Berlin’de hem ziyaret, hem hızlı tur

Leipzig ile Berlin arası arabayla yaklaşık 2 saatlik bir yol. Oralara kadar gitmişken Berlin’i görmeden dönmek olmazdı.

Filiz Uzun

Leipzig ile Berlin arası arabayla yaklaşık 2 saatlik bir yol. Oralara kadar gitmişken Berlin’i görmeden dönmek olmazdı. Ayrıca 2 aydır orada olan ablamın kızı Ege Tek’i de ziyaret etmek amacıyla kızım Helin ile birlikte otobüsle gitmeye karar verdik Berlin’e ve yola çıktık.

Berlin’de Kıbrıslı Genç Doktor Ege Tek

Ege, orta ve lise eğitimini Lefkoşa’nın güneyindeki English School’da tamamladıktan sonra, A-level sonuçları ile Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesine girer 6 yıl önce. Ve geçtiğimiz Haziran ayında mezun olup doktor ünvanını almaya hak kazanır. Ailesi olarak tam kadro oradaydık bu mutlu anı onunla paylaşmak için.  

English School’u başarı ile tamamlamak da Tıp Fakültesine girip başarı ile bitirmek de benim 2 satırla özetleyip yazdığım kadar kolay işler değil elbette. Bu sürecini yaşarken birebir şahit olduğumuzdan biliyorum ben de. Ege her çocuk gibi üniversiteye giderken maalesef her çocuk gibi devlet bursu alarak okuyamadı, 5 yıl boyunca. Ta ki son yılında bir Bakanımız A-level ile üniversiteye girenler de başarı burs alabilir kararı alıncaya kadar. Doktor olarak uzmanlığını yapmak için Almanya’ya gitmeye karar verir. Bu yüzden zorlu stajlar, sınavlar ve okul bitirme telaşı yanında bir de Almanca dersler almaya başlar eğitiminin son yılında. Almancada B2 seviyesine gelebilmek için yaz aylarında birçok arkadaşı tatil yaparken o koyduğu hedefi için Ağustos ayında iki aylık kurs için Almanya’ya gider. Almanca kursu için gerekli olan parayı AB bursundan karşılayabilir umuduyla AB burs sınavına kızım Helin ile birlikte girer ve kazanır. Ama maalesef burs şartlarını (ya lise sonrası dil ya da üniversite bitirenler için 3 yıl ülkesinde çalışma zorunluluğu nedeniyle) karşılayamadığından kazandığı bursu alamaz.  Kendi biriktirdiği harçlıkları ve ailesinin desteği ile son anda bulduğu bir kursa ve yurda kayıt olup başlar kursuna. Şimdi bir ay daha başka bir kursa kayıt olacak Almanca Tıp literatürünü öğrenmek maksadıyla. Tüm gerekliliklerini yerine getirdikten sonra da Berlin’de bir Tıp Fakültesine başvurarak ihtisasına başlayacak. O zaman doktora yapar gibi göründüğünden devlet bursu alabilecekmiş…

Keşke Cesur/Çalışkan Gençler Devletten Daha Çok Destek Alabilse!

En ihtiyacı olan zamanlarda gençlerin yolunu açmak, onlara danışmanlık yapmak ve ihtiyaçları olan burs ya da desteği vermek bence her devletin görev ve sorumlulukları arasındadır.

Keşke Milli Eğitim Bakanlığının böyle bir ‘müdürlüğü’ olsa, belirlenen kriterlerin dışında kalan gençlerin de başvuracağı; dertlerini, sıkıntılarını anlatacakları ve yardım alabilecekleri. Keşke!

Ege yaşam yoluna Berlin’de devam edecek. Tüm zorlukları aşarak şahane bir üniversitede ihtisasını bitireceğine ve meslek yaşamında da öğrencilik yıllarında olduğu gibi birçok başarıya imza atacağından hiç şüphem yoktur. Biz yine her zaman olduğu gibi ailesi olarak onun yanında olacağız, gururla. Ve eminin ki ülke olarak da Kıbrıslı bir doktor diye övüneceğiz, yurt dışında birçok başarılara imza atan birçok gencimizle duyduğumuz gibi…


EGE İLE BERLİN TURU

Ege English School’da okurken science bölümünde okuduğu halde Tarihe (history) olan merakı nedeniyle History A-level’ı da yapmış ve Alman tarihini okumuştu. Tıpkı Helin gibi. Dünya tarihi okumadığıma yanarak gezdim onlarla Berlin’i. İkisi de beni bilgilendirerek gezdirdiler. Ege bir turizmci gibi önceden planlamıştı hızlıca görebileceğimiz yerleri ve iki günde yaklaşık 40 km yürüyerek birkaç kez de metro kullanarak harika bir tur yaptık.

Alexanderplatz (Alexander Meydanı)

Alexanderplatz’da buluştuk Ege ile sabahın erken saatlerinde. Tren ve otobüs terminali olan meydanda. Minik bir kahvaltı ve kahve ile açılışını yaptık Berlin turumuzun. Kısa bir tur bilgisi verdi bize Ege gezeceğimiz yerler hakkında. Ben heyecanla görmeyi planladığım yerleri söyledim Ege’ye, O da hepsini göreceğiz diyerek yollara düştük.

Alexanderplatz Berlin’in şehir merkezi ve en büyük meydanıdır. Birçok gezeceğimiz yer de bu bölgedeydi. Alexanderplatz’da bizi tüm ihtişamıyla Tv Tower karşıladı. Berlin’in en yüksek binası burası. Biz tower’a çıkmadık ama eminim yukardan Berlin’in görüntüsü şahaneydi özellikle akşamları. Tower’a çıkmadık ama Berliner Dom’dan seyrettik Berlin’i.

Almanya’nın başkenti Berlin gezilecek yerler bakımından zengin bir şehir. Birbirinden güzel ve ünlü müzeleri, durmadan restore edilen tarihi yapıları, birbirinden güzel meydan ve caddeleri olan Berlin’i iki günde gezdik Ege’nin eşliğinde.

Caddede gezerken birçok Alman bilim insanı veya sanatçının büstüne rastladık. Marx ve Engels ile fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedik.

Berliner Dom (Berlin Katedrali)

Yüzyıllar boyu değişim geçiren protestan katedrali ilk olarak 1465’te kilise olarak inşa edilmiş, 1700’lü yıllarda barok tasarımla katedrale çevrilmiş, son olarak da 1894 – 1905 yılları arasında neo barok stile geçiş yapmak üzere yeniden inşa edilmiş. İkinci Dünya Savaşı’nda da büyük hasar gören bina 1981 yılında restore edilmiş. Bilet alarak girdik Katedrale. İçine girer girmez de büyülendik. Dar merdivenlerinden çıkarak en tepesinden tüm Berlin’i seyrettik. Lustgarden bölgesinde yer alan, Katedralin de içinde bulunduğu bahçe görülmeye değerdi.

Museumsinsel (Müze Adası)

Spree Nehri üzerine kurulu olan Müze adası konum olarak inanılmaz güzellikteki bir bahçenin içinde. Spree Nehrini Berliner Dom’un en üst noktasından seyretmek de, etrafında dolaşmak da harikaydı.

Müze Adası dünyaca ünlü koleksiyonları ve eşsiz mimariye sahip bina topluğu ile 1999 yılında Dünya Mirasları Listesine dâhil edildi. Burada bulunan beş bina, 1930 ve 1980 yılları arasında ünlü mimarlar tarafından inşa edilmiş ve müze mimarisi için çok önemli bir öncü rol oynamıştır. Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesiyle bir araya getirilen eserlerin sergilendiği Müze Adası UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş. 

Müze Adasında 5 tane müze bulunmaktadır; Neues Museum, Altes Museum, Alte NationalGalerie, Pergamon Museum ve Bode museum. Biz Yeni Müze denilen Neues Müzesini gezmeye ortak olarak karar verdik.

Neues Museum (Yeni Müze)

Müze mekânsal ve içerik açısından üç koleksiyona ait birbirleriyle ilintili eserleri bütünleştirmektedir: Mısır Müzesi ve Papirüs Koleksiyonu, Prehistorya ve Eski Çağ Tarihi Müzesi ve Antik Eserler Koleksiyonu. Bu iç içe geçmiş sunum biz ziyaretçilere Ortadoğu'dan Atlantik'e, Kuzey Afrika'dan İskandinavya'ya kadar prehistorya ve eski çağ kültürlerini karşılaştırma ve anlama olanağını sunmaktadır.

Müzeyi gezerken müzede çok şaşıracağımız bir bölümle de karşılaştık. Kıbrıs bölümü. Bu bölümde Kıbrıs’tan getirilen tarihi eserleri görmek bizi hem şaşırttı hem de üzdü. Bu eserler kendi ülkemizde neden değil? Neden tarihi eserlerimize sahip çıkamadık? Yüzlerce tarihi eser, Kıbrıs’ın binlerce yıllık tarihi Berlin’de Neues müzesinde.

Gendarmenmarkt

Gendarmenmarkt üç önemli binadan oluşan bir meydan: Französischer Dom (Fransız Katedrali), Deutscher Dom (Alman Katedrali) ve Konzerthaus (konser salonu). Meydanın ortasında ünlü bir Alman şair olan Friedrich Schiller'in bir heykeli de bulunmaktadır. Etrafında kafelerin olduğu bu meydanda dolaşmak inanılmaz keyifliydi.

Konzerthaus

Konzerthaus veya Konser Salonu, Gendarmenmarkt'taki en son binadır. 1821 yılında Berlin'in ünlü mimarı Karl-Friedrich Schinkel tarafından Schauspielhaus (tiyatro salonu) olarak inşa edildi. Konzerthaus, 1817'de yangınla tahrip olan Ulusal Tiyatro kalıntıları üzerine inşa edildi. Gendarmenmarkt'taki diğer binalar gibi, Konzerthaus da İkinci Dünya Savaşı sırasında ağır hasar gördü. 1984 yılında tamamlanan yeniden yapılanma, tiyatroyu konser salonuna dönüştürdü. Şimdi Berlin Senfoni Orkestrası'nın evi.

Französischer Dom (Fransız Katetrali)

Louis Cayart ve Abraham Quesnay 1701-1705 yılları arasında Huguenot (Kalvenist) topluluğu için asıl Fransız Kilisesinin ilk bölümlerini inşa etti. O dönemde, Huguneotlar Berlin nüfusunun %25'ini oluşturuyordu. Fransız Kilisesi, Fransa'daki yıkılan Charenton-Saint-Maurice kilisesi model alınarak oluşturulmuştur.

En eskisi Französischer Domdur (Fransız Katedrali). 1701 ile 1705 yılları arasında dini bir topluluk olan Huguenotlar tarafından yaptırılmıştır. Fransa'da zulüm gören Protestanlar Berlin'e sığınırlar. Ve bu kiliseyi inşa ederler. 1785'te Carl von Gontard, kilise binasını değiştirerek hemen bitişiğine kiliseye ismini kazandıran kubbeli kuleyi inşa etti. Kule teknik olarak kilisenin bir parçası değildir. Kilise ile kule arasında bir geçiş yoktur, çünkü iki yapının arazi sahipleri farklıdır. Deutscher Dom'unkini andıran kule, sadece Gendarmenmarkt'a simetrik bir tasarım yaratmak için yapıldı. Bu iki katedrale ikiz katedraller de denmektedir.
Französischer Dom şimdilerde bir Huguenot müzesi, en üst katta bir restoran ve bir görüntüleme platformu içermektedir.

-devam edecek-

 

 

 

 

İlgili Haberler

Dergiler Haberleri