Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Hastanesi'nde görev yapan Kardiyolog Dr. Gülgün Vaiz sosyal medya aracılığı ile yasa dışı kürtaj olayı ile ilgili tutuklanan iki doktorun hastanede sürdürülen tedavileri ile ilgili yapılan yorumlar ile ilgili medyaya yüklenirken, tutuklu doktorların sağlık durumları ile ilgili de oldukça detaylı bilgi verdi.
Dr. Vaiz, “Linç Kültürü ve Tıbbi bulgular” başlığı ile paylaştığı yazısında KKTC Savcılığı'nın ve Polisinin sürdürdüğü bir soruşturma sebebiyle göz altına alınan dördü doktor olan sanıkların iki tanesi Fahri Karagözlü ve Rasiha Serdaroğlu'nun 26 Subat 2016 tarihinde göğüste sıkıntı ve fenalık hissi sebebiyle Girne Akçiçek Hastahanesi Acil Servisi’ne götürüldüğünü, Akçiçek Acil doktorunun hastaların tansiyon ölçümleri sonucunda birinin büyük tansiyonunun 200/100 diğerinin ise 170/100 civarlarında olduğunu ve hastaların her ikisinin de Elektro değişikliği (EKG) ve gögüs ağrısı olduğunun saptandığını, tıbbi bulgulara ilişkin evraklar KKTC Savcılığına ve Sağlık Bakanlığına teslim edildiğini anlatarak bu bulguların üzerine Girne Acil Servis nöbetçi doktoru hastaları Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastahanesi’ne acil olarak polis eşliğinde sevk ettiğini belirtti.
Dr. Vaiz sözü edilen tutuklu hastalar ile ilgili gerekli tedavilerin yapıldığını EKG ve tüm kayıtlar, tıbbi bulgular, anjiyo görüntüleri tüm dünyada kaydedildiği şekilde kaydedildiğini, kayıtların KKTC Sağlık Bakanlığına, Tabipler Birliğine, KKTC Savcılığına ve tüm otorite ve bilir kişilerin görüşüne açık olduğunu söyledi.
Vaiz ayrıca olayların medyaya yansıma şeklinide eleştirerek; “yaşanan kürtaj olayları ne kadar vahim ve üzücüyse, işimizi yaptığımız için üzerimizde kurulmak istenen linç kültürü de o kadar vahim ve mide bulandırıcıdır” dedi.
Gülgün Vaiz'in sosyal medyada paylaştığı yazısı şöyle:
LİNÇ KÜLTÜRÜ VE TIBBİ BULGULAR
Bilindiği üzere KKTC Savcılığının ve Polisinin sürdürdüğü bir soruşturma sebebiyle göz altına alınan dördü doktor olan sanıkların iki tanesi Fahri Karagözlü ve Rasiha Serdaroğlu 26 Subat 2016 tarihinde göğüste sıkıntı ve fenalık hissi sebebiyle Girne Akçiçek Hastahanesi Acil Servisi’ne götürüldüler, Akçiçek Acil Doktoru hastaların tansiyon ölçümleri sonucunda birinin büyük tansiyonunun 200/100 diğerinin ise 170/100 civarlarında olduğu ve hastaların her ikisinin de Elektro değişikliği (EKG) ve gögüs ağrısı olduğunu saptamıştır. Bu tıbbi bulgulara ilişkin evraklar KKTC Savcılığına ve Sağlık Bakanlığına teslim edilmiştir. Bu bulgular üzerine Girne Acil Servis nöbetçi doktoru hastaları Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastahanesi’ne acil olarak polis eşliğinde sevk etmiştir.
Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastahanesi’ne sevkin yapılmasının ardından Lefkoşa’da o gün resmi olarak görevli bulunan nöbetçi ve on call olan iki kardiyolog (Ben ve Doktor Güzin Zekican) acil servis doktorunun çağrısı üzerine acil serviste, polis gözetiminde hastaları, muayene bulgularını, elektro değişikliğini ve labaratuvar bulgularını değerlendirdik. Yüksek tansiyon, gögüs ağrısı, EKG değişikliği ve her iki hastanın önceden bilinen kalp hastası oluşunu da dikkate alarak hastaların hastahanede gözetim altında tutulmalarına karar verdik.
Bu aşamaya kadar olan süreçte bahsi geçen tüm bilimsel ve tıbbi bulguları Sağlık Bakanlığına, Savcılığa ve Tabipler Birliği’ne ulaştırdık. Herhangi bir kuşkusu olan vatandaş, politikacı, gazeteci ve bilirkişi bu evrakları ilgili mercilerden talep edebilir ve dünya üzerinde istediği herhangi bir tıp otoritesine gösterebilir. Koroner yoğun bakım ünitesine yatırılan hastalardan Rasiha Serdaroğlu’nun kalp ritminin bozulduğu, kalbinin dakikada 200 attığı, EKG ve Ritim Monitörü ile tesbit edidi ve bu bulgular da tıpkı diğerleri gibi kayıt altına alındı. (Hastaların tutuklu olması sebebiyle bu bulgular da Mahkemeye, Savcılağa, Sağlık Bakanlığı’na veTabipler Birliği’ne verildi.) Fahri Karagözlü’nün de koroner bakım ünitesindeki takibi sırasında yine Elektro ve monitörle tesbit edilen yaşamını tehdit eden ritim bozukluğu saptandı. ( Bu bulgular da Mahkemeye, Savcılığa, Tabipler Birliğine sunuldu.)
Adı geçen hastalarla ilgi tüm bilgi ve veriler Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Hastahanesi Başhekimi Başkanlığında oluşturulan Kardiyoloji Konseyi’nde görüşüldü ve tüm kardiyoloji uzmanlarının ( Dr Gülgün Vaiz, Dr Güzin Zekican, Dr Cenk Conkbayır, Dr Sevgül Maydanozcu Kara, Dr Refika Hüral, Dr Hasan Feray, Dr Naciye Özbek) ortak görüşüyle hastalara koroner anjiyografi yapılmasına karar veridi.
1.03.2016 tarihinde her iki hastaya koroner anjiyografi yapıldı. Anjio sonucunda Rasiha Serdaroğlu’nun damarlarında ciddi darlık saptanmadı, ancak kalp ritminin ara ara bozulması ve kalp ritminin 200’e çıkması, ayrıca iki yıl önce bu ritim bozukluğu için Türkiye’de Ankara Memorial Kalp hastahanesin’de ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesin’de Ablasyon geçirdiği ( Kalpte ritim bozukluğuna sebep olan yerin yakılması ve dondurulması) dikkate alınarak tüm kardiyologların katıldığı Sağlık Kurulunda durumu değerlendirildi. Ritim bozukluğunun tekrar etmesinin tedavisi olan Ablasyon işleminin Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastahanesi’nde yapılamaması nedeniyle hastanın bu işlemin KKTC sınırları içerisinde yapılabilen bir merkeze sevkinin yapılması kararı savcılığın da görüşü alınarak verildi.
Fahri Karagözlü’nün anjiosunda, üç ay önce kalbine takılan ana damar(LAD) ve yan damar(D1) stentlerinin açık olduğu ancak ana damarın (LMCA) ortasında %50 bir darlığın olduğu görüldü, hayatı tehdit eden ritim bozuklukları ve ana damardaki %50 darlık nedeniyle, yeni bir stent veya bypass veya ilaç tedavisi veya Ablasyon işlemi gerekip gerekmediğine karar vermek için hastanın koroner damar içerisine ultrasound ( IVUS) yapılmasına tüm Kardiyologların ve Kalp Damar Cerrahlarının katıldığı Sağlık Kurulunda oy birliğiyle karar verildi. Yine bu işlemin Lefkoşa Doktor Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastahanesi’nde yapılamaması dikkate alınarak, aynı durumdaki tüm hastalarda yapıldığı gibi bu hastanın da KKTC sınırları içerisinde yapılan bir merkeze sevkine karar verildi.
Sözünü ettiğimiz EKG ve tüm kayıtlar, tıbbi bulgular, anjiyo görüntüleri tüm dünyada kaydedildiği şekilde kaydedilmiş olunup KKTC Sağlık Bakanlığına, Tabipler Birliğine, KKTC Savcılığına ve tüm otorite ve bilir kişilerin görüşü açıktır.
Bu konuyla ilgili gerek gazete tirajı artırmak, gerekse şahsi garezlerin intikamını almak sebebiyle insanları bilim dışı, kulaktan dolma bilgiler ışığında karalayan, sanki doktorlara olan hıncını çıkarmak için bugünü beklemiş gibi kin kusan kişileri, yukarıda yazdıklarım ışığında yeniden düşünmeye davet ediyorum. Yaşanan kürtaj olayları ne kadar vahim ve üzücüyse, işimizi yaptığımız için üzerimizde kurulmak istenen linç kültürü de o kadar vahim ve mide bulandırıcıdır.
Kürtaj sanıkları adil biçimde yargılandıktan sonra, eğer suçları mahkeme önünde kanıtlanırsa, dilerim en ağır biçimde cezalandırılırlar. Bir hekim olarak savaş esnasında dahi önüme gelen kişi esir veya düşman dahi olsa, benim görevim o kişiyi bilim çerçevesinde tedavi etmek veya yaşatmaktır. İntikam almak, yargı yerine hüküm vermek, linç etmek benim işim değildir. Kimsenin tatmin olması için de bunu yapmayacağım. Sağlık Bakanlığın’dan ricam eğer biz Doktorlara güven yoksa, uluslararası bir sağlık heyeti kurup söz konusu bulguları oraya da taşımalarıdır.
Geçtiğimiz aylarda hastahane içindeki sorunlardan dolayı ortaya koyduğum tavrı fırsat bilerek şahsıma ve hekimlere saldıran Sayın Levent Özadam belli ki o olaydan ötürü bize kin tutmuş ve bu yaşananları fırsat bilerek yine şahsımla ilgili çeşitli imalarda bulunmuştur. Sayın Özadam’ın dedikodu odaklı gazetecilik anlayışını o zaman da tasvip etmediğimi ifade etmiştim, kendisi Kıbrıs Postası gazetesinde yazmaya devam ettiği sürece de o gazeteyi okumayacağım.
Ayrıca Detay Gazetesindeki köşe yazısında, biz hekimleri sanıkları muayene ettiğimiz için “Suça yardım ve yataklık” etmekle itham eden Sayın Ayşegül Garabli hakkında avukatlarım aracılığıyla yasal işlem başlatacağımı da görülen lüzum üzerine kamuoyunun bilgisine sunarım.