• Bu davada 2 numaralı fetüsün annesi olduğu tespit edilen ve davaya Savcının tanığı olarak katılan M.A’nın, sanık Rasiha Serdaroğlu ile ilgili polise verdiği bilgi ve mahkemede verdiği şahadet arasında ‘uyuşmazlık’ olduğu gerekçesiyle muhasır (düşman) tanık olarak ilan edildi.
• Tanık M.A: “2014 yılında evlenmeden önce hamile kalmıştım. Eşimle çocuğu aldırma kararı aldık. Halk arasında bu hastanenin kürtaj yaptığını öğrenince oraya gittik. Fahri Bey ile görüştüm. 25 Mart’ta ameliyata girdim. Fahri Bey ve Rasiha Hanım vardı. 2 gece kaldım. Karnımda ameliyat şeklinde kesik vardı, bebeği hiç görmedim. Olaylar ortaya çıkınca bebeğin ne olduğunu öğrendim. Doktorla aramızda konuşma olmadı. Rasiha Hanım ile dünür oluruz”
• Savcı Erdinç Akyener, tanığın polise verdiği ifadesinde sanık Rasiha Serdaroğlu ile bir şey konuştuğunu söylediğini ancak mahkemede bunu söylemediğini aktardı. Tanığın ifadelerinde ‘uyuşmazlık’ olduğunu aktaran Savcı, tanığın ifadesinin okunmasını istedi. Tanığın polisteki ifadesi okundu ve ameliyattan sonra sanık Serdaroğlu ile konuştuğu ortaya çıktı. Bunun üzerine Savcı, tanığın muhasır(düşman) tanık olarak ilan edilmesini istedi. Bu talep kabul görerek, M.A, Savcılığın tanıklığından çıkarıldı.
Didem MENTEŞ
Girne’de meydana gelen ‘yasa dışı kürtaj’ davasında ilginç bir gelişme yaşandı. Bu davada 2 numaralı fetüsün annesi olduğu tespit edilen ve davaya Savcnın tanığı olarak katılan tanık M.A’nın, sanık Rasiha Serdaroğlu ile ilgili polise verdiği bilgi ve mahkemede verdiği şahadet arasında ‘uyuşmazlık’ olduğu gerekçesiyle muhasır (düşman) tanık olarak ilan edildi. Tanığın polise verdiği ifadesinde ameliyatına giren sanık Serdaroğlu ile konuştuğunu söylemesine rağmen, dünkü duruşmada sanıkla konuşmadığını beyan etti. Bunun üzerine Savcı Erdinç Akyener itiraz ederek, çelişkili cevaplar verildiğini aktardı. Bunun üzerine M.A, savcılığın tanıklığından çıkarıldı ve savcı tarafından sorgulandı.
Taraflar hazır bulundu
Sanıklar Mehmet Ali Tunçbilek, Verda Özkent Tunçbilek, Ayşegül İşbilen, Taner Okburan, Fahri Karagözlü ve Rasiha Serdaroğlu dün yeniden Girne Ağır Ceza Mahkemesi huzuruna çıkarıldı.
Başkan Fatma Şenol, üye yargıç Murat Soytaç ve üye Yargıç Seran Bensen huzurundaki davada, Başsavcılık adına İddia Makamı’nda Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, sanıklar ve sanıkların avukatları mahkemede hazır bulundu. Sanık Mehmet Ali Tunçbilek’i Avukat Serhan Çınar, sanık Verda Tunçbilek’i Avukat Mustafa Şener, sanık Taner Okburan ile Ayşegül İşbilen’i Avukat Emre Kadri, sanık Fahri Karagözlü’yü Avukat Güneş Menteş ve sanık Rasiha Serdaroğlu’nu Avukat Tahir Seroydaş ve Ömer Başay temsil etti.
--------------------------------------
Olgu: “Hayati bir tehlike varsa yasal boyut dışında bebek bildirim yapmak üzere alınır”
İddia Makamı’nın 19’uncu tanığı olarak Lefkoşa Devlet Hastanesi Kadın Doğum Servisi Klinik Şefi Dr. Musa Olgu tanık olarak dinlendi. Olgu, Savcı Akyener ve 6 avukatın sorularını yanıtlayarak, şahadet verdi. Musa Olgu, mahkemede sezaryen doğum ve kürtaj ile ilgili tıbbi bilgeler vererek, Lefkoşa Hastanesi’ndeki uygulamaları da aktardı. Bir hamilelikte anne ya da bebeğin hayati tehlikesi bulunuyorsa, genetik bir hastalığı varsa, 12’inci haftaya kadar anne ve babanın izni alınmak üzere hamileliğin sonlandırılabileceğini ve gerekli bildirimlerin Tabipler Birliği Yasası gereğince yapılması gerektiğini dile getirdi. Olgu, Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde ölü olarak doğan bir çocuğun önce morga gönderildiğini, ailenin talebi varsa otopsi yapıldığını, eğer ailenin izni yoksa doğrudan morga gönderilerek gerekli işlemlerin yağıldığını aktardı.
Musa Olgu, Ada Hospital’in 2013 yılında açıldığını, kendisinin de o dönem Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan denetin birimi içerisinde olduğu için hastanenin Tüp Bebek Merkezi bölümünü incelemey gittiğini anımsattı. O denetimde anestezist olarak bir eksiklik yaşandığını ama daha sonra bu eksikliğin giderildiğini aktaran Olgu, gerekli eksiklerin tamamlanmasıyla hastanenin çalışmasına izin verildiğiniğ aktardı. Olayın patlak verdiği 25 Şubat 2016 tarihinde Sağlık Bakanlığı’ndan arandığını, Ada Hospital’r denetime gidileceğini öğrenmesi üzerine, bir ekiple hastaneye gittiklerini aktaran Musa Olgu, ilgili hastanede bir şey tespit edemediklerini ifade etti. Daha sonra polislerle birlikte yeniden hastaneye gittiğini, Verda Tunçbilek’in de oraya getirildiğini anlatan Olgu, ameliyatlarla ilgili incelediği dosyalarda kürtajlarla ilgili dosyaları emare olarak ayırdıklarını aktardı.
Bu beyanları ardından avukatların sorularını yanıtlayan Musa Olgu, Dr. Fahri Karagözlü’nün anne karnında thalassemia hastası olan bebekleri teşhis edebilecek çalışmalarda bulunmuş uzman bir doktor olduğunu söyledi. Thalassemia hastası bir bebeğin anne karnında teşhis edilmesi durumunda, ailenin izni olması halinde sonlandırma ameliyatı yapılabileceğini de aktardı. Bir hemşirenin tanı koyma yetkisi olmadığını söyleyen Olgu, ebe hemşirenin normal doğum yaptırabileceğini ancak sezaryen ameliyatı yapma yetkisinde bulunmadığını aktardı. Dr. Musa Olgu, bir ameliyat sonrası fetüs atıklarının normalde yakılmakta olduğunu ancak bildirim yapılması halinde gömülebileceğini de dile getirdi.
------------------------------------------
Tanık Ş.Ş: “Fahri Bey’e beddua ettim”
Davanın 20’inci tanığı olarak hastanede temizlik görevlisi olarak çalışmış olan Ş.Ş dinlendi. Tanık, savcı Erdinç Akyener ve 6 avukatın sorularını yanıtlayarak, şahadet verdi. “Ada Hospital’de 15 ay temizlik görevlisi olarak çalıştım. En başlarda bilmiyordum ama sonlandırma diye büyük bebekler alınmış, yasalmış ama sonra öğrendim yasal olmayan bir işlemmiş… Bunu öğrendiğimde Mehmet beye çıktım, istifa ettiğimi söyledim. Ama bunlardan dolayı çıkmak istediğimiz söylemedim. Maaşımın yetmediğini, gidip gelmekte zorlandığımı falan söyledim. Çalışmam istendi, 21 gün daha işten çıkamayacağım söylendi. Daha sonra maaşımı artırdılar 3 ay daha devam ettim. 3 kez istifaya başvurdum. Böyle bir şeyin ilk başta gerçek olmadığını düşündüm. Ancak daha sonra kafamda bir şeyler… Anneler var, bebekler yok. Bazı şeyleri netleştirdiğimde aileme söyledim.
Hastanede beddua ben ederdim. Bu olayları duyduktan sonra içim el vermedi. Gerek yemek verenler gerek odalarında temizlik yapanlar hepimiz işin içindeyiz dedim. Fahri Bey’e ve onlara yardım edenlere beddua verdim. Bir gün diğer temizlik görevlisi fenalaşmış, ameliyathaneyi temizlemem için beni çağırdılar. Odaya girdiğimde berbattı, katliam olmuş gibiydi.
Masanın üzerinde ilaçlar gördüm. Hastalara kullanılacak diye alıp buzluğa koydum. Buzluğu açtığımda yeşil hasta bezi dolabın içindeydi, sarılmış şekildeydi. Bunların burada ne işi var dedim, anlayamadım. Sonra zemin kata indim Aziz Bey’in elinde siyah bir poşetle çıktığını gördüm . Dışarıda çöpleri atarken, mutfak tarafından sesler geldi. O tarafa yöneldim. Z.M isimli hemşire ağlıyordu. ‘Çok güzel bir bebekti, bana verin dedim vermediler’ diyordu… Z.M isimli hemşire, başı büyük olduğu için bebeğe göbeğinden iğne yaptıklarını, bebeğin morardığını söyledi. Bu sırada Ayşegül İşbilen geldi, bebeğin başının büyük olduğunu söyledi. Beni de uyardı. O sırada Z.M isimli hemşire, bebeğin başının büyük olmadığını, çok güzel bir kız çocuğu olduğunu söyledi. Sonra giderek, ağlamaya başladım. Beddua ederek yukarıya çıktım, üzerimi değiştim.”
Tanık Ş.Ş, daha sonra avukatların sorularını yanıtladı. Avukat Emre, tanığa temizlik çizelgesinde mevcut saatler dışındaki çizelge yerlerini de doldurup doldurmadığını ve bunun dürüst bir davranış olup olmadığını sordu. Bunun üzerine tanık Ş.Ş; “evet doldururdum ama 10 dakika sonra o yeri temizlerdim. Zaten orda dürüst olan hiçbir şey yoktu” dedi.
------------------------------------------
Fetüs annesi düşman tanık olarak ilan edildi!
İddia Makamı’nın 21’inci tanığı olarak bu davada 2 numaralı fetüs olarak kayıtlara geçen fetüsün annesi olduğu tespit edilen M.A tanık olarak dinlendi. Tanık, savcı Erdinç Akyener’in sorularını yanıtlarken, daha önce polise verdiği ifadesi ile duruşmada verdiği şahadette uyuşmazlık olduğu ortaya çıktı. Sanık Rasiha Serdaroğlu’nun lehine cevaplar verdiği anlaşılan tanık M.A, Savcının talebi üzerine muhasır(düşman) tanık olarak ilan edilerek, Savcılığın tanıklığından çıkarıldı. Bunun üzerine avukatlar da soru sormadı. Ancak ileriki duruşmalarda kendi tanıkları olarak M.A’yı dinletebileceklerini de beyan ettiler.
Tanık M.A, mahkemede şunları aktardı: “2014 yılında evlenmeden önce hamile kalmıştım. Mart ayında birtakım rahatsızlığım olduğu için doktora muayeneye gittim. Ultrasonda bakılarak hamile olduğumu söyledi. Şok anımda kaç aylık olduğumu hatırlamıyorum. Eşimle çocuğu aldırma kararı aldık. Ada Hospital’e gittik. Halk arasında bu hastanenin kürtaj yaptığını öğrenince oraya gittik. Fahri Bey ile görüştüm. Ultrasonda muayene ettikten sonra hamile olduğumu söyledi ve be aldırmak istediğimi söyledim. O gün ameliyat olmadım. 25 Mart’ta ameliyata girdim. Fahri Bey ve Rasiha Hanım vardı. Hemşire de vardı ama hatırlamıyorum. 2 gece kaldım. Karnımda ameliyat şeklinde kesik vardı, bebeği hiç görmedim. Olaylar ortaya çıkınca bebeğin ne olduğunu öğrendim. Doktorla aramızda konuşma olmadı. Rasiha Hanım ile dünür oluruz” dedi.
Tanığın bu söylemi üzerine Savcı Erdinç Akyener, tanığın polise verdiği ifadesinde sanık Rasiha Serdaroğlu ile bir şey konuştuğunu söylediğini ancak mahkemede bunu söylemediğini aktardı. Tanığın ifadelerinde uyuşmazlık olduğunu aktaran Savcı, tanığın ifadesinin okunmasını istedi. Tanığın ifadesi okunduğu zaman, tanığın ameliyattan sonra sanık Rasiha Serdaroğlu ile konuştuğu ortaya çıktı. Ameliyat sonrası Serdaroğlu ile bakıştıklarını ve sanığın, tanığa “merak etme” diye cevap verdiği belirtildi. Savcı Akyener, tanığın, sanık Serdaroğlu’nun akrabası olduğu için korumaya çalıştığını mahkemeye beyan etti. Tanık M.A’da böyle bir şey olmadığını, ifadeye yanlış yazılmış olabileceğini savundu.
----------------------------------
Tanık A.G: “Kız hamile girdi, çıktığında bebek yoktu”
Duruşmada 22’inci tanık olarak ise Ada Hospital’de sekreter olarak çalışan A.G.’yi dinletti. Tanık A.G., Tanık, savcı Erdinç Akyener ve 6 avukatın sorularını yanıtlayarak, şahadet verdi. Tanık, avukatların sorularını yanıtlarken zaman zaman çelişkili cevaplar verdiği de dikkat çekti.
Tanık A.G., hastanedeki görevinin Verda Tunçbilek ve Mehmet Ali Tunçbilek’in hastalarının randevularını almak olduğunu söyledi. Tanık A.G: “Kasım, Aralık, Ocak ayı başlarında bir anne, bir baba ve 17-18 yaşlarında beyaz tenli bir kız hastaneye geldiler. Kız hamileydi. Yukarıya çıktılar. Ameliyattan çıktıktan sonra hamile değildi. Çantalarını aldıktan sonra Verda Hanım’ın kapısının önünde bekliyorlardı. Neden beklediklerini sorduğum zaman, teşekkür edeceklerini söylediler”
Daha sonra Aralık ayında bir anne kızın hastaneye geldiğini ve kızın hamile olduğunu anlatan A.G., o gün Fahri Karagözlü ve Cemaliye Ölmez’in görüştüğünü ancak ne olduğunu anlamadığını aktardı. Hastaneye gelen kızın çok ağladığını gördüğünü aktaran A.G, bu arada sekreter Cemaliye Ölmez ile ebe hemşire Ayşegül İşbilen’in aralarında konuştuğunu gördüğünü söyledi. Tanık, “Fiyat konusunda hamile kız ile anlaşamadıklarını duydum. O gün kız hastanede kaldı. Ben çıktığımda hala daha ordaydılar. Ertesi gün geldiğimde yoktular” dedi.
Tanık A.G.’nin Ocak ayı ortasında ise yaşadığı bir olayıo şöyle anlattı: “35 yaşında uzun boylu, siyah saçlı, beyaz tenli olan bir kadın bir adamla birlikte geldi. Kadın hamileydi. Ayşegül kadını yukarı çıkarttı. . Ben işten ayrılmaya hazırlanırken, telefonlara bakmama söylediler.
Daha sonra hemşire Z.N’in, ağlayarak aşağıya indiğini gördüm ve ‘ne oldu’ diye sordum. ‘Çocuk yaşardı ve çok güzel bir kız çocuğuydu, yaşıyordu’ dedi. Daha sonra Verda Hanım ve Ayşegül oraya geldi. Ayşegül, Verda Hanım’a; ‘çocuk hastaydı’ dedi. Sonra Ayşegül yukarı çıktı. Saat 18:00- 19:00 gibi Cemaliye ve Aziz’in elinde siyah poşetle dışarı çıktığını sördüm. Bu ameliyatlara Fahri Bey, Taner Bey, Rasiha Hanım birlikte girerdi” dedi.