Leipzig görülmeye değer bir şehir -2-

"1901 yılında Leipzig mimarları Heinrich Rust ve Alfred Müller tarafından yeni geliştirilen Nordvorstadt'ın ana kilisesi olarak inşa edildi ve Bugün Evanjelik Lüteriyen Michaelis Barış Kilisesi tarafından ayinsel olarak kullanılıyor."

Filiz Uzun

 

Leipzig’de gezilecek yerlere devam ediyoruz…

6-Opera Binası

Augustuzplatz’da bulunan en büyük alana sahip binalardan biridir Opera binası. Her hafta sonu opera konserleri ile şehrin önemli sanat binalarından biridir. Dönmeden ben de bir konser izlemeyi planladım.

7-Leipzig Eski Belediye Binası ve Meydanı

Leipzig’in kalbi denilen bu meydanda bulunan eski belediye binası işçiliği ile meydanın, hatta şehrin en güzel binalarından biridir. Rönesans tarzındaki bina etrafından sarkan kırmızı çiçeklerle meydanı süsleyen bir güzellikte günümüzde kent müzesi olarak hizmet veriyor.  Meydanın etrafında kafeler ve restoranlar var. Bu meydanda salı ve cuma günleri sebze-meyve ve yiyecek pazarı kurulmaktadır. Belli dönemlerde konser ve festivallere de ev sahipliği yapmakta. Noel zamanı buraların görülmeye değer olduğu ve burada kurulan pazarlarda alış-veriş yapmanın gayet keyifli olduğu söylenmektedir.

Bu meydanda ayrıca Madler Pasajı ve Altes Rathous, Stadtgeschichtliches Müzesi (Eski Leipzig şehir müzesi) bulunmaktadır.

8-Altes Rathaus (Stadtgeschichtliches Müzesi)

Eski şehir tarih müzesi de Belediye binasının bulunduğu meydanda bulunmaktadır. Bu müze iki bölümden oluşmaktadır. Birincisi eski şehir tarih müzesi, bir diğer bölüm ise 1848-49 yıllarından başlayıp günümüze kadar uzanan Leipzig şehrinin tarihine ilişkin tarihi barındırmaktadır. Müzeyi gezmek benim için inanılmaz bir deneyimdi. Müzenin tamamını neredeyse 1,5 saatte tamamladım. Hatta danışmadaki kadın ilk bölüm bittikten sonra kahve molası verip tekrar gelebileceğimi söyledi.

Bizim gibi ne sanata ne tarihe değer vermeyen ülkelerden gelen insanları hayrete düşürecek bir müze. 1500’lü yıllardan kalma eşyalar, savaş aletleri, kıyafetler, müzik aletleri, ev eşyaları… Neredeyse 500 yıllık tarihi saklamışlar, korumuşlar ve müze haline getirmişler. İnsan şaşırıyor tabii. Ders kitabından daha etkili bir müze. Yıllara göre ayrılmış odalar, eşyalar…

9-Madler Pasajı ve Auerbachs Keller

Meşhur alış-veriş caddesi olan Grimmaiseche üzerinde girişi Pazar meydanına bakan pasaj Leipzig’in en eski ve ünlü pasajlarındandır. Ününü 1538 yılında tarihlenen en eski ve ünlü restoran olan Auerbachs Keller’e ev sahipliği yapmasındandır. Ünlü yazar Goethe’nin çoğu zamanını burada geçirdiği hatta birçok eserini burada yazdığı söylenmektedir.  Restoran’ın 4 tarihi odası bulunmaktadır. Bunlardan biri “Goethe odasıdır”. Sakson mutfağının en meşhur tatlılarından biri olan Quarkkaulchen tatlısının en iyi burada yapıldığı söylenmektedir. Patates ve elma ile yapılan bu tatlıyı ben Lukas pastanesinde yedim ve çok beğendim. Denemenizi tavsiye ederim.

10-Grimmaische Strasse (Alış-veriş Caddesi)

Bu cadde Leipzig meydanı ile Agustus meydanını birbirine bağlayan caddedir. Cadde boyu gezmek gayet keyifli, gördüğünüz her ara sokağa dalmanızı ve keşfetmenizi öneririm. Her sokakta tarihi bir bina, her sokak ayrı güzelliktedir. Alış-veriş için her türlü dükkanı bulabileceğiniz trafiğe kapalı olan bu caddede çokça kafe ve bira evleri bulunmaktadır. Hemen hemen her gün yürüdüğüm cadde gerçekten görülmeye değerdir.

11-St. Nikolas Kilisesi (Nikolaikirche)

St. Nicholas Kilisesi Almanya ve Leipzig tarihi açısından önemli olayların yaşandığı bir yerdir. Reform hareketlerinin temeli, yapımı 1165 yılına kadar dayanan Aziz Nikolai Kilisesi’nde atılmıştır. Reform hareketinin öncüsü olan Martin Luther King bu kilisede vaaz vererek reform hakkında halka bilgilendirmeler yapmıştır. King, 1539 yılında gerçekleştirdiği konuşmasında halkı, kilisenin oyunlarına karşı uyararak Protestanlığı müjdelemiştir. Komünist rejime karşı ayaklanan halk Aziz Nikolai Kilisesi önünde pazartesi günleri toplanarak barış duaları etmiştir. 1989 yılında yaşanan devrim ve duvarın yıkılması ise Doğu Avrupa’da komünizmin ortadan kalkmasını sağlamıştır. Günümüzde kilisede her pazartesi saat 5’te gerçekleştirilen “barış vaazları” ile dua geleneği devam ettirilmektedir. Şu an restorasyonu devam eden kiliseyi yine de ziyaret etmek mümkündür. İnsanın aklına bizdeki camiler ve kiliseler geliyor. “Barış duası” …

12-Johann Sebastian Bach Sokağı ve Müzesi

Grimmmaische Caddesinde aşağıya doğru indiğinizde karşınıza çıkan parkın içinden geçip Bach’ın yaşadığı evin sokağına çıkıyorsunuz. Bu sokakta Bach’ın uzun yıllar yaşadığı evi ve St. Thomas Kilisesi bulunmaktadır. Şimdilerde müze haline getirilen evin yanında Bach’ın hediyelik eşyalarını bulabileceğiniz dükkanlar, kafeler ve restorantlar yer almaktadır.

Kızım Helin ile gittiğimiz Bach Müzesinde epeyi vakit geçirdik. Ve çok keyif aldık. Hayatının 27 yılını aile evi olan bu evde geçiren Bach birçok bestesini de bu evde yazmıştır. Müzede evin odalarını gezerken kullandığı enstrumanlarını, piyanosunu ve el yazısı notalarını görebilirsiniz. Evin her odasında Bach’ın bestelerinin kayıtlarını dinleyebileceğiniz kayıt cihazları bulunmaktadır. Evi dolaşırken Bach’ın ruhunu resmen hissediyorsunuz. Evin en alt katında Bach’ın Leipzig’de gittiği mekanlar ve vakit geçirdiği yerlerin işaretlenmiş olduğu bir harita vardır.

Evin arkasında ise görülmeye değer gül bahçesi bulunmaktadır.

13-St. Thomas Kilisesi (Thomaskirche)

St. Thomas Kilisesi Bach’ın evinin bulunduğu sokakta yer almaktadır. Hemen önünde de Bach’ın büyük bir büstü bulunmaktadır. 1212 yılında yapılan gotik tarzdaki kilise kentteki müzikal yaratıcılığın merkezi olarak bilinir. 1538 yılında Martin Luther King’in vaaz verdiği kilisede 1723-1750 yılları arasında Johann Sebastian Bach da koro şefliği yapmıştır. Ayrıca Thomas Kilisesine bağlı Thomas Okulunda bazı sınıflara Latince dersleri veriyordu. Bach, ölümünden sonra mezarı uzun süre Johannis Kilisesindeydi ancak kilise 1943 yılında bombalandığından Bach’ın kemikleri 1950 yılında St. Thomas Kilisesine taşınmıştır.

14-Grassi Müzesi

Grassi Müzesi Agustus Meydanının bir üst sokağında yer alan bir müzedir. Çok geniş bir alanda bulunan müze ormanlık bir alana inşa edilmiştir. Grassi Müzesi de 3 bölümden oluşmaktadır. Museum für Angewandte Kunst, Museum für Völkerkunde ve Museum für Musikinstrumente yer alıyor.

Museum für Angewandte Kunst’da Leipzig’in ve doğu Almanya’nın gurur kaynağı olan geleneksel el sanatları olan porselen, kilim ve modern ev tasarımlarıyla ilgili 2,000 yıllık dev bir arşiv sergileniyor. Tüm kıtalardan ve birçok çağa ait sanat eserlerine sahip olan Museum für Völkerkunde ise özellikle Güneydoğu Asya’ya ait olan antik eserler oldukça ilgi çekiyor. Museum für Musikinstrumente ise çoğunlukla Rönesans dönemine ait olan ve 1543 yılında İtalya’da yapılan dünyanın en eski klavsenine sahip olan bir müzik enstrümanları müzesi. Ayrıca çibalo, flüt ve ud gibi çalgılar da bulunuyor.

Ben Enstrümanlar Müzesini ziyaret ettim. O gün için vaktim kısıtlı olduğundan tüm müzeleri gezemedim. Hayli ilginç bir müzeydi. Yüzyıllar öncesinden kalma müzik aletleri vardı. Daha önce hiç görmediğim nasıl ses çıkardıklarını bile bilmediğim enstrümanlar vardı. Neyse ki tüm müzik aletlerinin nasıl ses çıkardığını gösteren bir kayıt cihazı vardı. Enstrüman fotoğrafının üzerine bastığınızda o aletle çalınan müzikleri dinliyorsunuz. Harika değil mi? En ilginç aletlerden biri de Duvar saati gibi görünen aletti benim için. Yan tarafından çevirerek kuruyorsunuz saati ve çok ünlü bir besteyi çalmaya başlıyor. Çok ilginç bir gündü benim için.

15-Battle of the National Monument (Savaş Anıtı)

Völkerschlachtdenkmal; Panorama Tower’dan gördüğümüz ve Agustus Meydanından tramla kolaylıkla gidebileceğiniz bir anıt burası.

Şehrin kuruluşunda ve Almanya eski tarihinde oldukça fazla öneme sahip olan 1813 savaşlarında Napolyon’un aldığı büyük yenilgiyi anmak için yapılan anıt, şehrin sırtlarına 1813’te savaşta hayatını kaybedenler adına dikilmiş. 150 metrelik yüksekliğiyle devasa anıt Avrupa’nın en büyük savaş anıtı unvanına da sahip. Şu anda anıtın içinde bulunan dar ve dik şekilde bulunan 500 basamak merdiven ile 91 metresine kadar çıkılabiliyor. Buradan şehrin her bölgesini rahatlıkla görebilirsiniz. Biz 500 basamağı çıktık. Giderseniz siz de mutlaka çıkın. Manzara görülmeye değer. Yaşlılar ya da hastalar için asansör de var.

16-Michaelıskırche (Michaelıs Kilisesi)

1901 yılında Leipzig mimarları Heinrich Rust ve Alfred Müller tarafından yeni geliştirilen Nordvorstadt'ın ana kilisesi olarak inşa edildi ve Bugün Evanjelik Lüteriyen Michaelis Barış Kilisesi tarafından ayinsel olarak kullanılıyor.

17-Mendelssohn Haus (Mendelssohn’un Evi)

Leibzig’e gelip Felix Mendelssohn Bartholdy’nin evini gezmemek olmazdı. Mendelssohn 1809-1847 yılları arasında yaşamış Romantik dönemin en önemli müzisyenlerinden biriydi. 38 yıllık yaşamında 770 eseri olan bir müzisyen. Hem besteci, hem piyanist hem de orkestra şefiydi. Eserlerinden 270’i hala yayınlanmayı bekliyor. 19. yy’ın Mozartı olarak da tanımlanıyor Mendelssohn.

Mendelssonun kökleri Yahudi olduğu halde babası köklerine sadık kalmayarak oğlu Felix Mendelssohn’u vaftiz ettirir. Buna rağmen 1850 yılında Alman müziğinde Yahudi izlerini anlatan “Müzikte Yahudilik” başlıklı ırkçı bir makale yazan Richard Wagner Mendelssohn’a atıfta bulunur. Nazi döneminde bu makale dikkat çektiğinden Mendelssohn’un izlerini Almanya’dan ve Alman müziğinden silmek için elinden gelen yapılır. 1936 yılında Alman toprakları üzerinde seslendirilmeleri yasaklanan Mendelssohn’un yüzlerce eserinin, Berlin Devlet Kütüphanesi’nde saklanan orijinal el yazmaları, bestecinin mektupları ve suluboya tablolarıyla birlikte, onu korumak isteyenler tarafından, İkinci Dünya Savaşı öncesinde Varşova ve Krakow’a yollanır.

Mendelssohn 1944 yılında tanıştığı İsveçli Jenny Lind’e aşık olur. Bazı makalelerde 1947 yılında Lind’e bir mektup yollar ve ona her şeyi bırakıp Amerika’ya kaçmayı teklif eder. Bu mektupta eğer kabul etmezse intihar edeceğini yazdığı iddia edilir. Lind Mendelssohn’un çevresinde mutlu bir evliliği olduğu bilindiğinden onu red eder.  Mendelssohn birkaç ay sonra ölür. Yıllar sonra Lindin kocası bu mektubu Mendelssohn Burs Vakfına verir ve hem karısını hem de Mendelssohn’un itibarı için bu mektubun 100 yıl sonra açılması için mühürlettirir. Bazı kaynaklar mektubun yok edildiğini iddia eder.

Mendelssohn’un evini gezerken yaşam öyküsü beni derinden etkilediğinden değişik bir ruh hali ile gezdim evini. Yüzlerce beste yapan, müziği birçok insana ilham olan adam aşka yenik düşer ve 38 yaşında yaşama veda eder. Yolunuz buralara düşerse Mendelssohn’un evini mutlaka ziyaret ediniz.

 

 

 

 

 

 

İlgili Haberler

Dergiler Haberleri