• Temizlik görevlisi F.İ: “Ameliyathaneyi kan içinde görünce fena oldum”
• Aşçı H.K: “Yarın siz de anne olacaksınız yapmayın dedim, Ayşegül ‘karışma’ dedi…”
• Hemşire N.T: “Anladığım kadarıyla doğumu yakın kadının bebeğini almışlardı”
• Hemşire M.S: “Ş.A hemşire Fahri Bey’e ve bebeğin annesine bela okudu”
• Tanık H.K: “Bir erkek şahıs ’24 haftalık sonlandırma’ diye mesaj attı”
Didem MENTEŞ
Girne’deki ‘yasa dışı kürtaj’ davasıyla ilgili Ada Hospital’de çalışan hemşireler ve hastane personeli, yaşadıklarını bir bir anlatıyor, gerçekler gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Hastanede aşçı olarak çalışan H.K: “Orada karnı burnunda hasta gördüm. En azından 6-7 aylık bir hamile kadındı, 2 gün hastanede kaldı. Hamile kadının yanında bir beyefendi vardı. Ayşegül İşbilen ve Fahri Karagözlü’yü kadın yukarıya çıkardı. Hastanede kürtaj olaylarından dolayı arkadaşlar arasında bir rahatsızlık vardı. Bir gün Ayşegül Hanım’a, ‘yarın sizde anne olacaksınız yapmayın’ dedim. Ayşegül de bana, ‘karışma onların hayatını kurtarıyoruz’ dedi. Bir gün de Mehmet Ali Bey, Fahri Bey’e, ‘Abi hastanenin buna ihtiyacı yok, yapmayalım’ dediğini, Fahri Bey’in de, ‘karışma’ dediğini duydum”
‘Bela okudu…’
Olayla ilgili hastanenin hemşirelerinden H.K. ise Verda Tunçbilek’in yönlendirmesiyle, kendisine gelen bir mesajı söyledi. “O şahıs bana ‘24 haftalık kürtaj bebek aldırmak istediğini’ söyledi. Ben de Verda Hanım’a ’24 haftalık sonlandırma’ diye mesaj attım”
Stajyer hemşire S.A ise ‘bebeğin hasta olduğunu ve onun için alındığını’ duydum. O sırada, Ş.A hemşire, Fahri Bey’e ve bebeğin annesine bela okudu. Daha sonra ben hastaların yanına yukarı çıktım. Ameliyatlar nöbet defterine ‘sonlandırma’ diye yazılmazdı. Ben de birinci gün yapılan ameliyatın ne olduğunu bilmediğim için ikinci günde aynı şeyleri yazardım” dedi.
Sanıklar 22 Temmuz’a yeniden mahkemeye çıkacak
‘Hamileliği yasa dışı sonlandırma’ davasıyla ilgili olarak Merkezi Cezaevi’nde tutuklu bulunan sanıklar; Dr. Mehmet Ali Tunçbilek, Dr. Verda Tunçbilek, Ayşegül işbilen, Taner Okburan, Dr. Fahri Karagözlü ve Dr. Rasiha Serdaroğlu dün yeniden Girne Kaza Mahkemesine çıkarıldı.
Kıdemli Yargıç Banu Soyer, huzurunda görüşülen davada, Başsavcılık adına İddia Makamı’nda Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, sanıklar ve sanıkların avukatları mahkemede hazır bulundu. Sanık Mehmet Ali Tunçbilek’i Avukat Serhan Çınar ve Mustafa Şener, sanık Verda Tunçbilek’i Avukat Mustafa Şener, sanık Taner Okburan ile Ayşegül İşbilen’i Avukat Ali Hidayet, sanık Fahri Karagözlü’yü Avukat Güneş Menteş ve sanık Rasiha Serdaroğlu’nu Avukat Tahir Seroydaş ve Ömer Başay temsil etti.
Bu arada Mahkeme, davaya devam edilmek üzere duruşmayı 22 Temmuz Cuma günü saat 11:00’e erteledi.
----------------------------------------------
Temizlik görevlisi F.İ: “Ameliyathaneyi kan içinde görünce fena oldum”
İddia Makamı’nın 5’inci tanığı olarak hastanenin temizlik görevlisi F.İ., konuştu. “Ada Hospital’de temizlik görevlisiydim. İşe gireli 4-5 ay falan olmuştu. Kürtaj olduğunu duydum ama hiçbir şeye tanık olmadım. Bir gün bir bayan geldi, sezaryen var dediler. Ameliyathane temizliği bendeydi. Ameliyathanenin temizlenmesi için aşağıdan beni aradılar. Sezaryen oldu ama yanında bebek falan görmedim, odaya aldılar. Bebeği görmediğim zaman ameliyathaneyi temizlemeye gittim. Etrafı kan içerisinde görünce ben fena oldum ve diğer arkadaş odayı temizlik için aldı. Daha sonra herkes mutfakta toplanmış ağlıyorlardı. Neden ağladıklarını sordum. ‘Bebeğin özürlü olduğunu ve öldüğünü’ söylediler. Ayşegül ve Aziz Bey’in seslerini duydum ve diğer tarafa dönüp bakmadım. Ameliyata girerken Fahri Bey, Ayşegül Hanım ve Taner Bey’i gördüm. Daha sonra o anneyi gördüm ama diyaloğum olmadı. Çünkü personelin hasta ve hasta yakınlarıyla görüşmeleri yasaktı”
-------------------------------------
Aşçı H.K: “Yarın siz de anne olacaksınız yapmayın dedim…”
Ada Hospital’de aşçı olarak çalışan H.K isimli kadın mahkemede 6’ıncı tanık olarak dinlendi. “1 yıldır Ada Hospital’de aşçı olarak çalışıyordum. Ben orada karnı burnunda hasta gördüm. En azından 6-7 aylık bir hamile kadın gördüm, 2 gün hastanede kaldı. Hamile kadının yanında bir beyefendi vardı. Ayşegül İşbilen ve Fahri Karagözlü’yü kadın yukarıya çıkardı. Hastanede kürtaj olaylarından dolayı arkadaşlar arasında bir rahatsızlık vardı. Bir gün Ayşegül Hanım’a, ‘yarın siz de anne olacaksınız yapmayın’ dedim. Ayşegül de bana, ‘karışma onların hayatını kurtarıyoruz’ dedi. Biz toplu istifa etmeyi düşündük. Bunun arkasından bir toplantı yapıldı. Mehmet Ali Bey, Verda Hanım ve Fahri Bey, ‘burada olanlar burada kalacak, kimse dışarıda bir şey konuşmayacak, bela okumayacak’ dedi. Ama yukarıda Allah var, ben, Verda Hanım’ın kürtaj ameliyatına girdiğini hiç görmedim. Bir gün Mehmet Ali Bey, Fahri Bey’e, ‘Ağbi hastanenin buna ihtiyacı yok, yapmayalım’ dediğini, Fahri Bey’in de, ‘karışma’ dediğini duydum. Ben hastanede sadece çay içerken asker eşiyle konuştum. Fahri Bey’in ekinde Rasiha Hanım, Ayşegül Hanım ve birkaç defa Taner Bey’i gördüm”
---------------------------------
Hemşire N.T: “Anladığım kadarıyla doğumu yakın olan kadının bebeğini almışlardı”
İddia makamının 7’inci tanığı olarak hemşire N.T’e dinlendi. Tanık N.T, olayla ilgili kısaca şunları anlattı: “Girne Amerikan Üniversitesi Hemşirelik Bölümü’nden mezun oldum. Daha sonra Ada Hospital’de stajyer hemşire olarak görev yapıyordum. Hastanenin tüp bebek bölümünde görev yapardım. Tedavi için gelen hastalarla ilgilenir, giriş ve çıkış işlemlerini yapardım. Fahri Karagözlü’nün yaptığı hiçbir işleme girmedim. Bir defa, aşağıda olduğum sırada, Fahri Bey, ‘Rasiha Hanım bir ilaç bırakacak onu al ve bana getir’ dedi. Rasiha Hanım arabasıyla geldi, ben dışarıya çıkıp arabanın oraya gittim. Rasiha Hanım bana ilacı verip ayrıldı. Bu olaydan önce mi sonra mı hatırlamıyorum ama başka bir gün, doğumu yakın hamile bir kadın ve adam geldi. Kadının elinde dosya vardı. Fahri Bey’e verdiler incelemesi için. Sonra ben üçüncü kata çıktım. İş çıkışı aşağıya indiğimde, Z.N. isimli hemşirenin ağladığını gördüm. Sonra mutfağa geçtim. Ş.A. isimli hemşire Fahri Bey’e ve hamile kadına bela veriyordu. Anladığım kadarıyla kadının bebeğini almışlardı. O gün hastanede Rasiha Serdaroğlu ve Taner Okburan da vardı”
------------------------------------------
Hemşire M.S: “ Ş.A hemşire, Fahri Bey’e ve bebeğin annesine bela okudu”
Tanık 8 olarak ise Ada Hospital hemşirelerinden M.S’e dinlendi. Hemşire M.S., mahkemede şunları söyledi: “Ada Hospital’de stajyer hemşire olarak çalışıyordum. Stajyer olduğum için poliklinik işlerini yapıyordum. Kürtaj işlerini Fahri Bey’in yaptığını duydum. Küçük kürtajlarla birlikte, DNC kodlu sonlandırma ameliyatı yaptığını duymuştum. Sonlandırma yasal sınırlar dışında hasta bebeklerin alınması işlemidir. Ben ameliyat günleri nöbetçi kalırdım, sabah hastanede olmazdım. 2015 Aralık ayında böyle bir olayla karşılaştım. Stajdan 5-6 gibi geldim. İçeri girdiğimde A.G. ve Z.N hemşire ile karşılaştım. Bir ameliyatla ilgili konuştuklarını duydum. Onların yanında durmadım arkaya geçtim. Hemşire S.A anlatırken ‘bebeğin hasta olduğunu ve onun için alındığını’ duydum. O sırada hemşire Ş.A, Fahri Bey’e ve bebeğin annesine bela okudu. Daha sonra ben hastaların yanına yukarı çıktım. Nöbet defterine birinci gün ne yazıldıysa, tıbbi terimleri bilmediğim için ikinci günde aynı şeyleri yazdım. Ameliyatlar nöbet defterine ‘sonlandırma’ diye yazılmazdı. Ben de birinci gün yapılan ameliyatın ne olduğunu bilmediğim için ikinci günde aynı şeyleri yazardım. Sonlandırma ameliyatına Dr. Fahri Bey, anestezist Rasiha Hanım, Ayşegül hemşire ve Lefkoşa’dan Taner Bey’de gelip girerdi. Mart-Haziran aylarında Ayşegül hemşire sonlandırma ameliyatlarında hastayı hazırladığını ve içeri aldığını gördüm. Ameliyatlara Mehmet Ali Bey ve Verda Hanım’ın girdiğini görmedim. Hastaların sorumluluğu Ayşegül Hanım’daydı. Hastalar sonlandırma işleminden sonra hastanede 2 gün kalırdı”
-----------------------------------------------
Tanık H.K: “Bir erkek şahıs ‘24 haftalık sonlandırma’ diye mesaj attı”
İddia makamının 9’uncu tanığı olarak hemşire H.K. mahkemede dinlendi. Tanık H.K, olayla ilgili kısaca şunları anlattı: “Ben tüp bebek bölümünde çalışıyordum. Sadece tüp bebek işlemlerini ve hastalarla ilgileniyorum. Hastanın sahibi Mehmet Ali Tunçbilek ve Verda Tunçbilek’i, Başhekim de Fahri Karagözlü’ydü. Aziz Bey, hastaları havaalanından alıp getirip götürüyordu, aynı şekilde otele yerleştiriyordu, hastane ihtiyaçlarını ve market alışverişlerini yapardı. Ben Fahri Bey’in ameliyatlarına girmem sadece Verda Hanım ameliyatlarına girerdim. Hastanede arada bir toplantı yapardık. Son toplantıda Ayşegül Hanım sorumlu hemşire oldu. Toplantıda Verda Hanım bir şey söylemedi. Herkes fikrini söyledi. Hastane mahrumiyeti ile ilgili konuşuldu. Hasta bilgilerini dışarıya sızdırılması gibi şeyler konuşuldu. Hastanede kürtaj yapıldığını duydum ama ameliyatlara hiç girmedim. Bu olaydan önce Dr. Verda Hanım’a mesaj attım. Telefonda kürtaj ile ilgili hastanın neyi olduğunu bilmediğim bir erkek şahısla görüştüğümü söyledim. Verda Hanım bana bu numaraya mesaj atmasını söyledi. O şahıs bana ‘24 haftalık kürtaj bebek aldırmak istediğini’ söyledi. Ben de Verda Hanım’a ’24 haftalık sonlandırma’ diye mesaj attım”