Tünay MERTEKÇİ
Kıbrıs’ın politik sınırları kadar kültürel sınırlarını da zorlayan isimlerden biri Michalis P. Hristofidis. Londra’da göçmen bir ailenin çocuğu olarak başlayan yaşamı, zamanla hem bireysel hem de kolektif mücadelelerin izlerini taşıyan şiirlere dönüştü. Şiiri, sadece bir edebi tür değil; aynı zamanda bir direniş biçimi, bir ortak hafıza aracı ve bir yakınlaşma çabası olarak tanımlayan Hristofidis, Yunanca ve Türkçe arasında ördüğü dizelerle, Kıbrıs’ın iki toplumuna birden sesleniyor.
T. Mertekçi: Öncelikle, kendinizi tanıtabilir misiniz? Mihalis P. Hristofidis kimdir ve şiir ile edebiyat hayatınızda hangi konumda?
Mihalis P. Hristofidis: Öncelikle, Mihalis, 1960’ların başında Londra’da doğmuş, daha iyi bir yaşam arayan göçmen ebeveynlerin çocuğu olan bir Kıbrıslıdır. Annem ve babam hayat mücadelesi veren insanlardı. Politikleşmişlerdi, Londra’daki toplum içinde aktiftiler. Daha çok babam. 1968’de geri dönüşümüzle birlikte, babam çocuk kitabını bizimle Yunanca’yla ilk temas araçlarından biri olarak kullandı. Böylece çocuk kitaplarından edebiyata ilerledim. Deniz ve denizcilik hayatını anlatan hikayeler beni yolculuğa çıkarıyordu. En çok şiire ilgi gösterdim. Şiirin kısa yazılışı, şairin vermek istediği tamamlanmış mesajı iletecek özlü kelimeler kullanmaya zorlar. Şiir türüyle uğraşma süreci zahmetli ve sancılıdır. Şiirin yazılması sürecin belki de en kolay kısmıdır. Bir şiir esasen toplumsal katılım ve eylemle başlar. Orada yaratıcısı sosyal ve politik mesajları toplar, fikirlerini netleştirdikten sonra bunları sanata dönüştürür. Kalemi alıp kağıda dökmeden önce günlük bir eziyet yaşar. Toplumsal mesajlar, uygun kelimeler, yazı biçimi şairi en çok uğraştıran temel konulardan bazılarıdır. Bunlar sürekli zihninde dönüp durur. Özellikle kendini insanın ve günlük ihtiyaçlarının hizmetine adamışsa. Temel görevi, sıradan insanlar tarafından anlaşılabilmektir. Özellikle onları tarihin ve geleceğin itici gücü olarak gördüğünde.
T. Mertekçi: Hangi olaylar, kişiler veya duygular sizi şiire yönlendirdi? Yazmaya nasıl başladınız?
Mihalis P. Hristofidis: Şiiri, öncelikle engelli bir birey olarak kendi kişisel deneyimlerimi ifade etmek için kullandım, ancak aynı zamanda genç bir birey olarak ülkemizin siyasi durumu hakkındaki görüşlerimi ifade etmenin bir aracı olarak da değerlendirdim. Başlangıçta öğrenci, biraz sonra genç ve politikleşmiş biri olarak, 1974’te yaşadığımız trajik olaylara karşı öfkemizi dile getirdim. Öğrencilik hayatımda, yazdıklarıma ilgi gösteren edebiyat öğretmenleriyle karşılaştım. Böylece yavaş yavaş düşüncelerimi, Kıbrıs’a ve insanlarına olan sevgimi kağıda dökmeye devam ettim. Şiirlerim sol görüşlü basında yayımlandı. Genç şairlerin yer aldığı bir köşe aracılığıyla şair Andis Kanakis ile tanıştım. Onun tavsiyeleri belirleyiciydi. Bu tanışma benim için çok önemli oldu. Andis Kanakis’i ruhani rehberim olarak görüyorum ve buradan da ona teşekkür ediyorum. İlk şiir kitabım “Bir Dünyanın Kimliği ve Pasaportu / Ταυτότητα και διαβατήριο ενός κόσμου” 1986 yılında yayımlandı. Bu kitap engelli bir birey olarak yaşadıklarımı anlatan ve genç bir yazar olarak devlet ödülü alan bir derlemedir.
T. Mertekçi: Eserlerinizde hem Türkçe hem de Yunanca dili kullanıyorsunuz. Bu çok dilli yaklaşım sizin için ne ifade ediyor? İki dil arasında şiirsel geçiş sizin için ne anlama geliyor?
Mihalis P. Hristofidis: İlk kitabım, dediğim gibi, 1986 yılında yayımlandı ve sadece Yunanca idi. O dönemde, Londra’dan ailesiyle birlikte geri dönen ressam Mihalis Kyrlitsias ile tanıştım. Aramızda kardeşçe bir ilişki gelişti; bu ilişki politika ve kültür alanındaki ortak ilgi alanlarımızı kapsıyordu. Aramızda, Kıbrıs sınırlarını aşan ve evrensellik kazanan günlük bir diyalog gelişti. Hem politik hem de kültürel açıdan. Onun eserleri, Latin Amerika, Yunanistan, Türkiye ve diğer ülkelerin tarihini ve kültürünü tanımak isteyen herkes için dünyaya açılan pencerelerdi. Sanatı, Kıbrıs’ın, bütün Kıbrıs’ın ve insanlarının tarihini anlatıyordu. Geçmişini derinlemesine inceliyor, bugününü araştırıyor ve günlük diyaloglarımız aracılığıyla tarihî ve doğal kabul edilen perspektifi oluşturuyorduk. Bu çerçevede, 1990 yılında “Yarım Ses – Μισή φωνή” adlı ikinci kitabım için iş birliği yaptık. O zaman şiirlerin Türkçeye de çevrilmesi konusunu gündeme getirdik. İkinci bir düşünceye gerek duymadan. Bu karar, o zamandan beri “tarihî doğal kabul” olarak adlandırdığımız politik değerlendirmemize dayanıyordu. Bu kararın hayata geçirilmesinin amacı ikinci bir dilin kullanımı değildi. Amaç, çeşitli nedenlerle onlarca yıl geciken doğruluğun hayata geçirilmesiydi. Kyrlitsias ile çok çaba göstermemize rağmen arzu edilen sonuç alınamadı. Başardığımız şey ise, dostumuz Ayhan Mustafa’nın yardımıyla sadece başlığın çevirisi oldu. Böylece ikinci şiir kitabının kapağında “Μισή φωνή – Yarim ses” başlığı yer aldı ve bu, bu başarısızlığın ve bir halkın zorla bölünmesinin hüznünü yansıtıyordu. Ancak bu özel hedefi sonraki çalışmalarımızda, Mihalis ile işbirliğimde; 2007’de yayımlanan “Yasemin kırmızısı – Το κόκκινο του γιασεμιού” adlı eserle başlattık ve Mihalis’in vefatından sonra bile bugünlere kadar devam ediyoruz. Şiir çevirisi zor bir iştir. İyi bir şiir çevirmeni bilir ki, sadık çeviri yeterli değildir. Şairin hassasiyetini ve görüşünü de yansıtmak gerekir. Şiirde çevirmen, şiiri yeniden ifade eder. Bu vesileyle, bu konuda yanımda olan dostlarıma bir kez daha teşekkürlerimi sunmak isterim. Yeşim Dede, Spyros Athanasiadis, Yusuf Toz, Lale Alatlı, Andri Theocharous, Alexandros Kyriakou, Nikos Moudouros, Yeşim Dede, Melis Kızıldağ, Düriye Gökçebağ, Hüseyin Bahca, Maria Siakalli, Tamer Öncül, Neşe Yaşın, Manolya Sinemacıoğlu (Ağlamaz), Çağdaş Polili. Gelecekteki tüm eserlerimin önceliği, bu politik duruşu sürdürmek olacaktır.
T. Mertekçi: Kitaplarınızda “birlikte yaşama”, “kimlik”, “pasaport”, “marjinallik” gibi temalar gözlemliyoruz. Neden bu temalara vurgu yapıyorsunuz ve onları şiir aracılığıyla nasıl ifade ediyorsunuz?
Mihalis P. Hristofidis: Cevabıma biraz keyfi bir şekilde başlamama izin verin. Birlikte yaşama, yeniden birleşme ve benzeri diğer terimleri politik olarak kabul etmiyorum. Bunları sadece halkımızın yeniden birleşmesine katkıda bulunabileceğim ölçüde bana yardımcı olacak araçlar olarak kullanıyorum. Burada, Kıbrıslı politikacı Özker Özgür’ün beni tamamen ifade eden bir cümlesini tekrar etme ihtiyacı hissediyorum: “Kıbrıs, aklımda, kanımda, kalbimde bir ülke olarak var.” “Kimlik” ve “pasaport” kelimelerini, ilk şiir kitabımın başlığında kullandım. Hayatımdaki tüm yönlere dair deneyimlerimi paylaşmak istedim. Ayrıca, bu yönlere ve hayatın meselelerine yaklaşım felsefemi de yansıtmak istedim. Bu yüzden “kimlik” kelimesiyle, öncelikle toplumda aktif bir birey olarak bir yer edinme talebini, ardından belki de edebiyat alanında bir konumu ifade ettim; “pasaport” kelimesi de bu yüzden kullanıldı. Son şiir kitabımın başlığında yer alan “kenarda” ifadesinin kullanımına gelince, tam adıyla “Kenardaki Notlar – Σημειώσεις στο περιθώριο”, bu ifadenin amacı, sosyal eylemin ve tarihsel gelişimin temelinde günlük hayat insanı ve özellikle toplumun iyiliğini gözeten kişinin olduğunu vurgulamaktı. Şiir ve diğer her şey kenardaki notlardır. Özü olan ve önemli, ancak notlardır. Bizim varoluşumuzun özü ve değeri, günlük eylem ve katılımda yatar.
T. Mertekçi: Kıbrıs’ın her iki toplumuna da seslenen bir şair olarak, bu rol size ne gibi sorumluluklar ya da duygular hissettiriyor?
Mihalis P. Hristofidis: Bu toprakların kültür insanlarının, en azından bağımsızlıktan sonra nasıl hareket etmeleri gerektiğini düşündüğüm şekilde hareket ediyorum. Birleşik eylemimizi ortaya koymak zorundayız. Vatanımızın bütünüyle ilgili bu pusulayı deneyimlemeli ve ona göre davranmalıyız. Günlük hayatımızdan, karşımızda duran önemli anlara, kritik kararlara kadar. Sorumluluklarımın karşısında onurlu durabilmek için önümüzdeki çağdaş olaylar hakkında çok yönlü ve doğru bir şekilde her zaman bilgili olmalıyım. Bu yolu izleyerek kendini dolu ve tamamlanmış hissediyorsun.
T. Mertekçi: Bu dönemde üzerinde çalıştığınız yeni bir proje veya kitap var mı? Yakın gelecekte nerelerde sizi görebiliriz?
Mihalis P. Hristofidis: 2021 Aralık ayında, Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği’ndeki dostlar, bu gruba katılma isteğimi olumlu karşıladılar. Bu yüzden, sembolik bir davranış olarak, tüm şiir kitaplarımdan şiirler ve bazı yayımlanmamış şiirler içeren bir şiir koleksiyonu hazırlamak istedim. Bu kararı onurlandırmak ve sevincimi ifade etmek istedim. Bu şiirsel sunumuma, Kültür Hareketi eşbaşkanları olan dostlarım Arif Albayrak ve Alasyos-Andreas Hrisanthou önsöz yazdılar, kendilerine teşekkür ederim. Kapakta ise Mihalis Kyrlitsias’ın bir resmi yer alıyor. Çeşitli olaylar bu yayını geciktirdi ancak şu anda konuştuğumuz bu an, yayıncı tarafından son bir kez incelenip basılmak üzere matbaada. Bu, “ALMYRA” yayın evi ile ikinci yayın işbirliğimdir. ALMYRA, ilerici Kıbrıs edebiyatının tanıtımı, güçlendirilmesi ve desteklenmesini amaçlayan bir yayınevidir. Gücüm yettiğince, sosyal ve siyasi eylemler çerçevesinde küçük katkımı sunmaya devam edeceğim. İster aktif bir vatandaş, ister şair olarak.