Lefkoşa’nın yeni kültür, sanat ve arşiv merkezi Arkhe, çalışmalarına başladı

Lefkoşa’nın yeni kültür, sanat ve arşiv merkezi Arkhe, kentsel ve kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılmasında kollektif belleğin inşasının ve korunmasının öneminden hareketle, başkentin kalbinde çalışmalarına başladı.

Lefkoşa’nın yeni kültür, sanat ve arşiv merkezi Arkhe, kentsel ve kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılmasında kollektif belleğin inşasının ve korunmasının öneminden hareketle, başkentin kalbinde çalışmalarına başladı.

Başkentin kültürel mirası açısından son derece önemli Arabahmet Mahallesi’ni kendine merkez seçen Arkhe’nin temel misyonu, kent için kültür politikaları geliştirmek ve ayrıca kentin tarihsel ve kültürel katmanlarını önceliğe alarak bir bellek alanı oluşturarak bunları toparlayıp bir arşiv alanı kurmak…

Bu misyonu doğrultusunda Arkhe, surlar içinde bulunan Arabahmet Kültür Evi’nde toplumsal hafıza, kültürel miras ve çok-disiplinli sanat pratiklerine odaklanan çalışmalar yürütüyor.

Arabahmet bölgesinin kalkındırılmasına katkı koymayı amaçlayan Arabahamet Bölgesi Geliştirme Şirketi iştiraki ve Lefkoşa Türk Belediyesi girişimi olan Arkhe’yi kendi alanında “bir ilk” olarak nitelendiren Arkhe Direktörü Halil Duranay ile konuştuk.

Arkhe’nin temel misyonu

Arkhe Direktörü Duranay, LTB himayesinde ve Arabahmet Bölgesi Geliştirme Şirketi Ltd. iştiraki ile oluşturulmuş bir kültür, sanat ve arşiv merkezi olan Arkhe’nin temel misyonunu şöyle açıklıyor:

“Temel misyonumuz şu: Kentin geneline yayılmış bir takım kültür politikaları geliştirmek ve bunları bazı etkinlikler, yayınlar, paneller ve sempozyumlarla desteklemek. Öte taraftan da, kenti önceliğe alarak bir bellek alanı oluşturmak ve bunun kayıt altına alındığı bir arşiv alanı kurmak. Arabahmet Kültür Merkezi de aslında bizim şu anda başladığımız Arkhe operasyonlarının evi oldu. Çünkü burası çok daha eski bir yer ve uzun yıllardır da kültür ve sanat fonksiyonları için farklı farklı oluşumlar tarafından kullanıldı. Bugün Arkhe’nin denetiminde burada etkinlik yapılıyor. Ama buradaki etkinlikleri sadece biz yapacağız diye bir şey de yok. Dışarıdan gelen önerilere de açığız.”

Arkhe’nin Arabahmet Kültür Merkezi’ni “ana yönetim istasyonu” olarak kullandığını ve burada etkinlikler ürettiklerini anlatan Duranay, “Binaya tekrardan fonksiyon kazandırdık. Arkhe’nin planladığı şeylerle binanın tekrardan faaliyete geçmesi eş zamanlı oldu” diye ekliyor.

“Mikro-tarih üstünden kentle alakalı bir bellek haritası oluşturmayı hedefliyoruz”

Duranay, Arkhe’nin merkezi olarak Arabahmet Kültür Evi’nin “nokta atışı” olarak seçildiğini, bölgenin kültürel dokusuna bakıldığında Osmanlı, Ermeni, Lüzinyan, Venedik, İngiliz dönemlerinin etkilerinin hâlâ görüldüğünü ve bunun Arkhe’nin kentle alakalı yapmayı planladığı bellek-kültürel miras çalışmalarında önemli bir başlangıç noktası teşkil ettiğini belirtiyor:

“Kıbrıs’ın eklektik kültürel mirasını, fiziki olarak yansıtan en güzel bölgelerden bir tanesi. O yüzden bina bilinçli seçilmiş bir bina. Arabahmet binasının tarihçesiyle ilgili bir araştırmamız var, veri topluyoruz. Bu çalışma, ileride belki de Arabahmet bina ve bölgesiyle ilgili bir sergiye, bir yayına dönüşecek. Buraya baktığımız zaman şunu görüyoruz: Arkhe’nin şu anki sahnesi, Ermenilerin aslında sahne olarak kullandığı bir yermiş, bizim anladığımız revü stili, eğlence, sahne gösterisi vardı. Sonra buranın eski mülk sahipleri burayı bir dönem kiliseye devretmişler, kilise mülkü olmuş…Arada bina askeri amaçla kullanılmış. Eğlenceden dini bir konsepte, oradan da daha politik ve askeri bir konsepte ve şimdi yeniden kültür sanata dönmüş... Bina, heterotopya dediğimiz şeye de çok uygun bir bina. Bizim de yapmayı planladığımız şey, Lefkoşa’nın katmanlarını bir şekilde analiz edip, o katmanları mikro-tarih ve jeneoloji üstünden okuyarak bundan çalışmalar üretmek.”

Arabahmet’le ilgili yürüttükleri bu araştırmanın, Arkhe’nin üç temel amacından biri olan arşiv çalışmaları kapsamında yer aldığını belirten Duranay, Arkhe’nin arşiv oluşturma misyonuna ilişkin şunları söylüyor:

“Arşivden kastettiğimiz, klasik bir arşiv oluşturmak, bir şeyleri tasniflemek değil. Tam tersi, mikro-tarih, kişilerin tarihi, mekânların tarihi üstünden farklı bir şey çıkarmak, kentle alakalı bellek haritası oluşturmak. Bu, aslında yeni bir şey değil, belli aralıklarla kuzeyde de güneyde de birçok girişim buna benzer şeyler yaptı. Ama önemli olan; bizden öncekileri de işin içine dahil ederek bunları organize edip, bir bütünlük oluşturup ve bundan çalışılabilecek bir materyale dönüştürebilmek. Yani, bunu bir yayına, sergiye, belgesele dönüştürebilmek. Nihai hedefi de bu aslında. Arşiv malzemelerinin toplanması. ‘Alalım tasnifleyelim de isteyen gelsin raftan çeksin baksın’ demekten ziyade onu kullanılabilecek malzemeye dönüştürmek.

“Dijitalleştirme çalışmamız var…”

O nedenle dijitalleştirme için bir çalışmamız var. Onun için ayrı bir çalışma alanı oluşturuyoruz. Tabii bu biraz zaman alacak bir şey… Belediye’nin kendi arşivlerini taramaya, kent tarihi, belediye tarihi ile ilgili birtakım şeyleri çıkartmaya başladık. LTB Koleksiyonu Odası’nda, şu anda yer alan sergide, LTB’nin kurulduğu dönemden bugüne kadar geçirdiği sürecin kısa bir hikayesini görüyoruz. Birtakım orijinal dokümanlar, fotoğraflar ve objelerle bunu izleyebiliyoruz… Arkhe’nin fonksiyonu da zaten bu tip mikro-çalışmaları kamuoyu ile paylaşmak. Klasik bir arşivcilik olmayacak, daha çok jeneoloji, mikro-tarih ve onların aslında gündelik hayata kazandırılmasıyla ilgili bir anlayıştan bahsediyoruz.”

Arkhe’nin kültür ve sanat alanındaki hedefleri…

Arkhe’nin bir diğer hedefinin kültür alanında faaliyetler yürütmek olduğunu aktaran Duranay, bu alandaki önceliklerini “Kültür alanı içinde, kent için kültür politikaları üretmek ve bunun da bir uzantısı olarak birtakım sergiler, etkinlikler, sempozyumlar düzenlemek ve kent geneline yayılmış bir takım büyük ölçekli sanat-kültür faaliyetleri yürütmek” olarak özetliyor.

Duranay, Arkhe’nin çatısı altında oluşan bir diğer alanın sanat olduğunu belirterek şunları kaydediyor:

“Sanat alanında daha önce başka kurumlarda, başka projelerde birtakım dijitalleştirme girişimleri olmuştu ama mesela burada biraz daha organize ve kurumsal yürütme gibi bir derdimiz var. Yani mesela burada yapılmış bir sergiye baktığımızda, mesela Goethe-Institut yıllar evvel Kıbrıs’ta ekspresyonist bir sergi yapıyorlar ve çok önemli, dünyaca ünlü dışa vurumcu sanatçıların eserleri buraya geliyor ama bununla ilgili tek bir kaynağa, basit bir kataloğa ulaşıyoruz. Ama bu katalog bize ‘bunlar nasıl sergilendi, bunlarda nasıl bir narrative kuruldu’ bunu göstermiyor. Bu, kayıp mesela. Bu boşluklar aslında sanat tarihinde bu ülkede çok sıkça karşılaştığımız şeyler oldu. Biz, sanat kısmındaki verileri de toplayarak mantıklı bir bütün oluşturup o sanat tarihinin yazılmasına da katkı sağlayacak bir perspektiften bahsediyoruz. Tabii ki buradan yine sergiler de üretilebilir.”

“Yayıncılık… Arkhe ile Belediye de tekrardan yayıncılığa döndü”

Duranay, Arkhe’nin arşiv çalışmaları kapsamında yayıncılığın da yer aldığını belirterek, “Bu vesileyle Belediye de çok uzun bir zamandan sonra yayıncılığa dönmüş oldu. En son eski LTB başkanlarından Mustafa Akıncı döneminde belediye yayıncılığı yapmıştı. Arkhe ile belediye de tekrardan yayıncılığa döndü” diyor.

Duranay, Arkhe’nin açılış gecesi hatırası olarak, 1886’da Lefkoşa’da devlet matbaasında basılan Claude Delaval Cobham’ın Kıbrıs Bibliyografisi’nin orijinal metninin tıpkıbasımını yaptıklarını, 458 nüsha olarak basılan ve her nüshanın elde numaralandırılan kitabın tıpkıbasımının açılışta konuklara verildiğini, çok az sayıda kalan nüshaları da Arkhe’yi ziyaret eden misafirlere hediye ettiklerini belirtiyor. 

Duranay, yayıncılıkla ilgili hedeflerini şöyle özetliyor:

“Yayın amacımız bu minvalde materyallerin literatürlere yeniden kazandırılması… Cobham’ın eseri hâlâ alanındaki en önemli kaynak, Kıbrıs üzerine hazırlanmış kıymetli bir bibliyografi. Biraz da bunlara bakarak referans materyalleri seçiyoruz. Bazı seyyahların Kıbrıs üzerine Latince ve Fransızca yazdıkları kitaplar var, bunların bir kısmı çevrilmemiş, okuyamadık. 1576’da bir adam Lefkoşa’da çok acayip bir şeye tanık oluyor ve onu anlatıyor bize ve bu tarih çalışmaları için çok enteresan bir ışık yakabilir… Bu metinlerden bazı örnekler Arkhe koleksiyonunda var; ayrıca antik harita, gravür, efemera örnekleri…. Bu orijinal materyallerin bir kısmı Arşiv Çalışmaları Odamızda da sergileniyor… Geniş bir listemiz var, çalışmalarını yapacağız.”

“Arke: Başlangıç noktası... Tüm bu yenilikler konusunda kentte ilk defa bir hareket, arkhe göreceğiz”

Duranay, merkezin adını duyduklarında insanların aklına Arabahmet ile ilgili kısaltılmış bir şey geldiğini ama Arkhe’nin özellikle seçilmiş bir isim olduğunu belirterek şu bilgiyi paylaşıyor:

“Arkhe, klasik felsefede başlangıç noktası demek. Yani ilk aksiyon, hareketin başladığı nokta demek. Arkhe’yi seçmemizin nedeni bu oldu. Bir başlangıç noktası yaratmak... Aslında tüm bu anlattığım yenilikler konusunda kentte ilk defa bir hareket göreceğiz. Daha önce dediğim gibi, kültür ve sanatla ilgili özel ya da kamusal çalışan çok fazla kurum ve mekân var, arşivcilikle ilgili birtakım devletin kendi kurumları var, özel birtakım koleksiyonlar var ama bizim gibi sadece kenti referans alarak bir hareket noktası belirleyen kuzeydeki ilk örnek biziz aslında… Dolayısıyla şu an bizim bir muadilimiz adanın Kuzey’inde yok. Dolayısıyla bu bir başlangıç noktası. Bunun için isim olarak Arkhe’yi tercih ettik.”

“Bu binaya geldiğinizde bir labirent gibi, çok çağdaş bir şey izlerken aynı zamanda da çok eski bir şeyle de karşılaşabilirsiniz”

Akademisyen, kültür-sanat danışmanı ve koleksiyoner de olan Duranay, tarihe, araştırmaya ve özellikle kültüre karşı bir açlığı olduğu için ve en çok da koleksiyonerlik tarafından dolayı Arkhe projesin kendisini heyecanlandırdığından bahsederken, Arkhe ziyaretçilerine, farklı kültürel ve sanatsal deneyimleri yaşayabilecekleri bir alan yaratmayı hedeflediklerini belirtiyor.

Duranay, Arkhe’yi ziyaret edecek olanların, binanın alt katında sol tarafta bir galeri odası ile karşılaşacaklarını, burada sergilerin yer alacağını; karşı tarafında bulunan 150 kişi kapasiteli Arkhe sahnesinin ise hem Arkhe’nin hem de diğer kurum ve kişilerin ürettiği projelere -konserler, seminerler, tiyatro oyunları, paneller- ev sahipliği yapacağını anlatıyor. Duranay, Arkhe’nin web sitesi üzerinden belli aralıklarla etkinlik takvimi yayınladıklarını da ekliyor.

Duranay, ikinci katta, LTB Koleksiyon Odası’nın bulunduğunu, burada koleksiyon sergilerinin yer alacağını belirtirken, odanın, 100 yılı aşkın Ermeni işçiliğine sahip muazzam bir ahşap oymacılık sanatı olan tavanının tek başına görülmeye değer olduğunu söylemeden geçemiyor.

Karşıda, ziyaretçi araştırmacıların çalışma odası olarak kullanabilecekleri Arşiv Çalışmaları Odası’nın bulunduğunu, aynı zamanda odada Arkhe koleksiyonuna ait Kıbrıs’la ilgili 16. yüzyıldan kalma kitaplar ve haritalar, Arabahmet bölgesinde 1. Dünya Savaşı döneminde saat imalatı yapan Ermeni bir ailenin ürettiği saat gibi orijinal ve kıymetli objelerin de sergilendiğini belirten Duranay, “Bu binaya geldiğinizde bir labirent gibi çok çağdaş bir şey izlerken aynı zamanda da çok eski bir şeyle de karşılaşabilirsiniz. İyi vakit geçirebileceğiniz, çalışabileceğiniz bir alan sunuyor” diye ekliyor.

“Oyuncağın Bir Asrı” 9 Şubat’ta açılıyor…7’den 70’e herkesin ilgisini çekecek…

Duranay, 9 Şubat’ta Arkhe’nin LTB Koleksiyon Odası’nda “Oyuncağın Bir Asrı” adlı bir sergi açılacağı bilgisini paylaşarak, 1850’den 2. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar dünya genelinden seçilmiş orijinal oyuncakların ve hikayelerinin yer alacağı 7’den 70’e herkesin ilgisini çekecek bir sergi olacağını söyledi. Serginin serbestçe gezilebileceğini, okulların önceden randevu almaları halinde sergiyi rehber eşliğinde gezebileceklerini de söyleyen Duranay, serginin bir ay boyunca açık olacağını belirtti.

“Kültür, Bellek ve Tarih Sempozyumu” mart ayında…

Arkhe Direktörü Duranay, kültür, sanat ve arşiv alanında bazı projeler oluşturmak ve iş birlikleri geliştirmek için çalışmalara başladıklarını da belirtti.

Bu kapsamda, Güney Kıbrıs’ta faaliyet gösteren Görsel Sanatlar ve Araştırma Merkezi (CVAR) ile iki proje üzerinde çalıştıklarını; mart ayı başında iki gün sürecek “Kültür, Bellek ve Tarih Sempozyumu”na adanın her iki tarafından ve Türkiye’den bu alanda uzmanların katılacağı bir sempozyum yapacaklarını belirten Duranay, yaz aylarında CVAR ile Kıbrıs temalı iki toplumlu sinema günleri yapacaklarını da kaydetti.

Arkhe’nin Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi ile bir diyalog kurduğunu, bazı fikirler geliştirdiklerini, bu kapsamda Milli Arşiv ile profesyonel bir iş birliği yapmayı ve daha yakın bir ilişki kurmayı arzuladıklarını belirten Duranay, “Fikir teatisi yaptığımız şeyler var ve bundan da çok güzel sonuçlar çıkacağına inanıyorum” dedi.

Arkhe’nin bu yıl içinde büyük bir sanat projesi planladığı bilgisini de paylaşan Duranay, bunun Lefkoşa kentindeki 4-5 farklı noktayı aynı anda kullanacak bir proje olacağını, temel amaçlarından birinin de sergi salonu olmayan ya da galeri olarak belirlenmemiş birtakım alanları da sanat alanına dönüştürmek üstüne olacağını belirterek, detayları daha sonra paylaşacaklarını söyledi. 

 

Kültür & Sanat Haberleri