Emekçinin sesi yorgun: 'Emeğin değeri kalmadı’

Emekçinin sesi değersizlikten yakıyor. Kıbrıs’ın kuzeyinde hayatı alın teriyle sırtlayanlar, “bu devirde emek artık hiçbir şey ifade etmiyor” diyor, karşılığını alamadığı emeğinin yorgunluğunu taşıyacak gücü olmadığını söylüyor.

Derya ULUBATLI

Emeğin sesi, ‘değersizlik’ten yakınıyor… Farklı sektörlerde çalışan işçiler ‘bu devirde emek artık hiçbir şey ifade etmiyor’ diyor, karşılığını alamadığı emeğinin yorgunluğunu taşıyacak gücü olmadığını söylüyor.

1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nda çeşitli sektör emekçilerinin ortak derdi ‘haklarını alamamak’ oldu.

Artan pahalılık ve mevcut asgari ücretle ‘ucu ucuna’ geçinebildiklerini söyleyen işçiler, emeklerinin daha değerli görülmesi gerektiğini savundu, hükümeti ‘işçinin yanında durmaya’ çağırdı.

 Artık tamamen karın tokluğuna çalışıldığını dile getiren emekçiler, “boşuna çalışıyor gibi hissediyoruz, çalışmak artık bizler için sürekli bir yorgunluk” ifadelerini kullandı.


Murat Yücel (Kaportacı): “Devlet işçinin yanında durmalı, haklarını vermeli”

“Devletin genel olarak işçinin yanında durması lazım. Her şeye zorluk çıkarıyorlar. İşçilerin yanında durmuyorlar. Devlete para gelsin diye işçileri ezmeye çalışıyorlar. Memurun 13. Maaşı verildiği zaman kimse haksızlıklara ses etmiyor ama işçileri kimse düşünmüyor. 13. Maaşın sadece memura verilmesi adaletsizliktir. İşçilerin hakları verilmeli. Bu şartlarda aile geçindirmek çok zor… Döviz sürekli yükseliyor. İşçinin geçinmesi günden güne zorlaşıyor. Ev kirası mı ödeyelim, çocuk mu okutalım. Gerçekten işçinin bayramı diye bir şey artık yok çünkü emeğimizin karşılığı yok”.

 

Cennet Çalışır (Fırın çalışanı): “Kadın olarak sadece dışarıda değil, evde de emekçiyim”

“Kadınlar için çalışmak sadece iş yerinde değildir. Biz hem evde hem iş yerinde emek veriyoruz. Bu hem güzel hem de çok zorlukları var. Benim iki çocuğum var onlarla ilgilenmek, evi çekip çevirmek ve aynı zamanda dışarıda da iş yapmak çok zor. Bu emeğin karşılığını çalıştığım yerde ve evde maddi manevi alıyorum ama genel olarak ülkedeki işçilerin durumunu düşündüğümüz zaman onlara daha çok değer verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle bir kadın olarak ben burada erkek işi olarak görülen işlerle uğraşıyorum. O yüzden özellikle kadın çalışanların hem işte hem evde emek verdiği dikkate alınmalı ve uğraşlarına ona göre değer biçilmeli. İşçiler sadece bir günlük bayramla hatırlanmamalı...”

 

Özlem Temel (Butik çalışanı): “Dünyada hiçbir emeğin karşılığı verilemez”

“Çalışmak benim için her şeyi ifade ediyor. Geçim, hayatın verdiği mecburiyetler, sorumluluklar... Dünyada hiçbir emeğin karşılığının verilebileceğini düşünmüyorum. Zaten çalışan hiçbir insanın da emeğinin tam karşılığı verilmiyor. Ben çalıştığım yerde mutluyum ama dışarıdan duyduğum kadarıyla çalışanların hakları düzgün verilmiyor ve bir emek sömürüsü yapılıyor. Bu çok kötü...”

 

Eyüp Dal (Kasiyer): “Bu devirde emek artık hiçbir şey ifade etmiyor”

“Benim için bu devirde emek artık hiçbir şey ifade etmiyor. Zaten emekli olduktan sonra da düzgün para alamayacağımız için şu an sadece karın tokluğuna çalışıyoruz. Emek değer gören bir şey değil. Ben hem çalışıp hem okuyorum ama boşuna çalışıyor gibi hissediyorum. Okumak da benim için bir emek ama üniversite mezunu olunca da beklediğiniz karşılığı alamıyorsunuz. Şu an üniversite mezunu olmak bile fayda etmiyor”.

 

Alican Gök (İnşaat işçisi): “Artık dinlenemiyoruz, çalışmak bizim için sürekli bir yorgunluk”

“Bir insan ancak çalışınca karşılığını alır ama bu ülkede verdiğimiz emeğin ne hak ne de maddi olarak karşılığı yok. Artık zaten her şey çok pahalı, geçimimizi sağlamakta çok zorlanıyoruz. Eskiden arada dinlenebiliyorduk, şimdi dinlenemiyoruz. Bir boşluğumuz olunca hemen başka işlerle dolduruyoruz. Çalışmak artık bizim için sürekli bir yorgunluk demek...”

 

Sandy Gill (Garson): “Hiç durmadan çalışmak zorundayız”

“Ben buraya okul için geldim ama para yetmediği için işe girmek zorunda kaldım. Bir süre sonra mecburen okulu bıraktım ve işe yöneldim. Okula devam etmek istiyordum ama yaşamak çok zordu. TL kazanıp Sterlin olarak ev kirası ödüyordum, yetişemiyordum. Şimdi bu pahalılık da işçileri çok kötü etkiliyor. Hiç durmadan çalışmak zorundasınız...”

 

Ömer Elma (Paket servisçi): “Çoğu işçi emeğinin karşılığını alamıyor, hükümet çözüm getirmeli”

“Çalışmamızın tek sebebi ailemizi ve kendimizi geçindirmek, hayatla mücadele etmektir. Bu yüzden emeğimizin karşılığını almak istiyoruz ama maalesef birçok işçi arkadaşımız çalıştığının karşılığını alamıyor. Bu bizim için çok büyük sıkıntı... Buna ancak hükümet çözüm getirebilir. Çalışma Bakanlığı'nın bir düzenleme getirmesi lazım çünkü artık hayat pahalılığı öyle bir noktaya geldi ki, her şeye ucu ucuna yetişiyoruz. Bu noktada hükümetten bir adım bekliyoruz”.

 

Mehmet Çalışkan (Benzin istasyonu çalışanı): “Emeğimizin karşılığını aldığımızı hissedemiyoruz”

“Kendi geleceğimiz için çalışıyoruz. Evimizi geçindirmek için uğraşıyoruz. Emeğimizin karşılığını aldığımızı çok hissedemiyoruz çünkü pahalılık yüzünden aldığımız para bizi kurtarmıyor. Tek başımıza çalışınca çok zor, ancak tüm aile bireylerinin çalışması gerekiyor ki ucu ucuna geçinecek parayı kazanabilelim”.

 

Ali Mahanoğlu (Belediye temizlik işçisi): “Boşa çalışıyor gibi hissediyorum, geçinemiyoruz”

“Çalışmazsak olmaz ama yeter ki işçilere haklarını versinler. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Asgari ücretin durumu belli, dışarıdaki pahalılık belli. Geçim çok zor. Boşa çalışıyor gibi hissediyorum. Ailede tek çalışan benim, çocukların okulu, geçim derdi derken gerçekten zorlanıyoruz”.

 

Kadir Atalmış (Barmen/Aşçı): “Karın tokluğuna çalışıyoruz”

“Bu dönemde çalışmasak zaten açız. Bir ay çalışmasak ikinci ay bitmiş durumdayız ve bu aralar hayat şartlarından dolayı sadece karın tokluğuna çalışıyoruz. İşçinin emeğinin karşılığını alabilmesi için de öncelikle işverenin bir şeyler kazanması lazım. Bu zamlarla işverenler de kazanamıyor. O yüzden en azından ben patronumdan da çok bir şey bekleyemiyorum. Herkesin durumu çok zor”.

Özel Haber Haberleri