Diyabeti tanıyor musunuz?

Diyabeti tanıyor musunuz?

Safir Sorakın

Hareketsiz yaşam ve düzensiz beslenme alışkanlıkları obezite (şişmanlık) ve takibinde diyabet (şeker hastalığı) olma riskini artırmaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalarda kilolu ve fazla kilolu olan bireylerde diyabet olma riskinin daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle Tip 2 Diyabet sıklığı 50 yaşından sonra artış gösteriyor. Peki Diyabeti ne kadar tanıyoruz?
Sizlere bu hafta 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısı ile ‘’Diyabet’’ yani halk arasındaki adı ile Şeker Hastalığı’nı tanıtacağım;

DİYABET NEDİR?
Diyabet,  kandaki glukoz  (şeker)  düzeyini dengeleyen insülin hormonunun;  eksikliği ve/veya yeterince salgılanmasına rağmen, vücutta kullanılamaması sonucu oluşan kronik metabolizma bozukluğudur. Glukoz vücudun temel enerji kaynağıdır. Besinlerle alınan glukoz mideye, oradan bağırsaklara geçer ve emilerek kana karışır. Pankreasta üretilen insülin hormonu ise dolaşımda bulunan glukoz düzeyini düzenler ve kanda glukoz yükseldiğinde pankreastan salınarak kan şekerini normal düzeye indirir.

PANKREAS?
Midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organ olup vücut için önemli enzimleri ve hormonları üretir. İnsülin de bunlardan biridir.

İNSÜLİN?
Vücutta enerji dengesini kontrol eden bir hormondur. Kan glukozunu kontrol altında tutan hormondur. Görevi kandaki şekerin hücre içine girmesini sağlamaktır.  Hücre içine giren glukoz, enerji kaynağı olarak kullanılır.  Böylece yükselmesi de önlenir.

NORMAL KAN ŞEKERİ DEĞERİ NE OLMALIDIR?
En az 8 (ideal olarak 10) saat aç kaldıktan sonra ölçülen şekere açlık kan şekeri (AKŞ) denir. Normal değeri; 70-100 mg/dl’dir. Yemeğe başladıktan 2 saat sonra bakılan kan şekerine tokluk kan şekeri denir ve 140 mg/dl’nin altında olması gerekir.
Glukozun hücre içine girmesi için mutlaka insüline gerek vardır. İnsülin glukozun hücre içine girmesinde hücrenin kapısını açan anahtar  görevi  yapar.  Pankreas,  yeterli insülin üretemediğinde  veya  insülin  anahtar görevini yapamadığında (insülin direnci) glukoz, hücre içine girip, enerjiye dönüşemez. Dolayısıyla glukoz kanda yükselmeye başlar. Normal sağlıklı kişilerde kanda şeker ve insülin düzeyleri, biribirine paralel şekilde ve dar sınırlar içinde değişir. Örneğin yemek yenildikten sonra yükselir, uyku ve dinlenme dönemlerinde düşer. Pankreasta insülin üretiminin azalması veya insülin üretimi yeterli olduğu halde doku ve organlar seviyesinde yeterli etki gösterememesi durumunda ‘diyabet’ gelişir. Diyabet hastalığına tıp dilinde ‘Diabetes Mellitus’ denilmektedir ve halk dilinde ‘Şeker Hastalığı’ olarak bilinmektedir.

DİYABETİN BELİRTİLERİ?
Diyabetin sık görülen başlıca klinik belirtileri; çok su içme, çok idrara çıkma, gece sık idrara çıkma, çok yemek yeme, ağırlık artışı veya zayıflama, bulanık görme, bayanlarda vajinal kaşıntı, halsizlik ve yorgunluktur.

KİMLERDE DİYABET GÖRÜLÜR?
•  Birinci derece akrabalarında diyabet bulunan kişilerde,
•  Şişman (obez) olan, sık acıkan ve hızlı kilo alanlarda,
•  Sağlıksız beslenenlerde,
•  Fiziksel inaktif olanlarda,
•  Hipertansiyon (kan basıncının yüksekliği) olanlarda,
•  Dislipidemisi (kan yağlarının yüksekliği) bulunanlarda,
•  Daha önceden prediyabet tanısı almış olanlarda,
•  Uyku-apne sendromu olan kişilerde,
•  Daha önce “Gebelik (Gestasyonel) diyabeti” tanısı almış olan ya da 4 kg’ın üstünde bebek doğurmuş olan kadınlarda,
•  Polikistik over sendromu olan kadınlarda,
•  Erken yaşta kardiyovasküler (kalp-damar) hastalık öyküsü olan kişilerde diyabet görülme riski yüksektir.

DİYABETİN TİPLERİ NELERDİR?
Diyabetin dört tipi vardır:
1.  Tip 1 diyabet
2.  Tip 2 diyabet
3.  Gebelik diyabeti (Gestasyonel diyabet)
4.  Diğer hastalıklara veya durumlara eşlik edebilen özel diyabet şekiller.
tip 1 diyabet, genellikle erken yaşlarda başlar, tanıdan itibaren mutlaka insülin kullanılmalıdır. tip  2  diyabet,  genellikle  daha  ileri  yaşlarda  (35  yaş  ve  üzeri)  başlar.
TİP 2 DİYABET RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
•  Genetik yatkınlık: Birinci derece yakınlarında diyabet öyküsü olanlar,
•  Kalp-damar hastalığı öyküsü olanlar,
•  Fazla kilolu olanlar (Özellikle karında yağ birikimi fazla olanlar; abdominal şişmanlık=elma tipi şişmanlık),
•  Yüksek tansiyonu olanlar,
•  4 kilonun üzerinde doğum yapmış anneler,
•  Gebelikte diyabet tanısı konanlar,
•  Prediyabeti olanlar: Açlık kan şekeri 100–125 mg/dl arasında ya da glukoz yükleme testinde 2. saat kan şekeri 140 – 199 mg/dl olanlar,
•  Fiziksel aktivitesi az olanlar,
•  Trigliserid düzeyi 250 mg/dl ve üzerinde ve/veya HDL kolesterolü 35 mg/dl ve altında olan bireyler risk altındadır.

DİYABET KONTROLÜ NEDEN ÖNEMLİDİR?
Diyabet kontrolünde amaç; kan şekerinin normal sınırlarda tutularak diyabetin organlar üzerinde yapacağı olumsuz etkilerin/hasarın önlenmesi ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesidir. Diyabet iyi kontrol edilemediğinde, vücuttaki tüm organlara zarar verebilmektedir. Bir yandan kan damarlarının yapısını bozarak göz, böbrek ve sinirleri etkilemekte, diğer yandan kalp hastalığı, inme nedeniyle de erken ölümlere neden olabilmektedir.

GLUKOZUN VÜCUTTAKİ GÖREVİ NEDİR? KARBONHİDRAT TÜKETMELİ MİYİM?
Besinlerde bulunan karbonhidrat, protein  ve  yağ  vücudumuza  enerji  veren  besin  öğeleri  olmakla  birlikte vücudumuzun temel enerji kaynağı karbonhidratlardır.
Ekmek,  pilav,  makarna,  meyve,  kuru baklagil, patates, börek vb. besinlerle alınan  karbonhidratlar, sindirime uğrayarak en küçük yapı taşı olan glukoza parçalanarak kana geçerler. Kandaki glukoz insülin hormonu aracılığı ile hücre içine girer ve hücreler tarafından enerji kaynağı olarak kullanılır. Glukozun az bir kısmı gereksinim olduğunda kullanılmak  üzere  yedek  şeker  deposu  olarak  karaciğerde  depolanır. Gereksinimden fazla alınan karbonhidratlar yağlara çevrilerek yağ dokusunda depolanır. Vücudumuzda yağ dokusunun artması sonucunda şişmanlık gelişir.
Sofra şekeri, bal, sıkılmış meyve suyu gibi yapısında şeker bulunan veya şeker eklemek süreti ile elde edilen besinler (reçel, pekmez, marmelat, limonata, şeker ilaveli meyve suları, şeker ilaveli meşrubatlar, çikolata, dondurma ve tatlılar gibi),  un ve  undan  yapılan  besinler  (ekmek,  yufka,  erişte,  şehriye,  makarna  gibi),  pirinç,  bulgur,  kuru baklagiller, patates, sebzeler, meyveler, yoğurt ve süt gibi besinler karbonhidrat içerir.
Öğünlerde gereksinim düzeyinde karbonhidrat alımının sağlanması ve bunun günden güne değişmeden benzer miktarlarda olması tokluk kan şekeri kontrolünün sağlanması için önemlidir. Karbonhidratlar kadar olmasa da proteinlerin ve yağların da kan şekeri  üzerine  etkileri  vardır. Yağ ve protein içeriği yüksek olan bir öğün, mide boşalma hızını yavaşlatabilir ve böylelikle tokluk kan şekeri yükselmelerini geciktirebilir. Kan şekeri kontrolünün sağlanması için yüksek yağlı ve yüksek proteinli beslenme tarzı hem böbrek hasarına neden olabilir hem de hipoglisemi (kan şekerinin düşük olması) sıklığını artırabilir. Bu nedenle protein ve yağ içeren besinlerin bilinmesi ve tüketim miktarlarına dikkat edilmesi önemlidir.

DİYABETİ ÖNLEMEK İÇİN NE YAPMALIYIM?
ÖNCELİKLE KİLONUZU KORUYUN! Çünkü obez bireylerde giderek artan insülin direnci diyabete neden olmaktadır.
SAĞLIKLI BESLENMEYİ ÖĞRENMELİSİNİZ
Sağlıksız, düzensiz ve dengesiz beslenmek diyabet riskini artırmaktadır. Günlük beslenmemizde ihtiyacımız olan besin ve besin gruplarını yeterli ve dengeli tüketmeyi öğrenmelisiniz. Sağlıklı karbonhidrat, protein ve yağ kaynaklarını öğrenmeli ve ihtiyacınız kadar tüketmelisiniz.
HAREKET ETMELİ.. Spor Yapmalısınız!
Sağlıklı beslenmeyi fiziksel aktivite ile birlikte yaşam tarzı haline getirmeniz gerekmektedir. Günde 10.000 adım hedefiniz olsun. Yapılan bilimsel araştırmalarda daha aktif, daha  hareketli yaşam tarzını benimseyerek diyabete yakalanma riskinizi azaltabileceğiniz söyleniliyor. 
STRESDEN OLABİLDİĞİNCE UZAK DURUN!
Biliyorum imkansız deyceksiniz.. Fakat Diyabetin ortaya çıkmasında önemli bir faktör olan HDL (iyi kolesterol) kolesterol düşüklüğünün stres ile ilişkili olduğu bilimsel araştırmalar ile gösterilmiştir. 
SİGARAYI VE ALKOLÜ BIRAKIN... Sigara içenlerde içmeyenlere göre diyabet gelişmesi riski %50 daha fazla unutmayın!
Kendinize sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandıracağınız ve bol fiziksel aktiviteli günler yaratacağınız bir hafta diliyorum. Unutmayın en önemli sizsiniz ve bunun için sağlığınızı koruyun. Sevgi ile kalın.

Dergiler Haberleri