Köşklüçiftlik İlkokulu

Köşklüçiftlik İlkokulu

Yazı Dizisi -2-


Erdinç Gündüz

Dört-beş-altıncı sınıflarım,  Köşlüçiftlik İlkokulu’nda geçti.  İyi bir öğrenciydim ama müziğe olan ilgim bir başkaydı. Okul korosundaki yerimi almıştım hemen. İtiraf etmeliyim ki, zaman zaman, babam İlkokul Müfettişidir diye bana torpil geçildiğinden bile kuşkulandığım zamanlar olmuştu.  Ama  aslında öyle değildi. Yıllar yıllar sonra Ahmet Yusuf (Atamsoy) Hocamla bir sohbetimiz sırasında,  ilkokul sıralarındaki kuruntumu anlattım ona. Güldü ve “Yoktu öyle birşey.  Hiç olmadı. Çok yetenekliydin. Ve tüm hocalar da bunun farkındaydı”  demiş rahatlatmıştı beni. 
Köşklüçiftlik İlkokulundaki müzik çalışmalarım ‘Okul Korosu’nda devam ediyordu.  Yanısıra, okulun İzci Takımı’nın da trampetçisiydim.  Ferahzat Gürsoy haftada bir-iki kez özel olarak okula gelir, bana tören yürüyüşlerinde neleri ve nasıl çalacağımı öğretirdi. Yıllar sonra onunla yeniden biraraya geleceğimiz, kader birliği yapacağımız, sıkı bir dostluk kuracağımız  aklımın ucundan bile geçmemişti.

*  *  *

İlkokuldaki son yılımda iki müzik olayı var aklımda. Bunlardan ilki sınıfımızda,  diğeri de okul müsameresindeydi.
Nereden olduklarını unuttuğum yabancı bir grup genç öğretmen ziyaret edecekti okulumuzu.  Bir İngilizce dersine misafir olacaklardı. Ahmet Yusuf Hoca,  dersin sonuna bir de İngilizce şarkı eklemeyi uygun görmüştü.  Ben söyleyecektim. Şarkı seçildi.  Orijinal sözler,  ‘kız ağzından’ olduğu için ‘erkek ağzına’ dönüştürüldü. Günlerce evde provasını yaptım, ezberledim. Sonunda da gün geldi çattı. Sıra şarkıya geldiğinde ayağa kalktım ve o günlerin popüler  Doris Day şarkılarından biri olan  ‘Que Sera Sera’yı okudum.

When I was just a little boy
I asked my mother, what will I be
Will I be handsome, will I be rich
Here’s what she said to me

Que sera sera
Whatever  will be will be
The future’s not ours to see
Que sera sera,
What will be will be....
(.....)

Bu müzik yaşamımdaki ilk solo konserim (!) , Que Sera Sera da,  solist olarak seslenirdiğim ilk şarkımdı.
İkincisi ise, yıl sonu müsameresinde, okul korosu eşliğinde oldu.  Okul korosu önünde  sahneye çıkmış ve bir türkü okumuştum. Hiç unutmadım...
Yeşil ördek gibi, daldım göllere.
Sen düşürdün beni, halden hallere
Başım alıp gidem gurbet ellere
Ne sen beni unut, ne de ben seni.

(...)

 

**************************************************
    

YENİDEN KEMAN DERSLERİ

 

Köşklüçiftlik’e taşındığımızda özel keman dersleri de yeniden başlamıştı.  Vahan Bedelyan’dı yeni keman öğretmenim. Çok aceleciydim. Bedelyan Hoca bundan şikayetçiydi.  Tüm derslerde, alıştırma parçalarını hemen geçerek, Hoca’nın vereceği ünlü bestecilerin parçalarını beklerdim sabırsızlıkla.  Alıştırmalara hiç çalışmaz ama klasiklerden seçmeleri saatlerce çalışır, çalardım.
London – Royal School Of Music sınavlarında I’inci Grade’i yüksek notlarla başarınca Bedelyan Hoca, bir sonraki sene bir Grade atlattı. III.Grade’i de başardım.  Bir yıl sonra da aynı şey oldu. Dördüncüyü atladım,  Grade V’i verdim 63 yılında.
Bedelyan Hoca, babama, bana ille de müzik eğitimi aldırmasını öneriyordu.  Ama bir sürü nedenle bu gerçekleşemedi. En başta gelen neden de, Aralık 1963’de çıkan Rum-Türk çatışmaları oldu tabii.

Dergiler Haberleri