Domuz çiftliği kurdu: "Bu işin piyasası var, çok fazla talep de var"

Kıbrıs’ın kuzeyinde iki yıl önce domuz çiftliği kuran ve bu süreç içerisinde kuzeydeki en büyük domuz üreticilerinden biri haline gelen Rayıs Damdelen üretim öyküsünü YENİDÜZEN’e anlattı.  Damdelen “Bu işin piyasası var, çok fazla talep de var" dedi.

Hüseyin ÖZBARIŞCI

Nergisli köyünde 2 yıldan beridir domuz üreticiliği yapan ve bu sürede çiftliğindeki domuz sayısını 350'ye yükselten domuz üreticisi Rayıs Damdelen, üretimden memnun…

Damdelen Kıbrıs’ın kuzeyinde domuz üretiminin pek yaygın olmadığını belirtti, bu işin ülkeye çok ciddi anlamda döviz getirisi olduğunu söyledi.

YENİDÜZEN’e üretim öyküsünü anlatan Damdelen, üretim süreci içerisinde büyük paralar harcadıklarını söyleyerek, devletten bir katkı almadıklarını da dile getirdi. Domuz üretiminin ülkemizde yaygın olan büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıktan daha kârlı bir iş olduğunu savunan Domuz üreticisi Damdelen, gerekli izinleri alarak üretimi gerçekleştirdiklerini kaydetti.

Devlet katkısının yanında salhane sorununun da olduğuna değinen Rayıs Damdelen, “Müslümanlığa inandığımız için buradaki en büyük sorunlardan biri de salhane sorunudur. İnançtan dolayı kesmiyorlar. Bu, büyük eksiklik” dedi, “Bu işin piyasası var, çok fazla talep de var” ifadelerini kullandı.

 

“Domuz üreticiliği yapmak çok zor ve mahiyetli bir iş”

Domuz üreticisi Rayıs Damdelen, yaklaşık 2 yıl önce domuz üretimi işine girdiğini ve şu anda kayıtlı 20 domuz üreticisinden en büyüğü olduğunu söyledi. Yaptığı işin zor bir iş olduğunu belirten Damdelen, “Bu işin piyasası var, çok fazla talep de var. Şu anda sadece kasaplara veriyorum” şeklinde konuştu.

Damdelen şunları anlattı:

“Pandemi döneminde bu işin Kuzey Kıbrıs’ta eksik olduğunu düşündüm. Bu işi burada yapan 3’üncü ülke vatandaşları mevcuttu. Bende başlamak istedim. Domuz üreticiliği yapmak çok zor ve mahiyetli bir iştir. Buradaki tüm hayvanlarımız kayıtlıdır. Erkut Şahali’nin Tarım Bakanı olduğu dönemde yabancı paranın ülkeden çıkmaması için domuz çiftlikleri kurulmasına izin verilmişti. Bu işin piyasası var, çok fazla talep de var. Şu anda sadece kasaplara veriyorum. Daha pazara tam anlamıyla girmiş değilim. Kasaplık durumda olan çok hayvanım yok. Ben 2 yıl önce başladım, şu anda 350 civarında domuzum var. Bu üretimi gerçekleştiren yaklaşık 20 kişiyiz. En büyük üreticilerden biriyim. Ben, bu işi şu an için daha da büyütmeyi düşünmüyorum. Eğer büyümeyi düşünürsem, domuz sayısının yanında her şeyi yükseltmeliyim. Satışa girebilirsek, iyi yerlere gelebiliriz.”

 

“Devletten destek yok”

“Devletten herhangi bir destek yok. Bizlere arpa bile vermiyorlar. Biz domuz üreticileri olarak bu ülkeye yabancı para getirerek faydalı oluyoruz” diyen domuz üreticisi Damdelen, yaptıkları işin hem büyükbaş, hem de küçükbaş hayvancılıktan daha karlı bir iş olduğunu savundu. Devletin sektörü geliştirmek adına bazı çalışmalar yapması gerektiğinin altını çizen Rayıs Damdelen, “Arpa dahi alamıyoruz. Arpa ve destek verilmesi lazım... Bir firma ayda yaklaşık 10 ton sosis ve salam ithal ediyor. Hâlbuki bir fabrikamız olsa kendi ürettiğimiz domuzu burada işleyebilirdik.  Bizim çok ciddi bir beklentimiz yoktur. Sadece bu sektörü büyütmek için çalışmalar yapılması lazım” ifadelerini kullandı.

 

“Domuz genelde atıklarla beslenir”

Domuz üreticisi Rayıs Damdelen şöyle devam etti:

“Bu işi yapmaya başladıktan sonra bir firma bana gelip, hayvanımı alıp pazarlayacağını söyledi. Kıbrıs’ta domuzun pazarı var. Tarihi geçmiş atıkları imha ediyorlar, biz üreticilere vermiyorlar. Bir firmadan alıyoruz ama o da pahalıya satıyor. Bizler atığı değerlendiriyoruz. Çünkü domuz genelde atıklarla beslenir. Onun dışında arpa, buğday ya da darıyla da besleniyorlar.”

 

“Domuz adını duymak istemiyorlar, salhanede kesmiyorlar”

Müslümanlık inancından dolayı bir kesim insanın buna karşı çıktığını anlatan Damdelen, salhanede kesim yapılmadığının altını çizdi, bu bakımdan kendisinin bir salhane kurması gerektiğini söyledi.

Damdelen şunları söyledi:

“Bir kısım insan vardır ki, domuz olduğu için adını duyunca kaçıyor. Adını bile duymak istemez, hâlbuki bu da Allah’ın yarattığı bir varlık, inanırız veya inanmayız o ayrı bir şey… Bizim kendi yerli insanımız genelde bu şekilde yaklaşmıyor. Yabancılar, böyle düşünüyor.

Müslümanlığa inandığımız için buradaki en büyük sorunlardan biri de salhane sorunudur. İnançtan dolayı kesmiyorlar. Bu, büyük eksiklik... Bunu kendimiz yapmamız lazım. 1 milyon TL’ye yakın bir miktar zaten burayı kurmak ve işi büyütmek için harcadık. Şimdi 30-40 bin TL de onun için istiyoruz.”

Özel Haber Haberleri