Margilili, hasta yatağından YENİDÜZEN’e konuştu

Pile’de 3 Kasım tarihinde yasa dışı kumarhanelerin kapatılmasıyla ilgili düzenlenen ‘ortak operasyon’ güven yaratıcı önlemler çerçevesinde takdir toplarken, operasyon sırasında yaşananlar ve polisin ‘orantısız güç kullanımı’ hayrete düşürdü.

“Ters kelepçeli bir halde, beni basamaklara vura vura üst kattan aşağıya indirdiler”

• MARGİLİLİ, HASTA YATAĞINDAN YENİDÜZEN’E KONUŞTU… Boynu kırılan ve vücudunun belirli bölgelerinden yaralanan Margilili yaşadığı korku dolu anları anlattı, hasta yatağından YENİDÜZEN’e konuştu.


• “İçeri girdiklerinde ellerindeki kalaşnikof silahları bana doğrultarak, ‘o… çocuğu yat yere’ diyerek, ayaklarıma vurarak beni yeri düşürdüler. Ardından da bana yerde ters kelepçe vurdu Bu sırada ben iç çamaşırlarıylayım…”

• “Ters kelepçeli bir halde, beni basamaklara vura vura üst kattan aşağıya indirdiler. Evin giriş kapısına geldiğimde kırık camlar ayağımı kesti. İzleri de şu anda ayaklarımda var.  Sonrasında da beni asfaltın içerisine savurdular”

• “Şu anda doktorlar, kafatasımı boynuma bağlayan kemiğin 4 yerinden kırıldığını ve oradaki bağın yüzde 95 oranında yırtıldığını söylüyor. Olduğum yerden kımıldamam inanılmaz derece riskli ve sakıncalıymış”

 

Ayşe GÜLER

Pile’de 3 Kasım tarihinde yasa dışı kumarhanelerin kapatılmasıyla ilgili düzenlenen ‘ortak operasyon’ güven yaratıcı önlemler çerçevesinde takdir toplarken, operasyon sırasında yaşananlar ve polisin ‘orantısız güç kullanımı’ hayrete düşürdü.
Sağlık durumuna göre teminat duruşmasına çıkıp çıkmayacağı belli olacak olan 70 yaşındaki Şefik Margilili, operasyon sonrasında tanınmaz hale geldi.
Boynu kırılan ve vücudunun belirli bölgelerinden yaralanan Margilili yaşadığı korku dolu anları anlattı, hasta yatağından YENİDÜZEN’e konuştu.
Bu hafta Çarşamba günü YDÜ Hastanesi’nde ameliyata girecek olan Margilili, “Şu anda doktorlar, kafatasımı boynuma bağlayan kemiğin 4 yerinden kırıldığını ve oradaki bağın yüzde 95 oranında yırtıldığını söylüyor. Olduğum yerden kımıldamam inanılmaz derece riskli ve sakıncalıymış” diye konuştu.
Yüzleri kar maskeli polisler tarafından saldırıya uğradığını savunan Margilili, bu olayın peşini bırakmayacağını da söyledi.

1.5 yıl önce açık kalp ameliyatı geçiren, eklem romatizma, böbrek ve yüksek tansiyon hastası olan Margilili, “Yolların içerisinde beni iç çamaşırlarımla gezdirdiler, soğuktan dondum. Halime, güldüler”  diye konuştu.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Margilili,  işletmeciliğini Kıbrıslı bir Rum’un yaptığı ve kapatılan kumarhanelerin birinin üst katında kaldığını, yaşananlarla bir bağlantısı olmadığını savundu.
Margilili, sağlığına yeniden kavuşmasının ardından olayı hem Kıbrıs’ın güneyindeki mahkemelere hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağını açıkladı.
İşte, Margilili’nin zaman zaman gözyaşlarına boğularak anlattığı, operasyon sırasında yaşananlar…

--------------------------------------

O gece ne yaşandı?

“İçeri girdiler, ellerindeki kalaşnikof silahları bana doğrultarak, ‘o… çocuğu yat yere’ dediler,  ayaklarıma vurdular, beni yeri düşürdüler…”

“Polislerin tam ne zaman geldiğini hatırlamıyorum. Ancak sabaha karşıydı. Aşağıda bir gürültü duydum. Polisler, ilk önce alt kapıyı kırmaya çalıştı. Ben de daha önce Kıbrıslı Rumlar Kıbrıslı Türklerin mekanlarına baskın yapıldığı için yine onlardan biri sandım. Ruhsatlı silahıma bir fişek koyarak, evimin içindeki odadan yukarıya, tavana uyarı ateşi yaptım. Bu sırada polisler odamın kapısı kırarak, içeriye girdiler. Ancak bu kişilerin polis oldukları belli değil. Yüzlerinde kar maskesi, başlarında da kırmızı şapka var. İçeri girdiklerinde ellerindeki kalaşnikof silahları bana doğrultarak, ‘o… çocuğu yat yere’ diyerek, ayaklarıma vurarak beni yeri düşürdüler. Ardından da bana yerde ters kelepçe vurdu Bu sırada ben iç çamaşırlarıylayım…”

“Ters kelepçeli bir halde, beni basamaklara vura vura üst kattan aşağıya indirdiler. Evin giriş kapısına geldiğimde kırık camlar ayağımı kesti….”

“Ben, 1.5 yıl önce açık kalp ameliyatı geçirdim.  Ağır eklem romatizmam vardır. Ters kelepçeli bir halde, beni basamaklara vura vura üst kattan aşağıya indirdiler. Evin giriş kapısına geldiğimde kırık camlar ayağımı kesti. İzleri de şu anda ayaklarımda var.  Sonrasında da beni asfaltın içerisine savurdular. Aşağıya indiğimizde 6-7 tane UN polis aracının olduğunu gördüm. Hepsi olayı izledi.
Aşağıya indikten kısa bir süre sonra bu kez aynı şekilde, merdivenlere vura vura ve yine ters kelepçeli halde yukarıya çıkarıldım. Burada polisler beni dövmeye devam etti. Bir polis bana tekme attı, yere devrildim. Bir ayağıyla sırtıma basarken, diğer ayağıyla da defalarca boynuma vurdu. Ardından da evin içinde beni döve döve odalara götürdüler, kapıları kırdılar, evi dağıttılar… Şu anda doktorlar, kafatasımı boynuma bağlayan kemiğin 4 yerinden kırıldığını ve oradaki bağın yüzde 95 oranında yırtıldığını söylüyor. Olduğum yerden kımıldamam inanılmaz derece riskli ve sakıncalıymış”


------------------------------------

“Yaşananlardan sonra bana ‘Yargıç, sana ne olduğunu sorarsa, sabuna basıp düştüğünü söyleyeceksin’ dediler…”

“Yaşananlardan sonra bana ‘Yargıç sana ne olduğunu sorarsa, sabuna basıp düştüğünü söyleyeceksin’ dediler… Yolların içerisinde beni iç çamaşırlarımla gezdirdiler, soğuktan dondum. Halime, diğer polisler de güldü. Romatizma hastası olduğumu, hareket edemediğimi söyledim. Ama dinlemediler… Evin arka tarafında kümesler vardı, oraya gittik. Kümeslerin olduğu yerde de beni kaktırdılar. O an ‘Beni öldürecek misiniz?’ diye sordum. Onlar da ‘ölürsen öl’ dediler. Ardından beni kelepçelerden tutarak, yukarıya kaldırarak üst kata çıkardılar. Evde Gaziantep’ten alıp uçakla Kıbrıs’a getirdiğim antika vardı, onu aldılar. Antika içkiler vardı onları da kırdılar. Yani bunlar hususi olarak orayı kırmak için geldiler… 3 kız temizlik çalışanı vardı, onları da odalarından sürükleyerek götürdüler, telefonlarını aldılar. Bağırma, çağırma oldu… Tüm bunlar olurken, bir polis bana giymem için pantolonumu verdi, bu kez düz kelepçe vurdu. Sonrasında beni polis arabasına koydular. Arabaya çıkamadım, yine beni kaktırdı içeriye koydu”


“Bahçede bekleyen bir polis bana ‘boynuzunu kim kırdı be senin?’ diye sordu…”

“Polise geldik… Bahçede bekleyen bir polis bana ‘boynuzunu kim kırdı be senin?’ diye sordu. Sonrasında da bir amir gelerek, beni o polisin yanından aldı.  İfademi almak için içeriye götürdü. Bana işletmenin kime ait olduğunu sordu, ben de söyledim. Ben sadece üst katta kalıyorum, bunu polise de söyledim. Her gün abimin mezarına gidiyordum. Çocuklarımda geliyordu. Ben orada kahve çay yapıyordum. Evin içerisinde dükkanın dışını gösteren kamera sistemlerini vardı onları söktüler”

-------------------------------------

“Suçlamaları kabul etmiyorum. Yapılanlar insanlığa sığmaz…”

“Suçlamaları kabul etmiyorum. Orası internet kafeydi, ben makinelerden anlamam. Ara sıra benden yemek isterlerdi, onları yapardım. Onlarla bir bağlantım yoktu. Dükkanın tüm camlarını kırdılar. Ben bu olayı Kıbrıs’ın güneyindeki mahkemelere de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de taşıyacağım. Türk vatandaşlığından çıkacağım, yapılanlar insanlığa çıkmaz. Kıbrıslı Rumlar bana 10 yıldır böyle bir şey yapmadı. Herkese yardımcı oluyorum, çevremdeki herkes bilir. Benim gayri resmi bir şeyim yok”

“Çarşamba günü ameliyat olacağım…”

“İlk devlet hastanesindeydim. Geçtiğimiz Cuma günü YDÜ Hastanesi’ne sevk edildim. Çarşamba günü boynumdan ameliyat olacağım. Bu sürede mahkeme hastaneye kuruldu. 1 gün polis kapıda bekledi. Yargıç da geldi gördü beni. İlk gün polis 3 gün tutukluluk talep etti. Ancak yargıç sağlık şartları uygun olmadığı için 1 gün tutukluluk verildi. Sonrasında da Cuma günü hakkımdaki tutukluluk kararı kalktı, polis de kapıdan ayrıldı. Bu arada 1900 Euro’m vardı, ilaçlarımı aldığım. O parayı da aldılar. Bir kuruş param kalmadı…”

Özel Haber Haberleri