Savaş ve Barış

Bu hafta ‘1 Kelime’ sayfamızda savaş ve barış sözcüklerine yer verdik… Biri olmadan diğerini düşünemediğimiz bu kelimeleri, gençlerimize sorduk…

 

Dila Şimşek

Bu hafta ‘1 Kelime’ sayfamızda savaş ve barış sözcüklerine yer verdik… Biri olmadan diğerini düşünemediğimiz bu kelimeleri, gençlerimize sorduk… Sadece barış veya sadece savaş’ı sormak, ifadelerin eksik olmasına yol açabilirdi. Barışı daha iyi anlamak için savaşı, savaşı daha iyi anlamak için de barışı ortaya koymak iyi olur diye düşündük.

Not: Savaş ve barışı sormak iyi olur diye düşündüğümüzde Rus yapımı roket henüz topraklarımıza düşmemişti. Konu üzerine geldi, büyük bir patlamayla düşen ve yanan roket, anlatılmak istenilenleri daha anlamlı hale getiriyor sanki…

Nedir barış ve savaş?

İnsanlar, doğası gereği savaşır mı? Yoksa öğrenilen bir eylem midir bu? ‘Savaş’ ölüm, ‘barış’ ise yaşamak diyebilir miyiz?

“Devletlerin, ya da bir devlet içindeki sosyal toplulukların birbirlerine isteklerini zorla kabul ettirmek için, kuvvet kullanarak yaptıkları çarpışmalardır” diye açıklıyor sözlük savaşı…

Barış ise “Savaşsızlık, savaşmama durumu, birbiriyle iyi geçinme durumu, sulh” diye belirtiyor.

Thomas Mann’ın da söylediği gibi: “Savaş, barışın, problemlerinden korkakça kaçma durumudur…”

Gençler ise, “Savaş benim için bu koca dünyada, büsbüyük ülkelerde ve en sonunda dev gibi şehirlerimize sığdıramadığımız insanlar anlamı taşıyor. Barış ise küçücük kalbimize sığdırabildiğimiz, insanlığın varoluşundan sonsuza kadar devam edebilecek her türlü insana, her türlü düşünceye, her türlü yaşam tarzına saygı ve hoşgörü kültürü içerisinde insan olmanın verdiği duygularla hep beraber yaşama sevincidir” diyor.

Savaş ve barış üzerine, farklı milletlerin söyledikleri:

* Savaş, merhameti yok sayar.  Fransa

* Barışın horozu, savaşın ineğinden daha iyidir. İspanya

* Savaşın ne olduğunu bilmeyen savaşa gider. İspanya

* Birini öldürürsen katilsin, binlercesini öldürürsen kahraman! Rusya

Savaş üzerine devlet insanları şunları demiş:

* Yurtta sulh, cihanda sulh. Atatürk

* Ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.  Atatürk

* Tüm savaşlar iç savaştır, çünkü tüm insanlar kardeştir. F. Fenelon

* Savaş; kimin haklı olduğuna değil, kimin güçsüz olduğuna karar verir. B. Russel

* Savaş; yüreklilik değil, korkaklıktır. E.Burke

* Savaşları zenginler çıkarır, yoksullar ölür. J.P. Sartre

* Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi. S.Zweig

 

(Çevirisi Erdoğan Şahin’e aittir)

***

Talat Güler: “Barış, engelleri azaltır”

“Barış, etrafta olan her şey hakkında iyi hissetmenin, kahkahaların, sarılmanın ve sessiz anların olduğu bir evdir. Barış, şarkı sözlerinde kayboluyor. Barış, istendiğinde istediklerini yapan gençler. Barış, bireylere, yaratıcılığa ve katkılara saygılı bir iş yeridir. Barış, hafif bir meltem ve bir bahar yağmuru kokusu ile geniş bir çayırdır. Barış, büyük bir kar fırtınasından sonra temiz ve sessiz bir manzaradır. Dışarısı berrak, berrak ve saf görünüyor. Barış, sizi düşündüren bir konuşmadır. Barış el ele tutuşup, derin düşünceler ve rahatlık içinde yürüyor, yapamayacağımız hiçbir şey olmadığını bilmek ve her şey yolunda olması. Barış, yaptıklarımızda fark yarattığımız duygulu bir duygudur. Düşüncelerde barış kayboluyor. Barış ikiyüzlü olabilir. Fakat ruhumuzu ilham ile karıştırın. Barış, iç ruhumuzu güçlendirirken engelleri de azaltır. Barış, ölen bir nefes olabilir ve tamamen yaşayabilir. Savaş ise kandır, ölümdür, gözyaşıdır, içimizdeki kötülük savaş acılarımızdır savaş.”

 

Enes Obuz: “İhtiyacımız olan; Empati, hoşgörü, diyalog”

“Savaş ve Barış inanıyorum ki her birey ve ya toplum için içerisinde farklı anlamlar doğurabilecek ve bireyin içerisinde bulunmuş olduğu durumu sorgulamaya mesken tutabilecek en temel iki kelime. Savaş benim için bu koca dünyada, büsbüyük ülkelerde ve en sonunda dev gibi şehirlerimize sığdıramadığımız insanlar anlamı taşıyor. Barış ise küçücük kalbimize sığdırabildiğimiz, insanlığın varoluşundan sonsuza kadar devam edebilecek her türlü insana, her türlü düşünceye, her türlü yaşam tarzına saygı ve hoşgörü kültürü içerisinde insan olmanın verdiği duygularla hep beraber yaşama sevincidir. Memleketimin yakın tarihinde geçirdiği acılarla dolu bir savaşın etkilerini sokaktaki yaşlı amcaların, teyzelerin gözlerinde hala daha okunabiliyor ve bir hasretle anılarından bahsedebiliyorsa barış henüz bizim için gerçekleşmemiştir. Ve şu an da yakın coğrafyamızda bulunan, 90 km uzaklıktaki Suriye’ de 2011 yılında başlayan iç savaş hala devam etmekte. Yani neredeyse savaşın içerisine doğan bir nesilden bahsediyoruz, savaşın çocukları şu an 8 yaşında. Bu noktada BBC NEWS’ in vermiş olduğu verilere göre Türkiye dünyanın en fazla mülteci barındıran ülkesi ve dolayısıyla bunun pozitif ve negatif bütün yanlarını Türk toplumu ve yine dolaylı olarak aynı hissiyatları garantörlüğünü yapmış olduğu Kıbrıs Türk Toplumu da paylaşmakta. Gerek komşu ülke olma özelliği gerekse ülkemize gelen Suriyeli kardeşlerimizin hissiyatlarını ben de en derinden hissediyorum. Yakın coğrafyamızda gerçekleşen sıcak çatışmalar ve şu an Akdeniz’de sürekli gündeme gelmeye başlayan gerilimler bizi tedirgin etmekte. ‘Acaba sıra bize geldi mi?’ diye düşünmeden edemezken ihtiyacımız olan en önemli şeyin empati, hoşgörü ve diyalog olduğunu düşünüyorum... Dilerim artık dünya silahlanma, savunma, askeri güçlendirme konularından hızla uzaklaşır ve geleceğimize nasıl daha huzurlu bir dünya bırakabiliriz mentalitesine kafa yormaya başlar... Bir insanın yaşadığı acıyı bütün insanlık yaşamadığı sürece hepimiz bir gün o acıya ortak olacağız. Günün sonunda bir toplum ve ya millet değil ya insanlık kazanacak ya da insanlığın sonu gelecek. Bireysel düşünmemiz gerekirse belki insanlığın ömrü daha uzun yıllar olabilir ancak birey olarak bizim ömrümüz hayalini kurmuş olduğumuz dünya için ertelemeye yetmez. El ele verme zamanı.”

 

Asu Özmusaoğlu: “Barış huzur, savaş korkakça kaçma durumu”

“Savaş bana göre güçlü ülkelerin güçsüzler üzerinde zorbalık yapma durumudur. Savaş türlü sebepten çıkabilecek olsa da genelde kökeninde jeopolitik sebeplerle beraber dengesiz liderler vardır. ‘Milliyetçi ruh’ ve faşist propagandalarla da savaşın ateşi körüklenir. Barış ise, savaşın yokluğu durumudur. Barış bir sebep gerektirmez ama kökeninde evrimsel şiddet eğilimlerini baskılayabilecek medeniyet seviyesinde insan toplulukları vardır. Barış demek, huzur demektir. Barışın ateşi ise ‘Devrimci Ruh’ ve savaş karşıtı sloganlarla meydanlarda körüklenir. Thomas Mann’ın da söylediği gibi: ‘Savaş, barışın, problemlerinden korkakça kaçma durumudur.’”

Dergiler Haberleri