“Şimdi ailem dört farklı ülkede ve ben burada yalnız yaşıyorum”

Birleşmiş Milletler, Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNCHR) Kıbrıs Ofisi'nin basın toplantısına katılan iki mülteci gazetecilere yaşadıklarını anlattı.

Hasan YIKICI

Birleşmiş Milletler, Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNCHR) Kıbrıs Ofisi'nin basın toplantısına katılan iki mülteci gazetecilere yaşadıklarını anlattı.

Biri Suriye'deki savaştan ve şiddetten, diğeri Filistin'deki baskı ve zulümden dolayı ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. Parçalanan hayatlar, kökleri koparılmış yaşamlar... Fakat her şeye rağmen yaşama devam edebilme iradesi ile dünyaya sarılma... Bir kadın ve bir adam. Biri Suriye'den diğeri Filistin'den... Mesafeleri aşıyorlar, yıkımlar ve sonlar görüyorlar... Ellerindeki varlıklarından oluyorlar. Ve yeniden başlıyorlar... 

Yolları Kıbrıs'ta kesişiyor. Lefkoşa'da gazetecilerin karşısına geçiyorlar, başlarından geçen her şeyin yükünü oturdukları masanın üzerine bırakıyorlar. Konuşmaya başladıkları an hafiflemeye de başlıyorlar... Ve hikayelerini anlatıyorlar.

 

Bir kadın, dört ülke...

Suriye'de bir okulda müdürlük yapmaktaydı. Aynı zamanda bir de market işletiyordu. Eşi bir üniversitenin makine mühendisliği fakültesinde yöneticilik görevindeydi. Hayat onlar için makul seyrinde devam ediyordu. Taki bir gün eşi Suriye'deki rejim tarafından tutuklana kadar.

Ülkedeki büyük ayaklanmalar sırasında, kendisinin yönetici olduğu okulda isyanlar başlar. Ardından eşini ise göz dağı vermek için tutuklarlar. Çok geçmeden eşi rejim tarafından tutuklanır. Gerekçe 'nasıl oluyor da bu isyanlara izin verirsiniz' oluyor. Eşi hapis yatıyor ve o günden sonra yaşamları parçalanmaya başlıyor.

 

Dağları aşarak Lübnan'a gittiler...

Eşinin hapis edilmesiyle birlikte ülkeden ayrılmak zorunda kalıyorlar. Sesi titreyerek bahsediyor ülkeden kaçışlarını. Haftalar süren yolculuğun ardından dağları aşarak Suriye'den Lübnan'a gittiklerini anlatıyor, üç çocuğu ve eşiyle birlikte.

 

“Çocuğum Almanya'ya giderken üç kez boğulma tehlikesi yaşadı”

Bir süre Lübnan'da kalıyorlar. Daha sonra çocukları dört ülkeye dağılıyor. Lübnan, Türkiye, Kıbrıs ve Almanya. “Çocuğum üç kez boğulma tehlikesi geçirdi” diyor, gözleri kızararak ve devam ediyor “Üç kez boğulma tehlikesi geçirdikten sonra Almanya'ya ulaşıyor.”

 

“Kıbrıs geldiğim üçüncü ülke”

Lübnan'ın ardından Türkiye'ye oradan da Kıbrıs'a geldiğini anlatan kadın, Kıbrıs'ın geldiği üçüncü ülke olduğunu söylüyor. Şimdi kocası Lübnan'da, hasta olan annesine bakmak zorunda, çocuklarından ikisi Trabzon'da üniversite okuyor, bir diğer çocuğu da Almanya’da. Bir aile, Kıbrıs, Türkiye, Lübnan ve Almanya, dört ülke ve köklerinden koparılmış, dağılmış yaşlar... “Trabzon'daki çocuğumu 5 yıldır görmüyorum. Bıraktığımda çocuktu. Eşim Lübnan'da annesine bakıyor. Ve ben burada yalnız yaşıyorum”

 

“Her şeyi bırakıp yaşamak çok zor”

Ülkesindeki tüm varlıklarını sattıklarını söylüyor kadın. Evlerini, işlettikleri dükkanlarını ve az çok diğer mal varlıklarını....“Hiçbir şeyimiz kalmadı. Ailemiz her bir yanda ve her şeyi bırakıp yaşamak çok zor” diyor, yaşama istenci parlayan gözlerle. 

 

“Türbanlı olduğum için okula alınmadım”

Kıbrıs'ta 1 yıldır yaşıyor... Bir yıldır iş arıyor... İş başvurusu yaptığı yerlerde geri dönüş alamıyor. Bugüne kadar sadece bir okuldan geri dönüş almış. Görüşmeye gidince ise türbanı okula kabul edilmesinde sıkıntı yaratıyor, türbanlı olduğu için geri gönderiliyor.

 

“Ev kiraları çok yüksek, ne yapacağımı bilmiyorum”

Kıbrıs'ı çok sevdiğini, insanların genel olarak çok kibar ve yardım sever olduklarını belirtiyor. Fakat iş bulamadığından ve ev kiralarının çok yüksek olduğundan dolayı ne yapacağını bilmediğini de ifade ediyor. “Burada kalmak istiyorum ama kimseden yardım almadan, kendim çalışıp kazanarak yaşamak istiyorum. Çocuklarımdan veya buradaki BM yetkililerinden yardım almak ağırıma gidiyor artık”

 

İş bulamazsa güneye geçecek

Tüm bu yaşananların ardından artık ülke değiştirme konusunda zorlandığını kaydeden kadın, iş bulamaması durumunda güneye geçeceğini söylüyor. “Burayı bırakmak istemiyorum, artık yer değiştirmek çok zoruma gidiyor. Fakat Ocak'ta vize sürem dolacak ve ne yapacağımı bilmiyorum. Eğer iş konusunda bir gelişme olmazsa buradan da ayrılmak zorunda kalacağım.”


Bir adam, baskı ve zorunlu göç

Filistin, Gazze... İsrail ile Filistinliler arasında en şiddetli çatışmaların yaşandığı bölge. Ve bir gazeteci. Sadece İsrail şiddetinin korkunç ortamı içinde değil, ayın zamanda Filistin hükümetinin baskı ve sansürüne de karşı ayakta kalmaya, kaleminin boynunu eğmemeye çalışmakta.

 

Önce sansür ve tehdit artından gözaltılar...

Filistin Kültür ve Medya Organizasyonu'nda çalışırken yazdıklarından dolayı hükümet tarafından tehdit ediliyor. Hükmetin baskıcı bir ortam yaratıp sadece iktidarı değil aynı zamanda medyayı da ele geçirmek istediğini anlatıyor ve boğazı düğümlenerek devam ediyor, “Kendimize otosansür uygulamak zorunda kaldık. Bir gün yazdıklarımızdan dolayı bütün arkadaşlarım tutuklandı. 2 ay boyunca farklı farklı yerlerde saklandım. Saklanarak yaşadım. Filistin'de hükümet medyayı da ele geçirdi. Hükümetin sözü dışında bir şey yazamıyorsunuz.”

 

“Gazeteciliği bıraktım, oyuncak dükkanı açtım”

Baskılardan dolayı gazeteciliği bırakmak zorunda kaldığını anlatan Filistinli adam, buna rağmen hükümet tarafından tahdit ve baskı görmeye devam ettiğini ifade etti. Açmış olduğu oyuncak dükkanını da zaman içerisinde bırakmak zorunda kaldığını anlatıyor, günün sonunda her şeyden vazgeçiyor ve ülkeyi terk etmek zorunda kalıyor.

 

“İsrail zulmünden değil, hükümet baskısından kaçtım”

Filistinli adam çoğu insanın İsrail'in uyguladığı şiddet ve savaş dolayısıyla ülkeden kaçtığını fakat bunun yanında kendisi gibi hükümetin uyguladığı baskı ve şiddet politikalarından dolayı da ülkeden ayrılmak zorunda kalanların olduğundan bahsediyor.

 

“Ailemde hedef olacakları endişesi var”

Kıbrıs'a gelmesine rağmen hala özgürce yazamadığından bahseden Filistinli adam bu kez de ailesinin baskı altında hissettiğini paylaşıyor:

“Ailem hala baskı altında. Ben buraya geldim. Bazen facebookta ülkemdeki rejimi eleştiren yazılar yazıyorum. Ailem beni arıyor ardından. Bunları yazdığımdan dolayı kendilerine bir baskı gelebileceği yönünde endişe duyuyorlar. Bu da beni hala otosansüre itiyor. Benim yazdıklarımdan dolayı ailemin hedef olmasını istemiyorum.”

 

“Part-time çalışıyorum, ilerisi için endişeliyim”

Kıbrıs'ın kuzeyinde part-time da olsa bir iş bulabildiğini anlatıyor. Dijital medya üzerine master yapmış, ne mesleğini ne de okuduğu alanı yapabiliyor. Bir dil okulunda part-time ingilizce dersleri veriyor.

Fakat buna rağmen ilerisi için endişeli. Şu an elindeki izin kağıdı ile sıkıntısız bir şekilde hayatını burada sürdürebiliyor. “Fakat” diyor “eğer ileride bakan değişirse ve bu kağıdı tanımazsa, o zaman ne olacak? Bundan dolayı endişeliyim”

 

Ev kiraları çok yüksek...

Hikayelerini anlatan her iki kişi de bir tek ev kiralarından şikayetçi. Kıbrıslıların tutumundan ve davranışlarından dolayı hiçbir zaman sıkıntı yaşamadıklarını ve çok memnun olduklarını bahsederken, her iki kişi de “ama ev kiraları çok yüksek. Bir tek ev sahibiyle anlaşamıyoruz” diyerek espri ile sohbeti bitiriyorlar.

İlgili Haberler

Özel Haber Haberleri