka bir katman kazanan Şifacı, aynı zamanda ustaca kurulmuş bir tarihi polisiye, sürükleyici bir roman. Gülün Adı'nın diyarından aynı tatta, aynı heyecanda! Şifacı: Sicilya Tatulası, bir hekimin tam ortasında kaldığı çılgınca felaketlerin, isyanların, entrikaların, dostlukların ve ihanetin; tarihin talihsizliklerinin ve gizeminin hikâyesi...

 

------------------------------------------

YAZIN DÜNYASINDAN HABER…

Bu yıl on üçüncüsü düzenlenen Zeytin Festivali kapsamında, Zeytinlik köyü meydanında, 13 Ekim 2014 Pazartesi günü saat 18.30’da “Yazar ve Şairlerin Zeytinlik Buluşması ‘ Ali Nesim’ Anma Gecesi” adlı bir etkinlik gerçekleştirilecek. Etkinliğe katılacak araçtırmacı, yazar ve şairler şunlar: Mahmut İslamoğlu, Şirin Zaferyıldızı, Şevket Öznur, Hasibe Şahoğlu, Altay Burahan, Mehmet Kansu, Neşe Yaşın, Nafia Akdeniz ve Fatoş Avcısoyu Ruso.

Dergiler Haberleri