CENK MUTLUYAKALI’DAN YENİ BİR ESER… EĞER O MUTLUYSA…

CENK MUTLUYAKALI’DAN YENİ BİR ESER… EĞER O MUTLUYSA…

Neriman CAHİT

 

Cenk Mutluyakalı’yı tanıdığım günden beri, Ona hep , ‘Saygı’ duydum… Çünkü O, sadece başarılı bir ‘idareci’ değil, bir yazar ve bir yazın ve mücadele insanıdır da… Hem de tepeden tırnağa ‘Sevgi’  dolu…
Bu yapının yalnızca ‘Yazın’ için mi geçerli olduğunu sanıyorsunuz…
Durmadan okuyan – ‘Bilgi Dağarcığını’ durmadan geliştiren bir yazar… Yüzünde, hiç maske taşımayan bir insandır da o…
‘EĞER O MUTLUYSA’… adını verdiği-yeni çıkan kitabında- köşe yazılarından bazılarını seçerek, bir demet çiçek gibi sunmuş okuyucuya… (111) sayfalık bir armağan gibi…
Yanlış anlaşılmasın, sadece ‘şiir’ değil, metinleri oluşturan neredeyse hayatın – ülkemizdeki bireysel ve toplumsal ayrıntılarını- sunuyor bize…
Yani , ‘enerji akımıyla’ oluşan bir dünyayı seriyor okuyucunun önüne: Bir Toplumsal ve Bireysel Sorunlara Bakış Kitabı: Özetle…

Psikolojik ve felsefi derinliği olan…
Yaşamın soluğuna dönüşmüş gibi…
Yılbaşı yakın, güzelim bir yılbaşı armağanı olmaya da çok uygun…
Kitaptan… Bir örnek ve en güzel dileklerle bitirelim…

SUSARDI…

Sesinin yollarını tıkardı kimi sorular, susardı!
O, ‘’suskunlar’’ parmak uçlarına birikirdi usulca.
Sözcükler ekerdi evrene, sevdalar büyütürdü, gözlerindeki limana sığınan…
Bir umut edinirdi, çocuksu.
Kaybolurdu kendi sokaklarında, bir koydan öteki koya. Üryan bir gün doğumu yutkunurdu maviyi, susardı!
Sesler çiy gibi boşalırdı bedenine, çığ gibi büyürdü imgeler. Kayıp bir aşka şiirler yazardı. Kaybolurdu ‘telaşların’ peşinde…
‘’Kurulmuş suskunun saati’’ kırılırdı elbet…
Ahmet Telli yanılmış olamazdı…
Ve kibrit çakılmış karanlıklarda, tutuşurdu sözler, sözcükler…
Bir alev yükselirdi yıldızların koynuna…
Harflerin molozuyla yanardı gece…
Uyurdu, susarak, sessizce… Unutamazdı...
‘’Sevmeyi beceremeyenlerin koyduğu yasaklar, çözülüp gider(ken) çocuk gölgelerinde yazın…’’ gülümserdi Akgün Akova’ya ve susardı yine, kirpiklerinde gizlenirken aşk. Özenle korurdu lirik bir ‘serçe’yi avuçlarından beslenen…
Susardı!
Bir yolculuk başlardı, kimseler duymadan, parmaklarının ucunda, sırılsıklam…
***************
Bir gemi suskunlar limanından demir
alıyorsa eğer yüreği kadardır açık denizleri

Gemiler savaşmaya yırttı maviyi,
Acılar yetmedi dikmeye, coğrafyam yırtık kaldı

Yalnızlaştık nüfusu büyüyen kentlerde…

Üzgünüm kelimesi, bazen bir hayatın
Üzerini gökyüzüyle örttüklerini anlatıyor

İnsan bir hayatı mı yaşar, bir hayali mi?
Kimi zaman bir hayal, bir hayata toslar!
C.M.

Dergiler Haberleri