İncecik, çıtır bir karamel tabakası... Altında ipeksi vanilyalı bir krema. Crème Brûlée, yalnızca damakta değil, tarih sayfalarında da iz bırakan bir tatlı. Zarafetiyle Fransız mutfağının simgelerinden biri haline gelse de, bu narin tatlının kimliği, yüzyıllardır Fransa, İspanya ve İngiltere arasında diplomatik bir tatlı çekişmeye sahne oluyor.
Kökenin Belirsizliği: Kimin Tatlısı?
"Crème Brûlée", Fransızca’da "yanmış krema" anlamına gelir. İsmiyle en çok Fransa’ya ait görünse de, İspanyollar bu tarifin 17. yüzyılda Katalonya bölgesinde "Crema Catalana" adıyla ortaya çıktığını öne sürer. Hatta bu versiyonda genellikle portakal kabuğu veya tarçınla aroma verilir.
İngilizler ise kendi “burnt cream” tariflerinin Cambridge Üniversitesi’nde 1600’lü yıllardan beri yapıldığını ve "college cream" olarak bilindiğini savunur. Hatta okul amblemiyle sunulduğu bile söylenir.
Ancak bugünkü haline en yakın, rafine versiyonu 18. yüzyılda Fransa'da, Versailles Sarayı'nda kraliyet sofralarında sunulmaya başlanmış; Fransız aristokrasisinin zarafet anlayışının bir sembolü haline gelmiştir. O dönemde bir tatlının üzerinin ateşle karamelize edilmesi, sadece mutfakta değil, sunumda da bir gösteriye dönüşüyordu.
Bir Kaşığın Kırdığı Sessizlik
Crème Brûlée’nin en ikonik anı, karamel tabakasını kaşıkla kırdığınız ilk andır. O an sadece bir tatlı yemez, aynı zamanda geçmişle bir bağ kurarsınız. Sarayda ateşle mühürlenen bu zarif lezzet, zamanla dünyanın dört bir yanında menülere girmiş, kafelerde günlük bir keyfe dönüşmüştür.
Eskiden yalnızca elitlerin tadabileceği bu tatlı, günümüzde her yaştan, her sınıftan insanın zevkle tükettiği bir mutluluk ânına dönüşmüştür. Bu da gastronominin demokratikleşme serüvenine dair güzel bir örnektir.
Tatlılarda Diplomasi Olur Mu?
Her ülkenin bir tatlıya sahip çıkma çabası, aslında mutfakların ulusal kimliğin bir parçası haline geldiğinin göstergesidir. Crème Brûlée bugün hâlâ Fransız restoranlarının yıldızı, İspanyol sofralarının nostaljisi ve İngiliz gururunun tatlı bir sembolüdür.
Belki de bu tartışmaya son noktayı yine bir tatlı sever koymalı: “Nereden geldiği fark etmez, yeter ki üzeri çıtır, içi kremsi olsun.”
Bir Lezzetin Ardındaki Ustalık
Tüm bu zarafet ve tarihsel ağırlık, aslında birkaç basit malzemenin ustalıkla birleşiminden doğuyor. Dışı çıtır, içi ipeksi bu tatlıyı evde yapmak ise düşündüğünüz kadar karmaşık değil. İşte klasik bir Fransız Crème Brûlée tarifi, Versailles sarayına yaraşır bir sunumla:
Malzemeler:
- 500 ml krema (tercihen %35 yağ oranlı)
- 1 adet vanilya çubuğu (veya 1 tatlı kaşığı vanilya özütü)
- 5 adet yumurta sarısı
- 100 gram toz şeker (artı üzeri için ekstra şeker)
- Bir tutam tuz
Yapılışı:
Crème Brûlée hazırlarken önce bir sos tenceresinde kremayı, boylamasına kestiğim vanilya çubuğu ve onun kazıdığım çekirdekleriyle birlikte orta ateşte ısıttım; kaynama noktasına gelmeden hemen önce ocaktan alıp üzerini kapattım ve yaklaşık 10 dakika demlemeye bıraktım, ardından vanilya çubuğunu çıkardım. Bu sırada ayrı bir kapta yumurta sarılarını, şekeri ve bir tutam tuzu çırptım; karışım açık sarı ve hafif kremsi bir kıvama gelene kadar çırpmam yeterli oldu. Demlenmiş sıcak kremayı azar azar yumurtalı karışıma dökerken sürekli karıştırdım, böylece yumurtaların pişmemesini sağladım ve homojen bir kıvam elde ettiğimde karışımı süzgeçten geçirdim. Hazırladığım karışımı ısıya dayanıklı küçük ramekin kaplara döktüm; bu kapları derin bir fırın tepsisine yerleştirdim ve tepsiye, kapların yarısına gelecek şekilde sıcak su ekledim. Önceden 150 dereceye ısıttığım fırında, yaklaşık 35 ila 40 dakika kadar pişirdim (fırından alırken orta kısmı hâlâ hafifçe sallanıyor olması gerekiyor). Fırından çıkardıktan sonra oda sıcaklığına gelene kadar soğuttum ve ardından en az 4 saat hatta mümkünse bir gece boyunca buzdolabında bekletebiliriz. Servis etmeden hemen önce üzerlerine 1 çay kaşığı toz şeker serptim ve bir pürmüz yardımıyla şekerleri karamelize ettim; eğer elinizde pürmüz yoksa, şekerleri fırının ızgara kısmında dikkatlice kısa bir süreliğine tutarak da benzer bir etki elde edebilirsiniz. Ben servis yaparken üzerine bir - iki adet frambuaz ve nane yaprağı koymayı da tercih ediyorum.