Barış Manço Şarkılarında Bildik Sarı Çizmeliler

Barış Manço Şarkılarında Bildik Sarı Çizmeliler


Rıdvan ARİFOĞLU

rarifoglu@yahoo.com

Barış Manço'nun çocukken dinlediğimiz bazı şarkılarının yergiler taşıdığını büyüdüğümüzde daha iyi anlamışızdır. Bazı şarkılar açık eleştiri, daha çok da kınama barındırırken bazıları sadece olguya değinir gibi görünür (Lahburger v.b. şarkılar) ama eleştirel özelliklerin önemli yer tuttuğu anlaşılabilir. Moğollar'la yaptığı İşte Hendek İşte Deve şarkısının 15 yıl sonra 1986'da yapılan klibindeyse şarkının sözlerinde pek algılanmayan bir kınama vardır. Zaten konu da değişiktir, şehirde geçer. Bu da diğerleri gibi komik öğeler içerir. Artık kızı isteyen gençle dayı emmi şehirdedir belki de. Belki de kızı köyde alamayan Barış'lar şehirde trafik magandalarına dönüşmüştür.

1986'daki yorumda sözler biraz değişmiştir: "Dayı emmi yaşlanmış/Develer kervan olmuş" denir. Zeynep başkasına yar olmuştur artık.

Klip (düpedüz) deli diye görülebilecek kadar sonradan görme bir Mercedes'liyle açılır. Bu deli-maganda trafikteki kurallara uymamaktan büyük zevk alır. Kırmızıda geçer, girilmeyecek yola girer, yol keser filan...Bir de gene Barış Manço'nun oynadığı develi deli vardır. Develi deli düz bir delidir denebilir. Devesinin plakası 34 DV 000'dır.

Devesine binmez. En sıkışık trafikte rahatça onu gezdirir. Esasen işte hendek işte deve; Mercedes'li deli sanki hendektir ama iyiniyetli "develer" de hendeği geçecekler diye trafiği tıkarlar. Sonunda Mercedes'li deli yolda kalır ve develi deli yanından yavaş yavaş geçer. Kurallar artık develere göre mi işlemeye başlar? Dinsizin hakkından imansız mı gelir? Tabelalarda "develer giremez" işaretleri vardır. Belki Mercedes'li maganda ancak bundan anlıyor (ne de olsa develi delinin ikizidir). Mercedes'li olan "Yok deve!" der gibi gözleri açık tabelaya bakar.

Cacık şarkısında da dinsiz ile imansız meselesi vardır ama düz mantık işlemez: "Çivi çiviyi söker derler/Soğuktan donanı buzla oğarlar/Ben zaten yanmışım dostlar/Peki beni fırına mı koysalar?"

Ahmet Kaya veya Cem Karaca gibi sanatçıların (mesela entellere getirdikleri) sert eleştirileri Barış Manço'da yoktur. Giydirme, gizli yergi ve komedi öğeleri kullanılır. Eleştiri bodoslama değil de alargadır. Yandan yandan, şöyle pamuklara sarıp inceden inceden, sakin ve sövgüsüz… Ama basit bir duyarlılık ama büyük bir sorun… Hep esprilerden beslenir. Eleştiri olmadığında bile komiklik vardır. Mesela Nane Limon Kabuğu klibinde "Çok yaşa!" derken klipte görünmeyen kızlar "Sen de gör!" derken yukarıya (meleklere bakar gibi) bakar. Cem Karaca'nın Delikanlı Sevdası gibi şarkılarında arada bir gördüğümüz esprili anlatıma Manço şarkılarında sık sık rastlarız. Bu yönüyle daha çok MFÖ'ye benzer.

Süleyman adlı şarkıda da sonradan görme, köye geri dönüp hava atan biri eleştirilir. Büyük şehirde büyük adam olup köyüne dönen Süleyman "Bizim Sultan Süleyman" ve "Welcome Süleyman, Yani Hoş geldin Süleyman!" pankartlarıyla karşılanır.

The name of the guy is Süleyman
Listen to me men he's number one
Şarkının burası turistler için, neden,
Because, Süleyman is back in town.

İşte bu "köy sultanı"na Barış der ki: "Kendini yoksa sultan mı sandın/Seninki sade isim benzerliği, Süleyman/Bu dünya kimseye kalmamış, hele bir düşün/Niye sana kalsın, Süleyman!"

En Büyük Mehmet Bizim Mehmet veya Acıh Da Bağa Vir'e benzeyen parçalarda ise acı durumlar aşırı parodize edilerek aktarılır. Bu şarkılardaki komedi, acıklı sosyal durumları tezat aracılığıyla görünür hale getirir.

Anahtar isimli şarkı tam tüyo tarlasıdır. İlişkide paradan başka birşeyi önemsemeyen kız onu seven delikanlıya sürekli "mesaj" gönderir. Dönemin banknotlarındaki resimler aracılığıyla kız derdini anlatmaya çalışır ama saf oğlan hiçbir şey anlamadığı için kızın peşini bırakmaz. Kızın kütüphaneden aldığı kitaplar bile paraya işaret eder ama oğlan tüyoyu alamaz. 5 şair, yani 5 Mehmet Akif Ersoy 1 kuleye, yani 1 İzmir Saat Kulesi'ne eşittir (5*100 TL=500 TL). 2 kule 1 sultana, yani Fatih Sultan Mehmet'e eşittir (2*500 TL=1000 TL). 5 sultan 1 düşünüre eşittir (Mevlana), 2 düşünür ise 1 mimara eşittir (Sinan). Çeşitli şekillerde istediğini anlatmaya çalışan kız herhalde kendisinin oğlana sunduğu bu "anahtar"ı araba ve ev anahtarı olarak tahsis etme düşüncesindedir.

Manço şehir develerinden başka bir de şehir ayıları için şarkı yazmıştır. Ayı şarkısının derdi sözlerinden az-çok anlaşılır. Bu da yoruma açıktır ama klipte de mahkeme sahnesi görünüyor. Sorumlu bir baba çocuklarını hayvanları tanısınlar diye hayvanat bahçesine götürmüştür. Çocuklara (tane tane) "ayı" dedirten baba acaba çevrede gördüğü insancıl ayılara mı mesaj gönderiyor? Mahkemenin sonunda kavga çıktığına göre öyle olmalı. Manço eski İstanbul yaşamına özlemini bazı şarkılarda işler. Bazen ayılara gönderme yapar, bazen Sakız Hanım'la Mahur Bey'e. "Hemşerim memleket nire?" sorusuna, "Dedim ya yahu bu dünya benim memleket!" diyor. "Hayır anlamadın hemşerim ESAS memleket nire?" diye sorarlar, gene aynı cevabı verir. "Tövbe tövbe!"

Lambaya Püf De şarkısında ve onun Tavuklara Kışt De adlı enstrümantal yorumunda çok güzel bir komik-erotizm duygusu verilir. TRT sansürü sağolsun. Gerçi TRT bu enstrümantal yorumu da sansürlemiş. "Beh beh beh" gibi ünlemler yoruma çok güzel bir hava verir. Kalk Gidelim Küheylan şarkısında da "breh breh" gibi ünlemlerle şarkıya çok belirgin bir işaret konuyor. Düriye, Arkadaşım Eşşek, Adem Oğlu Kızgın Fırın Havva Kızı Mercimek veya Süper Babaanne gibi şarkılarında da espriler ve bazen tekrarlamalı hece vurguları kullanılmıştır. Kazma veya Zehra gibi şarkılarında biraz öğreticilik ağır bassa bile gene esprili anlatım çocukları da kendine çekmiştir.
Velhasıl Barış Manço paragözlere, kraldan çok kralcı kesilenlere, Abdurrahman Çelebi'lere, çöreklenenlere, "ya nasip ya kısmet" nedir bilmeyen yeni İstanbullular'a veya boş yere işi yokuşa sürüp sevenleri ayıran dayı emmilere (ve ayı emmilere), yani herkesin gayet iyi bildiği bu Sarı Çizmeli Mehmet Ağa'lara da çok laf söylemiştir. Gönül tellerimizi tıngırdatanlar kadar bangırdatanlar da bu şarkılarda yer bulmuştur.

Dergiler Haberleri