"Kimsenin bir diğerinin hakkını gasp etmediği bir dünya hayal ediyorum"

PORTRE / GONCA GÜVEN - DİŞ HEKİMİ

"Kimsenin bir diğerinin hakkını gasp etmediği bir dünya hayal ediyorum"

Muhabir:  Sonay Demirpençe

Kendimi tek kelime ile tanımlayacak olsam… Meraklı

Şu an yaptığım işi yapmasaydım… Muhtemelen yine insanlara dokunan, yaratıcı bir iş yapardım, belki psikolojiyle ilgilenirdim.

Benim gündemimi en fazla meşgul eden… Mesleki gelişimim ve kişisel zamanımı dengeli şekilde yürütebilmek.

Kayıtsız kalamadığım şey… Haksızlık ve canlılara zarar verilmesi.

En büyük pişmanlığım… Kendime gerektiğinden fazla yüklenip bazı anların tadını çıkaramamış olmak.

En büyük sevincim… Hayallerime bir adım daha yaklaştığımı hissettiğim anlar.

Hayatımın dönüm noktası… Çocukluk dönemimde, dişlerimdeki çapraşıklık sadece dişsel bir bozukluk olarak değil, akran zorbalığı ve özgüven eksikliği olarak kendini yansıtınca, erken yaşta kendimi olduğum gibi kabul edemedim. Kahkaha atamadım, rahatça konuşup kendimi ifade edemedim, sürekli elimin arkasında saklandım ve saklandıkça, ister istemez içime kapandım. Ortodonti tedavisi görmeye başladığımda ve dişlerim ideal pozisyonuna gelirken, bendeki o kendimi saklama gereksinimi de azaldı. Tedavi bitiminde, telleri çıkardığımız ilk gün yaşadığım nihayet kendini beğenebilme, rahatça konuşup kahkaha atabilme, özgüven artışı ve mutluluğu çok yoğun duygularla hissettim. O an içimden dedim ki: “Benim de insanlara yaşatmak istediğim duygu bu.” Ve bu olay, şu an çok severek yaptığım mesleğimi seçmeme vesile oldu.

Beni en çok etkileyen yazar… Beni en çok etkileyen yazar, iyisiyle kötüsüyle, mutluluğuyla hüznüyle deneyimlediği hayattan kaleme aldığı her şiirde, insanın kendinden bir parçasını görmesine ışık tutan, yazdığı dizelerde okurunun duygularına tercüman olan, bir birey olmanın, kadın olmanın, duygulara sahip olmanın ve aşkın da, yalnızlığın da, mutluluğun da, kederin de yaşanması gerektiğinin ne demek olduğunu anlatan, sadece kitabını okurken değil, hayatımın her anında yanımda olan, bana kendi ayaklarım üzerinde durmayı öğreten biricik anneciğim Fatoş Muhtaroğlu’dur.

Başucumdaki kitap… Benim başucu kitabım, Pierre Franckh’ın Rezonans Kanunu. Düşüncelerimizin ve hislerimizin titreşimlerinin evrende nasıl karşılık bulduğunu, bilimsel verilerle harmanlanmış manevi bir dille anlatıyor. Her sayfası, kendi enerjimin farkına varmamı sağladı, seçimlerimin gücünü, içsel huzurun önemini hatırlattı.

En keyif aldığım müzik… House müzik.

En son izlediğim film… En son izlediğim film tam olarak hangisiydi hatırlamıyorum, çünkü her zaman olduğu gibi yine uyuyakalmıştım.

Kendim için son aldığım şey… İsmim ve küçük bir diş figürü olan kolyem.

Dolabımdaki en gereksiz şey… Bir defa giydiğim ve bir daha giymeyeceğim kesin olan, ama atmaya kıyamadığım yüksek topuklu ayakkabım.

Benim için alınabilecek en güzel hediye… Benim için alınabilecek en değerli hediye, saksı bitkisi.

Kendimle ilgili değiştirmek istediğim şey… Son dakikacılığım ve her yere son anda yetişmem ya da geç kalmam, kendimle ilgili gerçekten değiştirmek istediğim bir şey.

Kendimde beğendiğim özellik… Kendimde beğendiğim özelliğim, kendimi geliştirmeye açık ve hevesli olmam ve bazen külfetini çeksem de mükemmeliyetçiliğim.

Olmasa da olur… Diş hekimi korkusu. Gerçekten.

Olmazsa olmaz… Daha çok küçücük bir bebekken kucağıma gelen, bana koşulsuz sevginin ne demek olduğunu hissettiren biricik Cookie’m, hayatımda olmazsa olmazlarım arasında birinci sırada.

En iyi yaptığım yemek…

Yemek değil ama güzel bir gülüş tasarımı yapabilirim (pozitif tarafından bakalım).

Hayalimdeki dünya… Her canlının, ama gerçekten her canlının; insan, hayvan, bitki fark etmeksizin kendi varoluşuyla değer gördüğü, kimsenin bir diğerinin hakkını gasp etmediği bir dünya.

Aşk benim için… İnsanın kendi içinden doğan ve kendi gözlerinden dünyaya yansıyan en güzel duygudur. Uçan bir kuşta, akan bir suda, huzur bulduğun bir köşede, seni değerli hissettiren insanlarda… Kısacası aşk, görmek isteyen için her yerdedir.

Onunla çok tanışmayı isterdim… Kendimin 10 yıl sonraki haliyle. Ona, “Nasıldık? Başarabildik mi? Doğru hissettik mi?” diye sormak isterdim.

Görmek istediğim yer… Sakura zamanı Japonya.

Mutlaka yapmak istediğim… Caretta carettalar ile yüzmek.

Son olarak söylemek istediklerim… Kürdan yerine diş ipi kullanın, su için, gülümsemekten utanmayın ve diş hekiminden korkmayın. Çünkü gerçekten düşündüğünüz kadar acımıyor ve biz sizin için buradayız.

Haberler Haberleri