Kanserden korunmada beslenmenin rolü

Kanserden korunmada beslenmenin rolü

Safir SORAKIN


Halk arasında ‘’kötü hastalık’’ olarak isimlendirilen kanser, vücutta kontrolsüz çoğalarak belirli işlevleri olan bazı hücreleri yok etmesiyle oluşan bir hastalık olarak tanımlanır. Ve bu hastalığa yakalanma oranı gün geçtikçe ne yazık ki artış göstermektedir. ‘’1–7 Nisan Kanser Haftası’’ dolayısı ile sizlere kanserden korunmada beslenmenin rolünden bahsetmek istiyorum.

Kalıtsal faktörler, sigara kullanımı, obezite, hareketsiz yaşam kadar yanlış beslenme de kanser sebeplerinden biridir.  Yapılan birçok çalışmada, beslenmenin çoğu kanserlerde % 10 ile % 70 arasında etkili olduğunu göstermektedir. Genetik özelliklerimizi değiştiremeyeceğimize göre beslenme düzenimizi sağlıklı bir şekilde düzenleyerek kanserden korunabiliriz.

 

Öncelikli Hedef İdeal Vücut Ağırlığına Sahip Olmak

Çünkü obez (şişman) bireylerde, yağ hücreleri tarafından kana salınan çeşitli hormonlar ve bazı büyüme faktörlerinin çok fazla miktarlarda ve sürekli olması, hücreleri daha fazla büyümeleri ve bölünmeleri yönünde uyarmakta ve bu durum kanser oluşumunu tetiklemektedir.
İşlenmiş Tahıllar Yerine Tam Tahıllı Ürünler Tercih Edilmeli
Çalışmalar, tam tahıl ürünlerinin ağız içi, gırtlak, yemek borusu, yutak, mide, kolon, rektum ve diğer kanserlere karşı koruyucu olduğunu gösteriyor. Tam tahılların içerdiği birtakım antioksidanlar ve lifin kansere karşı koruyucu olduğu düşünülüyor.

Sebze ve Meyve Tüketimi Gözden Geçirilmeli

Günlük en az 5 porsiyon kadar tüketilmeli ve bunun en az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler veya turunçgillerden karşılanmalıdır. ‘’Çeşitli renkte meyve ve sebze tüketiminin akciğer, ağız, yemek borusu, mide ve kalın bağırsak kanserlerinde riski azalttığı birçok çalışma ile kanıtlanmıştır. Antioksidanlar vücutta bulunan serbest radikalleri etkisiz hale getirerek kanserden korurlar.


Mangal Yerine Fırın, Kızartma Yerine Haşlama

Besinleri yanlış yöntemlerle pişirmek de kanser oluşumunda önemli etkiye sahiptir. Özellikle ülkemizde sıklıkla tercih edilen mangalda pişirme kanser oluşumunda ciddi risk oluşturuyor. Temel olarak dikkat edilmesi gereken nokta; besinlerin hızlı pişmesini önleyecek yöntemlerin tercih edilmesidir. Mangal yaparken öncelikle kömürün kor haline gelmesi beklenmeli, kömür ve et arasındaki mesafe en az 15 cm olacak şekilde ayarlanmalıdır. Yağda kızartma da çok sağlıksız bir pişirme yöntemi. En önemlisi de yağın okside olması sonucu kanserojen maddelerin ortaya çıkması kaçınılmaz olur.

Yağ Tüketimine Dikkat

Yağ içeriği yüksek olan bir beslenme düzeninin doğrudan kansere yol açtığına dair bir çalışma olmasa da yüksek yağlı beslenmenin fazla kalori alımına, bunun da obeziteye neden olduğu biliniyor. Obezitenin de bazı kanser türlerinde riski artırdığı bilindiği gibi yağ içeriği dengeli bir beslenme programı uygulamak çok önemli. Bu doğrultuda; kaymak, krema, mayonez gibi yağ içeriği yüksek olan yiyeceklerin tüketilmemesini, süt ve süt ürünlerinin yarım yağlı olanlarının tercih edilmesini, etin yağsız, tavuğun derisiz yenmesini, sakatatlardan uzak durulmasını ve yemeklere konan yağın azaltılmasını öneriyorum.

Doğanın Bize Sunduğu Güzelliklerin Gücünden Yararlanın!!!

Domates: Domatesin içinde bol miktarda bulunan likopen, DNA hasarını engelleyerek kanser riskini azaltmaktadır. Özellikle akciğer, kolon ve meme kanserlerinde etkilidir.
 

Soğan, Sarımsak: Soğan ve sarımsağın içeriğinde bulunan di allil di sülfür bileşiği mide, pankreas, özefagus ve kolon kanserine karşı koruyucu etki gösteriyor. Yapılan bazı çalış-malar sarımsak tüketiminin prostat kanseri riskini yüzde 50 azalt-tığını gösteriyor. Günde 1 küçük boy soğan veya en az 2-3 diş sarımsak tüketmeyi alışkanlık haline getirin.

Kara üzüm: Çekirdeği ve kabuğuyla beraber tüketildiğinde içeriğindeki "resveratrol" ile kanser yapıcı bileşikleri bloke edici özelliğe sahiptir. İnsan vücudunda kanser dokularının oluşumunu ve gelişimini engellemektedir.

Zerdeçal: Karaciğer, akciğer, kolon, mide, meme, yumurtalık, beyin ve lösemi gibi pek çok kanserde tümör hücrelerinin büyümesini engellemektedir. Kanser hücrelerinin yaşamasını sağlayan enzimin aktivitesini azaltır. Safra arttırıcı etkisi nedeniyle safra taşı olan kişilerde kullanılmamalıdır.

Havuç: Beta-karotenden zengin olan havuç prostat, ağız, yemek borusu ve mide kanserine karşı koruyucu etkisi vardır.

Brokoli, Karnabahar, Lahana ve Brüksel Lahanası: Kolon ve prostat kanseri riskini azaltan bu besinler yüksek oranda C vitamini, beta-karoten, lif, kalsiyum, folik asit ve birçok fitokimyasal madde içerir. Bu besinlerin yapısında bulunan bileşikler DNA zedelenmesini baskılayan veya bloke eden enzimleri tetikler, tümör büyüklüğünü ve östrojen hormonlarının etkinliğini azaltır.

Yeşil çay: İçeriğindeki kateşinler antioksidan etkiye sahiptir. Özellikle kolon kanseri riskini azaltma konusunda etkilidir. Günde 2 fincan şekersiz yeşil çay içilmesi küçük hücreli akciğer, pankreas, özefagus ve ağız kanserlerinin oluşumunu önlemeye yardımcıdır.

Ananas: Ananasın içindeki "bromelain" maddesi özellikle akciğer, bağırsak, yumurtalık ve cilt kanserlerinde tümörlü hücrenin gelişimini engellemektedir.

Balık: A,D,K ve B grubu vitaminler açısından zengindir. İyot, selenyum, fosfor, magnezyum ve çinko bakımından da iyi bir kaynaktır. Özellikle somon gibi omega-3 içeriği yüksek olan balıklar kansere karşı koruyucudur. Haftada 2 kez tüketilmesi önerilmektedir.
Sağlığımız en büyük zenginliğimiz. Ona iyi bakalım  Herkese sağlıklı günler diliyorum.

Dergiler Haberleri