3 Yaş Ebeveyni Olmak

Her çocuk biriciktir. Tıpkı her birimizin olduğu gibi. Ve her çocuk normal gelişim basamaklarını yaşar. Psikolog anne olarak ben de zaman zaman çok zorlanıyorum ve yoruluyorum. Çocuk yetiştirmek hele de bu çağda hiç de kolay değil.

Ziliha Uluboy/Mayıs psikoloji

Bu haftaki yazımı üç yaş ebeveyni olarak yazıyorum. Psikolog anne olmak dışarıdan bakıldığında çok kolay gibi görünüyor. Etrafımdan sık sık “çocuk nasıl yetiştirilir siz daha iyi biliyorsunuz”, “herhalde sizin çocuğunuz benimkinin yaptıklarını yapmıyordur”, “psikologsunuz, bizim gibi zorluk yaşamıyorsunuzdur” gibi yorumlar alıyorum. Aslında işin gerçeği her çocuk biriciktir. Tıpkı her birimizin olduğu gibi. Ve her çocuk normal gelişim basamaklarını yaşar. Psikolog anne olarak ben de zaman zaman çok zorlanıyorum ve yoruluyorum. Çocuk yetiştirmek hele de bu çağda hiç de kolay değil. Sistem, hız, tüketim ve cinsiyetçilik üstüne kuruluyken hepsi ile ayrı ayrı mücadele etmek işleri daha da zorlaştırıyor.          

Hiç itiraz etmiyorum bizim için de 2 yaş dönemi kolay bir dönem değildi. 3 yaşa gelince, 2 yaş krizlerini geride bıraktık biraz rahat edeceğiz derken şimdi de karşımızda minik bir ergen var sanki. Bazen 3 yaşında mı yoksa 13 yaşında mı diye şaşırıyoruz. İngilizce’de “Threenager” yani “üç yaş ergeni” terimini çok uygun buluyorum.       

Çocuğun doğumundan itibaren gelişim basamaklarında mil taşları vardır. Üç yaş dönemine bireyselleşme evresi demek yerinde olur.

Arkadaşlık ve karışmacılık

Giyecekleri kıyafetlerini kendileri seçmek isterler. Tabii bunlar genellikle gidilecek yere ve hava şartlarına uygun olmayan seçimler oluyor. Renk uyumunu zaten tartışacak bir lüksümüz yok. Süslü olmasına tam alışıyorduk, artık çok çok çok süslü olmak istediğini söylüyor.  Hasta olmayacağı şekilde giyinsin bize yetiyor.   

Bizim giydiğimiz kıyafetlere de müdahaleleri olmuyor değil. “Anne bugün çok güzel ve çok şık olmuşsun seni çok beğendim” veya “anne bu kıyafetin hiç güzel olmamış ben sana daha şık bir şeyler seçmeliyim” deyip dolabı karıştırmaya başlaması günlük hayatımızın bir parçası oldu. “Baba bu kıravat hiç yakışmamış, ben seçmeliyim” deyip en renklilerden bir seçimle geliyor.

Arkadaşları ile ev buluşmalarına bayılıyor. Sık sık eve arkadaş davet ediyor. Ev ortamları için aklından organizasyonlar yapıyor. Tiyatro, sinema gibi yerlere favori arkadaşları olmadan gitmek istemiyor.  

Ön ergenlik dönemi

Yapmak istemediği şeyleri yaptırma konusunda çok zorlandığımız zamanlar oluyor. Artık daha az kandırabiliyoruz. Onun değişimi ile biz de yaratıcılığımızı artırma çabamızı sürdürüyoruz.   

Bu davranışlar ve tutumlar ergenlerin halleriyle çok benziyor değil mi? İşte bu yüzden ön ergenlik dönemi demek yerinde oluyor. Çocuklar bu evrede ben büyüdüm, benim de seçimlerim var, bana saygı duyun diyorlar. Bunları açıkça ifade edemedikleri için duygu ve düşüncelerini bildikleri yollarla bize anlatmaya çalışıyorlar.

3 yaş ebeveyni olmak genellikle kolay olmuyor. Ebeveynler kendi sınırlarından ödün vermek istemiyor. Çocuk da kendi sınırlarını geliştirmeye çalışıyor. Bu da sık sık gerilimli bir ortamın kaçınılmaz olduğu sonucunu getiriyor.

Her fırsatta büyüdüklerini dile getiriyorlar. Bu inançları yüzünden bağımsızlıklarını her daim kanıtlamak istiyorlar.  

Dil becerilerinin gelişimi ile iletişim kolaylaşmaya başlıyor. Ancak öğrenme heyecanı ile neden, niçin sorularının sonu gelmiyor. Her yeni şeyi araştırmak ve keşfetmek istiyorlar. Kısıtlandıklarında büyük tepkiler veriyorlar. O anda onlarla empati kurmayı deneyin. Eğer biri yapmak istediğiniz bir şeyde sizi engellemeye çalışırsa ne yaparsınız? Elbette tepki verirsiniz. Bu her isteklerine evet demeniz anlamına gelmiyor. Gerekli yerde ebeveynler hayır demeli; çocuklar da her istediklerinin olamayacağını öğrenmeli.

Ebeveyn olarak neler yapabiliriz?

Çocuğa bakım verenlerin tutarlı olması çok önemlidir. Buna anne, baba, neneler, dedeler, bakıcı ve öğretmenler de dahildir. Ev içi basit ve herkes için geçerli kurallar koyun.

Çocuğun yaşına uygun sağlıklı sınırların olması çok önemlidir.

Bir kural veya sınır koyarken çocuğun ihtiyacının ne olduğunu anlamaya çalışın. Verdiği tepkinin altındaki nedeni görmeye çalışın. Her şeyi yaramazlık gibi algılamadan, ne yapmak istediğine durup bir bakın.

Çocuğunuz kızgın ve öfkeli olduğunda ona sarılın ve “sakin ol, ben buradayım, çok öfkelenmişsin, seni anlıyorum” gibi cümlelerle duygusunu aynalarken sakinleşmesi için sessizce yanında kalın.

Kızgınlık üzüntü gibi duygularınızı paylaşırken “seni seviyorum” gibi geri bildirimleri de ihmal etmeyin.

Sakinliğinizi koruyun. Çocuklar davranış örüntülerini, olumlu ve olumsuz duygularla baş edebilmeyi ve gelen duyguyla kalabilmeyi, bakım veren kişilerin aynı duyguya verdikleri tepkiden öğrenirler.   

Davranış tabloları oluşturup odasına asın. Olumlu davranışları ödüllendirerek pekiştirin. Tabloya koyacağınız bir sticker ile çocuğunuzun olayı somutlaştırmasına yardımcı olursunuz.

Söylediğiniz şekilde değil, yaptığınız şekilde öğrendiklerini unutmayın.

 

Dergiler Haberleri