Diş beyazlatma sağlıklı mı?

Dt. Simge Alıcı yazdı: Diş beyazlatma sağlıklı mı?

Son yıllarda estetik kaygıların artmasıyla birlikte diş beyazlatma işlemleri, diş hekimliğinde en çok talep edilen uygulamalardan biri haline geldi. Daha beyaz dişlere sahip olma isteği, yalnızca estetik bir beklenti değil; aynı zamanda bireyin kendine olan güvenini, sosyal ilişkilerini ve hatta mesleki duruşunu etkileyen bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Ancak hastalarımın bana en sık sorduğu sorulardan biri hâlâ aynı: “Diş beyazlatma sağlıklı mı?”

Bir diş hekimi olarak bu soruya verilecek yanıt net ama şartlıdır: Diş beyazlatma, doğru kişide, doğru yöntemle ve hekim kontrolünde yapıldığında güvenli bir işlemdir. Asıl sorun, bu işlemin bilinçsizce, kontrolsüz ürünlerle ya da kulaktan dolma bilgilerle yapılmasıdır.

Öncelikle dişlerin neden renk değiştirdiğini anlamak gerekir. Diş rengi; genetik faktörler, yaş, tüketilen yiyecek ve içecekler (çay, kahve, sigara, kırmızı şarap gibi), bazı ilaçlar ve ağız hijyen alışkanlıklarıyla yakından ilişkilidir. Zamanla diş minesinin altındaki dentin tabakasının daha belirgin hale gelmesi de dişlerin daha koyu görünmesine neden olur. Diş beyazlatma işlemleri, bu renklenmeleri hedef alarak dişin doğal rengini birkaç ton açmayı amaçlar.

Profesyonel diş beyazlatma işlemlerinde genellikle peroksit bazlı ajanlar kullanılır. Bu maddeler, diş yüzeyindeki ve diş dokusu içindeki renklenmiş molekülleri parçalayarak daha açık bir görünüm sağlar. Klinik ortamda yapılan bu işlemler, belirli konsantrasyonlarda ve kontrollü sürelerde uygulanır. Hastanın diş eti sağlığı, diş minesinin durumu, mevcut dolgular ve protezler mutlaka değerlendirilir. Çünkü her hasta beyazlatma için uygun değildir.

Toplumda yaygın olan yanlış inanışlardan biri, diş beyazlatmanın diş minesini aşındırdığı veya dişi “öldürdüğü” düşüncesidir. Bilimsel çalışmalar göstermektedir ki, doğru teknikle uygulanan beyazlatma işlemleri diş minesinde kalıcı bir hasar oluşturmaz. Ancak bu, işlemin sınırsız ve sık sık yapılabileceği anlamına gelmez. Gereksiz tekrarlanan beyazlatmalar, dişlerde hassasiyet artışına yol açabilir.

Diş beyazlatma sonrası görülebilen en yaygın yan etki diş hassasiyetidir. Özellikle soğuk-sıcak uyaranlara karşı geçici bir hassasiyet oluşabilir. Bu durum genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden azalır ve diş hekiminin önereceği hassasiyet giderici ürünlerle kontrol altına alınabilir. Bu hassasiyet, işlemin zararlı olduğu anlamına gelmez; dişin geçici olarak uyarılara daha duyarlı hale gelmesidir.

Asıl riskli olan ise diş hekimi kontrolü dışında yapılan uygulamalardır. İnternette satılan bilinmeyen içerikli beyazlatma ürünleri, sosyal medyada önerilen “doğal yöntemler” (limon, karbonat, sirke gibi) diş minesine ciddi zararlar verebilir. Bu maddeler, diş yüzeyini aşındırarak kısa sürede daha beyaz bir görüntü oluşturabilir; ancak uzun vadede dişlerin daha sarı görünmesine, hassasiyetin artmasına ve çürük riskinin yükselmesine neden olur. Mine kaybı geri dönüşü olmayan bir durumdur.

Burada hastalarımın özellikle bilmesini istediğim bir nokta var: Beyazlatma bir tedavi değil, estetik bir işlemdir. Çürük, diş eti hastalığı, çatlak dişler ya da ileri hassasiyet varken beyazlatma yapılması doğru değildir. Önce ağız sağlığı sağlanmalı, estetik işlemler ikinci planda düşünülmelidir. Ayrıca beyazlatma işlemi mevcut dolguların ve kaplamaların rengini değiştirmez; bu da hastaya mutlaka anlatılması gereken önemli bir detaydır.

Sonuç olarak diş beyazlatma, doğru endikasyonla yapıldığında hastaya hem estetik hem de psikolojik olarak olumlu katkılar sunar. Ancak bu sürecin güvenli ve sağlıklı olabilmesi için mutlaka bir diş hekimi tarafından planlanması gerekir. Sosyal medyada görülen hızlı çözümler ya da “zararsız” olduğu iddia edilen yöntemler, uzun vadede telafisi zor sorunlara yol açabilir.

Unutulmamalıdır ki beyaz dişler değil, sağlıklı dişler güzel bir gülüşün temelidir. Estetik uygulamalar, sağlıkla birlikte anlam kazanır.

Sağlık Haberleri