Plastik bidonda bekletilen zeytin yağı
KANSERE DAVETİYE
Ayşe GÜLER
Kuzey Kıbrıs’ın “siyah incisinde” toplum sağlığı açısından tehlike çanları çalıyor.
Zeytinyağlarının uzun süre plastik bidonlarda bekletilmesi, halk sağlığını tehdit ediyor.
Söz konusu durum başta kanser olmak üzere birçok hastalığı beraberinde getiriyor.
Yağların, cam şişelerde, 14-15 derecede muhafaza edilmesi gerekiyor. Bununla birlikte şişelerin ısı, ışık ve havadan korunması şart.
Ülkemizde şu anda zeytinyağı paketleme ve şişeleme yapan üç firma var.
Bu firmaların çoğu, zeytinyağlarını plastik şişelerde satışa sunuyor.
YENİDÜZEN’e konuşan Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Çevre Sorumlusu Dr Nurçin Arıkbuka, ürünlerin plastik şişede değil, cam kaplarda bekletilmesi gerektiğini söyledi.
Arıkbuka, sağlık açısından tek ve en sağlıklı saklama koşulunun cam olduğunu vurgulayarak, “plastik şişeler sakıncalıdır. Çünkü içerisinde kimyasal maddeler vardır” şeklinde konuştu.
Sıcaklık arttıkça, plastiğin içerisindeki kimyasal maddenin ürüne geçtiğine dikkat çeken Arıkbuka, söz konusu maddenin kanserojen olduğunu kaydetti.
“Cam şişeye dönüş var”
Arıkbuka, tüketicilerin bu konuda artık daha bilinçli olduğunu söyleyerek, üretici firmalarında cam şişeye yönelmeye başladığını aktardı.
Cam şişenin daha sağlıklı olmasının yanı sıra daha pahalı olduğunu da ifade eden Arıkbuka, “Plastik kaplardan kurtulmak şart” şeklinde konuştu.
“Çocuklar için büyük tehlike”
Plastik şişelerin özellikle çocuklar için ciddi tehdit unsuru oluşturduğunu belirten Arıkbuka, ailelere bu konuda bilgi verdiklerini söyledi.
Arıkbuka, ülkemizde kullanılan karayağın da yurt dışında“kanserojen ürün” olarak geçtiğini ancak vatandaşların severek kullanıldığını sözlerine ekledi.
***
Zeytinyağının düşmanı:Isı, ışık ve hava
Şişelere doldurulan zeytinyağlarının 15 ile 17 derece arasındaki uygun koşullarda bekletilmesi gerekiyor.
Bununla birlikte şişelerin ısı,ışık ve havadan uzak bir şekilde muhafaza edilmesi şart.
Raf ömrü ne kadar?
AB standartlarına göre, zeytinyağlarının raf ömrü dört ay.
Ülkemizde zeytinyağına ilişkin yasada üretilen zeytinyağlarının raf ömrüne ilişkin herhangi bir kısıtlama ise yok.
Ürünlerin dayanılıklığı üretici firmaların belirlediği süreye göre değişiyor.
Bekletme süresi artarsa, asit oranı yükselir
Bölgelere göre zeytin toplama süreleri, bakanlık tarafından açıklanıyor.
Bu sürecin başlamasının ardından zeytinlerini toplamaya başlayan vatandaşların, ürünleri değirmenlere götürerek sıkma işlemine tabi tutması gerekiyor.
Toplama ve sıkma işlemi arasındaki sürenin uzaması, zeytinlerdeki asit oranını yükseltiyor.
Asit oranı yüzde3’ün üzerine çıkmamalı
Yasaya göre, asitlerdeki asit oranı yüzde 3’ün üzerine çıkmaması gerekiyor.
Oranın yükselmesi hem sağlığı tehdit ediyor, hem de ürün satışını zorlaştırıyor.
***
Tarım Dairesi: Cam şişelerde bekletilmeli
YENİDÜZEN’e konuşan Tarım Dairesi Müdürü Mehmet Akif Ünsal, zeytinyağlarının cam şişelerde bekletilmesinin daha uygun olduğunu söyledi.
Yağların plastic şişelerde bekletilmesinin ürünün kalitesini düşürdüğünü kaydeden Ünsal, bakanlığın bölgelere göre zeytin toplama tarihlerini açıkladığını söyledi.
Ünsal, zeytinlerde asit oranın yükselmemesi için zeytin toplama işleminin hemen ardından sıkma işlemine tabi tutulması gerektiğini ifade etti.
Ürünlerin asit oranın yükselmesi nedeniyle ihracatta zorluklar yaşandığını da belirten Ünsal, “Asit oranın yüksek olmasının yanı sıra, ülkedeki ambargolar, ihracata yönelik paketleme ve şişeleme tesislerinin yeterli olmaması satışta zorluklar yaşatıyor” şeklinde konuştu.
***
Üretici: “Plastik bidona konulmadan, satın alınmalı”
Söz konusu durum ile ilgili ZEY-BİR Başkanı İrfan Çelik ise , AB normlarına uygun üretim yapan üreticinin zeytinyağının, değirmenlerde yapılacak testler sonucunda plastik bidonlara konulmadan bedeli ödenerek üreticiden satın alınması gerektiğini kaydetti.
Bununla birlikte yağların kaliteyi muhafaza eden paslanmaz çelik silolarda depolanmasının şart olduğunu ifade eden Çelik, zeytin yağı merkezi depolama sisteminin acilen devreye sokulması gerektiğini vurguladı.
Çelik, söz konusu sistem için en az 10 milyon TL tutarında bir fon yaratılmasının şart olduğunu ifade etti.
Ülkeye yıllık, 320 ton siyah zeytin, 130 ton yeşil zeytin olmak üzere 450 ton sofralık zeytin ithalatı yapıldığı bilgisini de veren Çelik, söz konusu rakamın, bir buçuk milyon TL’ye denk geldiğini aktardı.
“2012-2013 zeytin yağı rekoltesi 14 milyon TL”
2012-2013 hasat dönemi tahmini zeytinyağı rekoltesinin iki bin ton olduğunu kaydeden Çelik, bunun 14 milyon TL’ye denk geldiğini aktardı.
Çelik, tahmini sofralık zeytin rekoltesinin ise 500 ton olduğunu ifade ederek, söz konusu rakamın 1 milyon 250 bin TL’ye eş geldiğini dile getirdi.
Çelik, üç bin kişinin zeytin ve zeytin yağı üretiminden yıllık gelirine önemli katkı sağladığını belirtti.
“Rekoltede ciddi düşüş bekleniyor”
Bu yıl çiçeklenme döneminde oluşmuş olan normalin üzerindeki sıcak hava akımının çiçeklere çok büyük zarar verdiğine dikkat çeken Çelik, 2012-2013 yılı zeytinyağı rekoltesinde çok büyük düşüş beklendiğini vurguladı.
Çelik, yarı yarıya bir düşüşün beklendiğini söyleyerek, benzeri durumun AB’nin en büyük zeytin üreticisi olan İspanya için de geçerli olduğunu dile getirdi.
“Zeytinyağı ithalat yasağı, yerli üretime katkı sağladı”
Ülkeye zeytinyağı ithalatının 2010 yılı Kasım ayında birliğin mücadelesi sonucu yasaklandığını aktaran Çelik , “Bizim girişimlerimizle isthalat yasaklandı. Ancak, daha önceki tarihlerde alınmış olan ithalat izinleri kapsamında ithalat 2011 yılının mart ayına kadar devam etmiştir” dedi.
Çelik, ithal zeytinyağı stoklarının 2012 aralık ayında sıfırlandığını söyleyerek, yasakla birlikte yerli üretime sağlanan faydaların özellikle 2013 yılının ocak ayından itibaren gözlemlenmeye başlandığını kaydetti.
20 adet yağ değirmeni var
Mağusa’da yedi, Güzelyurt bölgesinde altı, Girne’de beş, Mesarya bölgesinde iki olmak üzere ülke genelinde toplam 20 yağ değirmeninin faaliyet gösterdiğini aktaran Çelik, bununla birlikte Güzelyurt’ta iki, Mağusa’da bir adet olmak üzere de toplamda üç adet zeytin yağı şişeleme tesisinin bulunduğunu ifade etti.
“İthal sofralık zeytinler sağlığa zararlı”
İthal edilen sofralık zeytinlerin büyük bölümünün boyalı zeytin olduğunu kaydeden Çelik, söz konusu ürünlerin zararlı olduğunu hem de Kuzey Kıbrıs’ta üretilen doğal sofralık zeytin için çok büyük oranda haksız rekabet yarattığını vurguladı.
Çelik, “boyalı zeytin ithalatı, düşük kaliteli zeytinin makyajlanarak düşük fiyatla ithal edilmesi, tüketicinin yanıltılması ve üreticinin haksiz rekabete maruz kalması demektir” şeklinde konuştu.
“Boyalı sofralık zeytin ithalatı yasaklanmalı”
Ülkeye yapılan boyalı sofralık zeytin ithalatının yasaklanmasının önemine dikkat çeken Çelik, doğal sofralık zeytin ithalatının ise fona tabi tutulması gerektiğini belirtti.
Çelik, üç milyon TL tutarında yatırım yapan iki firmanın ihracat piyasalarına girip, sürdürülebilir rekabet gücü kazanana kadar da korunmasının şart olduğunu söyledi.
Sofralık zeytin üretiminde ihracat olanaklarının geliştirilebilmesi adına farklı ülkelere yönelik işleme teknikleri ve farklı damak zevklerine uygun üretim yapılabile gerekli pazar araştırmalarının ve teknolojik ve yapısal dönüşümlerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
“Gıda Yasası, 1963’ten kalma”
Ülkede, AB normlarına uygun Gıda Yasası’nın bulunmadığına dikkat çeken Çelik, “bu yasa altında zeytinyağı standartları, değirmen çalışma esasları ve standartları ile etiket standartlarına yönelik ilgili tüzüklerin olmaması çok büyük bir sorundur” dedi.
Çelik, yürürlükteki yasanın 1963 yılında hazırlandığını vurgulayarak, söz konusu yasanın bugünkü şartlarda geçerliliğini yitirdiğini kaydetti.
“Değirmenlerde denetim şart”
Çelik, sistemin devreye girmemesi halinde, yanlış stoklama ve ambalajlama nedeniyle, zeytinyağında hiçbir zaman arzu edilen standartlara ulaşılamayacağını kaydetti.
Zeytinyağının soğuk sıkım ve iki faz yöntemle veya geleneksel taş değirmenleri ile işlenmesinin de yasal zorunluluk haline getirilmesi gerektiğini dile getiren Çelik, “değirmenlerin hijyen koşulları ve çalışma esasları denetlenmelidir” dedi.
“Sektör,öncelikli sektör olmalı”
Çelik, Kuzey Kıbrıs’ın zeytin yetiştiriliciliği için ideal bir iklime sahip olduğunu belirterek, üreticileri bilinçlendirerek ülkeyi zeytin adasına getirmenin hedeflenmesi gerektiğini belirtti.
Zeytinin ülkenin simgesi haline getirmenin ancak zeytincilik sektörünün öncelikli sektör olarak belirlenmesi ile olabileceğini ifade eden Çelik, bununla birlikte, kısa, orta ve uzun vadeden oluşacak 15 yıllık teşvik ile korumanın yanı sıra kalkınma programı oluşturulmasının şart olduğunu kaydetti.