Eleştirel bir Bakışla Rant Mimarisi İnsan Mimarisine Karşı

Bahçesine çıkar, sokakla ilişki kurar, komşuluk ilişkileri sayesinde dışadönük bir yaşam benimser(di). Şimdi bahçe kalmadı, sokak ilişkisi yok, zaten komşuluk ilişkileri çok zayıf

 

Afet Çeliker Coşkun
afet.celiker@emu.edu.tr

 

İnsan mimarisi de ne? Zaten mimarlık, insanlık için değil mi diyebilirsiniz.  Günümüz yaşam koşullarına baktığımız zaman, birçok farklı etken sayesinde bu sorular birden aklınızda belirebilir.  Bu yazıda ortaya konmak istenen ana mesele, Kuzey Kıbrıs’ta son sürat beliren çok katlı apartmanların, ada yaşamına nasıl zorla adapte edilmeye çalışıldığıdır.  Zorla adapte etmek, rant mimarisi diye ifade etmeye çalıştığım tipin oluşturulması ile başlar.  Girne’de baş gösteren çok katlı apartmanlar, şehrin silüetini tamamen değiştirirken, Lefkoşa, Gazimağusa ve diğer şehirlerde de benzer etkiler çoktan oluşmaya başladı bile...

Ada yaşamı derken birçok farklı unsura dikkat çekmek gerekir.  Geçmişten günümüze taşıdığımız gelenek, göreneklerimiz; iklime göre inşa edilen konutlarımız, aile yapılarımız, komşuluk ilişkilerimiz ve yaşam biçimlerimiz, üzerinde tartışılması gereken unsurlardan bazıları.  Mahremiyet, ihtiyaçlarımızdan birisi bile olsa, iklim nedeniyle, dışarıya taşmaktan hoşlanır ada insanı.  Bahçesine çıkar, sokakla ilişki kurar, komşuluk ilişkileri sayesinde dışadönük bir yaşam benimser(di).  Şimdi bahçe kalmadı, sokak ilişkisi yok, zaten komşuluk ilişkileri çok zayıf.  Bütünüyle çelişkiye düşüren, yaşam biçimlerimizi değiştiren bir durum oluştu. 

Diyelim ki tüm bunlara karşısınız ve kendinize ait bahçeli, müstakil evinizde yaşamak istiyorsunuz (ki şimdi onlara villa deniyor, üstelik metrekaresi fark etmeden), site içinde yap-sat usulüyle satışa çıkarılanlara bakarak “ev sahibi” olma yoluna çıkabilirsiniz.  Karşılaşacağınız durum faklılaşabilir.  Örneğin, bitişik nizam sıra evler veya ikiz evler, müstakil villa diye size gösterilebilir; ya da evin dört bir tarafında dönen ve üç metrelik bir mesafeyle oluşan bahçeler, yine almayı planladığınız villada büyük bir özellik olarak belirebilir.  Tek arsaya sıkıştırılmış çifte evler, sıklıkla görebileceğiniz bir durum olabilir.  Kısacası, ailenizle birlikte, bahçenizde, toprağınızla, bitkilerinizle, kedilerinizle ve köpeğinizle birlikte bir yaşam hayal ediyorsanız, bu, şu anda pahalı. 

Barınmak, insanın en temel haklarından birisi olduğu için “ev sahibi “olmak da en temel arzulardan birisi...  Diyelim ki bahçe, toprak, bitki, kedi, köpek yok; o zaman da bu çok katlı apartman seçeneklerine de bakabilirsiniz.  Şehirli bir yaşam biçimi olarak, bazı kullanıcıların birinci tercihi bir apartman dairesi olabilir, daha uygun fiyat aralıkları bulunabilir (deniz manzaralı penthouse’ları dışında tutalım), lüks yaşamlar, asansörlü, jeneratörlü, otoparklı seçenekleri bulunabilir, peki komşularınızın yaşam biçimiyle sizinki uyacak mı?  Sıcak yaz günlerinde dışarıya taşmak nasıl mümkün olabilecek?  Alt komşunuzla, üst komşunuzla, yan komşunuzla hiç karşılaşabilecek misiniz?  Bir sıcak selamlama yaşanabilecek mi?  Belki de bu değerler unutuldu ve bundan dolayı ihtiyacımız yok gibi hissediyoruz.  Ailemiz bize yeter, kapımızı çeker kaparız, dışarıyla bağımızı koparırız diyebilirsiniz... Peki çocuklar oynamak istediklerinde onlara tablet mi vermeyi tercih edersiniz yoksa açık havayı mı?  Uçurtma uçurmak mı bilgisayar oyunu mu?  Hangileri daha faydalı?

 “Konutlarda Yaşama Mekanlarının Sınırlarının Araştırılması: Kuzey Kıbrıs Örneği” (Çeliker, A., 2001) adlı yüksek lisans tezinde, farklı konut tipleri farklı mevsimler göz önüne alınarak incelenmiş ve günlük aktivitelerin yaşandığı alanlar yaşama mekanları olarak adlandırılmıştır.  Farklı konut tipinden anlaşılan, göç yoluyla gelip yerleşilen, kullanıcılarının kendilerinin inşa etmedikleri bahçeli müstakil evler, kullanıcılarının kendilerinin inşa ettiği bahçeli müstakil evler ve apartman daireleri incelenmiştir.  Çıkan sonuçta görülmüştür ki,  ada insanı olabildiğince dış mekanı kullanan bir yapıya sahip.  Apartman dairelerinde bile, sınırlı metrekarelerle yer alan balkonlara sıkışmak yoluyla dahi olsa, dış mekana açılmak arzusunda.  Güneşin nazı geçtiğinde, dışarıda güneşlenerek; çok sıcaklarda ise yine dışarıda serinleyerek...

Peki ne olmalı?  İşte tam da bu noktada rant mimarisi ile insan mimarisi karşılatırılabilir.  Rant söz konusu olduğunda, kapitalist düzenin de etkileriyle,  en maksimum apartman dairesi nasıl elde edilir veya arazi üzerine en fazla ev (pardon villa) nasıl yerleştirilebilir kaygısı kriterlerin başında geliyor.  Belki de mal sahipleri de haklı, kar yapmak istiyor, kazancını bu şekilde elde ediyor.  Ama her zaman yapacak şeyler vardır.  Kullanıcının, kaliteli bir yaşam sürmesi için sürece dahil edilmesi sağlanabilir; esnek planlar kurgulanabilir; açık mekanlar (ya da yarı-açık mekanlar) dahil edilebilir.  Bunun yanında, devlet tarafından apartmanda yaşam koşullarına yönelik kurallar (örneğin, sabah 10.00’dan önce, gece 21.00’den sonra elektrik süpürgeleri çalışmasın gibi...) getirilebilir (tabii ki kontrol etmek koşuluyla). Yaşam kalitesi için, apartman kullanıcıları, devlet eliyle belirli kurallar çerçevesinde yaşamaya alışabilir.

Sıkışık dahi olsa müstakil, ikiz veya sıra evlerde kendi çatınızın altında kalabilirsiniz.  Oysa çok katlı yaşam, çok farklı kullanıcıları biraraya getirir.  Aynı çatı altında onlarca kullanıcı bulunur.  Farklı din, dil, kültür, alışkanlıklar, yaşam biçimleri olabilir bu kullanıcıların.  Ama sistem olursa, herkes uymak zorunda kalır.  Gürültü, kirlilik, ortak mekan kullanımları birer problem olmaktan çıkar.  Bu ortak mekanlara, dış mekanlar da dahil edilebilir. Yeşil alanlar, daha kaliteli bir yaşam için, çocukların birlikte oynayabileceği, yetişkinlerin sosyalleşebileceği, park alanları oluşmasını sağlayabilir. Böylelikle, hem bu tarz apartmanları yapanlar hem de alıp yaşayanlar daha kaliteli mekanlarda yaşayabilir.

Prizmatik kütleler olarak yükselen, küçük balkonları olan veya hiç olmayan, kullanıcıların pencerelerden baktıkları zaman birbirlerinin yaşam alanlarını görebildikleri mesafelerde olan, yeterli otopark alanı olmayan veya otopark olsun diye hiçbir yeşil alan bırakılmayan apartmanlar, yapanları için kar getirebilir, ama ada insanının yaşam biçimine hiç uygun olmaz.  Sağlıklı bir toplum olabilmek için, mutlu ve huzurlu bir yaşam için sadece biraz öngörü ve düşünce sanırım yeterli olur.  Böylelikle apartmanlar inşa ederek, her ne kadar ada yaşamına uygun olmadığını iddia etsem de, biraz olsun yaptıranların ve bir sistem kurarak denetleyen devletin sayesinde, yaşanabilir mekanlar elde edilebilir.

Dergiler Haberleri