Eğitim Çıktılarında Cinsiyet Farklılıkları:  Avrupa’da Alınan Tedbirler Mevcut Durum

Feminist Atölye olarak bu hafta yayınlanacak sayfamızda, eğitim  konusunun gündemde olmasına dikkati çekmek istedik

Feminist Atölye - FEMA
feministatolye2016@gmail.com

Feminist Atölye olarak bu hafta yayınlanacak sayfamızda, eğitim  konusunun gündemde olmasına dikkati çekmek istedik. Yeni eğitim yılına soru  işaretleri ile, müfredat değişikliklerinin yapıldığı söylentileri ile, bitmeyen tadilatlarla açılmaya hazırlanan okul binaları ile  ve Çanakkale Kampı sonrası sessizliğini koruyan Eğitim Bakanlığının yarattığı tedirginlikle başlanacağının yorumunu yapmanın çok da yanlış olmadığını düşünüyoruz. Laik  ve çağdaş eğitim temellerinin hassasiyetle ve ısrarla korunmaya çalışıldığı okullarımızda, eğitimin kalitesinin yükselmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği temellerinin dikkate alındığı müfredatlarla yola devam edilmesinin  önemini tekrar eder, bu konuda çalışmaların geliştirilip yaygınlaşması için talebimizi tekrar hatırlatmak isteriz.

 

 Eğitimde Cinsiyet Eşitliği İçin Yasal ve Politik Çerçeve

Avrupa Birliği Konseyi İsveç Başkanlığı’nın 2009 yılının ikinci yarısında Eurydice Ağı’na talebi üzerine hazırlanarak eğitimde cinsiyet tartışmalarına katkı sağlamaktadır. Temel çıkış noktası ise eğitimde cinsiyet eşitliğinin Avrupa ülkelerinde ne derecede ve nasıl bir sorun olduğunu araştırmaktır. Son on yılda eğitime katılım oranlarındaki değişime rağmen, cinsiyet farklılıkları başarı ve eğitim tercihlerinde halen görülmektedir. Dolayısıyla, bu çalışma bu çeşit ayrımların politik girişimleri cinsiyet konusuna ilişkin eğitim, ulusal araştırmalar, projelerle ilgili kanun değişikliği için öneri sunmaya yöneltip yöneltmediğini inceler. Bir diğer amaç ise Avrupa’da eğitim sistemlerindeki cinsiyet eşitsizliklerini çözümlemede oluşturulan politika ve stratejileri ortaya koymaktır.

Bu bölüm eğitimde cinsiyet eşitliği için mevcut ulusal yasal ve politik çerçeveyi ortaya koyar.   Eğitimin başarısında, cinsiyet kalıpları, cinsiyetler arasındaki küçük ama sabit farklılıkları göstererek tartışmaktadır. Bu gözlemlere dayanarak, geleneksel cinsiyet rolleri ve stereotipleri halen tüm eğitim seviyelerinde mevcuttur. Bu da farklı eğitim seviyeleri ve çevrelerini de kapsayan cinsiyet eşitliğini geliştirmenin önemini vurgular çünkü bunlar öğrencilerin sosyalleşme sürecini ve dolayısıyla da kariyer fırsatlarını büyük oranda etkiler. Ancak, cinsiyet eşitliği politikalarının eğitimdeki önemli sonuçlarına rağmen, birçok Avrupa ülkesinde cinsiyet eşitliği eğitimden ziyade istihdamın gündemindedir. Sonuçta, birçok eğitimde cinsiyet eşitliği politikası istihdamda eşitlik sorunlarının çözümüdür. Bu sorunlar, işgücü piyasasında meslek ayrımı ve kadınlarla erkeklerin farklı kariyer hedefleri ile iş-yaşam dengesidir. Maalesef cinsiyet eşitliği ülkelerin çoğunda eğitim politikalarında çok az ele alınmaktadır. Belli başlı sorunlar, araştırma sonuçları veya ulusal istatistikler, ya da bazı durumlarda ‘PISA şoku’  ardından gündeme gelmiştir. Bu araştırma sonuçları medyada şiddetle tartışılarak muhtemel hızlandırılmış politikalar doğurmuştur. İki temel cinsiyet eşitliği sorunu ayırt edilebilir: Eğitime özel ve genel anlamda.

 Bu sorunlar Avrupa ülkelerindeki potansiyel politika yönelmelerini gösterir . Sorunların ilk kategorisi doğal olarak hedeflerle ve eğitim sisteminin işlevselliğiyle ilgilidir. En sık olarak da eğitimde cinsiyet eşitliği politikaları hem eğitimde başarıda hem de eğitim tercihi seçmede kızlar ve erkekler arasındaki mevcut farklılıkları hedef alır. Bu anlamda, ülkelerin ortalama üçte birinde ilk ve ortaöğretimde erkeklerin başarısızlığına odaklanılmıştır . Öğretim materyallerindeki cinsiyet stereotipleri (örn. okul kitaplarında, öğretim el kitaplarında, müfretta) ve bunların eğitim sürecinden yeniden yaratılması ile gizli müfredat da tanımlanmıştır . Yükseköğrenimde, politikalar genelde, mesela erkek ve kızların farklı çalışma alanları seçmeleri gibi, yatay ayrışıma ilişkin problemleri tanımlar . Bu sorun bazen,  doktora çalışmalarında ve profesörler arasında kadınların genelde az temsil edilmesi gibi, dikey ayrışmaya odaklanarak ikiye katlanır.

İkinci kategori ise halen eğitim sektöründe olan daha geniş çaplı eşitlik problemleridir. Eğitim sisteminin genel hedefleriyle bağlantılı olmasa da, belli başlı bağlamlara uygulanabilir. Örneğin, ülkelerin yaklaşık üçte biri yönetim ya da karar verme pozisyonlarında kadınların düşük oranı, maaşta cinsiyet ayrımı ve okullardaki cinsiyete dayalı taciz gibi konularda politikalar oluşturmuşlardır. Bu kategorideki sorunlarla ilgili olarak AB yönerge ve yönetmelikleri ve uluslararası anlaşmalar ulusal politikalar için önemli ilham kaynaklarıdır. Bu belgeler genelde ulusal politik taahhütlerin temelini  oluşturur. Ulusal eşitlik gündemine şekil verirken, bazı ülkeler Pekin’de 1995 yılında düzenlenen Birleşik Milletler (BM) Dünya Konferansı ve BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığı Ortadan Kaldırma Kongresine (CEDAW) önemli roller atfetmişlerdir. AB yasaları ve diğer politika araçlarıyla 2004-2007 yılları iki katılım ülkesi daha geniş çaplı eşitlik alanında ulusal politika yapmayı etkileyen acquis communautaire (örn. AB yasaların tüm organı) önemini vurgulamışlardır.

Ayrıca, Avrupa fonları olduğundan cinsiyet eşitliğiyle ilgili projeler sıklıkla başlatılmaktadır. Bu uluslararası ve Avrupa kaynaklı cinsiyet eşitliği politikalarının yanı sıra, yerel boyutta farklı paydaşlar, örneğin sivil toplum kuruluşları (STK’lar), ulusal politika çerçevesi oluşturmaya katılabilirler. Ancak sadece az sayıda ülke eğitimde cinsiyet eşitliği politikalarıyla mücadelede STK’ların rolünü benimser. Bu ülkeler de genelde ulusal politik gündemlerinde son zamanlarda cinsiyet eşitliği politikaları görülen ülkelerdir. Sonuçta, eğitimde cinsiyet eşitliği konusuna hükümet taahhütleri halen gelişmekte olan ya da zayıf olan bu ülkelerdir.

Bu bölüm şu şekilde düzenlenmiştir. İlk kısımda farklı yasal çerçevelerde cinsiyet eşitliğinin nasıl gösterildiği yer alacaktır. İkinci kısımda ise ilk ve ortaöğretimde cinsiyet eşitliği politikalarını mevcut politika öncelikleriyle sınıflandırır (yükseköğrenimde cinsiyet eşitliği politikaları  tartışılacaktır). Son olarak da, üçüncü kısım cinsiyet konusunu normalleştirme stratejilerinin uygulama örneklerine yer verir.

   Yasal çerçevede cinsiyet eşitliği, birçok şekilde algılanıp tanımlanabilir. Yasal çerçeveler bu kavramı ele almada şeklinde de farklılık gösterirler. Cinsiyet eşitliği erkek ve kadınların ‘eşit muamele’ ya da ‘eşit fırsatlar’ çerçevesinde yer alır, ancak cinsiyet eşitliği (eğitim) çıktılarının eşitliği açısından çok sıklıkla yasal statünün açık bir hedefi olarak ele alınmaz.  Yasalar için öneri taslakları oluştururken cinsiyet perspektifi uygulamak- ‘cinsiyet normalleştirme’ olarak ifade edilen– cinsiyet eşitliği sağlamak için etkili bir strateji olarak görülebilir. Neredeyse tüm Avrupa ülkelerinin anayasalarında ve CEDAW örneği gibi imzalanan uluslararası deklarasyonlarda eşitlik maddeleri bulunmaktadır. Ayrıca, hepsi de bu asgari korumaya ek olarak belirgin yasaları benimsemişlerdir.

   Eğitim organizasyonu ve amacına göre üç yasal model açığa çıkarılabilir: genel eşit muamele ve eşit fırsatlar, eğitimde eşit muamele ve fırsatlar, eğitimde cinsiyet eşitliği. Örgütsel açıdan ise, modeller cinsiyet eşitliği kavramlarının ne derece yasal çerçevelere dahil edildiğini gösterir. İlk olarak, yasal maddelerin türünü kabul ederek ayrımlar yapılabilir (örn. temel yasa, genel ayrımcılık karşıtı yasa veya eğitimle ilgili sektörel yasa olarak gruplanabilirliği) ve bu da cinsiyet eşitliği ilkelerinin uygulamasını etkiler. Örneğin, eğitim hareketleri eğitim alanına özgü olan cinsiyet eşitliğinin çeşitli yönleriyle genel ayrımcılık karşıtıyla mümkün olandan daha etkili bir biçimde ilgilenir. (bkz. Örneğin, Walby, 2005). İkincisi, modeller arasındaki ayrım cinsiyet açısından uygulamaları gözden geçirmeye göre yapılabilir, çünkü bu da cinsiyet normalleştirmesi stratejisini etkiler. Açıkça ‘cinsiyet’ ya da ‘kadın ve erkek’ şeklinde ifade edilmeyen eşit muamele maddeleri dikkate alınmamıştır. İlk model olan genel eşit muamele ve eşit fırsatlarda, eğitimde cinsiyet eşitliği için yasal temel sunacak kadın ve erkekler için eşit muamele ve eşit fırsatlarla ilgili genel ayrımcılık karşıtı maddelerdir. Ayrımcılık karşıtı maddeler kendi başına bir ayrımcılık karşıtı yasa şeklini alabilir ya da başka yasaların bir parçası olabilir (en tipik olarak İş Kanunu).

Eğitim, belli başlı ayrımcılık karşıtı maddelerin olduğu bir sektör olarak sıklıkla söz konusu olmuştur– Danimarka ve İtalya dışında. Ancak bu modelde, cinsiyet eşitliğinin hedefi eğitim statüleri gibi sektörel yasaların bir parçası olarak şekil almaz. Eşitliği eğitimin hedeflerinden biri olarak tanımlasalar da, belli başlı eğitim yasaları açıkça cinsiyet eşitliğinden bahsetmez. Buna ek olarak, yasaları gözden geçirip yenilemenin amacı  cinsiyet açısından söz konusu olabilse de bu ülkelerde tamamıyla ve sistematik olarak uygulanmamaktadır. Bu model en iyi Belçika (Flaman ve Fransız Toplulukları), Danimarka, Estonya, İtalya, Kıbrıs, Letonya, Macaristan, Hollanda ve Polonya’daki durumu açıklar. Ancak, Letonya’da bazı durumlarda, İş Kanununda ayrımcılık karşıtı maddeler dışında, prensipte tüm yasalar cinsiyet açısından değerlendirilmiştir.

İkinci model ise eğitimde eşit muamele ve eşit fırsatlardır. Bu modelde, eğitim sektörüne de değinerek kadınlar ve erkekler için eşit muamele ve eşit fırsatlarla ilgili başlıca yasalara ek olarak, eşit muamele ve eşit fırsatlar (ya da ‘eşit haklar’) ile ilgili cinsiyete ilişkin başlıca referansları da içerir. Bu durumda yasalar cinsiyet eşitliğinin bazı belli başlı yönlerini kapsar. Fakat bu modelde cinsiyet eşitliği eğitim sisteminin hedefi olarak ela alınmamıştır. Eğitim yasaları herkes için eşit erişim ve eşit muamele amacını taşısa da, geniş anlamda toplumda var olan eşitsizliklere karşı eğitimin rolüne ilişkin belirgin maddeler içermez. Bu durumda cinsiyet açısından yasaların revizyonu ile sınırlı durumdadır. Bu model Yunanistan, Litvanya, Portekiz, Romanya ve Slovakya’da bulunmaktadır. Son olarak da üçüncü model eğitimde cinsiyet eşitliğinin aktif desteklenmesi. Bu modelde, eğitim sektöründeki belli başlı ayrımcılık karşıtı maddelerin uygulanmasının yanı sıra, cinsiyet eşitliği eğitim sisteminin hedeflerinden biri olarak ele alınır. Böylece, cinsiyet eşitliği sadece eşit muamele ve eşit fırsatlar olarak görülmemekte, aynı zamanda eğitim statüleri cinsiyet eşitliğini çıktı olarak elde etme  amacı olarak görmektedirler. Örneğin, Çek Cumhuriyeti’nde, Yeni Eğitim Yasasına göre, eğitimin amaçlarından biri 'toplumda kadın ve erkek eşitliği ilkesini anlamak ve uygulamak'tır. Benzer bir şekilde, İspanya’da, Eğitim Yasasının bir hedefi de 'erkek ve kadınlar için etkili eşitliğin desteklenmesi'dir. Bu üçüncü model Çek Cumhuriyeti, Almanya, İspanya, Fransa, İrlanda, Lüksemburg, Malta, Avusturya, Slovenya, Finlandiya, İsveç, Birleşik Krallık, İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç’te görülmektedir. Bu modelin olduğu ülkelerin hepsinde cinsiyet açısından yasalar gözden geçirilmiştir (kendine has yasa uygulamaları nedeniyle Birleşik Krallık dışında). Bu modelde ülkeler arasında varyasyon çok fazladır:

Öncelikle Malta, Avusturya, Finlandiya ve Lihtenştayn’da cinsiyet eşitliği temel eğitim yasalarının temel amaçlarından olmasa da, zorunlu okul müfredatının önemli ilkelerinden biri olarak kabul edilir. Bu ülkelerde ulusal müfredat eğitim için oluşan yasal çerçevenin önemli bir parçasıdır.

 İkinci olarak Slovenya’da, eğitim yasası sadece eşit muamele ve eşit fırsatları içerirken, Slovenya eğitim sisteminin temel ilkelerini ihtiva eden 1996 Eğitim üzerine Beyaz Kitap odağı ‘formel haklar ve eşit fırsatlardan’ eğitimle gelen önceliklerin oluşturulması ve önemli haklara doğru değiştirmiştir.

Üçüncü olarak, Birleşik Krallık’ta (İngiltere, Galler ve İskoçya), Cinsiyet Eşitliği Gücü tüm eğitim kurumlarının ‘cinsiyet eşitliğini desteklemesi ve bu konuda harekete geçmesini’ gerektirir . Kuzey İrlanda’da cinsiyeti içeren ve dokuz temelde fırsat eşitliğini destekleyen benzer bir Eşitlik Gücü bulunmaktadır.

 Dördüncü olarak, İsveç v e Norveç’te, cinsiyet eşitliği hedefi sadece temel eğitim yasasında değil aynı zamanda da okul öncesinden ortaöğretimin sonuna kadar  olan müfreda tta  yer alır.

 Son olarak da, yasaların cinsiyet açısından revizyonu özellikle İrlanda, İspanya, Fransa, Finlandiya, İsveç ve İzlanda’da vurgulanmaktadır.

https://eacea.ec.europa.eu/education/eurydice/documents/thematic_reports/120TR.pdf

Yazının devamı olacaktır….


MOR KİTAPLIK

Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler  

 


Elena Favilli, Francesca Cavallo (Çeviri: Deniz Öztok) – Hep Kitap

Denizlerin derinliğinden ormanların kuytusuna, savaş meydanlarından şaşaalı saraylara, hastanelerden gökyüzünün sonsuz maviliğine, dünyanın ve zamanın her köşesinden kendilerine dayatılan kurallara ve geleneklere isyan etme gücü bulan kadınların hikâyeleri bunlar. Prenslerini bekleyen değil, kaderlerini ellerine alan prenseslerin hikâyeleri... Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler; yüz asi kadının, Sally Nixon, Cristina Portolano, Sarah Wilkins, Barbara Dziadosz gibi dünyanın dört bir yanından altmış asi kadın tarafından çizilen olağanüstü illüstrasyonlarla renklenmiş hayatları... Bildiğimiz dünyanın bilmediğimiz gerçekleri... Ödüllü yazarlar Elena Favilli ve Francesca Cavallo, olağanüstü yüz kadının maceralarından derledikleri masalsı gerçeklerle, okuyucuları keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Günün herhangi bir anında açıp okuyacağınız, elinizin altında bulunduğunda kendinizi iyi hissedeceğiniz, kızınıza anlatacağınız gerçek hayat hikâyelerinin masalsı versiyonu. Nesilden nesile annelerin kızlarına hediye edebileceği, ilham verici bir kitap. Aslında bir çocuk kitabı olarak tasarlanan çalışmayı, hep kitap “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde her yaştan genç kıza bir hediye” olarak yayımlıyor.


OKULLARDA TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ EĞİTİMİ ÖNERİLERİ

1- Okul duvarlarınızda resimler asılı mı? Birçok okulda duvarlardaki tüm asılı resimlerde erkek bilim adamları ve sanatçıları görebiliriz. Neden ünlü bilim kadınları ve sanatçı kadınların resimlerini ve yaptıklarını asmayalım?

2- Aile içi iş bölümü cinsiyetçiyken, okuldaki ya da sınıftaki iş bölümünde durum nedir? Sınıfı temizlerken kız çocukları, sıra taşırken oğlan çocuklarını mı görevlendiriyoruz ya da görevlendirildiklerinde ses çıkarmıyoruz? Sadece sınıftaki iş bölümünü cinsiyet eşitliği gözeterek yaparak çocukların deneyimlemesini sağlamak bir saat toplumsal cinsiyet anlatmaktan çok daha kalıcı olacaktır.

3- Meslek tanıtımları hemen hemen her yaş düzeyinde yapılır. Mesleklerin tanıtıldığı dersler ya da etkinliklerde toplumsal cinsiyet konuşmak ve bu konuda farkındalık yaratmak için çok önemli alanlardır. Erkek hemşire, kadın cerrah, erkek okul öncesi öğretmeni ya da kadın inşaat mühendisi ile meslekleri tanıtmak mümkün değil mi? Önemli olan çocuklara “Neden Olmasın” diyebilmeleri için alan yaratmak..

(İçerik https://www.egitimpedia.com/okullarda-toplumsal-cinsiyet-esitligi-icin-10-oneri/ adresinden alınmıştır)

 

Dergiler Haberleri