Berivan BABAHAN
Trafik kazaları denildiğinde aklımıza çoğu zaman can kayıpları, yaralı sayıları ve soğuk istatistikler geliyor. Oysa bu rakamların ardında, hayatı bir anda altüst olan insanlar var. Derviş Çiko da bu gerçek hayat hikâyelerinden sadece biri. Geçirdiği trafik kazası sonucu yirmi yıldır yatağa bağlı yaşamak zorunda kalan Çiko’nun öyküsü, yalnızca bir mücadele örneği değil; ihmallerin, sorumlulukların ve kolayca unutulan hayatların da aynası.
Derviş Çiko, 2005 yılında Demirhan’da geçirdiği trafik kazası sonucu omurilik zedelenmesi teşhisiyle yirmi yıldır yatağa bağlı yaşıyor. O zaman henüz 20 yaşında olan Derviş, doktorların kendisine bundan sonra ‘Boyundan aşağısını kullanamayacağını’ söylediklerinde, bütün hayatının değiştiğini anlatıyor.
Onu hayatta tutan en büyük gücün annesi ve babası olduğunu söyleyen Çiko, ailesinin desteği olmasa bugün hayatta olmayabileceğini dile getiriyor.
Tüm engellerine rağmen hayattan kopmamaya çalışan Derviş Çiko, evine kurdurduğu kameralarla sokağı ve hayvanlarını izliyor, yaz aylarında ise çenesiyle kullandığı akülü aracıyla mahallede gezerek sosyalleşmeye çalışıyor. Çiko, özellikle trafikte yaşadığı tehlikelere dikkat çekiyor; engelli bireylerin yollarda görmezden gelindiğini vurguluyor. “Yollarda bizi görün” çağrısıyla sürücülere seslenen Çiko, bir gün herkesin engelli oolabilme ihtimaline dikkat çekiyor.
Yaşadığı evin yol kenarında olması nedeniyle her çıkışın risk taşıdığını anlatan Çiko, yetkililerden evinin önüne engelli tabelası, kasis ve bahçe yoluna asfalt yapılmasını talep ediyor. Annesi Cemaliye Çiko ise oğlunun yaşaması için verdikleri büyük mücadeleyi anlatırken, ailelere ve topluma sesleniyor hem engelli bireylerin yalnız bırakılmamasını hem de trafik kazalarının önlenmesi için özellikle hız ve alkollü araç kullanımı konusunda çocukların uyarılmasını istiyor.
“Benim de hayallerim vardı, evlenmek isterdim, çocuklarım olsun isterdim”
Kazadan önce ve sonrasını anlatırken gözyaşlarını tutamayan Derviş, “Benim de hayallerim vardı, evlenmek isterdim, çocuklarım olsun isterdim” diyor. Bir anda bütün hayatı değişen Derviş, en zorunun da bu durumu kabullenmek olduğunu “artık engelliyim ve kimse benimle evlenmek istemez biliyorum” sözleriyle anlatıyor. Derviş bu zorlu süreçte, ellerini ve ayaklarını bir daha kullanamayacağını öğrenmesinin yanı sıra, o dönemde bütün vücudunun yaralarla kapandığını uzun bir süre de bu hastalıkla mücadele etiğini söylüyor ve ardındaki 20 yılın da sürekli hastanelerde ve fizik tedavi ile geçtiğini anlatıyor.
“Beni hayatta tutan en büyük güç annem ve babam”
Derviş Çiko, 2005 yılından bugüne kadar en büyük güç kaynağının annesi, babası ve bırakmadığı yaşam mücadelesi olduğunu söylüyor. Anne ve babasına çok şey borçlu olduğunu dile getiren Derviş, “İsteselerdi beni bırakabilirlerdi, bir bakımevine gönderebilirlerdi, tabi o zaman ne kadar yaşardım bilmiyorum” diye anlatıyor. Bunları anlatırken çok zorlanıyor ve zaman zaman duygulanıyor… Annesinin, babasının ne kadar zorlansalar da kendisini bırakmadıklarını ve onların sayesinde yirmi yıldır halâ hayatta kalabildiğini söylüyor. Kişisel bakımlarının da çok zor olduğunu belirten Derviş, bir hasta bakıcıya ihtiyacı olduğunu, fakat kaza yardım merkezinin ise sadece bakıcı ücretinin yarısını karşıladığını ve kendilerinin de geriye kalan maaşı karşılayabilecek imkanları olmadığını söylüyor. Derviş, şartların sadece kendisi için değil, ailesi için de zor olduğunun altını çiziyor.
“Tüm engellerime rağmen, hayatın içerisinde var olmaya çalışıyorum”
Engelli bireylerin de hayatın her alanında var olmaları gerektiğine dikkat çeken Derviş, kendisine bu yüzden bir düzen oluşturduğunu söylüyor. Kış aylarında çok fazla dışarı çıkamadığını dile getiren Derviş, dışarıyı izleyebilmek için kurdurduğu kamera düzeniyle odasından sokaktan geçen insanları ve çok sevdiği hayvanlarını izleyebildiğini anlatıyor. Evinin bahçesinde köpekleri olduğunu söyleyen Derviş “kameradan sürekli onlara bakıyorum” diyor. Kimi zamanda internetten film izlediğini söylüyor. Yaz aylarının daha rahat geçtiğini anlatan Derviş, çenesi ile kullanabildiği özel bir akülü arabası olduğunu ve mahallede onunla gezdiğini, arkadaşlarına gidebildiğini ve insanlarla dışarda sohbet edebildiğini anlatıyor. Sosyalleşmenin kendisine çok iyi geldiğini dile getirirken “Bu şekilde mutlu olabiliyorum” diyor Derviş ve ekliyor; “ben tüm engellerime rağmen hayatın içerisinde var olmaya çalışıyorum bu mücadelemden de hiç vazgeçmeyeceğim”.
“Yollarda bizi görün”
Geçirdiği trafik kazasından sonra bu hayata alışmanın yeteri kadar zor olduğunu anlatan Derviş Çiko, bunun dışında engelli bireylere karşı bazı vatandaşların duyarsızlıklarına da sitem ediyor ve beklentilerini dile getiriyor. Engelli arabasıyla yola çıktığı birçok kez kaza atlattığını dile getiren Derviş, araçların kendisini hiç umursamadan yanından hızla geçtiğini söylüyor ve vatandaşlara özellikle bu konuda çağrıda bulunuyor:“Yollarda bizi görün, biz engelliler de varız ve siz de bir gün engelli olabilirsiniz”.
Derviş Çiko, ayrıca yaşadığı evin yol kenarında olması sebebiyle evinden çıkarken zorlandığını söyleyerek bölge yetkililerinden de kendisi için evinin önüne engelli tabelası ve bir de kasis yapılmasını istiyor. Evinin bahçesine inen yolun toprak olması sebebiyle gidemediğini ve geçen yıllarda inmeye çalıştığında arabasının devrildiğini ve kolunun çatladığını söylüyor. Derviş Çiko talebini dile getirirken; “Değirmenlik-Akıncılar Belediye Başkanı ilaçlarımı karşılıyor bu konuda kendisine teşekkür ediyorum, fakat evimin yolu ile ilgili sıkıntılarım var, kendisinden evimin önüne engelli tabelası, araçların geçişini yavaşlatacak bir kasis ve bahçe yoluma asfalt yapılması çağrısında bulunuyorum” ifadelerini kullanıyor.
Cemaliye Çiko: ‘Oğlunuz bu şekilde üç ay ancak yaşayabilir’ dediler
Derviş Çiko’nun annesi Cemaliye Çiko da yaşadıkları zorlu süreci YENİDÜZEN’e anlattı ve topluma ve ailelere çağrıda bulundu.
Cemaliye Çiko, kazayı öğrendiği anda hastaneye nasıl koşturduğunu bilemediğini söyleyerek oğlunun Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde yapılan tedavilerinin ardından, omurilik zedelenmesi teşhisiyle, engelli kaldığını öğrendikten sonra çok kötü günler geçirdiğini dile getiriyor.
Anne Cemaliye Çiko, yaşanılanların bununla da kalmadığını oğlunun tüm vücudunda yaralar çıktığını ve durumunun ağırlaştığını, doktorların kendisine ‘Oğlunuz bu şekilde üç ay ancak yaşayabilir’ dediğini aktarıyor. Kendisinin bu durumu kabul etmediğini ve oğlunu alıp Ankara’da bir hastaneye götürdüğünü ve orada öncelikle yaralarının iyileştirildiğini, sonrasında oğlunun birtakım ameliyatlar geçirdikten sonra durumunun her gün biraz daha iyiye gittiğini anlatıyor.
“Çocuklarınızı uyarın hızlı araba sürmesinler, alkollü araç kullanmasınlar”
Cemaliye Çiko, “Ankara’da yapılan özellikle fizik tedavilerden sonra Derviş düzelmeye başladı ve sonrasında verilen akülü arabası, bunların hepsi oğluma yeniden umut oldu” diyerek tedavi sürecinin öneminin de altını çiziyor. Bir anne olarak topluma vermek istediği mesajlar olduğunu söyleyen anne, “Öncelikle engelli bireyler mücadele etsin hiç vazgeçmesin! Aileleri de onları yalnız bırakmasın” ifadelerini kullanıyor. Ayrıca trafik kazalarına da dikkat çeken Cemaliye Çiko, “Anne ve babalara da çağrıda bulunuyorum çocuklarınızı uyarın hızlı araba sürmesinler, alkollü araç kullanmasınlar” diyerek topluma da uyarıda bulunuyor.