Eğitimde Eşitsizlik Suç mudur?

Bu ülkede liyakat, sadece fakir çocuklarının avutulduğu, zengin çocuklarının ise alay ettiği bir palavradır. Ülkemizde emek değil torpille yazılır “kader”.

Ecrin Bulut 
bulutecr2009@gmail.com

“Eğitim ekmek ve sudan sonra halkın en zorunlu ihtiyacıdır”

-Dante Alighieri

2025’yi yarıladığımıza göre reyonlarımıza özel okullarda ekleniyor. Eğitimin bir ürün haline geldiği toplumumuzda gözümüzü ne de olsa açık tutmalı, indirimleri kollamalı ve iki katlı eğitim sevdamızı halk olarak beslemeye devam etmeliyiz. Eğitim. En basit insan hakkının bile paraya dökülmesi için kimi neyi suçlamalıyız?

Özel Okulların Toplumumuza Etkisi

Kıbrıs’ta ki hemen hemen her aile görüşmelerinde özel okul mu yoksa devlet okulu mu tartışmalarına halk olarak hepimiz aşinayız. Yeni bir çocuk doğduğunda sorulan “Eee özel okula mı yoksa devlet okuluna mı yollayacaksın?” sorusu da kaçınılmaz. Bu soru artık ne yazık ki anaokullarına kadar indi. Aile yapısının modern sanayi devrimiyle birlikte değişmesi ile çocuk odaklı ve aşırı korumacı aile tipleri günümüzü domine etti. Çocuğun modern sanayileşmeden önceki rolü aileye katkı sağlamaktı. Aileye bir gelir kaynağı olmaktı. Ancak şu an çocuk bir gelir kaynağı değil, bir tüketicidir. Bu da aynı zamanda doğum oranlarında görülen düşüşün bir sebebidir. Kıbrıs’ta doğum oranları 2014’ten 2023’e kadar 9.7% bir düşüş gördü. Neden? Çünkü insanlar çocukları olmuşken onlara en iyisini sunabilmek, kendilerine sunulmayan imkanlara sahip olabilmelerini istedi.

Milli Eğitim Bakanlığından alınan verilere göre, 2023 yılında Kıbrıs’ta 32 devlet lisesi ve ortaokulu bulunurken, 12 özel lise ve ortaokul ve 12 meslek lisesi vardı. Biz maalesef sadece meslek liselerini alt konum görmekle kalmıyor, özel okulları da yüceltiyoruz. Her öğrenci eşsiz bir gelecek ve toplumun vazgeçilmez bir bireyidir. Toplumun sağlıklı işlemesi için her birey değerlidir. Smith ve Noble’a göre, proletaryanın çocukları daha az eğitim materyaline, özel ders imkanına veya sessiz bir çalışma ortamına sahip olurlar. Bu durum akademik başarılarını doğrudan etkiler. Aylık geliri o ayki giderlerine eşit olan aile doğal olarak çocuklarını devlet okuluna yollar. "Liyakatın varlığı" adı altında özel okula giden ayrıcalıklı öğrenci ile devlet okuluna giden öğrenciyi aynı sınavlara tabi tutmak adaletsizliktir.Liyakat nerede? Bu ülkede liyakat, sadece fakir çocuklarının avutulduğu, zengin çocuklarının ise alay ettiği bir palavradır. Ülkemizde emek değil torpille yazılır “kader”. Ve biz -işçi sınıfı- hala alın teri ile bir yerlere gelinebileceğine inandırılıyoruz. Bu coğrafyada “liyakat” aramak; su ile ateş yakmayı denemek kadar yersizdir.

Sınıf Çeşitliliğinin Eğitime Etkisi

Bizi sarsan sadece özel okulların varlığı değil ama aynı zamanda okulların içindeki bitmeyen haksızlıklardır. Birimizin uğradığı haksızlığa empati duyabilmek, sesimizi yükseltmek için illa da bizim de buna maruz kaldığımız bir senaryoya ihtiyaç yok! Üniforma giymek sadece “eşit haklar” denen kelime ile göz boyar. Üniforma giymek öğrencileri bir su damlasından bile daha az derecede aynı konuma koyar. Çünkü o üniformanın ütüsü ve genel durumu da düşünülmelidir. Howard Becker’e göre öğretmenler öğrencilerini akademik olmayan yollardan yargılar ve “ideal öğrenci” algısı geliştirir sonrasında her öğrenci hakkındaki düşüncesini ve tavrını belirler. Çifte standartlar her yerde, her zaman ve herkes için vardır. Öğrenciyi öğrenme tutkusu ile değil, kalıbıyla, dış görünüşüyle ölçen sistemde adalet balon gibi uçup gider.

En iyisi olmak arzusu ile de aynı dersten üç farklı özel derse gidip sonradan o derste elde ettiği başarıyı kendi başarısıymış gibi övünen ve övülen insanlar biliyorum, her gün görüyorum. Burada başarılı olan bireyin artık kendisi değil, ayrıcalığı ve buna izin veren sistemden yararlanmasıdır. Ayrıca burjuva ailelerin çocukları konuştukları dil bakımından da avantajlıdır. Bernstein, toplumun iki kesiminin de iki farklı kod kullandığını savunur. İşci sınıfı “kısıtlı kod” yani günlük hayatta kullanılan, gayri resmi ve akademik alanda dezavantajlı dili kullanır. Fakat, egemen sınıf “ayrıntılı kod” yani evrensel bir anlam taşıyan, resmi ve akademik alanda avantajlı bir dil kullanır.  Şaşırılmayacak üzere burada yine egemen sınıf yararlanan taraftır, çünkü onlar işçi sınıfının aksine kodlar arası geçiş yapabilirler.

Finlandiya gibi en mutlu ve aynı zamanda en iyi eğitim sistemine sahip olduğu düşünülen ülkede tahmin edin ne yok… özel okullar ve özel dersler. Ayrıca orada devlet her bir öğrenciyi teşvik etmek için elinden geleni yapıyor. Zengin ve fakirin çocuğu aynı okullarda ve aynı sıralarda eğitim görüyor. Üstelik hepsi aynı öğlen yemeğini yiyor. Kişinin gelir düzeyine göre değişen vergi düzeyi her vatandaşın sistemden eşit yararlanmasını sağlıyor.

Raymond Boudon’un da dediği gibi eğitimde öğrencilerin yaptığı seçimleri ve başarıları anlamak için sosyal sınıf geçmişini dikkate almak önemlidir. Bir bireyin hayatını en dipten etkileyen faktör sosyal sınıftır ve bu sınıf farklılığı yüzünden farktan ezilen kişinin liyakatın onu kurtaracağına inanması celladın ona acıyacağını düşünmek kadar saftır.

Dergiler Haberleri