“Çerçeve, önemli sorunları çözüyor”

Kıbrıslı Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis ‘yakında başlaması beklenen müzakereler öncesinde Kıbrıs sorunundaki tezleri’ analiz etti:

Akıncı haritayı geri çektiğinde ısrar ederse, bu; Guterres Çerçevesi’ni reddettiği anlamına gelir…”
 

“Çerçeve; ‘Toprak konusunda, Kıbrıslı Türkler sundukları haritanın ötesine gitmeli ve Kıbrıslı Rumların bazı bölgelerle ilgili taleplerini karşılamalıdır’ diyor”
 

 

Kıbrıslı Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis; Alithia’ya verdiği özel röportajda, “Akıncı haritayı geri çektiğinde ısrar ederse, Guterres Çerçevesi’ni reddettiği anlamına gelir. Guterres Çerçevesi; ‘Kıbrıslı Türklerin Toprak konusunda, verdikleri haritadan da öteye gitmeleri gerektiğini’ söylüyor” iddiasında bulundu.
Gazete Mavroyannis’le yaptığı özel röportajı manşetten “Guterres Çerçevesi Garantiler ve Asker Sorununu Çözüyor… Andreas Mavroyannis, yakında başlaması beklenen müzakereler öncesinde Kıbrıs sorunundaki tezlerimizi analiz ediyor” başlığıyla manşetten aktardı.

 

“Gerçekte bu dönem, bir dönemin sonuna da damgasını vurabilir”


Şu anda, çözüm çabasının devam edip edemeyeceği ve başarı şansı olup olmadığının görülmeye çalışıldığını söyleyen Mavroyannis; “Zor bir dönemeç –kolay söylemeye alışmış olsak da - gerçekte bu dönem, bir dönemin sonuna da damgasını vurabilir” dedi.
Mavroyannis, Genel Sekreter Guterres’in garantilerin ve müdahale hakkının kaldırılması ve askerin çekilmesini güçlü uygulama ve gözetim mekanizmaları olmasıyla bağdaştırdığını belirterek, “Bizden (Crans - Montana’da) bu mekanizmalarda uzlaşmak için müzakere etmemizi istedi. Son gün geldi ve oldukça çalışma yapılmasına rağmen sonuç olmadığını gördü. Böylece son gece, tam bir paket olması için, uygulama konusunda gayrı resmi bir belge ortaya koyduğunu söyledi. Bunda anlaşmayı başarırsak, stratejik anlaşma olacak” dedi.
“Çerçevenin kabul edilmesi, müdahale hakkının, Garanti Anlaşması’nın kaldırılması ve askerlerin çekilmesi ve yeni bir güvenlik sistemi yaratılmasının yoluna konulması demek mi olacak?” sorusuna karşılık Mavroyannis, “Evet, tam olarak bu” cevabını verdi.

 

“Guterres askerlerin gitmeleri gerektiğini söyledi”


Mavroyannis, “Guterres, askerler konusunda tam olarak ne söyledi?” sorusuna karşılık, “Gitmeleri gerektiğini söyledi” dedi, şunları ekledi:
“Türkiye’nin etkin azaltmayı kabul etmesinin çok olumlu olduğunu söyledi ancak Mevlüt Çavuşoğlu etkin azaltmadan sonra diğerlerinin kalması gerektiğini söyledi. Genel Sekreter etkin azaltmada asker sayısının İttifak Anlaşması’nda öngörüldüğü sayıya, yani Türk askeri sayısının maksimum 650’ye, Yunan sayısının da maksimum 950’ye düşmesi gerektiğini söyledi. Ancak Guterres Anlaşma’nın geçerli olacağını değil Anlaşma’daki sayının geçerli olacağını söyledi.”


“Eıde izahında ‘You have to say Morfou’ (Omorfo’dan söz etmeniz gerekiyor) dedi”


“Toprak konusunda ne oluyor? Biz, geçen yıl harita kapandı derken Akıncı, geri çektiğini söyledi” sorusuna karşılık Mavroyannis, “Sayın Akıncı haritayı geri çektiğinde ısrar ederse bu, Guterres Çerçevesi’ni reddettiği anlamına gelir” iddiasında bulundu, şöyle devam etti:
“Guterres Çerçevesi ‘Toprak konusunda Kıbrıslı Türkler, sundukları haritanın ötesine gitmeli –varlığı kesin addedildikten sonra- ve Kıbrıslı Rumların, bazı bölgelerle ilgili taleplerini karşılamalıdır’ diyor. Espen Barth Eide, izahında ‘You have to say Morfou’ yani Omorfo’dan (Güzelyurt) söz etmeniz gerekiyor dedi.”
‘Kalınan yerden başlanmasının, uzlaşılanların yeniden teyidi mi demek olduğu sorulduğunda ise, “Talat-Hristofyas döneminden itibaren, yıllar içerisinde ve Akıncı-Anastasiadis anlaşmalarıyla şekillenen bir kazanım var. Bunlar bir paket teşkil ediyor, kaldığımız yerden devam edeceksek, masada olacak” ifadesini kullandı.


Türk tarafının Guterres Çerçevesi’ne yaklaşımıyla ilgili değerlendirme


Mavroyannis, Kıbrıs Türk tarafının geçen yıl Temmuz ayından bugüne kadar Guterres Çerçevesi’ne yaklaşımıyla ilgili Kıbrıslı Rum değerlendirmesinin ne olduğu sorusuna şu cevabı verdi:
“Sayın Akıncı sanki imzalamaya hazır bir belge varmış gibi Guterres Çerçevesi’ni imzalayalım diyerek çok beceriksizce bir hareket yaptı. Ben bunu iyi niyetle yaptı diyorum, kötü niyetli hareket olarak algılanmasını istemem. Türkiye’yi Guterres Çerçevesi temelinde müzakere masasına dönmeye ikna etmeye çalışırken, aşağı yukarı; bakın alacağımız yerlerde alacağız, vereceğimiz yerlerde vermeyeceğiz’ demişe benziyor. Açıklamalarına bakarsanız Akıncı bunu dedi, Başkan Anastasiadis de bunun için ısrarla, 6 madde derken diğer şeyler yanında, garantilerin kaldırılması ve askerlerin kesin bitiş tarihi olan bir dönemde derhal çekilmesini de kast ettiğimizi söyledi.”
“Prosedür yeniden başlamazsa, nasıl ilerleyeceğimize dair planımız var mı? Çalışma senaryomuz var mı?” sorusuna muhatap olan Mavroyannis, “Ülkemizi nasıl koruyacağımıza dair düşünceler var ancak başarısızlık olması durumu için alternatif senaryolarımız yok. Başarısızlık seçenek değil, biz başarı olanaklarını büyütmek için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.


“6 ayda Kıbrıs sorununda bir şey olmazsa, Barış Gücü’nün Kıbrıs’tan yok olması ihtimali yüksektir, bu da fiili durumun sonu demek olur”


Andreas Mavroyannis, BM Güvenlik Konseyi’nin, önümüzdeki 6 ay içerisinde Kıbrıs sorununda bir şey olmazsa Barış Gücü’nün bugünkü şartlarla kalmaya devam etmesi olanağı kalmadığı mesajını verdiğine dikkat çekerek, Güvenlik Konseyi üyeleri arasında anlaşmazlık olabileceğini belirterek “Bu olursa Güvenlik Konseyi üyelerinden birinin veto kullanması ve Barış Gücü’nün Kıbrıs’tan yok olması ihtimali yüksektir. Tek başına bu, fiili durumun sonu demek olur” dedi.
Mavroyannis, “önümüzdeki 6 içerisinde ne olacağına bakılmaksızın, Kıbrıs sorunu bir daha aynı olmayacak. Kıbrıs sorununun çözümü aracılığıyla dönem sonunda mutlu son olacak. Ancak çözüm anlaşmasının olmadığı bir dönem sonu olursa hiçbir şey bizim lehimize olmayacak. Fiili durum kesin değil, çözüm değil, maalesef siyasi parti başkanlarının halen bugün düşündüğü gibi en iyi çözüm de değil” vurgusunu yaptı. 


“Kendimizi eli boş, silindirin önünde bulacağız”


Kıbrıs sorunuyla ilgi yaptığı “dönem sonu” açıklamasını Fileleftheros’a verdiği söyleşide izah etmeye çalışan Mavroyannis; “Müzakere kazanımları ortadan kalkar ve çözüm yönündeki mevcut çaba başarısızlığa uğrarsa kendimizi eli boş, silindirin önünde bulacağız” uyarısında bulundu, “Bu nedenle son derece endişe verici bir durumu işaret eden noktaları yönetmek zorundayız ki bizi istikrarsızlaştırmasın” dedi.
“Kıbrıs sorununda, düşüncelerimizde ve analizlerimizde dikkate alınması gereken farklı bir manzara çizdiğimiz için bazı endişeler olması doğaldır” diyen Mavroyannis, “dönem sonu” söylemini şu ana kadar birçok kez dile getirdiğini hatırlattı “şekillenmekte olan sahne bir dönemin sonunu betimliyor. Önümüzdeki çok bulanık suları haritalandırmalıyız” ifadesini kullandı.
Mavroyannis; “Crans - Montana’da zirve noktasına ulaşan prosedür, fayda sınırlarını tüketmiş, ilave bir nefes almış görünüyor” dedi, ardından şunları ekledi: “Ancak biz, egemenliğimiz ve toprak bütünlüğümüz mutlak korunarak; BM parametrelerinde, ülkenin yeniden birleşmesi aracı olarak federalizmde, garantilerin kaldırılmasında, askerlerin çekilmesinde ve çağdaş bir Avrupa ülkesinde insan haklarının restore edilmesinde ısrar ediyoruz. Bu mantığın olanakları tükenmiş değil, aksine büyük endişeyi geriye kalan senaryolar yaratıyor.”


“Sorun; çok taraflı diplomasi sınırlarının yeniden düzenlenmesi, uluslararası sahnenin yeniden yapılanması”


“Zorlukların; oldubittilerin sağlamlaşıp yoğunlaşması dışında, çok taraflı diplomasi sınırlarının yeniden düzenlenmesi ve uluslararası siyaset sahnesinin yeniden yapılanmasıyla iç içe geçmesinden kaynaklandığını” söyleyen Mavroyannis, “Müzakere kazanımları ortadan kalkar ve çözüm yönündeki mevcut çaba başarısız olursa kendimizi eli boş, silindirin önünde bulacağız” ifadesini kullandı.
Müzakereci olduğu ve uzun yıllardır çözüm prosedürlerine katıldığı hatırlatılarak bu kaygıya neden şu anda kapıldığı sorulan Mavroyannis, “Tam da Kıbrıs sorununun gözlem kulesinde olmamdan dolayı, bizi istikrarsızlaştırmasın diye yönetmek sorunda olduğumuz çok endişe verici bir durumu işaret eden noktaları görebiliyorum” dedi.
BM Genel Sekreteri’nin, Crans - Montana sonrasında, çözüm hedefinin başarılmasının, hangi araçlarla ve hangi çözümün mümkün olduğunu sorguladığını, Jane Holl Lute’u da bunun için adaya gönderdiğini belirten Mavroyannis, “Lute, Genel Sekreter’i başarılabilecek bir yaklaşımları olduğuna ikna edebilmek bütün taraflara kalmış mesajını verdi” dedi.
Mavroyannis; Kıbrıs Rum tarafının, prosedürün kaldığı yerden başlaması ve devam etmesi gerektiği ısrarı üzerine Lute’un, Crans - Montana’da başarılamayanın bu kez başarılabileceğine inanmalarına neyin sebep olduğunu sorduğuna dikkat çekti. Mavroyannis, Lute’a verdikleri cevabı “önüne bir dizi argüman ve geçen yılki prosedürde saptadığımız zafiyetlerin aşılmasına dair önerilerimizi koyduk. Bunları düzeltir ve aşarsak çok büyük olanağımız olduğunu söyledik” şeklinde aktardı.
Başlıca zafiyetin ne olduğu sorulduğunda Mavroyannis şu cevabı verdi: 
“Özellikle sorunun uluslararası boyutunda yeterli ön hazırlık yapılmaması, (çözümün/anlaşmanın) uygulanması ve Genel Sekreter’in gayrı resmi belgesi konusundaki görüşmelerin sonuca ulaşmaması, Genel Sekreter’in son gün uyguladığı, bunlara dair bilgilendirmedeki gizlilik yöntemi nedeniyle öteki tarafın hangi noktada durduğunu tam anlayamadık. Bunlar, düzeltilebilecek bazı zafiyetlerdir.”
Mavroyannis’e, Rum tarafının müzakerelere Guterres Çerçevesi’nin 30 Temmuz tarihli mi yoksa 4 Temmuz tarihli 6 maddesinden mi başlamayı hedeflediği soruldu. “Bu, anlamsız bir iç tartışmadır” vurgusuyla söze başlayan Mavroyannis, özetle şöyle devam etti:
“Guterres Çerçevesi’yle ilgili bir sorun yok. Çerçeve gerek mantık gerek konu yaklaşımı açısından gerekse Genel Sekreter’in 6 maddeden her birinin çıtasının nerede olması gerektiğine dair anlayışında sorun yoktur. Belge veya öneri değil, iyi niyet misyonu mantığı sınırları çerçevesi içerisinde mantıklı bir müdahaleydi. Hepimiz, prosedüre etkin bir ivme katacak stratejik bir anlaşmaya varabilmek için müzakere edilmesi ve top yükün anlaşılması gereken konuları hepimiz biliyorduk. Hepimiz bu yaklaşım temelinde çalışmayı kabul ettik. Eide kaleme alırken, Genel Sekreter’in mantığını tam yansıtmadığı için izahatlar yapıldı. Bütün bunlar, müzakereyle paralel gerçekleşti. İzahat, bizim tarafa 5 ve 6 Temmuz’daki önerilerini sunma fırsatı verdi.”
“Kıbrıslı Türkler ve Türkiye 3 aylık bir takvim ve eylem planı istiyor” sorusuna karşılık “Crans - Montana tipi bir müzakere fazla zaman gerektirmez” diyen Mavroyannis, “Stratejik anlaşma olursa elbette geriye kalanlar için fazla zaman gerekmez. Ancak Türk tarafı, B planlarını meşrulaştırmak için genellikle suni takvimler koyuyor” dedi. 
Kıbrıslı Türk Lider Mustafa Akıncı’yı “Bize, sundukları ve Çerçeve’de kullanılan harita olmadığını söylüyor” diyerek eleştiren Mavroyannis, bu konuyu Lute’un önüne koyduklarını anlattı. Mavroyannis, eski Kıbrıslı Türk Müzakereci’nin yakın zamana kadar, Rum tarafının doğal gaz sondajlarına başlaması halinde sorun olacağına atıf yaptığı hatırlatıldığında da bunu; “Türkiye’nin, Kıbrıslı Türklerin tez ve niyetlerini değiştirmelerine hiçbir olanak bırakmadığının göstergesi” diye yorumladı, meşru pozisyonumuzla alakalı zarar görmemek ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin çıkarlarını korumak için elimizden geleni yapacağız” dedi.
Mavroyannis’e, Eylül 2018’de New York’ta gerçekleşecek BM Genel Kurulu çerçevesinde Kıbrıslı Türk Lider Mustafa Akıncı, Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anstasiadis ve Genel Sekreter Antonio Guterres arasında ortak bir görüşme hazırlığı olup olmadığı da soruldu. Mavroyannis, “İhtimal dışı görmüyoruz ancak Sayın Lute’un misyonunun gelişmesine bağlı” dedi.
 

Güney Haberleri