DİSİ Başkanı Averof Neofitu, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, EDEK ve Kıbrıs Rum Meclis Başkanı Yannakis Omiru ve Kıbrıs Rum Savunma Bakanı Fotis Fotiu Kıbrıs sorununa ilişkin net mesajlar verdi. Ekonomik kriz nedeniyle herhangi bir çözümü kabul etmeyeceklerine işaret eden Kıbrıslı Rum yetkililer, müzakerelerin önümüzdeki sonbaharda baskı altında yeniden başlayamayacağı görüşünü ortaya koydular.
Simerini’nin haberine göre DİSİ Başkanı Averof Neofitu Kıbrıs sorununa değinirken Güney Kıbrıs’ın ve Yunanistan’ın yaşamakta olduğu ekonomik sorunların, hiç kimse tarafından, herhangi bir çözüm dayatılması için bir fırsat olarak yorumlanmaması gerektiğini söyledi. Ancak aynı zamanda Kıbrıs sorununda diyaloğun yeniden başlamasını gerekli görmemezlik edemeyeceklerini de söyleyen Neofitu şu iddiada bulundu:
“En kısa zamanda adil ve yaşayabilir bir çözüm bulunmasıyla ilgilenen bir taraf, bir toplum varsa bu, Türk işgalinin sonuçlarını yaşamakta olan Kıbrıs Rum tarafıdır. Enerji de bölgedeki değişiklikler ve jeopolitik gelişmeler meseledeki yeni bir unsurdur. Siyasi açıdan doğru değerlendirilirse bütün bunların, ülkenin yeniden birleşmesi çabalarına yardımcı olabilecek olumlu ön şartlar yaratacağına inanıyorum.”
AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu sonbaharda başlayacak yeni çaba ışığı altında Kıbrıs sorunundaki icraatların, çıkmaz ve tehlike değil perspektif yaratması gerektiğine dikkat çekerek, “çabalarımızın sonuç verebilmesi için iç cephede birlik olmamız şarttır” dedi, özetle şunları ekledi:
“Başkan Anastasiadis’in Kıbrıs’ın NATO programlarına katılması, Hristofyas önerilerinin geri çekilmesi, müzakereci atanması ve müzakerelerin genişletilmesiyle ilgili tezleri uzun zamandan beridir beyan edilmiştir. Başkan, Kıbrıs sorununu kendi tezleri temelinde yönetmekte serbesttir, bizi ilgilendiren konu, hangi icraatların perspektif, hangilerinin çıkmaz ve tehlike yaratacağıdır.
Mart ayındaki Euro Grubu toplantısının bize öğrettiği bir şey varsa o da, -toplumsal ve ekonomik durumu sürekli yakacak olan yıkıcı etkilerinin dışında- pratiğe dökülemezse taahhüdün yeterli olmadığıdır. Güya dost, müttefik ve ortakların sırtımızı sıvazlamaları, herkesin kendi çıkarlarını savunması gereken anda, yeterli olmaz.
Müzakereler başladığında, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin ümit penceresinin açık tutulması için çelişkili ve birbirinden farklı tezlerden, yersiz politikalardan uzak, birlik içerisinde, sürekli ve açık görüşlülükle çalışmamız gerekir.” TAK