soğündürme şafgı da okuyacam!

soğündürme şafgı da okuyacam!

Ahmet Yıkık

“Hayırsızın teki, onunla evlenmeyi aklından bile geçirme!” diye uyarıları kaale alması gerektiğini anladığında üç çocuk annesi olmuştu bile genç kadın. Çok da sevmişti üstelik o zamanlar bu adamı.  Sonraları da ayrılamamıştı ondan, üzerine çökmesine rağmen tüm ağırlığı ihanetin. Ayaklar altına almıştı gururunu, öteki kadınlar gibi. Şimdiyse tam sular duruldu, her şey yoluna girdi derken kaptırıvermişti gönlünü yirmilik gence. Yok, yok;  işin içinde intikam alma hevesi falan yoktu. Gözlerindeki ışıltı, dudaklarındaki ateşle… cezbetmişti delikanlı. Kısa zamanda dibine kadar batmıştı ihtirasın. İçine düştüğü çıkmazdan tek kurtuluş seçeneği olarak belirmişti ölüm... Bastıkça gaza mesafe azalıyor, araba uçuruma daha da yaklaşıyordu. Gaz pedalından frene kaydırdı ayağını mecburen. Eve dönerken yan koltukta yavru bir köpek oturuyordu, sahibinin terk ettiği.

***

ISSIZ                                                                            

Kaya Çanca’ya
Ruhuydum ben. / Gövdesinden tiksinen, / ruhu insanlığın. / Kasırgalar yağmalardı kanatlarımı. / Kasırgaları, asırlar süren bir yalnızlığın. / Issızdı ızdırabım, sınırsız. / Oyuklar açardı, sizden habersiz / görünmeyen yüzünde intiharın.

Jenan Selçuk

------------------------------------------------------------

KİTAP ÖNERİSİ

Nilgün Güney, “Başka Bir Yerden”, öykü, 95 s.
Nilgün Güney; mavi, mor, kırmızı (ve daha birçok başka) tonları yansıtan, renk renk sözcüklerle bezenmiş öyküler damıtmış fırça kaleminden… Bundan tam yirmi iki yıl önce yayımlanmış “Başka Bir Yerden”… Ardından da çekmecelere yığılmış vaziyette bekler dururmuş, henüz kitaplaştırılmayan diğer öyküleri, yazarın. Yine de tek bir kitap bile, Güney’in, Kıbrıslı Türk edebiyatında, öykü dalında eser veren yazarlar arasında, en yukarı basamaklarda bir yer edinmesine yeterli gelmiş kuşkusuz. Kitaptaki öykülerde en dikkat çekici yan, bilinçle bilinçaltının mükemmel bir şekilde birbirine karıştığı bir gerçeklik algılayışının varlığı. Bazı öykülerde anlatılanların, ne kadarının, karakterin yaşamından ya da düş dünyasından kaynaklandığı tam bir muamma. Modernist bir tutum sergileyen Güney, toplumumuzu etkileyen başta savaş olmak üzere birçok olaya göndermelerde bulunurken sezdirme yöntemini yeğlemiş, uzun uzadıya açıklamalar yapmak yerine. Öykülerdeki şiirsel dil dikkat çekici. Kadın duyarlılığıyla yoğrulmuş, estetik düzeyi yüksek olduğu gibi felsefi derinlikten de payını almış öyküler. Bazıları gerçekçi bir zeminde gelişirken bazılarıysa gerçeküstü, baş döndürücü bir atmosfere sahip. Sağlam kurguları dikkat çekici. Edebi hazlara susamış okurlara keyifli okumalar…

-------------------------------------


YENİLERDEN…
(Aşağıdaki kitaplara dair bilgiler, kitapların kendi tanıtım bültenlerinden alınmıştır.)

Pauo Coelho, “Aldatmak”, roman, 275 s.
... yaşadığım sokak, sokak lambaları, şu an içinde bulunduğum ev, salondaki mobilyalar, bir gün hepsi ortadan kaybolacak... tıpkı bedenim gibi. Ama bir şey var ki kâinatın ruhunda iz bırakacak: sevgim. Linda ayrıcalıklı bir yaşama sahip olduğunun bilincinde. Yine de her sabah yeni bir güne açtığı gözlerini hemen kapayası geliyor. Arkadaşları ilaç kullanmasını öneriyor. Oysa Linda'nın istediği hissizleşmek değil, yaşadığını hissetmek... Çünkü yaşamak sevmektir. Paulo Coelho Aldatmak'ta diğer kitaplarından farklı olarak kışkırtıcı, tene dokunan ve tutku dolu bir hikâyeyle çıkıyor okurun karşısına. Her şeyin mümkünmüş gibi sunulduğu bir dünyada, imkânsız aşkın izini sürüyor. Ruhun kuytularında kaybolmaya çekinmeden... Ne de olsa bazen kim olduğumuzu bulmamız için kendimizi kaybetmemiz gerekir.


Emrah Serbes, “Deliduman”, roman, 350 s.
On yedi yaşındaki Çağlar İyice konuşuyor. Kız kardeşi Çiğdem'i, onu meşhur etme ümitlerini, belediye başkanı dayısını, yakın arkadaşı Mikrop Cengiz'i, taşra muhabbetlerini, depresyonun eşiğindeki annesini, eski sevgilisini, hiç unutamadığı dedesini, hatırlarken kahrettiği babasını anlatıyor. Deliduman, dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya başlıyor, İstanbul'a uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün sokaklarımızın üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet! Riyakâr dünyaya, Allahsız sermayeye, martılara, küçük bir kızın kalbini kıranlara isyan ediyor. Barikatların arkasında, soluk soluğa, yapayalnız, erken kaybeden bir delidumanın öfkesini çemkiriyor. Emrah Serbes, zamanın ruhunu, Gezi'nin isyancılarını, hürriyetleri için öksürenleri, yerinde duramayanları, küfredenleri, ağlamayı unutmak için yumruğunu sıkanları resmediyor. Deliduman, büyük zamanın ve her zaman kenarda kalanların romanı.

--------------------------------------------


YAZIN DÜNYASINDAN HABER…

27. Işık Kitabevi Kitap Fuarı etkinlikleri çerçevesinde, yazar Sinan Akyüz,  30 Ağustos 2014 tarihinde 10.00 -12.30 saatleri arasında okurlarına kitaplarını imzaladı. Ardından da akşamleyin saat 20.30’da, okurlarıyla, kitapları ve yazarlık deneyimleri üzerinde bir söyleşi gerçekleştirdi.

Dergiler Haberleri