261 karakter

261 karakter

 


Gürkan Gökaşan

Tabii ilk olarak ‘karakter’ kelimesinin içini dolduran nitelikler geliyor akla. Ancak okuduğunuz bu yazının harf sayısı da bir karakter aslında. Diğer yandan ‘bireyin davranış biçimi’ olarak göze çarpan karakterin; hayatınız boyunca karşılaştığınız türleri ise sizin şansınız veya şanssızlığınızla ilgisi olabilir.

Karşınıza çıkan kişilerin nasıl bir karaktere sahip olduğunu öğrenmek, bazen yüzyıllar alabilir. Piyango bileti gibi düşünün! Elinizdeki biletin üzerinde yazılı bir tarih var ve bu tarihten önce ‘piyangonun size vurması’ olanaksızdır. O tarihe kadar sabırla bekleyip bunu  deneyimlemeniz gerekecektir. Aradaki en ‘karakteristik’ fark ise; karakterlerin kendi karakterlerini size göstermeleri için yazılı bir tarih olmaması. En azından fiziksel olarak böyle bir yazının olmadığını biliyoruz.

Makyajın kapatamadığı karakter

Sadece bunu bildiğimiz makyaj gibi algılamamakta fayda var. ‘Göz boyama’ da bir makyajdır. Ne demek istediğimi çok iyi anladınız! “Ben iyi biriyim.” dediğimde, beni gerçekten ‘iyi’ olarak bilmeyen veya tanımayan herkesin kafasında bir görüntü oluşacaktır bu cümleden sonra. Kimi şüpheyle yaklaşacaktır, kimi umursamayacaktır belki de. Kimi de inanacaktır en saf haliyle…


İnsan olarak severim aslında

Bir de bu cümle var zaten. İlk kim kurduysa bu cümleyi, hangi yeşilliklerin içinde uçuyordu anlam vermek güç! Keşke bir insanı kedi olarak da sevebilseydik mesela. Ya da kedi olarak sevmeye çalıştığımız insanlar, ‘hayvan’ kategorisinde yer alabilselerdi, ne güzel olurdu değil mi?

Şimdi size durup karakter analizi yapacak değilim. Bilmeniz gerekeni zaman size gösteriyor ‘zamanla’ zaten! Hakettiğinizi yaşamak ise bir tercih olarak cebinizde kalıyor. Daha çok şey de yazılabilirdi belki ama, gerek yok. Zaten yazının başlığıyla karakter sayısı aynı artık.

Bukowski’nin bir zamanlar kurduğu şu cümle ile finali yapmak kaçınılmaz oldu; “Gerçekten yaşamadan önce, birkaç kez ölmen gerekiyor…”

Dergiler Haberleri