Türkiye’nin 2013 Yılı Eğitim Programı

Bu Türkiye’nin bir yanı Batılı, bir yanı Doğulu... Bir yanı çağdaş, bir yanı geri kalmış... Bir yanı ilerici, bir yanı gerici... Bir yanı AB’ci, bir yanı İslamcı... Bir yanı laik, bir yanı dindar... Belki çeşitlilik “zenginlik”

 

 

Bu Türkiye’nin bir yanı Batılı, bir yanı Doğulu...

Bir yanı çağdaş, bir yanı geri kalmış...

Bir yanı ilerici, bir yanı gerici...

Bir yanı AB’ci, bir yanı İslamcı...

Bir yanı laik, bir yanı dindar...

Belki çeşitlilik “zenginlik”, belki de “tutarsızlık” diyeceksiniz.

Her ne denirseniz deyin bu ikililik düşünceye ve uygulamalara da yansımaktadır.

AK Parti “2013 Yılı Programını” 18 Ekim 2012 tarih ve 28445 Sayılı Resmi Gazete’de yayımladı. Programda makro düzeyde amaç ve politikalara göre 2013 yılında yapılacak olanlar planlanmış. “Eğitim Sisteminin Geliştirilmesi” alt başlığında ise eğitimde neler yapılacağı anlatılmaktadır.

Programı arka planında yatan eğitim ve siyasi anlayışının bir yanı AB’ci, diğer yanı İslamcı; bir yanı çağdaş, bir yanı geri kalmış, bir yanı ilerici, muhafazakar olduğu görülmektedir.

Programda öne çıkan kavramlar, amaç ve hedefler: “Sınav odaklı olmayan müfredatlar”, “öğretmen yetiştirme ve geliştirme sistemi”, “okul bütcesi”, “eğitime erişimde cinsiyet ve bölgeler arasında eşitlik”, “orta ve yükseköğrenimde öğrenci ve öğretim elemanı değişimi”, “üniversitelere idari ve mali özerklik”, “özel okulların eğitim hizmetlerindeki payının artırılması”...

Sınav odaklı olmayan müfredatlar  

“Okul türlerinin azaltıldığı, programlar arası esnek geçişlerin olduğu, etkin bir rehberlik ve yönlendirme hizmeti sunan ve öğrencilerin ruhsal ve fiziksel gelişimleri ile becerilerini artırmaya yönelik sportif, sanatsal ve kültürel aktiviteleri daha fazla içeren ve sınav odaklı olmayan bir müfredat dönüşüm programı uygulanacaktır.”

Aralık ayı sonuna kadar müfredatlar değiştirilecek, genel ve mesleki okul türü yerine program çeşitliliğine gidilecek, farklı programlar arasında yatay geçişler kolaylaştırılacak. İlk ve ortaöğretimde yönlendirme sınavlarla değil, aktivitelerle sağlanacak. Bu amaçla iş yerlerine geziler, alanlarında uzman kişilerin okullarda öğrencileri bilgilendirmeleri, kariyer günleri gibi etkinlikler düzenlenecektir.

“Eğitim sistemi bireyin yeterliliklerini, farklı öğrenme yetisini merkeze alan, ölçme ve değerlendirmeye dayalı etkin bir rehberlik ve yönlendirme hizmeti sunan bir yapıya dönüştürülecektir.”

Müfredatların, eğitim sisteminin tek tip eleyici sıralama sınavlarından uzaklaştırılması ile yönlendirmenin bireysel farklılıklara ve rehberlik hizmetlerine dayandırılması olumlu çağdaş bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Programın Batılı ve AB’ci yanı.

Ne var ki ilkokuldan özellikle imam hatiplere yönlendirme yapılması doğru bir yaklaşım değildir. Yönlendirmede rehberlik deniyor. On yaşındaki bir çocuk kendisini ve çevresindeki meslekleri ne derece doğru olarak tanıyabilir ve seçebilir.Yönlendirme ne derece sağlıklı yapılabilir. Bu yanı da Doğulu ve İslamcı yanı...

Aynı ikililiği mesleklerin tanıtımında da görebiliriz. İş yeri gezisi adı altında öğrenciler otomotiv fabrikasını ziyaret edebileceği gibi, Cuma günleri camilere de ziyarete gidebileceklerdir. Kariyer günlerinde fabrikadan ustalar gelebileceği gibi, camiden de imamlar gelebilecektir.

Bu ikili yapı daha üst eğitim kademelerindeki uygulamalarda giderek azalmaktadır.

 

Eğitim hizmetlerinin sunumunda Bakanlık bünyesindeki il, ilçe ve okul yönetimlerinin yetki ve sorumlulukları artırılacaktır. Okul öncesi eğitim kurumları yaygınlaştırılacaktır. Zorunlu eğitime devam etmeyen çocuklar eğitime kazandırılacak, kademeler arası geçiş oranları artırılacaktır. Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Başkanlığının (Ulusal Ajans) görev ve yetkileri yeniden düzenlenecektir. Öğretim elemanı açığı giderilecek ve yurt geneline daha dengeli dağılımı sağlanacaktır.

Öte yandan göze çarpan bir başka önemli konu ise özel söktörün eğitim hizmetleri sunumundaki payının artırılması için çalışmaların yapılacak olmasıdır. Bu çerçevede programda şöyle bir ifadeye yer verilmektedir: “Özel okulların eğitim hizmetleri sunumundaki payı artırılacaktır. Özel okullarda öğrenim gören öğrencilere devlet tarafından sağlanacak öğrenci başına eğitim-öğretim desteğine yönelik çalışmalar yapılacaktır.” Bu bağlamda Başbakan Erdoğan’ın daha önceden yaptığı açıklamalar doğrultusunda dershanelerin okula dönüştürülmesiyle öğrenci başına özel okullara ödenek sağlanması yönünde çalışmaların yapılacağı anlaşılmaktadır.

Program bir yanıyla Batılı, ilerici, bir yanı ile Doğulu, İslamcı ve tutucu unsurlar içermektedir.

Kıbrıs Türk eğitim sistemini bekleyen önemli sorunlardan birisi de bugünkü Eğitim Bakanlığı ilkokul, ortaokul ile lise müfredatlarını Türkiye’den alarak aynen uygulamaktadır. Önümüzdeki yıllarda yeni müfredatlar sınav odaklı olmayacak, Kolej Giriş Sınavlarıyla bunu nasıl bağdaştıracaklar. Büyük bir çelişkinin ve kaosun ayak sesleri duyuluyor. Müfredat başka, sınavlar başka olacak.

Bu sorun nasıl çözülecek?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri