Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik görüşmelerin yeniden başlaması yönünde iki taraf da düşüncelerini Birleşmiş Milletler’e iletti, gözler ‘ortak açıklama’ya çevrildi.
Kıbrıs Türk tarafı neler öneriyor?
1- ‘Sonuç’ alıcı görüşme ve müzakere sürecine takvimleme.
2- Tüm ‘yakınlaşmalar’ ve ‘anlaşılan’ konular kayıt altına alınsın, öyle devam edilsin.
3- Uluslararası alanda tek temsiliyet ve tek vatandaşlığın yanı sıra, iç (federal) vatandaşlık.
4- Federal hükümette yer almayan (artık) yetkilerin kurucu devletlerde kalması
5- Avrupa Birliği müzakere masasında ‘artırılmış’ bir yetkiyle oturamaz.
6- ‘İki kesimlilik’ ve ‘iki toplumluluk’ olgularının korunması.
7- “Garantiler”in devamı
Kıbrıs Rum tarafı neler öneriyor?
1- Görüşmeler herhangi bir takvime bağlı kalmamalı
2- Tüm konular yeniden masaya yatırılmalı
3- ‘İç’ vatandaşlık tanımlaması sürecin sonunda değerlendirilmeli
4- Tek Egemenlik-Tek Vatandaşlık-Tek Uluslararası kimlik ve ‘federe’ üniteler
5- Avrupa Birliği müzakere masasında, ‘artırılmış’ bir yetkiyle oturmalı.
6- “Serbest Dolaşım – Serbest Yerleşim hakkı” da dikkate alınmalı.
7- Garanti konusuna değinilmiyor…
----------
Cenk MUTLUYAKALI
Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik görüşmelerin yeniden başlaması için gözler “ortak açıklama”ya çevrildi.
Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderliği “ortak açıklama” için “final” görüşlerini Birleşmiş Milletler’e iletti.
“Final görüşler” tabirini özellikle kullanıyoruz, çünkü son 1 aydır, karşılıklı olarak “kağıtlar” gidip, geliyor.
Şimdi Birleşmiş Milletler’den çıkacak sonuç bekleniyor.
Son bir aydır karşılıklı ‘öneriler’ alan Birleşmiş Milletler’in her iki tarafa verdiği “düşünce manzumesi kağıtları” ise ilk başta “olumlu” tepkiler aldı, ancak farklılıklar var.
Kıbrıs Türk tarafının, Birleşmiş Milletler tarafından verilen öneriyi önemli ölçüde “yeterli” bulduğu söyleniyor.
Kıbrıs Rum tarafının ise bu metne çok ciddi itirazlar koymasa da, kendi hassasiyetlerinin metne daha fazla yansımasını istediği iddia ediliyor.
‘Ortak Açıklama’ nasıl olmalı?
İki taraf arasında “ortak açıklama nasıl olmalı” sorusu da henüz net yanıtını bulamadı.
Kıbrıs’ın her iki yanında yaptığımız görüşmelerden çıkan sonuçlar farklı.
Kıbrıs Türk tarafı, ortak açıklama metninin ‘özlü ve sade’ olmasından yana…
“Görüşme masasının konusu olan başlıkları ortak açıklamaya yazmayalım, daha başlamadan herhangi bir tartışma yaşamayalım” diyen Kıbrıs Türk tarafına karşılık, güneyde, daha “detaylı” bir “ortak açıklama” beklentisi var.
‘Çıkmaz’lar aynı?
Eğer “çözüm” iradesi varsa, her iki tarafın “tartışmalı” meseleleri “aşılamayacak” sorunlar gibi görünmüyor.
En önemli fark, ‘kurucu devlet’ terimi üzerinde.
Annan Planı’ndaki yorumu hâlâ tartışılan ancak Talat-Hristofyas döneminde önemli ölçüde ‘uzlaşı’ sağlanılan “kurucu devlet” tanımı, yeni sürecin de “sancı”sı…
Kıbrıs Rum liderliği “kurucu devlet” yerine “federe üniteler” kavramını öne çıkarıyor.
Kıbrıs Türk tarafı “garantiler”in devamını isterken, Kıbrıs Rum tarafı bu konuya olumlu ya da olumsuz değinmiyor.
Her iki taraf da bulunacak çözümde Avrupa Birliği müktesebatından sapmalar olacağını kabul ediyor ancak bunların hangi yöntemle birincil hukuk haline geleceği konusunda fikir ayrılıkları var.
En son konu ise Avrupa Birliği ‘görüşme’ masasında yer almalı mı? Kıbrıs Türk tarafı karşı çıkıyor, Kıbrıs Rum tarafı “olmalı” diyor.
“İki Kesimlilik” ve “İki Toplumluluk” noktalarında iki taraf birbirine yakın, ancak, Kıbrıs Rum liderliği “serbest dolaşım ve yerleşim hakkı”na da vurgu yapıyor.
Yine “Tek Egemenlik-Tek Yurttaşlık-Tek Uluslararası Kimlik” konusuna iki taraf da itiraz etmiyor; sorun, “federe hükümet”ten artan yetkiler.
Kıbrıs Türk tarafı bu yetkilerin “kurucu devletler”de kalmasından yana. Ayrıca Kıbrıs Türk devleti “iç yurttaşlık” konusunu da ima ediyor.
Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi Osman Ertuğ Türk Ajansı Kıbrıs muhabirine dün yaptığı açıklamada, müzakerelerin başlaması için Kıbrıs Rum tarafının ön koşul olarak öne sürdüğü ortak metin için Kıbrıs Türk tarafının önerilerini Birleşmiş Milletler temsilcisine gün içerisinde sunduğunu kaydetmişti.