ALJAZEERA: Ertuğruloğlu'na göre "KKTC"

Ertuğruloğlu: KKTC’nin tanınması için çalışabiliriz. Aktif bir şekilde KKTC’nin tanınmasına yönelik politika izleyemedik çünkü müzakereler vardı.

Kıbrıs sorununun çözümü için 12 Ocak’ta Cenevre’de garantör ülkelerin de katılımıyla beşli konferans düzenlenecek. Ancak müzakere sürecinin bu kritik döneminde Kıbrıslı Türklerin çözüme yönelik ümidi, sürecin başladığı iki buçuk yıl öncesine göre daha az. İki tarafta çözümü desteklemeyen siyasi partiler de var.

 

Ece Göksedef
 
 
Lefkoşa'daki Lokmacı Kapısı'ndan her gün iki taraflı yaya geçişleri yapılıyor. [AL JAZEERA TÜRK]

 

Kıbrıs’ta sabah saatlerinde yayınlanan bir haber programında, sunucunun ‘çözüm yılı’ manşetine tepkisi böyleydi...

1974’ten bu yana çözüm bekleyen Kıbrıslı Türkler, Annan Planı’na ‘evet’ demiş, ancak Rum kesiminin ‘hayır’ oyuyla plan reddedilmişti. Avrupa Birliği Rumların 'hayır' oyuna rağmen Rum Yönetimi’ni ‘Kıbrıs Devleti’ kabul ederek üyelik verdi. Kıbrıslı Türklerin çözüme, Rum kesiminin bir arada yaşam isteğine ve AB gibi uluslararası kurumlara inancı ciddi anlamda zedelendi.

O günden bu yana çözüme olan inancın en fazla arttığı dönem 2014 başıydı. Çünkü ilk kez bir müzakere süreci başlarken iki lider ortak bir metne imza atıp ortaya çıkacak pürüzlerle ilgili baştan önlem alıyordu. 11 Şubat 2014’te metnin imzalanması ve sürecin başlamasının ardından Kıbrıs sokaklarında, halkta ‘temkinli iyimserlik’ olarak adlandırabileceğimiz bir umut vardı. ‘Bu sefer olacak gibi’ diyorlar ama önceki hayâl kırıklıklarını da unutmuyorlardı.

Halkın beklentisi sürecin başlangıcına kıyasla azaldı

2014 Şubat’ından bu yana müzakere sürecinde yaşanan aksamalar, doğal gaz kaynakları üzerindeki anlaşmazlık ve bölgeye askeri gemilerin gönderilmesi zamanlarında, iki toplumun da çözüme olan inancı azaldı.

Eroğlu’nun Cumhurbaşkanı olduğu dönemde çözümle ilgili bazı olumsuz açıklamaları ve görüşme sıklığının azalması, halkın beklentisini de azaltmıştı. Çözüm isteyen Kıbrıslı Türkler, bu konuda samimi olduğuna inandığı Mustafa Akıncı’yı, Nisan 2015’te yeni Cumhurbaşkanı olarak seçti. Akıncı döneminde müzakere süreci hız kazandı, umutlar arttı. Öyle ki Akıncı ve Rum Yönetimi lideri Anastasiadis birlikte tiyatro oyunları, konserler izledi. Sınırın iki tarafına da birlikte geçerek esnafla birlikte kahve içti. Bu olumlu tablo Kasım ayına kadar sürdü.

Kasım ayı başında iki lider İsviçre’nin Mont Pelerin kasabasında bir araya geldiğinde artan beklenti, masadan yine ilerleme kaydetmeden kalkılmasıyla birlikte yerini umutsuzluğa bıraktı.

“Çok zor görünüyor”

12 Ocak’ta Cenevre’de üç garantör ülke olan Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’den de üst düzey katılımla yapılacak olan konferans öncesi Kıbrıslılarla, geçişlerin yapıldığı Lokmacı Kapısı’nda konuştuk. Süreçle ilgili kritik bir döneme girildiği için isimsiz konuşmayı tercih eden Kıbrıslı Türkler “2014’te ‘bu sefer olacak galiba’ diyorduk. Artık böyle düşünmüyoruz. Süreç gittikçe uzuyor, zorlaşıyor, Rum tarafı adım atmıyor. Bizim asla kabul etmeyeceğimiz, önümüze gelirse hayır diyeceğimiz şartlar ortaya koyuyorlar. Mesela türkiye’nin garantisi kalksın istiyorlar, bu mümkün değil. Bu şekilde çok zor görünüyor” diye anlatıyor çözüme bakışını.

Bir de 40 yıldır süren duruma alışmış olanlar var. Onlardan biri; "Çoğumuz Kıbrıs vatandaşlığı aldık, Avrupa’ya, İngiltere’ye rahatlıkla geçiyoruz, Güney’e de gidip geliyoruz. Biz böyle iyiyiz, çözüm dedikleri şey olmadan da 40 yıldır yaşıyoruz. Zaten çözüm olacağına dair pek bir beklentimiz yok" diye konuşuyor.

Türkiye ile Avrupa birliği arasında yaşanan gerilim de Kıbrıslı Türklerin çözümle ilgili beklentisini düşürüyor. Taksi şoförlüğü yapan Kerem, “Türkiye, iki sene önce AB’ye girmeyi gerçekten istiyordu. O zaman bu iş çözülür diyorduk. Şimdi rest çekiyorlar. Bu durumda Kıbrıs’ta çözüm için niye çabalasın Türkiye? Türkiye’nin desteği olmadan da mümkün olur mu, bilmiyorum... diyor.

İki sene önce ‘çözüm bu kez olacak mı?’ diye sorduğumuz Kıbrıslı Türklerin yarısı, ‘ümit var’ diyordu. Bu kez oran bir hayli azaldı. Ümitli olanların da Cenevre’den beklentisi yüksek değil:

"Biz daha önce çok umutlandık, hepsi boş çıktı. O yüzden yine umutlanmak istemiyorum ama bekleyip görmek lazım. Cenevre’den bir çözümle dönülmesini beklemiyorum ama oradaki görüşmeler olumlu geçerse, belki gelecek aylarda bir referandum tarihi belirlenir."

“Çok istekli görünmemek elimizi güçlendiriyor”

Kıbrıslı Türklerin Cenevre’yle ilgili beklentisinin neden düşük olduğunu, müzakerelere katılan bir yetkiliyle konuştuk. ‘Müzakere sürecinin hassasiyetinden dolayı’ ismini vermeden konuşan yetkiliye göre, bunun asıl sebebi Akıncı döneminde beklenti çok yükseldikten sonra Mont Pelerin’de masadan kalkılması, Türk toplumunu büyük oranda hayâl kırıklığına uğrattı.

Ancak yetkili, bunun çok da olumsuz bir durum olmadığı görüşünde. Zira Türk tarafı ne kadar istekli ve çözüme ne kadar çok ihtiyacı olduğu görülürse, Rum tarafının talepleri o ölçüde artıyor:

“Ev pazarlığı yaparken ‘çok da sevmedim evi, ama bir şeyler yaparsanız alırım’ deriz ya... Bu da böyle bir durum. Türk toplumunun bugünkü tutumu, Rum tarafının adım atmasına yol açıyor. Biz o yüzden şu anda oluşan temkinli havadan şikayetçi değiliz. Zaten kabul edilebilir bir metin önlerine geldiğinde Kıbrıslı Türkler ‘evet’ diyecektir.”

 

KKTC Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu ile Lefkoşa'da görüştük.


İktidar partisinin tutumu da önemli

Çözüm için sadece Akıncı, Anastasiadis ve müzakere heyetlerinin Cenevre Konferansı’nda alacağı sonuç yeterli değil. Bir de referandum sürecinde halka ortak anayasanın anlatılması süreci var. Rum tarafında çözümü desteklemeyen güçlü partiler olduğu gibi, KKTC’de de var.

Altı aydır iktidarda olan, bir önceki Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun da partisi olan UBP, Akıncı’nın yaklaşımını benimsemiyor. Cenevre konferansı’na Akıncı ile birlikte UBP lideri de katılacak. Ancak çözüm için atılan adımları “fazla taviz veriliyor” diye değerlendiriyor ve gerekirse referandum öncesi ‘hayır’ propagandası yapacaklarını söylüyorlar.

UBP-DP koalisyon hükümetinde Dışişleri Bakanı olan Tahsin Ertuğruloğlu, müzakere süreciyle ilgili Al Jazeera’ye konuştu.

Ertuğruloğlu, masaya en başından eşit şekilde oturulmadığını ve bunun da destekleyecekleri bir çözümün önünü tıkadığını anlatıyor:

“Hoşnut olmayacağımız bir anlaşmaya varılması halinde hayır kampanyasını gündeme getireceğiz tabii ki. Annan Planı döneminde de hayır kampanyasını desteklemiştim. Bu müzakere sürecinin hiçbir aşamasında ben Kıbrıs Türk halkının kabul edebileceği anavatanından koparmayacak bir anlaşmayla masadan kalkılabileceğini hiçbir zaman düşünmedim. Eşitlik temelinde bir müzakereye oturmuyoruz. O Kıbrıs Cumhurbaşkanı olarak masaya oturuyor, biz toplum lideri diye oturuyoruz.

Hepimiz barış, anlaşma, çözüm ortamında yaşamayı arzularız ama bu ne pahasına olursa olsun anlamına gelmiyor. Ne kadar direnirseniz o kadar dünya size saygı duyar. Sağlam bir anlaşmaya gidelim, teslim olmaya değil.”

KKTC Dışişleri Bakanı: KKTC’nin tanınması için çalışabiliriz

Ertuğruloğlu, müzakere edilen toprak başlığında Türk tarafının kabul ettiği oran olan yüzde 29,2 oranına da “Toprak konusunda bizim onay verdiğimiz bir yüzde değil 29,2. Toprak konusu sınır düzeltmesi olarak algılanmalı. Verebielceğimiz yerler olduğu gibi alacağımız yerler de olmalı” diyerek itiraz ediyor.

Kıbrıslı Türklerin çoğunluğu gibi UBP de garantiler konusunda taviz verilmesinden yana değil:

“Tükiye’nin gerektiği takdirde tek taraflı müdahale hakkı var mı yok mu ona bakıyoruz. Net bir şekilde bunun ortada olması lazım. Ne demektir bu? Rum tarafı 1963’te yaptığını tekrardan yapmaya kalkışırsa Türkiye’nin müdahale hakkı var mı?”

Akıncı da Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılmasının söz konusu olmadığını açıkça söylüyor. Ancak UBP’ye göre Türk heyetinin bu konuda ne kadar samimi olduğu soru işareti.

Çözümden başka seçenek var mı? Sorumuza ise Ertuğruloğlu şu yanıtı veriyor:

“Yaratıcılığınıza bağlı. KKTC’nin tanınması için çalışabiliriz. Aktif bir şekilde KKTC’nin tanınmasına yönelik politika izleyemedik çünkü müzakereler vardı. Çözüm beklerken tanınma isterseniz ciddiye alınmazsınız.”

 

Haberler Haberleri