Sahi Özgecan’ı Kim Öldürdü?

Sahi Özgecan’ı Kim Öldürdü?


Esra Gedik
esragedik.34@gmail.com

Lapa lapa kar yağan bir kış günü. Özgecan’ın öldürüldüğü haberinin üzerinden bir hafta geçmiş. 100.Yıl dolmuşundayım. Son durakta ineceğim. Son durağa birkaç yüz metre kala dolmuşta tek ben kalmışım. Tek kadın. Birden dolmuş şoförü hâlâ aracı kullanırken arkasını döndü ve “sizce bu Özgecan olayı nasıl olmuştur?” dedi. İstemsiz şekilde, bir adama baktım bir de dolmuşa. Ve çok korktum. Aynı anda şunları düşündüm: “Kapıdan atlasam en fazla bir yerlerim çizilir ama kurtulurum.”

Bunu niye anlattım? O dolmuş şoförü bana bir şey yapmadı. Ama hiç sorgulamadan kendinde bulduğu o cesaretle sorduğu sorular beni korkutmaya yetmişti. Yaşadığımız toplumda erkeklerin bu kadar rahat kadınların hayatlarını etkilemesine sebep olan eril söylemler soluduğumuz havada. Her gün oksijenle beraber içimize çekiyoruz.

Çünkü her yerde karşımıza çıkıyor. İki kadının günlük konuşmasında, bir kahvehane sohbetinde, bir billboardda, bir televizyon reklamında ve en fenası da hemen her gün yayınlanan televizyon dizilerinde... Bu dizilerden bir örnek vererek yazının başlığındaki soruyu, yazının sonunda sizin cevaplamanızı bekliyorum.

Yaz aylarında televizyon ekranlarında genellikle romantik komedi unsuru taşıyan ama çoğunlukla Shakespeare’in “Hırçın Kız” oyunundaki mantıkla işleyen diziler ekrana gelir: İmkansız aşklar, iki erkek bir kadın, esas oğlan tarafından aşkla ehlileştirilen esas kadınlar bolca ekrandadır. “Aşk Laftan Anlamaz” da bu kulvarda bir yaz dizisi.
Başrollerini Hande Erçel ve Burak Deniz'in paylaştığı, senaryosunu ise Nuray Uslu, Aylin Eren ve Yusuf Kürşad Gürses’in yazdığı, yönetmenliğini Bahadır İnce’nin yaptığı "Aşk Laftan Anlamaz" Çarşamba günü Show TV’de ekrana geliyor. Giresun’da doğan ve İstanbul’da iki kız arkadaşıyla birlikte yaşayan Hayat ile bir tesadüfler silsilesi sonucu yolları kesişen Murat’ın  kavgayla başlayıp aşkla devam eden hikayesi ile ilgili. Ama diziye şans verip de izleyen benim gibi pek çok kadını rahatsız eden, esas oğlan ile esas kızın her yerinden akan cinsiyetçi ön yargılarla dolu hikayesi değil. Daha korkuncu var. Yan iki karakterin başından geçenler.

Hayat’ın İpek adlı bir arkadaşı var. İpek, kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi isteklerini bilen biri olarak “güçlü” kadın gibi resmedilmiş. Ancak güçlü kadın=erkeksileşmiş ya da =erkek düşmanı kadın algısından kaçamadıkları için İpek’in saçları yağlanmış şekilde geriye taranmıştır. Tavırları ve sözleri tırnaklarını çıkarmış erkekleri parçalamaya hazır panter havasındadır. Ama inanın eleştireceğim şeyler bunlar da değil. İpek’in karşısına esas oğlanın şoförü Kerem çıkar. Ancak karşılaştıkları andan itibaren kadına yönelik taciz sergileyen Kerem dizide öyle bir sunulur ki tüm o tacizleri ve takipleri “aşk laftan anlamadığı” için yapmış, komedi imiş gibi sunulur. Ne demek istiyorum, hadi gelin daha derine inelim.

Hayır, Hayır Demektir!

Kerem hayatında ilk defa gördüğü İpek’i ilk andan itibaren sözleri ile taciz etmeye başlar. Ama senaristler, bizden, bu sözleri iltifatmış gibi anlamamızı istemiş. İpek defalarca “Hayır istemiyorum. Hayatımdan çıkın.” dese de bu sözler biraz önce yukarıda da bahsettiğim erkek düşmanlığı profilinden kaynaklanıyor da Kerem yeterince ısrar ederse, İpek, aşk ile doğru yolu bulacakmış gibi veriliyor. Örneğin, Kerem hayırı anlamayıp, şöyle demeye devam edebiliyor: “Kaderimizin bağlandığı an bu an. Kendimi bildim bileli seni bekliyorum ben. Alın yazınım ben senin.”  İpek bu durumdan rahatsız olduğunu dile getirdiğinde ise “Şu atarın tatlılığına bak!” diyerek tacizine devam ediyor. Dizinin resmi youtube kanalında ilk karşılaşması bile şöyle verilmiş: “Aşk Laftan Anlamaz 2.Bölüm | İpek ve Kerem'in komik karşılaşması!”

Bitti mi? Bitmedi. Dizinin ilerleyen bölümlerinde bu durum artarak devam ediyor. Kerem çevresi sayesinde İpek’in nerede oturduğunu öğreniyor,arabasını alıp (O’na sormadan) tamire götürüyor, trafik polisi arkadaşına İpek’in trafik cezalarını soruyor. Sürekli takip ediyor. Herkese, oto tamircisinden, AVM’deki güvenlik görevlisine kadar, İpek’le evleneceklerini söylüyor. İpek’in kılığına kıyafetine, yediğine içtiğine karışıyor: “Biraz kilo almazsan, çocuğumuz olduğunda sütün gelmez.” Üstelik tüm bunlar olurken İpek sürekli “hayır” diyor. Kerem ise bunu da dalgaya alıyor ve “Her işte bir hayır vardır.” diyebiliyor. İpek ise rahatsızlığını her karşılaşmalarında dile getiriyor. Ancak taciz, takip normalleşiyor, kahkaha malzemesi oluyor. İpek’in itirazları görmezden geliniyor. İpek’i İpek yapan ne varsa Kerem (karakterin şahsında eril söylem) tek tek yıkıyor ve kendi hüküm sürmeye başlıyor. Ve en kötüsü tüm bunlar durum komedisi gibi ekrana geliyor. Daha yeni Almanya’da “Hayır, hayır demektir.” anlayışı yasalarca tanınmış, taciz ve tecavüzün en ağır şekilde cezalandırılması karar alınmışken, Türkiye’de kadın senaristler, kadınların her gün yaşadığı tacizi komedi unsuru haline getiriyor.

“Stalker” diye bir sezon devam eden bir yabancı dizi vardı. Kerem’in bu yaptıklarını o dizinin senaristlerine göndersek, eminim dizi ikinci sezon onayını alırdı.

Buraya da not düşüyorum. İlerleyen bölümlerde İpek, Kerem’in O’na nasıl aşık olduğunu kabullenecek, dilinden, kıyafetine, saç stiline her şeyi değiştirilecek ve önümüze “ideal aşk” diye sunulacak. Ve kadının zamanındaki itirazları “naz canıııım” diye kalacak. Kadının kendi seçtiği hayatın öznesi olmadığı, seçmediği, seçildiği ve kim tarafından seçildiğine rıza göstermesi gerektiği anlayışı mizah unsuru olarak servis edilmeye devam edecek.

Erkeklerin evlenme tekliflerini kabul etmedi diye bir kadını 37 yerinden bıçaklayıp, “aşırı sevgi indirimi” aldığı Türkiye’de, bunlar garip gelmemeli diye düşünülebilir. Ancak taciz ekrana komedi diye yansıyıp, damarlarımıza romantizm diye işlendikçe normalleşir ve görünmez hale gelir. Tacize her gördüğümde itiraz etmezsem, yarın “hayır dediği, boşanmak istediği, vb.” için öldürülen kadınların da sorumlusu olurum. Televizyon ekranı bir öğretmen değil, bunu kabul ediyorum. Beğenmezsem değiştirme imkânım da var. Ancak tacizi, stalkerlığı mizah unsuru haline getiren ve bunu aşk sosu ile resmeden bu dizinin ulaştığı onca erkeği ve kadını ne yapacağız? O nedenle tekrar soruyorum “sahi Özgecan’ı kim öldürdü?”

 

Dergiler Haberleri