Cumhuriyetçi Türk Partisi, açlık sınırının 9 bin 46 Türk Lirası, aylık hayat pahalılığının yüzde 56,76, yıllık hayat pahalılığının ise yüzde 110,42 olarak gerçekleştiğine dikkati çekerek, “emek örgütlerinin itirazına rağmen asgari ücrete yapılan yüzde 41’lik artışın kabul edilebilir olmadığını” vurguladı.
Yazılı açıklama yapan CTP yönetimi, “Gayrimeşru hükümet, halka daha çok zarar vermeden derhal istifa etmelidir” vurgusunda bulundu.
“Özelde çalışan insanlarımıza, açlık sınırının altında bir ücreti ve sefalet yaşamını reva görmek emek düşmanlığıdır, halk düşmanlığıdır. Gayrimeşru hükümetin bu anlayışı yoksulluğu daha da derinleştirecek, toplumda telafisi mümkün olamayacak derin yaraların oluşmasına sebebiyet verecektir” denilen CTP açıklamasında hükümetin “kendine ve belli başlı çevrelere menfaat sağlamanın ötesinde hiçbir şey yapmadığı” kaydedildi.
İşte açıklama:
“Açlık sınırının 9 bin 46 Türk Lirası, aylık hayat pahalılığının yüzde 56,76, yıllık hayat pahalılığının ise yüzde 110,42 olarak gerçekleştiği ülkemizde, emek örgütlerinin itirazına rağmen asgari ücrete yapılan yüzde 41’lik artış kabul edilebilir değildir.
Bu ücretle herhangi bir insanın, dengeli ve sağlıklı olarak asgari bir biçimde hayatını idame ettirmesi mümkün değildir. Asgari ücretin, Asgari Ücretler Yasası dikkate alınarak belirlenmesi gerekirken, gayrimeşru hükümet her konuda olduğu gibi bu konuda da yasa tanımaz tavırlarına devam etmektedir.
Kıbrıs Türk halkını sosyal devlet anlayışından giderek uzaklaştıran bu zihniyet, hukuk devletinde verilerin keyfi olmadığını unutmamalıdır. Bu nedenle asgari ücret, en az hayat pahalılığı oranında artırılmalı ve her koşulda vergiden muaf olmalıdır.
Daha fazla bir asgari ücretin küçük ve orta boy işletmelerle üretici kesimleri etkileyeceği durumlarda ise devlet gereğini yapmalı ve sosyal devlet anlayışına bağlı olarak ihtiyaçlı kesimlere destek olmalıdır. Özelde, iş güvencesiz ve örgütsüz olarak çalışan insanlarımızı her alanda koruma görevi devletindir. Ama gayrimeşru hükümet sorumluluklarını yerine getirmekten acizdir.
Özelde çalışan insanlarımıza, açlık sınırının altında bir ücreti ve sefalet yaşamını reva görmek emek düşmanlığıdır, halk düşmanlığıdır. Gayrimeşru hükümetin bu anlayışı yoksulluğu daha da derinleştirecek, toplumda telafisi mümkün olamayacak derin yaraların oluşmasına sebebiyet verecektir. Adına hükümet denilen bu gayrimeşru yapının, ülke ve ülke insanına dair hiçbir gailesi yoktur.
Bu yapı, kendine ve belli başlı çevrelere menfaat sağlamanın ötesinde hiçbir şey yapmamaktadır. KIB-TEK’e akaryakıt alımlarını bilerek ve isteyerek ihalesiz bir şekilde gerçekleştirip kurumu milyonlarca dolar zarara uğratan bu anlayıştır. Adına hükümet denilen bu gayrimeşru yapının, ülke ve halk adına yapacak hiçbir becerisi ve gailesi yoktur. Halka daha çok zarar vermeden derhal istifa etmelidir.”