Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı, insan haklarının yok sayıldığı her alanda kadınların yaşadıkları şiddeti meşru kılanların ifşa edilmesi taraftarı olduklarını kaydetti.
Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yayımladığı basın bildirisinde, son beş ayda üç kadın cinayetinin yaşandığı ülkede başta insan hakları olmak üzere, hemen hemen tüm hakların dışında tutulan kadınların evde, iş yerinde, kamusal alanda söz sahibi olmak için mücadelesinin devam ettiğini kaydetti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de hükmettiği gibi, “kadınlar için insan haklarının temeli olan yaşam hakkının bile sağlanamadığı bir sistemde” bu mücadelenin herkesin mücadelesi olduğuna dikkat çekilen bildiride, devletin bu durumda almayı ihmal ettiği her önlemin, yaşam hakkı ihlali olduğu vurgulandı. BM’nin Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin (CEDAW), Kıbrıs’ın kuzeyindeki kadın hareketinin de yoğun çalışmaları neticesinde 1996 yılında iç hukukta yerini aldığı ifade edilen bildiride, 17 Kasım 2014 tarihinde kabul edilen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası tahtında kurulan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin esas hedefinin şiddet müdahale birimlerinin kurulması olduğu anımsatıldı.
2016 yılının Şubat ayında İç İşleri ve Çalışma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, son iki yılda 400’ün üzerinde kadının aile içi şiddete maruz kaldığının belirtildiği kaydedilen bildiride, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin belirttiği gibi, devletin şiddete karşı önlemleri almalı ve bu konuda siyaset üretilirken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını ve CEDAW’ı göz önünde bulundurması gerektiği vurgulandı.
Bildiride, “Hem CEDAW Sözleşmesinin uygulanabilmesi hem de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin gereken önlemleri alması yaşanılan sürecin takipçisi olacağız. Adil ve eşit bir düzen için mücadelemiz devam edecektir” ifadelerine yer verildi.
(TAK)