Geçtiğimiz 07-11 Mayıs tarihlerinde oradaydım ve maalesef 2 kg alıp gelmişim. Bu taraflara gelip, kilo almadan dönen bir misafir ben görmedim. Havayollarının aktarmasız uçuş açması ile beraber bu destinasyonları Gaziantep gidiş Diyarbakır dönüş yapıyoruz. Ve bu programların en uygun tarih aralığı ise 4 gece 5 gün olanlardır. Birinci durağımız Gaziantep, Gaziantep’te ne yapılır diye sorarsanız tabii ki baklava yemek ve bakırcılar çarşısında alışveriş derdim. Keza öyle ama bunların yanına birçok şeylerde zaman içerisinde eklendi ve baya rağbet görmektedir. Gaziantep’e gelmişken görmemiz gereken yerleri sizlere öncelikle belirtiyorum.
Zeugma Mozaik Müzesi
Dünyanın en büyük mozaik müzelerinden biri olan Zeugma, antik çağın görkemini günümüze taşıyor. Renklerin dans ettiği bu mozaikler, geçmişin sanat anlayışına hayranlık uyandırıyor.
Bakırcılar Çarşısı
Her köşesinden çekiç sesi yükselen bu çarşı, el emeğinin, alın terinin ve geleneğin canlı sergisi gibi. Bakırcı ustalarının hünerli ellerinden çıkan eserler, geçmişle bugünü buluşturuyor.
Almacı Pazarı
Gaziantep’in renkli ve mis kokulu pazarlarından biri olan Almacı, yöresel ürünlerin sergilendiği adeta açık hava müzesi gibi. Baharatlar, kurutmalıklar ve yöresel lezzetlerle duyularınızın şöleni başlıyor.
En sonunda olmazsa olmaz baklava ve katmerlerimizi Tahmis Kahvesi olarak bilinen Sütlü Menengiç kahvesi ile beraber tadabilirsiniz.
İkinci durağımız Şanlıurfa, Şanlıurfa denince akla ilk gelen şey kebap ve sıra geceleri oluyor. Evet haklısınız, burada yeme kültürü çok fazla. Herşeyi yöresel lezzetine uygun olarak deneyebileceğiniz bir gecedir sıra gecesi. Sıra gecesi; Şanlıurfa’nın vazgeçilmezi, yıllardan beri kuşaktan kuşağa aktarılan insanların sosyal hayatlarında topluca eğlendikleri özel günlerini kutladıkları, yöresel müziklerin çalınıp söylendiği, yöresel halk oyunlarının oynandığı, çiğköfte, ayran, şıllık tatlısı ve acı kahve mırranın ikram edildiği eğlencedir. Sonrasında mutlaka görülmesi gereken yerleri sizlere belirtiyorum.
Halfeti Tekne Turu
Sular altında kalan eski Halfeti’de tekneyle süzülmek, büyük bir hayranlık uyandırıyor. Fırat’ın kıyısında yükselen minareler, zamana direnen birer şiir gibi sizi selamlamaktadır.
Balıklıgöl
Urfa’nın kalbinde yer alan Balıklıgöl, hem inanç hem huzur durağı olarak bilinmektedir. Rivayetleriyle büyüleyen bu kutsal mekân, gölün içinde süzülen balıklarıyla adeta bir masal gibidir.
Harran
Konik kubbeli evleri ve binlerce yıllık geçmişiyle Harran, tarih kitaplarından fırlamış gibi. Dünyanın ilk üniversitelerinden birine ev sahipliği yapan bu topraklar, ilim ve medeniyetin izlerini taşımaktadır.
Göbeklitepe
Dünyanın bilinen en eski tapınağı olan Göbeklitepe, insanlık tarihine dair tüm ezberleri bozuyor. Devasa taş dikitler, 12 bin yıl öncesinden günümüze kalan sessiz birer tanık gibi. Burada sadece taş değil, inanç, topluluk ve medeniyet yeniden yazılıyor.
Ve sırada 3. durağımız olan Mardin - Midyat. Son yıllarda dizilerden tanıdığımız bu destinasyon görkemli satı taşlı konakları ile bilinmektedir. Taş mimarisi ve dar sokaklarıyla büyüleyici bir atmosfere sahip olan Mardin, farklı din ve kültürlerin bir arada yaşadığı bir şehirdir. Manastırları ve eşsiz Mezopotamya manzarasıyla ünlüdür. Mardin'in bir ilçesi olan Midyat, Süryani kültürünün izlerini taşır. Telkâri gümüş işçiliği ve taş evleri ile bilinir.
Midyat’ın, kaçakçılar çarşısı olarak bilinen çarşısı bu ifadeyi 1980’ler ve 1990’larda bölgede sınır ticaretinin resmi olmayan yollarla yapılmasından dolayı halk arasında kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde ise turistik bir merkez haline gelmiştir. Burada el yapımı gümüş takılar, tespihler, antikalar, yöresel kıyafetler, baharatlar ve hediyelik eşyalar satılmaktadır.
4. ve son durağımız olan Diyarbakır; Tarihi surları ve Hevsel Bahçeleri ile tanınan Diyarbakır, kadim bir geçmişe sahiptir. Aynı zamanda zengin kültürel mirası ve mutfağıyla dikkat çeker. Diyarbakır'ın simgesi olan On Gözlü Köprü, Dicle Nehri üzerindeki en eski ve en ünlü köprülerden biridir. 1065 yılında Mervanoğulları döneminde inşa edilmiştir ve adını, nehir üzerine sıralanmış on gözlü kemerinden alır. Kesme bazalt taşından yapılan köprü, hem mimari zarafetiyle hem de tarihi dokusuyla dikkat çeker.“Yaş 35 ve Haydi Abbas” şiirlerinin yazarı Cahit Sıtkı Tarancı’nın doğduğu evi de Diyarbakır'ın çarşısında görebiliyoruz. Buraya gelen misafirlerimiz alışverişlerini yaptıktan sonra bu evi ziyaret edip sonrasında siyah taş mimarisi bulunan hanlarda kahve ve bu yöreye ait burma kadayıf tatma fırsatı buluyorlar.