Büyülü Hint klasik müziğinin 3 büyücüsü kadim geleneğe sahip çıkıyor

Hindistan Klasik Müziği geleneğinin Sonbahar Konserleri serisi çerçevesindeki büyüleyici Olive Groove konseri sonrası buluşarak zamanın elverdiğince Hint müziği ve kendilerinin müzikal yolculuklarından konuştuk.

Murat OBENLER

Hindistan’ın çok önemli bir kadim geçmişi olan Hindistan Klasik Müziği geleneğinin üç usta ismi  Mehboob Nadeem, Suhas Mitra  ve Gurdain Rayatt  ile Pharos Sanat Vakfı’nın düzenlediği Sonbahar Konserleri serisi çerçevesindeki büyüleyici Olive Groove konseri sonrası buluşarak zamanın elverdiğince Hint müziği ve kendilerinin müzikal yolculuklarından konuştuk.

Kendi ülkeleri yanı sıra Avrupa’nın önemli salonları ve festivallerinde de ayrı ayrı başka gruplarla konserler veren üç usta isim mistik ve meditatif hint müziğini Yenidüzen’e anlattı.

 

Suhas: “Ragalardan oluşan, çeşitliliğe dayalı bir geleneğin müziğini icra ediyoruz”

-Biraz Hint Klasik Müziği hakkında bilgilerle başlayalım sohbetimize istedim. Hint Klasik Müziği ile Batı’nın Klasik Müziği arasında ne gibi farklılıklar vardır?

Suhas: Hindistandaki klasik müzik doğasında Ortaçağlardan günümüze evrilerek gelen bir geleneğe sahiptir. Bu müzik ragalarla(Türk Sanat Müziğindeki makamlara denk gelir) ifade ediler ve binlerce yıl önceden gelen çeşitli ragaların birleşimi ile ortaya çıkar. Çeşitlilik bu müziğin çok önemli özelliklerinden birisidir. Bu müziğin kökenlerine baktığımızda Karnatik müziğine(Güney bölgelerinin müziği) ve Hindustani müziğe(Kuzey bölgelerinin müziği) kadar gideriz. Bu ikisi arasında da farklar vardır.
Biz müziği icra ederken birçok söz içermeyen ragalar kullanırız, Batı’daki Klasik Müzikte ise yazılı notalar üzerinden bir frekanslı notasyon sistemi ile müzik icra edilir. İnsanlar bu notalar bütününden oluşan CD’lere para verir.Ben temel farkın Avrupadaki Klasik Müzikte olduğunu düşünüyorum. Notaların işlenme şekli tamamen farklıdır. Bunu da Hindistan klasik müziğinin sokaktaki performanslarında görülür. İkisi de kendi açılarından güzeldir.

 

Mehboob: “Oğuldan oğula,kardeşten kardeşe geçen bir geleneğin üyesiyim”

-Hindistan Klasik Müziği gelenekten, aileden,sokaktan mı öğrenilir yoksa üniversitelerdeki müzik okullarına mı gitmek gerekir?

Mehboob: Benim ailemin müzikal geçmişi 15 kuşak öncesine dayanır. Ben müziğin geleneksel ailelerinden Agra Gharana’nın üyesiyim ve  Ustad Vilayat Hussain Khan (Pranpiya) ve Gayan Samrat Ustad Azmat Hussain Khan (Dilrang) torunuyum. Küçük yaşlarda babamdan dolayı müzik sanatı ile içli dışlı oldum ve bir sitar müzisyeni olan amcamdan eğitim aldım. Oğuldan oğula,kardeşten kardeşe geçen bir geleneğin üyesiyim yani. Daha sonra dünyanın en yetenekli sitar ustalarından Pandit Arvind Parikh’nın guruluğu ve mentörlüğü altında müzisyen ailemden aldığım eğitimi daha da ilerleterek uzmanlaştım.

 

Gurdain: “Bu müzik teorik bir şey değil tamamen tecrübe etmekle bağlantılıdır. Bu uygulamalı yolculuk mutlaka olmalıdır”

-Sizlerin de aynı mı oldu?

Gurdain:Ben müzikal jenerasyonlardan gelen bir müzisyen değilim. Ben tabla ile büyükbabamın bir eşyası olarak tanıştım ve babam bana bunu öğretti.  Bir öğretmen-öğrenci ilişkisi yöntemi olan Guru Ampera, Hindistan Klasik müziği öğreniminde en çok uygulanan yöntemdir. Bir gurunun yanına gidip bunun eğitimini alır ve orada onu tecrübe ederek öğrenirsiniz. Tabi ki profesyonel olarak gidip bire bir dersler de alabilirsiniz ,universitede bununla ilgili dersler de vardır ama bu müzik teorik bir şey değil tamamen tecrübe etmekle bağlantılıdır. Bu uygulamalı yolculuk mutlaka olmalıdır. Ben örneğin Hindistani müzik geleneğinin önemli bir değeri olan Anoushka Shankar ve Ustad Shahid Parvez‘ın yanında performanslar yaparak uzmanlaştım. King’s College ve University of West London (sırasıyla İngilizce ve Film ve Müzik ve Kompozisyon) eğitimi  aldım. Efsane Guru Acharya Pandit Shankar Ghosh tarafından eğitildim.

 

Gurdain: “Konser bizim enstrümanlarla emprovize bir şekilde ve çeşitli ragalar yoluyla konuşması gibi oldu”

-Sizler nasıl bir araya geldiniz?

Suhas: Biz aslında ilk kez bir araya geliyoruz. Bu konser üçümüzün buluştuğu bir etkinlik oldu. Daha önce hiç birlikte çalmamıştık. Çünkü emprovizasyona(doğaçlama) açık bir konserimiz oldu ve siz de dikkat etmişsinizdir ki seyirci için hiçbir performans programı hazırlamadık. Yarın Gurdain ve ben başka bir kişiyle de çalabiliriz. Ben de daha önce başka tabla müzisyenleri ile çalmıştım ama Gurdain ile ilk kez birlikte çaldık.

Gurdain: Bu bir nevi farklı karakterlere,kişiliklere sahip müzisyenlerin enstrümanlarla emprovize bir şekilde ve çeşitli ragalar yoluyla konuşması gibi oldu.

 

Mehboob:“Benim inandığım müzik sizin gönlünüze dokunandır”

-Bu müziğin karakteristik özelliği olarak neleri söyleyebiliriz?

Mehboob: Müzik herkesin anlayabileceği dünyadaki en iyi dildir.

Sugad: Benim inandığım müzik sizin gönlünüze dokunan müziktir. Ne nota,ne raga,ne ritim bilmemenize rağmen bir şekilde kendinizi bu müziğe çevirirsiniz ve onu beyninizde ,gönlünüzde anlamlandırırsınız.  

 

-Sizin yaptığınız müziğin bazı özellikleriyle caz müziğiyle ortaklaştığını da söyleyebilir miyiz?

Suhas: Bizim müzikte yüzlerce farklı mod /varyasyon vardır.  Caz veya başka türden müzisyenler iletişim kurup biraraya gelip bir parçayı çalar. Bizde böyle değildir.

Gurdain: Aslında tamamıyla farklı dilleri olup da iletişim kurmak için ortak zevkler,alanlar,yaşlar, deneyimler bulan insanlar gibi müzisyenler de biraraya geldiklerinde ortak bir çizgi,frakans bulurlar ve ilerlerler.

 

Gurdain:“Herhengi bir tercüme edilebilen dilin kullanılmaması iletişimi çok güçlü tutuyor”

-Bizler çok deneysel ve ruhsal,meditatif yönü yüksek bir müzikal gösteriye şahit olduk. Sözün ve bestenin olmadığı bir müzikal buluşma gibiydi. Bunu enstrümanların gücüne bağlayabilir miyiz?

Gurdain:Sözsüz bir müzik aslında bu müziğin en güçlü özelliklerinden biridir. Herhengi bir tercüme edilebilen dilin kullanılmaması iletişimi çok güçlü tutuyor ve anlatmak istediğimiz hikayeyi herhangi bir sözlüğe sınırlı kalmadan daha meydan okuyucu bir şekilde anlatabiliyoruz. Soyut bir çizgi üzerinden akan  ve kesinliği olmayan bir müzikal ifade  biçimini uyguluyoruz. Bu meydan okuyucu tarafı onu çok güçlü yapıyor.

Suhas: Yani bizim yaptığımız müzik o kadar güçlü ve derin etkilere sahiptir ki söze bile ihtiyaç duymuyoruz. Notaları çok güçlü bir müzik yapıyoruz. Sadece üç dakika bu müziği çalabilmek için bir transa geçiyoruz.

 

-Peki bu müziği icra edenlerin hiç grup çalışması olmuyor mu?

Mehboob:Bizler öğretmenlerle çalışmalar yaparız ve kendimizi hazırlarız,geliştiririz. Bu hayat boyu devam eden bir öğrenme sürecidir. Bizler profesyonel müzisyenleriz ama bu öğrenme süreci hiç bitmez. Aslında bir resim yapmak gibidir. Gidip bir ressamdan/sanatçıdan resmi nasıl yapılacağına dair dersler,bilgiler alırsınız ve resim yaptıkça bazı yetenekleriniz gelişir. Bir gurunun yanına gittiğinizde de müzik icra ede ede birçok yetenekleriniz gelişir ve bu becerileri üst üste koyarak tecrübe kazanırsınız.

 

Gurdain: “Ev stüdyo mühendisliğinde artış olduçBu da sizin kendinizi geliştirmenize imkan sağladı.”

-Pandemi tüm dünyayı etkiliyor,sizlerin yaşamında neler değişti(olumlu/olumsuz anlamda)?

Suhas: Benim başka işim de var. Tabi ki konserler yapamıyoruz ama internet üzerinden müzisyenler bir şekilde diğer müzisyenlerle hatta izleyicilerle iletişime geçiyor. Bunların canlı konserlerle aynı olduğunu ve aynı hissi aldığımızı söyleyemeyiz. Bu gece karşınızdaki 100 kişi ile müzik yoluyla bir iletişime geçiyorsunuz, duygular iletişiyor,siz birşeyler öğreniyorsunuz,sosyal iletişim size katkı yapıyor vs. Kıbrıs’taki Olive Groove konseri pandemiden sonraki ilk konserimiz oldu. Çok güzel bir mekanda çok iyi bir seyirci önünde çok iyi bir konser verdiğimizi düşünüyorum.

Mehboob: Ben pandemi döneminde hiç online konser vermedim ama birçok öğrencim ile online ders yaptım.

Gurdain: Ben online konserler yaptım ve ilk başlarda benim için çok heyecan vericiydi ama daha sonra özel bir şey içermeyen bir durum olduğunu farkederek mümkün olduğunca azalttım. Tüm offline öğrencilerim online öğrencim oldu. Bazı öğrencilerim bana “A neden daha önce de online dersler yapmadık çünkü evdesin ve ulaşım yok, trafikte zaman kaybı yok, alet taşıma ve yorulma yok vs.” dediler.Ben de onlar adına da empati yaparak evde bir stüdyo kurarak onlara dersleri(nota vs) kaydederek atmaya başladım.  Bir sürü video işi de ortaya çıkarttık. Ev Stüdyo mühendisliğinde artış oldu çünkü herşey evdeki stüdyolardan yapılmaya başladı. Bu da sizin bazı beceriler kazanmanıza ve kendinizi geliştirmenize imkan sağladı.

Kültür & Sanat Haberleri