Ağız kokusuyla nasıl mücadele edilir?

Dt. Simge Alıcı yazdı: Ağız kokusuyla nasıl mücadele edilir?

Geçen hafta ağız kokusunun ne olduğunu, neden ortaya çıktığını ve aslında ne kadar ciddi bir sosyal ve sağlık göstergesi olduğunu konuşmuştuk. Bu hafta, artık o kokunun üstünü örtmek yerine onu ortadan kaldırmanın yollarına bakalım. Çünkü hiçbir parfüm, sakız veya gargara kalıcı çözüm değildir. Gerçek çözüm, nedenin doğru saptanmasıyla başlar.

1-Gerçek neden bulunmadan kalıcı çözüm olmaz

Ağız kokusu bazen çok basit nedenlerle, bazen de ciddi hastalıklarla ilişkili olabilir. Bu nedenle ilk adım, kaynağı doğru tespit etmek olmalıdır.
•    Eğer koku dişlerden veya diş etlerinden kaynaklanıyorsa, profesyonel bir temizlik (diş taşı temizliği, kök yüzeyi düzleştirmesi gibi işlemler) genellikle belirgin bir fark yaratır.
•    Dil üzerinde yoğun bir beyaz tabaka varsa, dil yüzeyini temizleyen özel fırça veya kazıyıcılar önerilir.
•    Ağız kuruluğu varsa, tükürük akışını artıracak önlemler (bol su tüketimi, şekersiz sakız, ağız nemlendiriciler) faydalı olur.
Ancak bazen sorun, reflü, sinüzit, bademcik taşı, diyabet veya karaciğer rahatsızlığı gibi sistemik nedenlerden kaynaklanır. Bu durumda diş hekimiyle birlikte bir iç hastalıkları uzmanının değerlendirmesi gerekir. Unutmayın, ağız kokusu bir “şikayet” değil, vücudun verdiği bir “mesaj”dır.

2-Günlük ağız bakımı: Görünenden fazlası

Hastalarımın çoğu “Dişlerimi fırçalıyorum ama yine de koku oluyor” der. Oysa doğru ağız bakımı yalnızca diş fırçalamaktan ibaret değildir.
•Diş ipi: Dişlerin arasındaki birikintiler, fırçayla ulaşamadığımız bakterilerin en sevdiği yerdir.
•Ağız gargarası: Antibakteriyel ama alkol içermeyen ürünler tercih edilmelidir. Alkol ağız kuruluğunu artırarak kokuyu tetikleyebilir.
•Dil temizliği: Dil yüzeyi, ağız içindeki bakterilerin en yoğun bulunduğu alandır. Her fırçalamada dilin arka kısmı nazikçe temizlenmelidir.
•Düzenli fırça değişimi: Diş fırçası 3 ayda bir değiştirilmelidir. Aksi halde, bakteriler zamanla fırça üzerinde birikir. Ağız bakımı bir rutindir; sadece özel günlerde değil, her gün yapılması gerekir. Tıpkı cilt bakımı ya da egzersiz gibi, devamlılık en önemli etkendir.

3-Beslenme ve alışkanlıklar

Ağız kokusunun bir bölümü doğrudan beslenmeyle ilişkilidir.
Sarımsak, soğan, baharatlı yiyecekler, kahve ve sigara gibi ürünler geçici kokuya yol açar.
Yeterli su içmemek, özellikle aç karnına uzun süre kalmak, tükürük üretimini azaltır ve kokuyu artırır.
Düşük karbonhidratlı diyetlerde vücudun keton üretimi artar, bu da nefeste “aseton benzeri” bir kokuya neden olabilir.

Günlük 2–2,5 litre su içmek, ara öğünlerde elma, salatalık gibi su oranı yüksek gıdaları tercih etmek ve tütün ürünlerinden uzak durmak ağız kokusunu belirgin şekilde azaltır.

4-Sosyal yönü: Utanmak değil, konuşmak gerekir

Ağız kokusu çoğu zaman kişisel bir utanç konusu haline gelir. İnsanlar bu konuda konuşmaktan çekinir, hekimlere bile son aşamada başvurur. Oysa bu durum, tedavi edilebilen en kolay ağız problemlerinden biridir.
Hekim olarak en çok karşılaştığım cümlelerden biri şudur: “Hocam, ben yıllardır böyle yaşıyorum, yapacak bir şey yok sanıyordum.” Bu gibi rahatsızlıklarınız varsa diş hekimiz ile istişare etmeniz erken tedaviniz için önemldir. Bu düşünce, ne yazık ki kişiyi sosyal hayattan uzaklaştırır. Oysa birkaç basit kontrol, düzenli bakım ve profesyonel destekle hem koku ortadan kalkar hem de özgüven geri gelir. Ağız kokusu, sağlığın bize sessizce söylediği bir “yardım çağrısıdır.” Kokusunu bastırmak değil, nedenini anlamak gerekir. Ağız sağlığına gösterilen özen, yalnızca estetik bir detay değil, insanın kendine olan saygısının da göstergesidir. Bir gülümsemenin ardında sadece beyaz dişler değil, ferah bir nefes de olmalıdır. Çünkü sağlıklı nefes hem fiziksel hem duygusal olarak “yaklaşabilmenin” ilk şartıdır.

Sağlık Haberleri