Profesörden korkutan cep telefonu uyarısı

“Konuşmayın, mesajlaşın" uyarısında bulunan. Prof. Dr. Yıldız, wi-fi'ler nedeniyle her an her yerde elektro manyetik radyasyona maruz kalındığına dikkati çekti.

Nükleer tıp uzmanı Prof. Dr. Akın Yıldız, günümüzdeki birçok hastalığın görüntüleme yöntemi yapıldıktan sonra tanı konulduğunu belirterek, doğru tedavi için görüntülemenin çok önemli olduğunu aktardı. MR, tomografi, röntgen, PET/CT gibi görüntüleme yöntemlerinin doğru biçimde doğru zamanda ve doğru kişiye kullanıldığında son derece etkin biçimde tedaviyi yönlendirdiğini kaydeden Prof. Dr. Yıldız, görüntüleme yöntemlerinin hastanın vücuduna aldığı radyasyon açısından değerlendirildiğinde, ultrasonografinin radyasyon yaymayan bir yöntem olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yıldız, “Ultrasongrafi, ses dalgalarıyla, yani elektromanyetik spektrum olan bir dalga ama iyonizasyon yapmayan, hastaya zararının olmadığını kabul ettiğimiz bir yöntem" dedi. Bir diğer zararsız yöntemin Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme olduğunu aktaran Prof. Dr. Yıldız şunları kaydetti:

“MR yönteminde de radyasyon olmadığını biliyoruz. Vücutta bir ısınmaya yol açıyor ama bugün için veriler MR'ın da vücuda belirgin bir zarar vermediği yolunda. Sintigrafi, tomografi ve PET/CT gibi yöntemlerde radyasyon var. Anjiyografi ve PET/CT'de daha fazla radyasyon olabilir. Radyasyona maruz kalma birimi olarak kullanılan bir ölçüm birimi var. Milisievert adı verilen. Verilen dozlar yapılacak tetkike göre oldukça değişken olabilmektedir." 

BÜYÜK ŞEHİRLERDE BİSİKLETLE EVE GİTMEK DAHA RİSKLİ

Prof. Dr. Yıldız, görüntüleme yöntemlerinin neden olduğu radyasyon riskini 'yaşam riski' olarak değerlendirmek gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

“Tomografi çekmeyi, gündelik yaşamınızdaki risklerden biri gibi düşünmek lazım. Yaşamımızda çok riskler var. Örneğin kalabalık bir şehirde bisikletle dolaşmak, uçakla çok sık seyahat etmek de bir risktir ki en güvenli yolculuk uçak olmasına karşın. Örneğin uçakta kozmik ışına daha fazla maruz kalıyorsunuz. 5 transatlantik uçuşta bir akciğer filmi çekilmiş gibi dozlara ulaşabiliyorsunuz. Bunların hepsini birer yaşam riski olarak düşünmek lazım. Şunu da unutmamak lazım, radyasyon gerçekten zararlıdır. Doğru yerde doğru biçimde doğru hastaya doğru zamanda uygulanmalıdır. Uygun dozlar seçilmeli ve minimum dozlar özellikle kullanılmalıdır. Örneğin hamilelere gerekmedikçe bu tür tetkikler yapılmamalıdır. Hamile ve çocuklara mümkün olduğunca radyasyonun olmadığı görüntüleme yöntemleri uygulanmalıdır. Böyle bir temel prensip üzerinde yürümelidir."

CEP TELEFONLARI GERİ PLANDA KALDI

Cep telefonlarının yaydığı radyasyonla ilgili konunun son yıllarda geri planda kaldığını belirten Prof. Dr. Akın Yıldız, “İlk başlarda büyük korku vardı. Baz istasyonu, cep telefonu çok gündemdeydi ama biraz geride kaldı son yıllarda. Aslında bu çok önemli bir konu, çünkü telefon kullanımı çok yaygın" dedi. Gelişmiş ülkelerde kişi başı telefon sayısının 1.8 olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Düşünün bir kişinin 2 telefonu var. Gelişmiş ülkelerde sayısal veriler daha güvenilir olduğu için söylüyorum, evlerdeki wi-fi oranı yüzde 60'ları geçmiş. Her yerde wi-fi var. Her yerde elektromanyetik radyasyona maruz kalınıyor bir şekilde. Eskiden televizyonda radyasyon var deniliyordu ama artık onun çok ötesinde, her an her yerde gözle göremediğimiz, bizim ürettiğimiz enerji dalgalarına maruz kalıyoruz."

BEYİN TÜMÖRLERİNDE ARTIŞA NEDEN OLDUĞU BİLİMSEL OLARAK KANITLANDI

2016 yılında wi-fi ve cep telefonlarıyla ilgili yayımlanan ve kongrelerde sunulan çalışmalar olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yıldız, aşırı cep telefonu kullanımının beyin tümörü görülme oranını artırdığının artık bilimsel olarak ortaya konduğunu söyledi. Prof. Dr. Yıldız, yapılan çalışmalarla iyi huylu ve kötü huylu tümörlerde 2.4 oranında artıştan söz edildiğini söyledi. 

ÇOCUKLARDA CEP TELEFONUNA DİKKAT

Özellikle çocuklarda cep telefonu kullanımına vurgu yapan Prof. Dr. Akın Yıldız, “Çocuklarda kafatası kalınlığı ve geçirgenliği büyüklere göre daha fazla. Bu konuda çok dikkatli olunmalı" dedi. Yatak odasında cep telefonlarının şarj edilmemesi, evdeki wi-fi'nin uyurken kapatılması gerektiğini aktaran Prof.Dr. Yıldız, “Yatak odasında elektromanyetik sinyallerin mümkün olduğunca alınmaması gerekiyor. Uyurken cep telefonunun kapatılması uygun olur. Gereksiz radyasyona mümkün olduğunca maruz kalmayalım. Uzak tutalım kendimizden" diye konuştu.

GEREKMEDİKÇE KULLANMAYIN, KONUŞMAYIN MESAJ ATIN

Cep telefonlarının kulaklıkla kullanılmasının doğru olduğunu belirten Prof. Dr. Yıldız, gerekmedikçe kullanılmamasını önererek, “Örneğin yazı biçiminde iletişim mümkünse onu yapmak lazım. Eğer konuşmamız gerekmiyorsa mesaj göndermek lazım. Yazılı mesaj göndermekle daha az elektromanyetik radyasyona maruz kalınır. Cep telefonu sohbet değil, iletişim aracı olmalı. Şu anda belki bunun sonuçlarını görmüyoruz ama 5-10 sene sonra sinir tümörlerinin daha fazla karşımıza çıkacağı ifade ediliyor. Bu riskin yüksek olduğu söyleniyor" dedi.

Prof. Dr. Akın Yıldız, bilim dünyasında yapılan çalışmalarla cep telefonlarının yaydığı radyasyonun başta kanser olmak üzere dikkat eksikliği, migren, parkinson, uyku bozukluğu ve kalpte ritim bozukluğuna yol açabileceği yönünde kuşkular olduğunu da kaydetti.

Yaşam Haberleri