“İnsan hakları ihlalleri, devlet tarafından göz ardı ediliyor”

Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi Av. Deniz Düzgün, insan ticaretinin ciddi bir insan hakları ihlali olduğunun altını çizerek, mağdurları koruyabilecek mekanizma olmadığını vurguladı.

“İnsan hakları ihlalleri, devlet tarafından göz ardı ediliyor”

Ödül AŞIK ÜLKER

Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi Av. Deniz Düzgün, insan ticaretinin ciddi bir insan hakları ihlali olduğunun altını çizerek, gece kulüplerinde yaşanan ihlallere dikkat çekti.

Av. Düzgün, insan ticaretinin global bir sorun olduğunu kaydederek, Fasıl 154 Ceza Yasası’nda insan ticaretinin suç olarak tanımlandığını ancak mağdurları koruyabilecek mekanizma olmadığını vurguladı.

Gece Kulüpleri ve Benzeri Eğlence Yerleri Yasası’nın gece kulüplerinin denetlenmesi ve kapatılması konusunda çok ciddi eksiklikleri olduğunu ve ele alınması gerektiğini söyleyen Av. Düzgün, gece kulüplerindeki insan hakları ihlallerinin devlet tarafından göz ardı edildiğini söyledi.

Av. Düzgün, “Herkes kendi üzerine düşen sorumluluğu almalıdır. Sivil toplumun konuşmaya, olanları su yüzüne çıkarmaya, sorular sormaya, İyi İdare Yasası altında bilgiler talep etmeye hakkı olmakla birlikte, devletin ve tüm paydaşların da kendince sorumluluk alması gerekir. İnsan hakları ihlalleri ve keza insan ticaretinin yapılması, devlet tarafından göz ardı ediliyor. Ceza Yasası’na göre fuhuş yapmak ve yaptırmak suçtur. İnsan ticareti suçtur, ancak devlet, gece kulüplerinde olan bitene göz yumarak, kendi yasalarını çiğniyor” diye konuştu.

Toplumun yabancıların mağdur olduğu konularda daha duyarsız olabildiğini gözlemlediğini söyleyen Av. Düzgün, insan ticaretinin sadece gece kulübü sektöründe değil, başka sektörlerde de olduğuna dikkat çekti. Av. Düzgün, “Genel itibarıyla, insan ticareti mağdurları yabancılardır ama yerli de olabilir. Bunun dini, dili, ırkı yoktur. Herkes insan ticareti mağduru olabilir. Bence yorum yaparken ‘bir gün ben de o pozisyonda olabilirim’ diye düşünmek gerekir” dedi.

“Rakamlar, gece kulüplerinde cezai anlamda sıkıntılar yaşandığını açıkça ortaya koyuyor”

Soru: Gece kulüpleri sorunu aslında yıllardır var olan, çoğu zaman ortaya çıkan bazı kötü olaylar üzerine konuştuğumuz bir konu. Son dönemde, bir gece kulübünde çalıştırılan bir kadının “intiharı” üzerine konu yeniden gündeme geldi. Siz de, vakıf olarak 13 Mart’ta Polis Genel Müdürlüğü’ne bir dilekçe vererek bazı sorular sordunuz ve 17 Mart’ta Polis Genel Müdürlüğü de 2020-2025 yılları arasında yaşanan suçlara dair bazı sizinle bilgileri paylaştı. Rakamlar ne söylüyor?

Av. Düzgün: Rakamlar, gece kulüplerinde cezai anlamda sıkıntılar yaşandığını açıkça ortaya koyuyor. Bunların en başında darp ve zorla çalıştırma geliyor. Neredeyse her şikayette, şikayetçi hem darp, hem de zorla çalıştırıldığına dair şikayette bulunuyor. Bu konunun ciddi anlamda ele alınması gerekir.

İnsan ticareti ciddi bir insan hakları ihlalidir. Palermo Protokolü’nde de belirtildiği gibi, insan ticaretinden bahsederken, istismar terimi, başkalarının fuhuşunun istismar edilmesini veya cinsel istismarın başka biçimlerini, zorla çalıştırılmayı ve hizmet ettirilmeyi de kapsamaktadır. Yapılan şikayetlere bakıldığı zaman, zorla çalıştırılmayla ilgili şikayetler olmasına rağmen, soruşturma başlatılmadığı görülmektedir.

Polisin bizimle paylaştığı verilerin yanı sıra, bir de perde gerisinde, polise gittiği zaman “uzun süredir kaçaksın, çalışma iznin yok” veya “sen bunu yaparsan, işverenin de senden herhangi bir sebeple şikayetçi olup, deport olmana neden olabilir” denilerek korkutulan ve şikayeti alınmayan mağdurlar olduğunu biliyoruz. Bunu, 2020 yılında Barolar Birliği ve İnsan Hakları Vakfı’nın ortak projesi olan İnsan Ticaretiyle Mücadele Projesi’nde avukat olarak görev yaptığım dönemdeki tecrübelerime dayanarak söylüyorum. İki buçuk sene boyunca, mağdur hattımıza ulaşan birçok vakada, daha önce polis gidildiğini, polis tarafından hiçbir şey yapılmadan işyerine geri gönderildiklerine dair bilgi aldık. Bu anlamda ciddi bir sıkıntı var.

İnsan ticareti global bir sorundur. Mesela Amerika’da poliste insan ticaretiyle ilgili çalışan özel birimler vardır. Müşteki oraya gittiği zaman, deport olma korkusu olmadan şikayetini yapabiliyor. Soruşturma birimi sadece bu işlere baktığı için, günün sonunda mağduru daha fazla mağdur etmekten çok, mağdurun derdine bir çare bularak, yasalar tahtında onu koruyarak, barınmasını sağlayarak birçok çözüm yolları üretiyor. Bizde, Fasıl 154 Ceza Yasası’nda insan ticareti suç olarak tanımlanmakla birlikte, mağduru koruyabileceğimiz herhangi bir mekanizmamız yoktur. Çoğu zaman, mağdura aba altından sopa gösteriliyor ve mağdurların çoğu polise gitmekten kaçınıyor ve korkuyor. Kayıtlara geçmeyen bazı olaylarda da, polisin müştekiye, “şikayeti yapmaktan vazgeç, ben de seni ülkene göndereyim” demiş olabilme ihtimali yüksek. O durumda müştekiler çoğu zaman şikayette bulunmuyor ve sadece buradan gitmek istiyor. Bunu kurtuluş olarak görüyor.

“Otopsi bir soruşturmanın can damarıdır”

Soru: Gece kulübünde intihar ettiği açıklanan 25 yaşındaki Anastasia Melega’ya Moldova’da yapılan otopside ölüm nedeninin intihar olmadığının tespit edildiği basına yansıdı. Etkin soruşturmada otopsinin önemi nedir?

Av. Düzgün: Otopsi de bir soruşturmanın can damarıdır, etkin soruşturmaya katkı sağlaması zaruridir ve ihtiyaçtır. AİHM içtihatlarına göre devlet, ölümü soruşturmakta yükümlüdür. Örneğin Kaya v. Türkiye kararında, ölen kişiye yapılan otopsinin yetersizliğinden bahsedildi ve “Otopsi bir soruşturmanın can damarıdır” denildi. Dolayısıyla otopsiyi yapan uzmanın etkin soruşturmaya katkı sağlaması zaruridir ve ihtiyaçtır. Bir gece kulübündeki son ölümlü intihar vakasında “ben kamera kayıtlarına baktım, odasına kimse girmedi. Dolayısıyla onu kimse öldürmedi” deyip, dosya kapatılmamalı. Tanlı v. Türkiye kararında, gözaltında öldüğü iddia edilen bir kişinin, ölümü neticesinde işkence olup olmadığına bakılmadığından, AİHM, sözleşmenin ikinci maddesine aykırılık tespit etti ve “Gözaltında olan bir kimsenin, işkenceden dolayı ölüp ölmediğini araştırmamış olmanız, sözleşmeye aykırı davrandığınız anlamına gelir” dedi ve Türkiye aleyhine tazminat kararı verdi. Dosya kapatmayı görev bilmektense, etkin soruşturma yapmayı görev bilmek sürece daha fazla hizmet eder.

Paydaşlardan biri de adli tıp uzmanlarıdır. Adli tıp uzmanlarının da, ölümle sonuçlanan olaylarda  detaylı çalışma yapması şarttır. Adli tıp konusunda yetersiziz çünkü sadece bir adli tıp uzmanımız var. Altyapı eksikliği de var ki, bazı durumlarda doku alınıp Türkiye’ye gönderiliyor.

“Devlet yetkilileri sorumluluk almaktan kaçınıyor”

Soru: İnsan ticareti mağdurlarını koruyan, onlara destek veren bir mekanizma yok. Bu mağdurlar nereden yardım isteyebilir? Sivil toplumun bu konuda çalışmaları var, devlet bunun neresinde?

Av. Düzgün: Bizim de vakıf olarak parçası olduğumuz, İnsan Hakları Platformu’nun 0542 862 00 60 numaralı acil yardım hattı var ama bu yeterli değildir. Sivil toplum bu konuyu ne kadar sahiplenir, üstlenirse; devlet yetkilileri sorumluluk almaktan kaçınıyor. Devletin bu konuda gerekli düzenlemeleri yapması ve mekanizmayı kurması lazım.

İnsan ticaretini konuşurken, 4P prensinbini göz önünde bulundurmak zorundayız. İnsan ticareti mağdurlarını korumayı sağlamak, koruma sağlandıktan sonra barınacak yer göstermek, etkin soruşturma yapmak gerekir, bunlar olursa müşteki kendini güvende hissedebilir. İşverene de işlediği suçtan ötürü bir cezai yaptırım olmalı, o zaman insan ticareti suçunda azalma görebiliriz. Bizdeki cezasızlık durumu, insan ticareti suçunun devam etmesine sebep oluyor. Bu konuda bir devlet politikası olmalı ve mücadele yürütülmeli.

Ombudsman’ın gece kulüpleri konusundaki resen soruşturması...

İnsan ticareti, Şubat 2020’de Ceza Yasası’nda suç olarak tanımlandı. Ancak sadece yasadaki varlığıyla değil, tüm paydaşların gerekli sorumluluğu yerine getirmesi durumunda bu konuda mücadele edilebilir. Sayın Ombudsman, gece kulüpleri konusunda resen soruşturma başlattığını kamuoyla paylaşmıştı. Çok yerinde bir soruşturma olduğuna inanıyorum, bunu çok önemsiyorum. Bu soruşturmayı yakınen takip etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Sivil toplumun yürüttüğü pilot projeler, nelerin nasıl olması gerektiğini gösterir. Çalışmalarımız, insan ticaretinin sadece gece kulüplerinde değil, “merdiven altı” yapıldığını ve çok ciddi mağduriyetler olduğunu da gösterdi. Oralarda sağlık kontrolleri de yapılmıyor. Adaya öğrenci olarak getirilen insanların, okula sadece kayıt yaptıktan sonra insan ticareti mağduru olduklarını da görüyoruz. Bununla nasıl mücadele edileceği konusunda bir takım önlemler almamız gerekir. Ayşegül Baybars’ın İçişleri Bakanı olduğu dönemde Gece Kulüpleri Çalıştayı yapıldı ve orada gece kulüplerinde fuhuş olduğu ortaya kondu. Kısa, orta ve uzun vadeli çözüm önerileri raporda yerini aldı ama raporlar rafa kaldırıldı.

“Gece Kulüpleri ve Benzeri Eğlence Yerleri Yasası’nda çok ciddi eksiklikler var”

Soru: Denetleme, kapatma, ceza verme süreçlerinde de sıkıntılar olduğunu biliyoruz...

Av. Düzgün: Gece Kulüpleri ve Benzeri Eğlence Yerleri Yasası’nda, gece kulüplerinin denetlenmesi ve kapatılması konusunda çok ciddi eksiklikler var. Gece kulübü ve benzeri eğlence yeri açabilmek veya işletebilmek için bu yasanın 8’nci maddesiyle oluşturulan komisyondan izin almak gerekir. Komisyonun, sadece çevre sağlığı ve hijyen konusunda denetleme yetkisi var. Sadece hijyen konusunda bir sıkıntı olması durumunda uyarı yapabiliyor, uyarılara uyulmadığı takdirde iki ay kapatabiliyor. Tamamen kapatma söz konusu değil. Gece kulübünde yasada belirtilmeyen bir işin yapılması durumunda ne olacağına dair yasada madde yok. Bu, çok eksik bir yasadır, kesinlikle ele alınmalıdır. Konsomatris adı altında çalıştırılan kadınların sağlık kontrolleri de bu yasa altında düzenlenmiştir ama gece kulüplerindeki tek sorun hijyen koşulları değildir. Sağlıktan bahsedecek olursak, bu kızların yaşadığı psikolojik sıkıntılar, psikolojik ve fiziksel şiddet de sağlığın bir parçasıdır. Bunu global bir şekilde değerlendirebilsek ve “yasa elvermez” deyip bırakmasak, gece kulübü sahiplerine ciddi yaptırımlar uygularız.

“Toplumun bazı konularda duyarlılığının nasır tuttuğunu düşünüyorum”

Soru: Kıbrıs’ın kuzeyinde, insan ticareti mağdurlarına suçlu muamelesi yapıldığını da görüyoruz...

Av. Düzgün: Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasası tahtında ikamet izinsiz, kaçağa düşen mağdurlar oluyor ve sınır dışı gündeme geliyor. Çalışma izni çıkarmak işverenin sorumluluğu olmasına rağmen, bu yapılmadığında mağdur cezalandırılıyor. Bu da önemli bir sorun. Yasa “bir kimse insan ticareti mağduruysa, kendisiyle ilgili başka bir suç olması durumunda, yasa tarafından korunacak, şikayetini yapacak, daha sonra gerekli destek sağlanacak” der.

Bir diğer önemli konu da, gece kulüplerindeki insan ticareti mağdurlarıyla ilgili toplumdaki “Kendi istedi ve geldi” gibi yanlış algıdır. Bilerek gelmiş olsa bile, bu, insan ticareti mağduıru olmayacağı anlamına gelmez. Toplumun bazı konularda duyarlılığının nasır tuttuğunu düşünüyorum. Yabancıların mağdur olduğu konularda daha duyarsız olabildiğimizi gözlemliyoruz. İnsan ticareti sadece gece kulübü sektöründe değil, başka sektörlerde de var, inşaat, tarım, bakıcılık sektöründe örneğin. Genel itibarıyla, insan ticareti mağdurları yabancılardır ama yerli de olabilir. Bunun dini, dili, ırkı yoktur. Herkes insan ticareti mağduru olabilir. Bence yorum yaparken “bir gün ben de o pozisyonda olabilirim” diye düşünmek gerekir.

“Herkes kendi üzerine düşen sorumluluğu almalıdır”

Herkes kendi üzerine düşen sorumluluğu almalıdır. Sivil toplumun konuşmaya, olanları su yüzüne çıkarmaya, sorular sormaya, İyi İdare Yasası altında bilgiler talep etmeye hakkı olmakla birlikte, devletin ve tüm paydaşların da kendince sorumluluk alması gerekir. İnsan hakları ihlalleri ve keza insan ticaretinin yapılması, devlet tarafından göz ardı ediliyor. Ceza Yasası’na göre fuhuş yapmak ve yaptırmak suçtur. İnsan ticareti suçtur, ancak devlet, gece kulüplerinde olan bitene göz yumarak, kendi yasalarını çiğniyor.

Gece kulüplerinde 2020-2025 yılları arasında yaşanan suçlar:

Röportaj Haberleri