Çağlayan Mahallesinin Uzak ve Yakın Geçmişi (1)

Çağlayan Mahallesi, Lefkoşa’nın önemli bir gezinti yeri ile eğlence merkezi olarak da bilinmekteydi.

Tuncer Bağışkan

Giriş

 

Bugünkü yazımın konusu olan Çağlayan Mahallesi, yakın geçmişimizde Köşklü Çiftlik gibi bir ‘zengin mahallesi’ olarak bilinirken, Lefkoşa’nın önemli bir gezinti yeri ile eğlence merkezi olarak da bilinmekteydi. Ancak 21 Aralık 1963 tarihinden itibaren sınır bölgesinde kalmış olması nedeniyle kaderine terk edilmişliğinin yanı sıra, tarihi geçmişi üzerine herhangi detaylı bir çalışma da yapılabilmiş değildi. Nihayet bu yöndeki eksikliklerin giderilebilmesi amacıyla 31 Ağustos – 4 Eylül, 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen “10. Uluslararası Lefkoşa Halk Dansları Festivali’ etkinlikleri çerçevesinde mahallenin geçmişini kısmen de olsa araştırma olanağı bulabilmiştim. Böylece ana hatlarıyla kaleme aldığım “Çağlayan mahallesinin uzak ve yakın geçmişi” başlıklı bildirimi ilkin 2 Eylül 2016 tarihinde Mimar-Mühendisler Odası Birliği’nde düzenlenen ‘Eski Çağlayan’ konulu panelde sunmuştum. Şimdi ise bildirimin beş hafta süreyle Adres dergisi okurlarıyla buluşmasına sıra gelmiştir.

 

1.ÇAĞLAYAN MAHALLESİNİN TARİHİ GEÇMİŞİ

 

1.1 Lüzinyan ve Venedik döneminde şimdiki mahallenin arazisi ve Handaga

Lüzinyan Kralı Henry II döneminde (M.S 1285-1324) şimdiki Çağlayan mahallesinin bulunduğu boş alan Lefkoşa’nın çevresine inşa edilmeye başlanan 9 mil (yaklaşık 13 km) uzunluğundaki sur duvarlarının içinde yer almaktaydı. Venedikli tarihçi Amadi’nin 1190 - 1438 yılları arasındaki tarihi olaylardan söz eden ‘Chronicle’ adlı kitabında, kentin kuzey surlarının 1360 yılına doğru kral Peter I döneminde yapıldığını yazmıştır. Ancak bu surlar Ceneviz İdaresi döneminde (1373) saldırılara karşı direnemeyecek durumdaydı. Bu nedenle 1382 yılı itibarıyla taş yapılı olan sur duvarları yükseltilir, bazı yerlerine yuvarlak kuleler yapılır ve surların önüne içinde su olmayan geniş bir hendek kazılır. O sırada şimdiki Handagalar’ın bulunduğu yere kente giriş-çıkışı sağlayan dikdörtgen planlı St. Andrew köşe kulesi ile Büyükkaymaklı’ya doğru uzanan hendek şeklinde bir geçit açılır. St. Andrew köşe kulesinin hemen güney yanına ise, Değirmenlik, Trikomo ve Karpaz bölgelerine ulaşımı sağlayan kule şeklinde dikdörtgen planlı St. Andrew kapısı yapılır.

Venedik dönemine (M.S 1489 – 1571) rastlayan 1567 yılında Lefkoşa savunmasının güçlendirilmesi amacıyla 9 mil uzunluğundaki Lüzinyan surları tamamen yıkılmış ve bu surlar ile diğer yıkılan yapılardan sağlanan taşlarla, Venedikli baş mühendis Giulio Savargnano’nun planları doğrultusunda Porta Giuliano (Mağusa Kapısı), Porta Del Proveditore (Vali kapısı - Girne Kapısı) ve Porta di San Domenico (Baf Kapısı) adlarında üç giriş kapısı ve 11 burcu olan 3 mil uzunluğunda Lefkoşa surları inşa edilir. Lüzinyan tahkimatına oranla daha küçük olan Venedik surlarının yapılmasıyla birlikte, eskiden surlar içinde olan şimdiki Çağlayan arazisi ile surların önündeki Lüzinyan hendekleri, Venedik surlarının dışında kalmış olur. İngiliz Sömürge Döneminde ise bu ‘hendekler’ ayni anlama gelen ‘Handaga’ adıyla anılmaya başlanır.

 

1.2 İngiliz Sömürge döneminde Lefkoşa surlarına açılan geçitler

Venedik devrinde surlara açılan giriş kapıları küçük ve dar olduğundan, İngiliz Sömürge döneminde motorlu araçların kente giriş çıkışlarında zorluklar yaşanmaktaydı. Bu zorlukların giderilmesinin yanı sıra, Lefkoşa dışındaki boş alanların kullanılmasının da sağlanması amacıyla, eski giriş kapıları zamanla iptal edilerek surların değişik yerlerine, çoğunluğu “New Entrance” (Yeni Kapı) adıyla bilinen, 11 adet yeni geçit açılır. İlkin Baf’tan gelenlere kolaylık sağlanması amacıyla 1879 yılında Baf Kapısı’nın kuzey bitişiğindeki sur duvarına bir geçit açılır. Bunu 1882 yılında Uzun Yol’un ucuna açılan Tripiotis geçidi (Porta Nuova / New entrance), 1888 yılından önce açılan Makariou II Meydanı geçidi (Gologasi/Agios Antonios) ve 1914 yılından önce Loredano (Suyutlu/Derviş/Cevizli) ile Flatro (Kandil Söndüren/Zeytinli) burçlarının arasına açılan Kaymaklı geçidi (Papagos Savare Geçidi) izler.

1929 yılında ilk kez Lefkoşa’ya otobüs seferlerinin başlamasıyla birlikte Lefkoşa surlarına daha başka geçitlerin açılması da gündeme gelir. Lefkoşa Girne Kapısı dışındaki Larda’nın yanında bulunan tren istasyonundan otobüslerle alınan yolcuların Lefkoşa’ya taşınmasına karşın, otobüslerin Girne Kapısının dar tünelinden şehre girmeleri mümkün olmadığından, otobüslerin damlarının kesilmesi gerekmişti. Hatta o sırada Lefkoşa’ya gelen deve katırlarının da Lefkoşa’ya girişi oldukça zordu. Nihayet surlarla çevrili Lefkoşa’nın dışına inşaatların yapılmasının bir zaruret haline gelmesi üzerine, kentin planlanıp imar edilebilmesinin sağlanması amacıyla 1931 yılında toplanan “Amenity Committee”, Girne kapısının iki yanına birer geçit açılması kararı alır. Ayni komite daha sonraki yıllarda surlara altı geçit daha açılmasını öngörür. Bu geçitler ise; bazı haritalarda Saraçoğlu’ adıyla geçen ve 1927 yılından itibaren açılması planlanan Barbaro (Musalla) ile Loredano (Suyutlu/Derviş/Cevizli) burçlarının arasında bulunan ‘Çağlayan Geçidi’.Agalma Solomu Geçidi, Gefira Dorou Loizou Geçidi (Eleftheriou Venizelou Meydanı), Makariou II Meydanı Geçidi (Gologasi / Andonios), King George II Geçidi (Georgou II) ve Köşklüçiftlik Geçidi’dir. Çağlayan geçidinin açılabilmesi için orada bulunan bir evin yıkıldığı da 1926 doğumlu olan Çağlayanlı Şerife Turgut Işık tarafından bilgime getirilmiştir.

 

1.3 Mahallenin adı

1930’lu yılların başlarına ait mahallenin en eski konut koçanlarında bu bölgenin adının ‘Handaga – Yeni Kapı’ olarak kayıtlı bulunduğu sn. Süheyla Çıraklı tarafından bilgime getirilmişti. Böylece bu bölgenin ilk adını Lüzinyan dönemi sur duvarlarının önüne kazılan ve ‘Handaga’ anlamına gelen hendekten (çukurdan) aldığı da anlaşılmış oluyor.

Araştırmacı-Yazar Haşmet M. Gürkan ise, bu bilgilere ulaşamadığından, mahallenin ilk adının, 1938 yılında bu yörede “Işıklar” adıyla açılan gazinodan aldığı varsayımına “Dünkü ve Bugünkü Lefkoşa” kitabında yer vermiştir. Ancak şimdilerde daha eski bilgilere ulaşıldığından mahallenin ikinci adının “Işıklar” olduğu da belirlenmiş olur. Nitekim 1926 doğumlu olan öğretmen Şerife Turgut Işık’ın anlatıldığına göre, Şehit Albay Karaoğlanoğlu Caddesi No. 17 numarada bulunan bina, 1930’lu yılların başlarında kayınpederi Şefik Işık ile kayınvalidesi Şefika Şefik Işık tarafından inşa edilip 1938’li yıllarda “Işıklar Gazino-Bar” adıyla kullanılmaya başlanmış. O sıralarda önündeki ağaçlı bahçe ise restoranın yazlığı olarak kullanılıyormuş. Bu bar zamanla ünlendiğinden mahalle de ‘Işıklar’ adıyla anılır olmuş. Ancak 1962 yılında yıkılan bu konutun yerine şimdiki konut inşa edilmiştir.

Şimdiki Çağlayan Mahallesi adını, Sindeli Hüseyin Çağlayan’ın soyadından ve 12.Mart.1938 tarihinde mütevazi bir törenle açılışını yaptığı kendine ait bardan almaktadır. Çağlayan soyadının kendisine Türkiyeli bir dostu tarafından önerildiğini bizzat kendisinden öğrenmekteyiz. Anlatıldığına göre Sindeli Hüseyin Bey, 1935 yılında inşa etmeye başladığı bu bara güzel bir isim bulmak amacıyla ödüllü bir yarışma düzenlemiş. Kendisinin belirlediği isim listesini halka ve özellikle de mahalleliye sunarak onların görüşlerini talep etmiş. Gelen öneriler, bara ‘Çağlayan’ adının verilmesi doğrultusunda olmuş. Bunun üzerine gelen önerileri zamanın liderlerinden Dr. Fazıl Küçük ile Rauf R. Denktaş’a sunmuş. Onlar da ‘Çağlayan’ adını beğendiklerinden iş yerine ‘Çağlayan Bar’ adı konmuş. Açılan bu bar kısa sürede uluslararası bir üne kavuştuğundan mahalle “Çağlayan” adıyla anılmaya başlanmış, daha sonra ise mahalleye resmi olarak bu ad verilmiş.

 

  1. Mahalleye konutların ilk yapılmaya başlanması; Handagalar

Yazımızın girişinde Lüzinyan dönemine ait surların önündeki hendeğin, İngiliz Sömürge döneminde “Handaga” adıyla bilinmeye başlandığını söylemiştik. Lefkoşa, Büyük Kaymaklı ve Küçük Kaymaklı üçgeni arasında kalan bölgede ‘Handaga adıyla bilinen iki ayrı çukur alan bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Küçük Kaymaklı’ya ulaşan yolun doğu bitişiğinde, diğeri ise Abdullah Parla Sokağı’nın nihayetinin güney bitişiğinde yer almaktaydı.  İngiliz döneminin ilk yılarında Handaga adıyla bilinen çukur alanın bir bahçe olduğu ve çamur deryasından geçilmediği anlatılmaktadır. En eski Çağlayan evlerinin bölgeye yapılmaya başlanmadığı yıllarda Handaga bölgesine tek katlı kerpiç evler inşa edilmek suretiyle mahallenin ilk çekirdeği de atılmış olur.

Süheyla Çıraklı’nın anlattığına göre, Abohor’un zenginlerinden olan babası Hüseyin Halil İbrahim Efendi 1928 yılında üç aileyle birlikte Lefkoşa’ya gelince önce Yeni Cami’ye yerleşerek arabacılık yapmaya başlamış. O sırada şimdiki Abdullah Parla Sokağı’nın güneydoğu arka tarafı Giryago ile Yannagi adlarında iki Rum kardeşe aitmiş. Hüseyin Halil İbrahim Efendi, bu Rumlara ait olan Abdullah Parla sokağındaki Handaga’dan bir arazi alarak oraya ilk evini 1929-1932 yılları arasında inşa etmiş. Ayrıca köyündeki arazilerinin bir kısmını da satarak oraya 6 hane ev yaparken, 3 hane de Çağlayan’ın başka yerlerine de evler yaptırmış. O sırada Giryago ile Yannagi kardeşler Amerika’ya gideceklerinden, buradaki arazilerinin Türklere satılması için Hüseyin Halil İbrahim Efendi’den yardım istemişler. O da bu tarlaların Türklere satılması için kendilerine yardımcı olmuş.

O yıllarda Çağlayan mahallesinin bazı kısımları susuz olduğundan Hüseyin Çağlayan’ın 22 Kıbrıs lirası harcayarak buraya su getirdiğini de Kıbrıs gazetesi muhabiri Ersin Öztürk’ün Hüseyin Çağlayan ile gerçekleştirip 24.10.1990 tarihinde yayınladığı söyleşiden öğreniyoruz.

Küçükkaymaklı yolu üzerindeki Handaga adıyla bilinen çukurun içinde bulunan virane durumdaki evlerin bir kısmı Rumlara, bir kısmı ise Türklere aitti. Ancak Şukri dedem ile Zehra nenemin Ömerge Mahallesindeki evlerini terk ettikten sonra 1959 – 1960 yıllarında geçici olarak ikamet ettikleri bu evlerde sadece Türk aileler oturmaktaydı.. Suna teyzemin anlattığına göre Handaga’daki bazı binalar ailelere konut olarak kiralanırken, bazı konutların odaları da değişik kişilere oda oda kiralanmaktaydı.

 

1.5 İngiliz Sömürge Döneminde Çağlayan Mahallesi

Çağlayanlı sn. Zerrin Erozan’ın anlatıldığına göre şimdiki Şehit Albay Karaoğlanoğlu Caddesi’nden başlayarak Eğlence Tepesi’ne kadar uzanan yolun kenarlarındaki arazilerin tamamı Türk malıymış. Nitekim şimdiki Çağlayan Bar’dan başlayıp Yeni Kapı’daki Şehit Hüseyin Ruso sokağına kadar uzanan arazilerin Aynalı’ya ait olduğu, onun da bu araziler ile bu arazilere yaptırdığı evleri oğlu öğretmen Beha Bey’e devrettiği bilgileri edinilmektedir.

İlerleyen yıllarda Çağlayan’daki arazilerin bir kısmı Lefkoşa’nın ileri gelenlerinden Ahmet Çıraklı,  Hüseyin Çıraklı’nın eşi Süheyla hanımın babası Abohorlu Hüseyin Halil İbrahim Efendi, Öğretmen Beha bey’in babası Aynalı, Kasap Mazhar, Arabacı Halil, Mehmet Boyacı ile kız kardeşleri, Seyfi Akdeniz, Ali Beşir, Kasap Derviş, Talat Çobanoğlu, Bakkal Menteş ve Derviş Şeytanoğlu tarafından satın alınarak içlerine konutların yapımına başlanmış. Hatta Ahmet Çıraklı’nın, 3’ü erkek, 4’ü ise kız olan çocuklarına mahallede birer ev yaptırıp verdiği de sağlayabildiğimiz bilgiler arasında yer alıyor.  

Kısa süreli araştırmamda bilgime getirilen Çağlayan Mahallesi insanlarına ait listesinin eksik olduğuna inanmama karşın, bunların kayıt altına alınabilmeleri amacıyla onların da buraya işlenmesinde yarar gördüm. Listede adları verilenler arasında, Niyazi Uludağ, Derviş Moreket & İnclal, İsmet Vehit Güney, sinemacı İbrahim Hayrettin, Hazım Remzi, Suphi Riza, Foto Mehmet Özeş, Hilmi Damdelen, Halil Zülhayır, Ali – Fatma Çerkez, Kahveci Özerlat, Ahmet Zeki Taşcı, Cevdet Hacıbulgur, Dellal Yusuf, Bakkal Menteş, Halil Zelzele, Hasan Behçet, Salih Uzunoğlu, Özkan & Suna Uygur, Terzi Hayriye Remzi, Erdal Onurhan, Özel – Ömer Olgaçer ve Osman – Fatma Özel’in yer aldığını da öğrenmiş oluyoruz.

DEVAMI HAFTAYA 

 

 

 

Dergiler Haberleri