“Benim halkım, çözüm olsun diye müzakere istiyor”  

6’ncı Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde gerçekleşen devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, Kıbrıs sorununa ilişkin net mesajlar verdi.

6’ncı Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde gerçekleşen devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, Kıbrıs sorununa ilişkin net mesajlar verdi. “Bütün dünya bilmelidir ve bilecektir ki Kıbrıs Türk halkı bu adadaki iki eşit kurucu ortaktan biridir ve bu adanın üzerinde, etrafında her ne varsa onda ortaktır” diyen Erhürman, Kıbrıs Türk halkının iradesi olmadan adaya dair hiçbir kararın alınamayacağını vurguladı.

“Kıbrıs Rum halkı bu adada ne kadar egemense, Kıbrıs Türk halkı da o kadar egemendir” ifadelerini kullanan Erhürman, müzakerelerde siyasi eşitlik, zaman sınırlaması ve statükoya dönüşün kabul edilmemesi gerektiğini belirtti. “Benim halkım müzakere olsun diye müzakere değil, çözüm olsun diye müzakere istemektedir” diyen Cumhurbaşkanı Erhürman, Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesini defalarca ortaya koyduğunu, ancak ‘dostlar alışverişte görsün’ anlayışıyla yürütülen süreçlerin artık kabul edilemeyeceğini söyledi.

“Bu bölgede çözüm, kalıcı barış ve istikrar; Kıbrıslı Türkler ve garantör Türkiye Cumhuriyeti görmezden gelinerek sağlanamaz” diyen Erhürman, tüm taraflara “herkesin kazanacağı çözüme odaklanma” çağrısında bulundu. Cumhurbaşkanı, müzakere koşulları oluşmazsa “görüşme masası” kurulacağını, bu masada geçiş noktalarından Yeşil Hat Tüzüğü’ne, doğrudan ticaretten karma evliliklerden doğan çocukların AB vatandaşlığı hakkına kadar birçok konunun ele alınacağını açıkladı

 

“Evinize hoş geldiniz!”

“Seçim döneminde Cumhurbaşkanlığı Kıbrıs Türk halkının evidir demiştik. Öncelikle hepinize, evinize hoş geldiniz diyorum” diyerek sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Erhürman, “Bugün burada KKTC’nin 6’ncı Cumhurbaşkanı olarak bu görevi ve sorumluluğu devralırken beni ve eşimi yalnız bırakmadığınız için çok teşekkür ediyorum” diyerek törene katılan davetli ve yurttaşlara şükranlarını sundu.

“Siyasi hayatım boyunca da seçim sürecinde de sürekli halkamızı ve yurttaşlarımızı dinledim. Bundan sonra da kulağım yurttaşlarımızda, halkımızda olacak” diyen Erhürman, “Her zaman, bu güzel ülkemizde insanlarımızın daha mutlu bir yaşam sürmeleri gerektiğini düşündüm” ifadelerini kullandı.

 

“Kıbrıs Türk halkını siyasi görüş gözetmeksizin birleştiren tek unsur, çocuklarımızdır”

Erhürman şöyle devam etti:

“Büyüklerimizin vermiş olduğu varoluş mücadelesi sonrası çocuklarımıza, torunlarımız çok daha güzel, Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi muasır medeniyet seviyesinde yaşam sürecekleri bir ülke bırakmanın borcumuz olduğu hissettim. Kıbrıs Türk halkını siyasi görüş gözetmeksizin birleştiren tek unsur, çocuklarımızdır. Annesi, babası, kendisi nerede doğmuş olursa olsun her çocuk benim çocuğumdur. Benim birinci görevim, onların eşit, sağlıklı mutlu büyümeleri ve yaşamaları için çalışmaktır.”

 

“Şampiyon meleklerimiz ve bu ülkede kaybettiğimiz tüm çocuklarımız yüreklerimizde yaradır”

Çocukların önemine vurgu yapan Tufan Erhürman, şöyle devam etti:

“Şampiyon meleklerimiz ve bu ülkede kaybettiğimiz tüm çocuklarımız yüreklerimizde yaradır ve ben bu yaranın hayatım boyunca kapanmayacağının bilinciyle yaşıyorum. Gazze’de öldürülen binlerce çocuğumuzun da Kıbrıs Türk halkının yürek yarası olduğunu buradan bütün dünyaya duyurmak istiyorum. Bu ülkede varoluş mücadelesini çok ağır şartlarda, ağır bedeller ödeyerek veren büyüklerimize ve üzerlerine titrediğimiz çocuklarımıza karşı en önemli borcumuz, bu ülkeyi, bu halkı dünyada hak ettiği yere taşımak, dünyayla buluşturmak, çocuklarımıza müreffeh ve gelişmiş ülkelerin çocuklarına sağladığı olanakları sağlamaktır. Bunun için Kıbrıs Türk halkının bu ülkedeki hak ve çıkarlarını korumak ve gelecek nesillere aktarmak birinci vazifedir.”

 

“Bu ada etrafında her ne varsa, Kıbrıs Türk halkı ona ortaktır”

“Bütün dünya bilmelidir ve bilecektir ki Kıbrıs Türk halkı bu adadaki iki eşit kurucu ortaktan biridir ve bu adanın üzerinde, etrafında her ne varsa onda ortaktır” vurgusu yapan Cumhurbaşkanı Erhürman, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu adada güvenlik, enerji, hidrokarbonlar, deniz yetki alanları, ticaret yolları, AB yurttaşlığı gibi alanlarda Kıbrıs Türk halkının iradesi olmaksızın karar alınması, Kıbrıs Türk halkının yok sayılması mümkün değildir.”

 

“Kıbrıs Rum halkı bu adada ne kadar egemense, Kıbrıs Türk halkı da o kadar egemendir”

“Bir hukukçu olarak benim derdim sözcükler ve kavramlardan ziyade içeriktir” diyen Erhürman, “Ve biliyorum ki insanlarımızdan ‘federasyon’ diyenler de, ‘iki devlet’ diyenler de az önce söylediklerim konusunda hemfikirdir. Yukarıda sıraladıklarım ortak yetki alanlarıdır ve yalnızca Kıbrıs Rum halkının egemenlik ya da yetki alanında sayılması mümkün değildir. Kıbrıs Rum halkı bu adada ne kadar egemense, Kıbrıs Türk halkı da o kadar egemendir. Bu adadaki bir Kıbrıslı Rum çocuk hangi haklara sahipse, bir Kıbrıslı Türk çocuk da aynı haklara sahiptir. Hidrokarbonlar üzerinde Kıbrıslı Rumların ne kadar hakkı varsa, Kıbrıslı Türklerin de o kadar hakkı vardır. Hiç kimsenin bu adada Kıbrıs Türk halkı yokmuş gibi davranmasını asla kabul etmeyiz. Herkes bilecektir ki Kıbrıs Türk halkı bu adada hep vardı, bugün vardır ve hep var olacaktır” şeklinde konuştu.

 

“Benim halkım, müzakere olsun diye müzakere değil, çözüm olsun diye müzakere istemektedir”

“Kıbrıs Türk halkı çözüm iradesini, bu adanın tamamının garantörü olan Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte defalarca bütün dünyanın gözü önünde ortaya koymuştur” diyen Erhürman, “Kıbrıs Türk halkı çözümden, müzakereden, masadan hiçbir zaman kaçmamıştır. Ama bilinmelidir ki bunca yaşanmışlıktan sonra, dostlar alışverişte görsün diye müzakere etmek benim halkımın kabul edebileceği bir şey değildir. Benim halkım müzakere olsun diye müzakere değil, çözüm olsun diye müzakere istemektedir” şeklinde konuştu.

 

“Siyasi eşitlik, zaman sınırlaması ve statükoya geri dönüş gibi konuların olmaması, müzakerelere engeldir”

Cumhurbaşkanı Erhürman, Kıbrıs müzakerelerine ilişkin siyasi eşitlik, zaman sınırlaması, müzakere masasının dağılması halinde statükoya geri dönülmemesi konuların kabul edilmesi gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin pazarlık konusu haline getirildiği, zaman sınırlaması içermeyen, sonuç odaklı olmayan, müzakerelerin bir kez daha Kıbrıslı Rum liderliğinin masayı terk etmesi sonucu sona ermesi durumunda bugünkü statükoya dönülmeyeceğinin baştan güvence altına alınmadığı bir metodoloji, çözümü getirmeyeceği baştan öngörülebilir olduğundan, müzakere masasına oturmaya engeldir.

 

“Kıbrıslı Türkler ve garantör TC görmezden gelinemez… Herkesin kazanacağı çözüme odaklanmalıyız”

“Bu bölgede çözüm, kalıcı barış ve istikrar, bu adada Kıbrıslı Türkler ve bölgede garantör ülke Türkiye görmezden gelinerek, hak ve yetkileri ihlal edilerek sağlanamaz” diyen Erhürman, “O nedenle diğer garantör ülkelere, Kıbrıs Rum halkına, Kıbrıs Rum Liderliğine ve bütün dünyaya çağrım, herkesin kazanacağı çözüme, kalıcı barışa ve istikrara odaklanmaktır” dedi.

 

“Müzakere masası olmazsa, görüşme masası kurulacak”

Adayı çözüme ulaştıracak müzakere masasının kurulmasını sağlayacak koşulların oluşmaması halinde, buz kez de görüşme masası kuracaklarını ifade eden Erhürman, bu masada tartışılacak konuları şöyle sıraladı:

“Yeni geçiş noktalarından var olan geçiş noktalarının rahatlatılmasına, Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde ihracatta karşımıza çıkan sorunlardan mülkiyet konusunda gündeme getirilen davalara, hala yürürlüğe girmemiş olan Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nden turizm konusunda karşımıza çıkarılan engellere, karma evliliklerden doğan çocuklarımızın AB vatandaşlığı hakkından, adadaki dolaşım özgürlüğüne kadar pek çok konunun ele alınması, yeni ve yaratıcı güven artırıcı önlemlerin gündeme getirilmesi ve yurttaşlarımızın ihlal edilen haklarının korunması bizim için son derece önemlidir.”

 

“Sadece Kıbrıs Rum liderliği ile değil; AB, BM, TDT ve İİT ile de görüşülecek”

Bu ve benzer konuları yalnızca Kıbrıs Rum Liderliği ile değil, AB, BM, Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşlarla da ele alınacağını belirten Erhürman şöyle devam etti:

“Bu amaçla elbette Türkiye Cumhuriyeti’nin geçmişte olduğu gibi açılmasına yardımcı olacağı tüm diplomatik kanallardan yararlanılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler başka herhangi iki devlet arasındaki ilişkilerle kıyaslanamayacak derecede özeldir.”

 

“KKTC – TC ilişkilerini daha iyi bir seviyeye taşıyacağım”

“Bugüne kadar hiçbir Cumhurbaşkanımız, müzakere süreçlerini ve Kıbrıs sorunu ve dış politikayla ilgili diğer süreçleri Türkiye Cumhuriyeti ile istişare etmeden yürütmemiştir. Bu elbette benim Cumhurbaşkanlığım döneminde de değişmeyecektir” diyen Erhürman, sözlerine şöyle devam etti:

“Benim görevim, Türkiye Cumhuriyeti-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkilerini çok daha iyi bir seviyeye taşımak olacaktır. Hep söylediğim gibi, Cumhurbaşkanlığı makamının yalnızca dışarıda değil, Anayasa ve mevzuat çerçevesinde içeride de görevleri vardır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bir nüfus politikasının geliştirilmesi, kamu yönetimiyle ve başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmetleri ile ilgili şikayetlerin ve güvenlikle ilgili endişelerin azaltılması, kamu görevlerinde liyakatin esas alınması, beyin göçünün engellenmesi, göç eden gençlerimizin ülkemize dönüşünün teşvik edilmesi, hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmesi, nicelik değil nitelik odaklı yükseköğretim, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun sürdürülebilir, mülkiyet düzeninin öngörülebilir kılınması, Cumhurbaşkanı olarak benim üzerlerinde hassasiyetle çalışacağım konuların bir kısmıdır.”

 

“Halkın tamamını kucaklama görevi benim için en önemli görevdir”

Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, şöyle devam etti:

“Anayasa’da Cumhurbaşkanı’na yüklenen tarafsız olma, Kıbrıs Tük halkının bütününü temsil etme ve halkın tamamını kucaklama görevi benim için en önemli görevdir. Beni yakından tanıyan halkımızın, hükumette hangi siyasi parti ya da partiler olursa olsun hükumetle yarışa veya çatışmaya girmeksizin sorunların çözümü için azami gayret göstereceğim, insanlarımız arasında asla ayrımcılık yapmayacağım ve yaptırmayacağım, hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm insanlarımızın hak ve özgürlüklerine sahip çıkacağım konusunda kuşku duymayacağından eminim.”

Haberler Haberleri