Anayasa Referandumuna neden Evet?!

Akademisyen Dr Bilge Azgın, www.yeniduzen.com'a özel yazdı Anayasa Referandumuna neden Evet?! Hayır’a Neden Hayır?!

Akademisyen Dr Bilge Azgın, www.yeniduzen.com'a özel yazdı

Anayasa Referandumuna neden Evet?!  Hayır’a Neden Hayır?!

Anayasa Referandum sürecinde  sıklıkla rastladığım Top 5 şaşırtamacayı derledim.

Birinci Şaşırtmaca

Hükümetin büyük ortağı CTP-BG Geçici 10. Madde’ye dokunma basiretini gösterememesine rağmen, mevcut değişiklikleri neredeyse bir ‘devrim’ gibi sunmakta…CTP var olan rejimi makyajlayarak kalıcılaştırmaya çalışıyor. Hem kendi tabanını hem de bu halkı kandırıyor.

Cevap
Hangi CTP yetkilisi Anayasa Referandumuna gidecek bu değişiklikleri devrim veya yeterli olarak nitelendirmiştir? CTP yetkilileri, 29 Haziran’da yapılacak referandumda 34 milletvekili sayısı şartı aranması nedeniyle arzu edilen ve hükümet programına konulan reformların hepsinin gerçekleşemediğini, reformların bir kısmının gerçekleşeceğini ve referendumdan sonra da sivil bir anayasa için çalışmalara devam edileceğini belirtiyorlar. Birikim Özgür’ün (https://www.yeniduzen.com/Yazarlar/birikim-ozgur/hukumetin-ya-da-ctp-nin-degil-meclis-in-anayasa-degisikligi/4128), Ferdi Sabit Soyer’in, (https://www.yeniduzen.com/Yazarlar/ferdi-sabit-soyer/anayasa/4129) ve veya Tufan Erhürman’ın (http://www.tufanerhurman.com/) herhangi bir yazısını okumakla bu hususta yeterli fikir edinilebilir.

Sırf rakibinizi yıpratmak için olmayan bir şeyi olmuş gibi gösterip bu varsayım üzerinden kumdan kaleler inşa etmek çiğ siyasi manevralar peşinde olanların sıklıkla uyguladığı bir stratejidir. Kaygı verici olan şey, bu bilinçli mantık yanıltmaca stratejisini kendi kendilerini topluma “gerçek sol” diye takdim etmeye çalışan ve seçimlerde meclis dışında kalan bazı sol örgütler tarafından uygulanıyor olmasıdır.

Varsayalım ki BKP Başkanı İzzet İzcan’ın iddia ettiği gibi anayasa değişikliklerine evet diyen “CTP var olan rejimi makyajlayarak kalıcılaştırmaya çalışıyor”! Anayasa değişikliklerine “Evet” diyen TDP ne yapmış oluyor peki? TDP de rejimi makyajlayarak kalıcılaştırmaya katkıda bulunmuş olmuyor mu? Ancak İzcan, TDP’nin anayasa değişikliklerine ‘evet’ demesinin seçimlerde ittifak yapmalarına engel olmayacağını belirtiyor. BKP’nin veya başka bir partinin kiminle ittifak yapacağı elbette kendilerinin karar vereceği bir şeydir. Ancak “Evet” diyen TDP ile ittifak yaparken, TDP ile benzer sebeplerden dolayı “evet” diyen CTP’yi de rejimi makyajlıyor diye itibarsızlaştırıp “Hayır” kampanyasını da CTP’ye saldırı platformuna dönüştürme çabaları iddia ettikleri “’’tek ve gerçek sol” değerler adına oldukça talihsizdir.

İkinci Şaşırtmaca

Biz 1985 Anayasası’na hayır dedik. Şimdi dönüp de nasıl evet deriz?! Biz bu ayrılıkçı yapıyı tanımıyoruz. Bu ayrılıkçı yapıyı, sahte demokrasiyi ve anayasasını Evet diyerek meşrulaştırmak istemiyoruz.

Cevap
Referandumda bize “Anayasa değişikliklerini kabul ediyor musunuz?” diye soracaklar. 1985 Anayasasını onaylıyor musunuz diye sormayacaklar! Evet diyenler 1985 Anayasası’ndan daha çağdaş bir Anayasanın önünü açmış olacaklar. Hayır deyince 1985 Anayasası yürürlükten kalkmayacak! Aksine harfi harfine yerinde kalacak! Hal böyleyken, “Evet” diyenler mi bu ayrılıkçı yapıyı ve anayasasını meşrulaşmasına katkıda bulunuyor yoksa “Hayır” diyenler mi?
Eğer “Anayasa değişiklikleri birtakım kazanımlar getirecek olsa bile ben bu sistemi ve onun Anayasasını tanımayı reddediyorum” diyorsan Durduran geleneğinin yıllarca yaptığı gibi sandığa gitmez ve boykot edersin. Hayır iradesini ortaya koyarak 1985 Anayasası’nın harfi harfiyle yerinde kalmasını sağlamak neyin nesi oluyor?

Üçüncü Şaşırtmaca

Anayasa değişiklikleriyle ayrılıkçı yapının partizanlık, eğitim sorunları, yolsuzluklar, sağlık sorunları değişecek mi? Hayır, değişmeycek! Öyleysa hayır! Biz Güney Kıbrıs ile çözüme odaklanmalıyız! Anayasa reformuna değil!
 

Cevap
“Hayır” deyince bu sorunlar çözülecek mi peki??? “Evet” deyince sınırlı da olsa bu sorunların çözülmesine yönelik bir ivme kazanılacak. İnsanlık tarihinde sağlıktan eğitime, yolsuzluktan adaletsizliğe kadar her sorunun çözülmesini sağlayan sihirli bir Anayasa’nın olmadığını herhalde herkes biliyordur!

Bu zihniyetin çöktüğü nokta şudur KTOES gibi sendikalar bir taraftan bu Anayasa değişikliklerindeki eksiklikleri sıralarken diğer taraftan da şunu dile getiriyorlar: “Bizim duruşumuz yapılacak olan değişikliklere dönük değildir, bu değişikliklerin doğruluğu veya yanlışlığı bizim tartışma alanımız değildir…Biz bu yapının kökleşmesi değil, bu yapının, adada yaşayan Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların beraber olabileceği, insanlarımızın mutlu olabileceği ve onların siyasi iradesine dayalı bir çözümle ancak kalıcı olabileceğini, düşünüyoruz.”
Bu sözlerin sahibi Şener Elcil ile Güney Kıbrıs’ta AB Parlementosu seçimlerinde karşılaşmıştık. Haklı olarak “Güney’in de bizim siyasi yapıdan farkı yok” diye sitem ediyordu. Ben şahsen Kuzey’de olduğu gibi Güney’deki yapının da deşifre edilmesi ve demokratikleşmeye doğru zorlanması taraftarıyım. Ancak bu adanın Kuzey’inde yaşayan biri olarak, Güney tarafı çözüme evet diyene kadar daha şeffaf daha hesap verebilir bir yapı içinde yaşama istencimi sürdürmekteyim. Annan Planı’ndan bügüne kadar 10 sene geçti.
Daha iyi bir sistem içinde yaşama istencimizi Güney tarafı çözüme evet diyene kadar ertelemek zorunda mıyız?! 
10’uncu madde kalkmadan ve Rum tarafı henüz çüzüme evet demedi diye çocuk istismarına karşı önlem almayacak mıyız?!
Belediyelerin Cemal’ler tarafından batırılmasına, çöpler içinde yaşamamak için önlem almayacak mıyız?!
Sayıştay’ın daha denetsel bir yapıya kavuşması için  önlem almayacak mıyız?!
Sivil toplumun yaşadığımız sistemi daha yaşanabilir, şeffaf ve hesap verebilir kılmak için manevra alanını genişleteceği düzenlemelerde bulunmaycak mıyız?!
Kuzey’deki sistem daha iyi olunca daha da mı aryılıkçı oluyor demektir? Ayrılıkçı sistem daha da mı kökleşiyor demektir?
Çözüm olana kadar eğitim sorunları ve sağlık sorunları gibi şeyler çözülemez diyenler aynı zamanda da bu sorunlar anayasa değişikliklerinde ele alınmıyor diye 1985 Anayasası değişikliklerine “Hayır” kampanyası yapmalarının mantığı nedir öyleyse? Mantık aramayın…

Dördüncü Şaşırtmaca

Türkiye’de 2010 yılında yapılan referandumda “Yetmez Ama Evetçiler” sonradan pişman oldular. Sizde bu anayasa referandumuna “yetmez ama evet” diyerek sonradan pişman olmayın!

Cevap
Elma ile Armutu bilinçli şekilde karıştırmak böyle bir şey olsa gerek! Türkiyede’ki 2010 Referandumunda Hayır kampanyasını yürütenlerin temel argümanı, AKP’nin yürütme erki olarak HSYK ve Anayasa Mahkemesi üzerinden yargıyı kontrol altına alma çabasıydı. Pazar günü Kuzey Kıbrıs’ta yapılacak olan referendum değişiklik önerilerinde  iktidardaki partinin yargıyı kontrol altına alması gibi bir durum söz konusu bile değil. Öyle olsa yargı camiasından bir açıklama işitirdiniz. Muhalefette olan siyasi partilerden bu hususta eleştiri duyardınız.

Beşinci Şaşırtmaca

Anayasa değişiklikleri önerileri hiçbir ilerleme getirmeyecek! Hatta şimdikinden daha da kötüye gitmemizi  sağlayacak!

Cevap
Tufan Erhürman kendi sitesinde (http://www.tufanerhurman.com/) tüm iddiaları teknik detayları ile tek tek açıklamıştır. İlgilenenler, “hiçbir ilerleme olmayacak, hatta şimdikinden daha da kötü olacak” diyen hayırcıların iddialarının nasıl tek tek çürütüldüğünü orada görebilirler. Örneğin, referandum değişiklik tasarısı Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını sağlarken yurttaş olma kıstasını arayacak ve yabancılar başvuramaycak. Yurttaş olma kıstası sağ partilerin itirazı sonucu konmuştur ve yeterli olmadığı doğrudur. Hayır dediğinizde ne olacak peki? Yurttaş olanların da Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının önü tıkanmaycak mı?
Özellikle sağ partilerin mecliste yurttaş olma kıstasında ısrar edip, ardından da referandum sürecinde gene aynı sağ partilerinin bazı üyelerinin “bu anayasa yurttaş olan ile olmayan arasında ayrımcılık yapıyor” diye hayır propagandasının arkasına saklanmaları birçok şeyi özetliyor…
Uzun lafın kısası;
1985 Anayasasına Hayır! Anayasa Değişikliklerine Evet!

Siyaset Haberleri