Feminist Atölye (FEMA), “Mülteci Hakları Günü” dolayısıyla basın bildirisi yayımladı.
FEMA’nın açıklamasının tam metni şöyle:
Günümüzde mültecilerin haklarını belirten Mültecilerin Statüsü Sözleşmesi 1951 yılında Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulmuştur. Mülteci hakları uzun yıllardır uluslararası alanda tartışma konusu yapılmasına ve buna ilişkin başka düzenlemeler üretilmiş olmasına karşın, Mültecilerin Statüsü Sözleşmesi halen en önemli temel belge özelliğini taşımaktadır. Bu sözleşmeye göre Mülteciliğin tanımı zorunlu olarak başka ülkelere göç etmek durumunda kalan ve ülkesine geri döndüğü takdirde ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalabilecek, en önemlisi yaşam güvenliği tehlikede olan kişileri içermektedir.Bunun yanısıra, mülteci statüsüne sahip olabilmek için birçok kriter öngörüldüğünden kişinin mülteci olarak tanımlanıp tanımlanamayacağına dair karar verme süreci uzayabilmektedir.
Kuzey Kıbrıs’ta mülteci haklarını tanımlayan herhangi bir yasa bulunmamaktadır. Bu alanda herhangi bir yasal düzenleme olmaması birçok mağduriyetin yaşanmasına sebebiyet vermektedir.Örneğin can güvenliğini sağlamak için Kıbrıs’a gelen mülteciler, polisler tarafından ülkeye giriş yapamadan geri gönderilmektedir.Ülkeye giriş yapabilen mültecilerin büyük bir çoğunluğuise çocuklu ailelerden oluşmaktadır. Herhangibir suç işleme durumunda genellikle baba cezai yaptırıma tabi tutulmaktadır.Bu da beraberinde sığındığı ülkede çocuğu ile yalnız kalan ve çoğu zaman yabancı dil bilmeyen kadınların kendi ülkelerinde yaşadıkları travmanın yoğunluğu artmaktadır.
Bu bağlamda KKTC’de Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı ve Mülteci Hakları Derneği Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) sığınmacı ve mültecilerin haklarını korumak amacı ile ortak bir çalışma yürütmektedirler. Bizler Feminist Atölye olarak dili, dini, etnik kökeni, cinsiyeti, cinsel yönelimi, siyasi görüşü nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalan mültecilerin can güvenliğini sağlamak ve hayatlarını koruma altına almak için çalışan Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı ve Mülteci Hakları Derneği’ne olan dayanışmamızı belirtirken, devletin bir an önce mülteci haklarına ilişkin gerekli yasal düzenlemeleri yapıp,bu insanlık dramına bir son verilmesini talep ediyoruz.
Yasal düzenlemeler oluşturulana kadar ise KKTC devleti uluslararası hukuğun en temel ilkelerinden olan geri göndermeme (Non-refoulement) ilkesine uygun davranmalıdır. Geri göndermeme ilkesi, ülkesinde zulme uğrama riski taşıyan bireylerin evlerine geri gönderilmesini yasaklar. Diğer bir ifade ile başka bir ülkeye sığınan kişi, kendi ülkesine döndüğü takdirde ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalabilme ihtimali varsa, o kişi ülkesine geri gönderilemez. Devlet en azından uluslararası insan hakları hukukun bir parçası olan bu prensibe sadık kalmalıdır. Herhangi bir yolla Kuzey Kıbrıs’a giriş yapmak isteyen sığınmacı veya mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesine artık bir son vermelidir.