Editörün Notu

Aslında bu yazıda, covid 19’dan değil, bizim pandemi sonrası süreçte nerede duracağımıza dikkat çekmek istiyorum. Çünkü yeni dünyada, teknolojiyi iyi takip edip hayatın her alanına yayabilen toplumlar başarılı olabileceklerdir.

Yeni bir online Gaile’den herkese merhaba…

Yeni yılın ilk ayı bitti ama sanki 2020 yılı devam ediyor. Pandeminin ülkemize gelişinin onbirinci ayındayız! Elbette bu durum bizim yayınlarımıza ve içeriğimize de yansıyor. Mesela bu ayın sayısı için kullandığımız kapak tasarımı sanırım durumu yeterince özetliyor. Yayın kurulu olarak yaptığımız bir online toplantıyı kapağımıza taşıdık. İşte bir sene böyle geçti!  Uzaktan toplantı, uzaktan eğitim, uzaktan iş, uzaktan aşk… ama asıl sorun, içinde bulunduğumuz sistemin her şeye uzak olmasıydı! Bizim ciddi bir güncellemeye ihtiyacımız olduğunu, pandemi yüzümüze tokat gibi vurdu.  Aşılama ilk başladığı zaman, 65 yaş üstü insanlardan elektronik posta ile başvurmaları istenmesinden tutun, devlet okullarında online eğitime bir türlü başlanamaması, ciddi bir teknolojik eğitim sürecine girmemiz gerektiğini gösteriyor. Aslında bu yazıda, covid 19’dan değil, bizim pandemi sonrası süreçte nerede duracağımıza dikkat çekmek istiyorum. Çünkü yeni dünyada, teknolojiyi iyi takip edip hayatın her alanına yayabilen toplumlar başarılı olabileceklerdir. Peki tüm bu yaşananlardan sonra bizi nasıl bir Kıbrıs bekliyor? Tüm dünya bir değişimin peşindeyken bizim aynı kalacağımız düşüncesi insanın yüreğine çok ağır geliyor. Asıl verdiğimiz savaş bir var olma, farkedilme ve haysiyet savaşıdır. Şişirme kelimelerle güçlü bir bağımsız cumhuriyet olduğumuzu varsaymaya devam mı edeceğiz yoksa eksikliklerimiz kabul edip,  hem eknomosi hem de kendi küçük bir toplum olduğumuzdan hareketle yeni bir gelecek mi inşa edeceğiz? Yapılan basın açıklamaları ve basın açıklamaları esnasındaki siyasilerimizin duruşu bana büyük sinemacı Bergman’ın şu sözlerini hatırlatıyor: “Herkes kendi tarzında şizofren!”

Tüm yayın kurulu olarak yazmak, her şeye rağmen üretmek bazen her ne kadar zor olsa da bizim çıkış yolumuz oldu. Geçtiğimiz ayda en çok dikkat çeken konulardan biri eğitimdeki eşitlik ilkesi ve dijital eğitime ne kadar hazır olduğumuz konuları idi. Peki, genel olarak ne kadar teknolojiyi nasıl kullanıyoruz? Her şeyin son modelini takip etmekten geri kalmıyorken, gerek yaşlılarımıza, gerek çocuklarımıza veya bilgisayar sistemlerini kullanmasını bilmeyen memurlara eğitim verme konusunda tam olarak neredeyiz? Unutmayalım ki yaz ayında çıkan büyük yangında Avrupa Birliği destekli bir projede, orman yangınlarına karşı mücadele için alınan teknik malzemeleri ve bilgisayarları kullanabilen bir kadro olmadığından bahsedilmişti. Sonra aradan aylar geçer, verifobik bir yapıya sahip olan KKTC’de elle tutulur bir aşı planlanması yapılamaz ve 65 yaş üstü vatandaşların aşı olmak için devlete mail atmaları istenir. Öğrenmenin yaşı yoktur deyimini uygulamaya başlamak gerekiyor demek ki! Online eğitimin sadece okullarda değil, artık tüm hayat pratiğinin içerisinde de uygulanması gerekiyor. Toplum olarak birbirimizi eğitmenin yollarını bulmalıyız. Zaman, artık toplumsal dayanışma zamanıdır. Açık kalplilikle birbirimizin öğretmeni ve öğrencisi olmalıyız.

Sizler için güzel, faydalı bir sayı hazırlamaya çalıştık. Katkı koyan yazarlarımıza ve gailemizi paylaşan herkese teşekkür ediyoruz.

Düşünecek ve söyleyecek sözümüz olduğu sürece her yerde olacağız. 

Sağlıkla, sağduyunuzla kalın…

 

Uygar Erdim

Dergiler Haberleri